Osmanlılar Döneminde kaptan paşaların donanmayı demirledikleri, doğal bir liman olan Dolmabahce koyu; 17. yüzyıldan başlayarak doldurulmuş ve Dolmabahçe adıyla padişahların Boğaziçi’ndeki has bahçelerinden biri konumuna getirilmiştir.
Zaman içinde çeşitli padişahlar tarafından yaptırılan köşk ve kasırlarla donatılan Dolmabahçe; zamanla “Beşiktaş Sahil Sarayı” adıyla anılan bir saray görünümüne dönüşmüş.
Beşiktaş Sahil Sarayı, Sultan Abdülmecid Döneminde (1839-1861) ahşap ve kullanışsız olduğu gerekçesiyle 1843 yılından başlayarak yıktırılmış ve aynı yerde günümüze dek gelen Dolmabahçe Sarayı’nın temelleri atılmış.
Yapımı, çevre duvarlarıyla birlikte 1856 yılında bitirilen Dolmabahçe Sarayı 110.000 m2’yi aşan bir alan üstüne kurulmuş ve onaltı bölümden oluşmakta.
Balyan Ailesi sarayı inşa ederken geleneksel Osmanlı mimarisini Rokoko, Barok ve Neo-Klasik gibi batı kökenli yaklaşımlarla sentezlemiş.
Saray, devletin yönetim işlerinin görüldüğü Selamlık, önemli devlet törenlerinin yapıldığı Tören Salonu ve padişah ve ailesinin özel yaşamının geçtiği Harem olmak üzere üç bölümden oluşmakta.
Ana yapı; denize paralel bölüm boyunca bodrumla birlikte üç katlıdır. Saray’a, 1910-1912 yıllarında elektrik ve kalorifer sistemi eklenmiştir. 45.000 metrekarelik kullanılır döşeme alanı, 285 odası, 46 salonu, 6 hamamı ve 68 tuvaleti olan sarayda, 4.454 metrekare halı serilidir.
Topkapı Sarayı yerine kullanılmaya başlanan Dolmabahçe sarayı, 1924 yılına kadar 6 padişaha ve son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’ye ev sahipliği yapmış. 1927-1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamı olarak hizmet vermiş. Uzun süre protokole ve halkın ziyaretine kısmen açık tutulan yapı, 1984’te “müze-saray” haline getirilmiş.
Padişahın devlet işlerini yürüttüğü Mabeyn, işlevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı’nın en önemli bölümüdür. Girişte ziyaretçileri karşılayan Medhal Salon, üst kat ile bağlantıyı sağlayan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süfera Salonu ve padişahın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm görkemini vurgulayacak görkemdedir. Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu, padişahın Mabeyn’de kendine özel olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekânı oluşturur. Bu özel dairede, padişah için mermerleri Mısır’dan getirilmiş görkemli bir hamam, çalışabileceği oda ve salonlar bulunur.
Harem ve Mabeyn bölümleri arasında yer alan Muayede Salonu, Dolmabahçe Sarayı’nın en yüksek tavanlı ve en görkemli parçasıdır. 2.000 metrekareyi aşan alanı, 56 sütunu, yüksekliği 36 metreyi bulan kubbesi ve bu kubbeye bağlı yaklaşık 4,5 tonluk İngiliz yapımı avizesiyle bu salon, sarayın diğer bölümlerinden belirgin bir biçimde ayrılır. Bu devasa salonun ısıtma sorunu da oldukça ilginç bir şekilde çözülmüş: Bodrum’daki tesislerden elde edilen sıcak hava, sütun diplerinden içeri veriliyormuş.