Kültepe’de açığa çıkartılan çivi yazılı kil tabletler, Anadolu´da keşfedilen en eski yazılı belgelerdir. Kültepe, Orta Anadolu platosunun en yüksek dağı Erciyes’in hemen eteğinde oluşmuş olan ovanın ortasında yer alır. Günümüzden beş binyıl öncesinden itibaren Kaniş olarak anılan Kültepe, yalnız büyük bir ticaret merkezi veya Hitit devletinin ilk başşehri değil, aynı zamanda Anadolu’yu Kuzey Suriye’ye; Assur aracılığı ile de Mezopotamya’nın yüksek uygarlıklarına bağlamış büyük bir kültür merkezidir.
YouTube Kanalımıza Abone OlunM.Ö. II. Bin yılın ilk çeyreğinde, Anadolu ile K. Mezopotamya arasında çok kuvvetli ve yaygın bir ticaret ağı kurulmuştu. Bu ticaret sisteminin Anadolu’daki merkezi Kültepe-Kaniş idi ve Kaniş’e getirilen mallar, Anadolu içlerine kadar dağıtılmaktaydı.
Asurlular, kurdukları bu sistemi bir ticaret kolonisi anlamında geliştirmeyi başarmışlar, çoğu yerli krallıkların merkezinde veya önemli şehirlerde, liman anlamına gelen ve “karum” denilen birer ticaret merkezi/pazaryeri oluşturmuşlardır. Kültepe’de keşfedilen belgelerde, Asurlu tüccarların hem konakladığı hem de pazar kurduğu yaklaşık 40 civarında yerleşim adı kaydedilmiştir. Fakat günümüze kadar onlardan sadece Kaniş (Kültepe) ve Hattuš (Boğazköy) karum’larının yerleri kesin olarak tespit edilmiştir. Anadolu bu dönemde, “şehir devletleri” olarak yerli krallıklarla, bir tür feodal siyası sistemle yönetiliyordu. Asurluların yerli krallıklar üzerinde siyasi, idari veya askeri hiç bir etkinlik ve üstünlüğü yoktu. Yerliler ve Asurlular, karşılıklı ekonomik yararlar esasına göre anlaşmışlardır.
Kültepe, iki ilke sahip: Anadolu’daki ilk yazılı tabletler, dünyanın ilk organize ticaret merkezi olan Kültepe’de bulundu.
Asur çivi yazısı ile bu tabletler arasında, zamanın tüccarlarının, halkının ve yöneticilerinin siyasi ve hukuki ilişkilerini gözler önüne seren mektuplar, senetler, mühürler ve anlaşma metinleri bulunmakta. Ticaret yolu üstünde stratejik öneme sahip Kültepe bu özelliğini yüzlerce yıl sürdürmüş.
Kayseri’nin Selçuklu ve Osmanlı Döneminde İpek Yolu’nun bir parçası, günümüzde de Türkiye’nin ticaret alanında en aktif şehirlerinden olması da Kültepe ile başlayan bu ticari hareketliliğin devamı olmuştur. Dünyaca tanınmış bu açık hava müzesi, ilk olarak 1881’de dikkat çekmiş, 1925’te Kültepe’nin önemli bölümlerinden biri olan karum keşfedilmiştir.
Kayseri’deki Kültepe-Kaniş Karum ören yerinde yapılan kazılarda bulunan tabletlerde, kadın hakları, çocukların evlat edinilmesi, beşik kertmesi, bir gelinin kayınvalidesinden şikayet etmesi gibi pek çok konular işlenmiş.
Anadolu’da ilk yazılı belgeler Kültepe’de çıkmış. Tam 4 bin yıl önce Kayseri’deki insanlar okumayı, yazmayı başka yörelerden çok daha erken öğrenmiş Anadolu’nun bu kısmı o zamanlar okuma ve yazmayı öğrenirken mesela batıda henüz yazı yokmuş. Batıda daha sonraki dönemlerde yazı ortaya çıkmış.
Kazılarda bulunan 23 bin 500 civarındaki tabletlerin büyük bir kısmı ticaretle ilgili, ekonomi ile ilgili konular.
- Boğaziçi Üniversitesi Gözlem ve Deprem Araştırma Enstitüsü Kandilli Rasathanesi El Yazmaları,
- Boğazköy Hitit Tabletleri,
- İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi İbn-i Sina Yazmaları Koleksiyonu
- Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nin ardından,
- Kültepe tabletleri ile Türkiye’nin toplam 5 mirası, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almayı başardı.
4 bin yıl önceye ait çivi yazılı tabletler Anadolu’da kadının sosyal hayatta, ekonomide nasıl bir rol oynadığını gösteriyor. Borç belgelerini karı-koca birlikte mühürlüyormuş.
Asur’daki kadın yakınları arasındaki yazışmalar, bazı kadınların, kocalarının veya kardeşlerinin yanında aktif bir biçimde ticarî hayatın içinde yer aldıklarını ortaya koymakta.
Evlenme ve boşanmalarda erkek ve kadının aynı şartlara ve aynı esaslara tabi tutulduklarını okuyoruz. Asurlular Anadolu’da yerli bir kadınla evlenebiliyorlardı. Bu durumda ikinci bir eş almaları yasaklanmıştı.
Ancak, Asur’da”qadiştum”denilen bir kadınla belki geçici bir evlilik yapabilecekleri kaydedilmektedir. Hukukî olarak kadın-erkek eşitliği Anadolu halkında daha o zamanlarda belirgin durumdadır.