Sardes dünyanın en eski serbest pazarının kurulduğu yer. M.Ö. 700 yıllarında Lidyalılar parayı ilk kez kullanmışlar.
Paranın icadı, alışverişi kolaylaştırmış, ticaret gelişmiş. Dünyanın en eski serbest pazarını da Sardes’te Lidyalılar kurmuşlar. “Elektron” madeninden basılan ilk sikkelerin üzerinde Lidya Krallığının arması olan aslan başı bulunuyordu. “Karun kadar zengin” tabirinin aslında son Lidya Kralı Croesos’un (Krezüs-Karun) isminden gelmektedir.
Batı Anadolu’da devlet kurmuş eski bir kavim Lidya’lılar. Asıl merkezleri, Menderes ve Gediz nehirleri vadileriydi. Ülke güneyinde Karya, doğusunda Frigya, batısında Eolya, kuzeyinde Temnos Dağları ile çevrilidir. Lidyalıların başkenti Sardes (Sard) kenti idi.
İlk kralları Giges’tir. Giges, ülkesinin ticarete önem vererek, merkezleri Efes’ten Mezopotamya’daki Sus şehrine kadar giden “Kral Yolu”nu yaptırdı. Kimmerlerin M.Ö. 670’te saldırısına karşı dayanan Giges, daha sonraki saldırılarda kendini müdafaa edemeyince, 662’de öldürüldü. Yerine oğlu Ardis geçti. Sard, Kimmerler tarafından tahrip edilen ülkelerini müdafaa edebilmek için, Asurlulardan yardım istedi. Lidya ülkesi Asurluların ittifakı ile Kimmerlerin işgalinden kurtuldu. Fakat, kendilerini bir daha toplayamadılar.
Anadolu’nun eski ticaretinde büyük rol oynayan Kral Yolu’nu yaptırmaları, sanat eserleri ve parayı yaygın olarak kullanmalarıyla tanınan Lidyalıların merkezi Sard’ın kalıntıları, Manisa’nın Salihli kazası hudutları içinde hala mevcuttur. Güneş ve ay tanrısına tapan Lidyalılar ölülerini kaya veya toprak içine yaptıkları mezarlara koyup, üstünü toprakla yükselterek örterlerdi. Kral mezarları yüksekçe olup, mozak tipindeydi.
İlk termal tedavi
İlk jeotermal ısıtma sisteminin, Romalılar döneminde bu bölgede kullanıldığını ortaya koyan havuzun uzunluğu 33, genişliği 7 ve derinliği 1,5 metre civarında.
İlk uzun mesafeli ticaretin de burada başladığı, Lidyalılar döneminde karayoluyla Mısır’a kadar ulaşıldığı kaydediliyor.
Kendi yetiştirdikleri bitki ve çiçeklerin koku ve yağlarını kullanarak elde ettikleri ürünlerle parfümerinin de temellerini atan Lidyalılar, ilk kozmetik sanayini ise zehirli civa sülfürden elde ettikleri dudak boyası ile başlatıyor. Tarihteki, ilk tekstil merkezi de buradaki halı, battaniye, palto, altın ve gümüş işlemeli çeşitli kumaş dokumacılığı ve özellikle ketenden yapılan balık ağları üreten evlerden doğuyor.
Lidyalılar, ilk pişirilmiş tuğla ve kiremitleri yaparak, mimariye de yeni bir bakış getirdiler.
Civayı, bakır levhalarla sıvayarak aynayı elde ettiler.
Tarihteki ilk kuyumculuk da burada ortaya çıktı. Günlük yaşamın tekdüzeliğinden sıkılan Lidyalılar, günümüze kadar gelen beştaş, dokuztaş gibi oyunların da mucidi oldular. Tavlanın da Lidya icadı olduğu belirtilen bir kitapta, “Ancak kendilerini yenen Persler bu oyunu beğenip ülkelerine götürmüşlerdir. Bu nedenle de tavlanın çıkış yeri olarak İran gösterilmektedir” görüşüne yer verilmekte.
Tarihçi Herodot, bu oyunların asıl çıkış noktasını, 18 yıl süren kıtlık döneminde günaşırı yemek yiyebilen halkın açlığını unutturmak için icat ettiğini ifade ediyor.
Sardes Antik Kent (Manisa)
Manisa İli, Salihli İlçesi, Sard Beldesi sınırları içerisinde yer alan Sardes Antik Kenti, Demir Çağı Lidya Krallığının başkentidir. Batı Anadolu’yu hakimiyeti altına almış bir imparatorluğun başkenti, sikkenin doğum yeri ve adı hayal bile edilemeyecek zenginlikle özdeşleşen Krezüs’ün (Karun) vatanı olan Sardes, antik dünyanın önde gelen şehirleri arasında yer almaktaydı.
Şehir, kent planlaması konusunda emsalsiz olup, Mezopotamya dışındaki en büyük savunma duvarı ile çevrelenmiştir. Günümüze kadar koruna gelmiş olan dünyanın belki de en görkemli İon düzeni tapınaklarından birine ev sahipliği yapan antik kent, korunmuş
Roma yapıları içerisinde anıtsal bir hamam-gymnasium kompleksi ve antik dünyanın en büyük havrasına sahiptir. Lidyalıların başkenti ve tek şehri olan Sardes’ten başka hiçbir şehir ortadan kalkmış bu uygarlıkla doğrudan bağlantılı değildir. Marmara Gölü’nün güney kenarında yer alan ve Lidya tümülüs mezarlık alanı olan Bin Tepeler, dünyanın en büyük tümülüs alanıdır.
Lidya tümülüsleri, M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda bu peyzajın önemini ortaya koyan unsurlardır. Kraliyet mezarlığı olarak Sardes’e sıkı bir şekilde bağlı olan Bin Tepe, daha erken ve daha geç dönemlere tarihlenen kalıntıları ile Lidya dönemine ait sadece bir mezarlık alanı değil, kültürün devamını gösteren bir anıttır.