İçindekiler
Ayvalık, antik çağlardaki adıyla Kidonia yani Ayva… İsminden yola çıkarsak eğer, bölgeye ilk yerleşenlerin Kydona köyünden (Midilli) ya da Kydonies bölgesinden (Girit) olduğu düşünülüyor.
Bazı görüşlere göre ise Aioliki’nin (Eolya’nın) bozulmuş bir şekli. İsmi nereden gelirse hatta ne olursa olsun burası Ege’nin cennet köşelerinden biri cidden. Denizlere çıkan Arnavut kaldırımlı sokakları, dik merdivenli, yüksek tavanlı Rum evleri, her köşesinde sizi bambaşka bir sürpriz bekleyen yolları ile Ayvalık insanın sadece tatilini değil hayatını da geçirmek isteyeceği ve ayrılırken özlemeye başlayacağı bir belde.
Biraz coğrafyasından bahsedelim; Ayvalık Balıkesir iline bağlı, İstanbul’a 438 km, Balıkesir merkeze 127 km, Çanakkale’ye 166 km, İzmir’e 151 km ve Bursa’ya 272 km uzaklıkta. Birçok şehirden Ayvalık’a otobüs ile ulaşabileceğiniz gibi uçakla Edremit Koca Seyit havalimanına indikten sonra alternatif yollar belirleyerek de ulaşabilirsiniz.
Bu alternatif yollardan biri havalimanından biraz yürüyüp (200 metre kadar) İzmir yoluna çıkmak ve otobüs beklemek. Özellikle sezonda yaklaşık yarım saatte bir otobüs bulabilirsiniz. Havalimanından araç kiralayarak geçebilir ya da birkaç kişi bir araya gelip taksi ile ulaşabilirsiniz. Ayvalık ve yakın çevresi için ( Cunda, Sarımsaklı ) eğer özel aracınızla gitmeyecekseniz araç kiralamayı çok tavsiye etmiyoruz zira bilhassa Ayvalık otopark alanı açısından biraz zor bir bölge. Kendi aracınızla gidecekseniz eğer, aracınızı merkezdeki otoparklardan birine bırakabilirsiniz.
Ayvalık’ın içinde zaten arabaya ihtiyacınız yok. Sokaklar eski at arabalarına göre olduğu için araçla yolculuk yapmanız da oldukça zor. Perşembe günleri kurulan muhteşem pazar da işi iyice içinden çıkılmaz bir hale sokabiliyor. Meselâ, günlerden Çarşamba ve bir gece vakti Ayvalık’a gelip arabanızı merkezde bir ara sokağa bırakıp huzurla otelinize ya da pansiyonunuza geçtiyseniz, cuma sabahına kadar arabanızı unutabilirsiniz. Unutmakla kalmayıp arabanızı tezgahların kurulduğu sokaklardan birine bıraktıysanız, sabahın 5’inde ‘arabanızı çekin tezgah kuracağız’ telefonuyla güne merhaba diyebilirsiniz O sebeple, özel araçla Ayvalık dikkat edilmesi ve mutlaka otopark konusunda organize olunması gereken bir konu.
Son verilere göre Ayvalık nüfusu yaklaşık 71.000. Ayvalık’ın yüz ölçümü ise 265 km2
Ayvalık’a bir şekilde ulaştığımıza ve bölgenin nüfusunu, yüz ölçümünü de öğrendiğimize göre artık Ayvalık’ta bizi nelerin beklediğine bakabiliriz.
Evet, bu yeşille mavinin doya doya kucaklaştığı beldede hem damağınızı hem de gözünüzü şenlendirecek lezzetlerle dolu.
Ayvalık’da bunları yapmadan dönmeyin!
- Sabahın erken saatlerinde Atatürk heykelinin önündeki çay bahçelerinde oturup günü selamlayın
- Badavut’un keyifli koylarında yüzün, sakinliğin keyfini çıkarın.
- Zamanına denk gelirseniz Sarımsaklı’dan göç eden ve bir süre burada konaklayan flamingoları görün.
- Ayvalık’ın dar sokak meyhanelerinde rakı için.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında gezin, sarımsak taşından yapılmış Rum evlerini ve bu evlerin güzel kapılarını inceleyin. Bol bol fotoğraf çekin.
- Şeytan’ın Kahvesi’nde koruk suyu ve karadut için.
- Ayvalık Ayazması’nı ziyaret edin.
- Saatli Cami’yi ( eski Aya Yanni Kilisesi ) ziyaret edin.
- Çınarlı Cami’yi ( eski Aya Yorgi Kilisesi ) ziyaret edin.
- Biberli Cami’yi ( eski Agios Nikhalaos Kilisesi ) ziyaret edin.
- Hamidiye Cami’ni ziyaret edin.
- İlk kurşun tepesine çıkın.
- Yunan’dan komşuları dahi geldiği meşhur perşembe pazarını gezin.
- Cennet Tepesi’ne çıkın ve Ayvalık’ın güzel panaromasını izleyin.
- Lor kurabiyesi, Girit leblebisi, lor tatlısı ve kabak çiçeği dolmasını deneyin.
- Taksiyarhis Kilisesi’ni ziyaret edin.
- Macaron meydanına gidin, Macaron muhallebicisindeki nefis muhallebilerden deneyin.
- Mor Salkım’da ev yemeklerine doyun.
- Açık hava konserlerine katılın.
- Sonbaharda düzenlenen film festivaline katılın.
- Şeytan sofrasına çıkarak panaromik manzaranın keyfini çıkarın.
- Küçükköy’ü ziyaret edin, Boşnak böreği deneyin ve serpme kahvaltı yapın.
- Son olarak, Ayvalık sabunu ve zeytinyağı almadan Ayvalık’tan dönmeyin.
- Ege zeytinyağlılarını rakı balık eşliğinde tatmadan,
- Soğuk suları ile ünlü ayvalık plajlarında yüzmeden
- Cunda adasına uğramadan,
- Komşuya(Midilli Adası) bir uğramadan dönmeyin 🙂
Taksiyaris Anıt Kilisesi
Ayvalık’ta görmeniz gereken yerlerin başında Tahsiyaris geliyor. Burası bir anıt müze. Hem Cunda’da hem de Ayvalık’ta Taksiyaris anıt kiliseleri var. Tahsiyaris ‘Baş Melek’ manâsına geldiği için oldukça yaygın kullanılan bir kilise ismi. Ara sokaklarda gezerken belki de dikkatinizi çekmeyecek bir yapı ama içine girdiğinizde görecekleriniz sizi çok mutlu edecek. Çok zarif ve çok ihtişamlı bir yapı. Neo-klasik üslupta yapılmış. Taksiyaris Ayvalık’ın en eski kilisesi ama ilk halini muhafaza etmiyor tabi ki. 15 yy’da yapılmış ama o kadar çok deprem görmüş ki, ilk halini koruyamamış. Asıl üzücü olan kısmı ise 1927 yılından itibaren atıl kalması ve tekel deposu olarak kullanılması. Neyse ki Kültür Bakanlığı 2012’de burayı restore etmiş ve 2013’te anıt müze olarak ziyarete açmış. Ziyaret için müze kartınızı kullanabilirsiniz.
Şeytan Sofrası
Bir gün batımında, mümkünse sezonda olmayan bir vakitte görmeniz ve manzaranın keyfini çıkarmanız gereken yerlerden. Özel aracınız varsa ulaşımınız kolay, yoksa Ayvalık’tan önce minibüslerle Sarımsaklı’ya oradan da hep birlikte kalkıp hep birlikte dönen servislerle Şeytan Sofrası’na ulaşmanız gerekiyor. Burası irili ufaklı Midilli adalarını da görebileceğiniz bir seyir tepesi. Gün batımı burası için ideal zaman olsa da günün her saati kalabalık olduğunu söyleyebiliriz. Bu ilginç ismin nereden geldiğini merak ettiniz değil mi? Hikâye Penelope isimli Rum kızı ile başlıyor. Penelope Ayvalık’ta yaşayan bir kız. O dönemde kilise ile arası bozuluyor ve zıtlaştığı için dışlanarak ‘Şeytan’ diye yaftalanıyor. Hâl böyle olunca tek başına bir tepeye yerleşip orada yaşamaya başlıyor.
O zamanlarda bir yıl, aşırı derecede kurak geçiyor ve hasat zamanı çok az mahsülle kapanıyor. Kıtlık geçiren halka da suçlayacak biri gerekince, konuyu hemen Penelope’ye bağlıyorlar ve toplanıp onu öldürmek için yaşadığı tepeye çıkıyorlar. Bir çoban sayesinde bu baskından haberdar olan Penelope misafirlerine muhteşem bir sofra kuruyor. Kıtlıktan kırılan halk bu sofrayı görünce Penelope’yi öldürme konusunu unutup ve yemeğe dalıyorlar. Akıllı Penelope de bu fırsatı kaçırmıyor ve oradan ayrılarak kurtuluyor.
Şeytan sofrasına çıktığınızda bir de çukur göreceksiniz. Aslında dev bir ayak izi. Etrafı demir parmaklıklarla çevrilmiş ve dilek çaputları bağlanmış bir çukur. Efsaneye göre bu iz şeytanın ayak izi. Zeus doğduğunda onun süt annesi İda, Şeytan’ı kovar. Korkusu Zeus’a zarar vermesidir. Şeytan’ın üç tane ayağı olduğuna inanılır ve mitolojideki bu hikâyeye göre İda’dan korkusundan kaçan şeytan ayaklarının birini Midilli’ye, birini Kaz Dağları’nın eteklerine ve birini de Şeytan sofrasına bırakır.
Yeniçarahori – Küçükköy
Şeytan sofrasına giderken mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri de Küçükköy (Yeniçarahori).
Yeniçarahori ismi Rumca bir isim; Yeni çerilerin yeri anlamına geliyor. Bu ismin hikâyesi Fatih Sultan Mehmet zamanına dayanıyor. Sultan Fatih 1462’de Midilli’yi almaya karar verince burada yeni çeri obaları kurmuş.
Burası mübadele zamanından sonra Rumlardan kalan ve kaderine terk edilmiş bir mahalleymiş. Daha sonra Yeşilyurt ve Adatepe köylerinde olduğu gibi bir grup entelektüelin gelip buraya yerleşmesi ile tekrar nefes almaya başlamış ve hayata dönmüş. Kolektif bir yaşam modeli var tam bir sanat köyü. Bu köyde sürdürülebilir enerji kaynakları kullanılıyor, temiz suya, iyi bir eğitime, iyi bir sağlık sistemine, sağlıklı ve temiz gıdaya herkesin ulaşma hakkı olduğu savunuluyor ve bunun için çalışılıyor.
Eğer sadece köyü gezmek istiyorsanız 1 saate ihtiyacınız var, köyü ve civarını gezmek istiyorsanız da 1.5-2 saatte bu turu tamamlayabilirsiniz. Köyde uğramanız gereken yerlerden biri köy kıraathanesi. Evet evet, kıraathane değil kıraarthane Burası mobil yazılımların, uygulamaların ve dijital sanatlarının kuluçka merkezi. Üstelik köy çocuklarına kodlama ve dijital sanat alanlarında eğitimler veriyorlar. Eğer Balkanlara meraklı iseniz Kent müzesi ve sanat galerisini de görmelisiniz. Bu müze Balkan göçünü anlatıyor. 2013 yılında Balkanlardan göç edenlerin yanlarında getirdikleri eşyaların da sergilendiği bir müze aynı zamanda. Ayrıca sanat meraklısıysanız köydeki diğer müze ve sanat galerilerini de görmenizi öneririz.
Küçükköy’e gelmişken muhteşem Boşnak lezzetlerinin tadına bakmamak olmaz elbette. Listenin başında Boşnak böreği yani Pita geliyor. Mantarlı, sebzeli, tavuklu gelik pilavını de mutlaka deneyin. Ribitza (yoğurtlu börek), dudovi (Boşnak şekerparesi), fırın güveç de tadabileceğiniz diğer Boşnak lezzetlerinden.
Eğer dönerken Küçükköy’den birkaç hatıra ile ayrılmak isterseniz sukabaklarından yapılmış lamba ve süs eşyalarını, gümüş takıları ve seramikleri inceleyebilirsiniz. Kadınlar sokağından da köylü kadınların yaptığı mis kokulu tarhanalardan, salçalardan alabilir ve onlara destek olabilirsiniz. Muhteşem bir Boşnak lezzeti olan Soka’yı denemeyi unutmayın. Bu bir tür Boşnak turşusu ( biberli ve kaymaklı )ve tattıktan sonra mutlaka almak isteyeceğiniz bir lezzet.
Şeytanın Kahvesi
Şeytan sofrası demişken aynı isimdeki bir kahveden bahsetmemek olmaz tabi. Ayvalık merkezde bulunan Şeytan’ın kahvesi bir yorgunluk kahvesi içmeniz için serin mi serin bir alternatif. Sezonunda yakalarsanız buz gibi koruk suyunu denemeyi de unutmayın. Buranın ismi ne Şeytan sofrasındaki şeytandan geliyor ne de mitolojiden. Kahvenin şu anki sahiplerinin dedesinin lâkabı şeytan olduğu için adı da oradan geliyor.
Saatli Cami
1850 yılında Rumlar tarafından yapılan Agios Yannis kilisesi aslında. Mübadeleden sonra camiye çevrilmiş. Konunun en üzücü kısmı ise Hristiyanlık’a ait freskolar (ıslak kireç sıva üzerine yapılan resimler) tahrip edilmiş. Kilisenin çan kulesini de saat kulesine çevirdikleri için adı Saatli Cami olmuş. 1944 yılında olan depremle çan kulesinin üst kısmı yıkılmış ama restore edilerek tekrar onarılmış.
La Maison de Barbara
Burası oldukça ilginç bir sanatçı rezidansı. Ayvalık’lı bir kolleksiyoner ve sanatsever olan Şeref Kaynar 2007’de harabeye dönen eski bir Rum tabakhanesini satın almış ve burayı yaklaşık dört yılda sanatçılar rezidansına çevirmiş. Buradaki amaç bir sanatçı değişim programı yaratmak. Türkiye ve dünyadan çeşitli sanatçıların 5-16 haftalık süreler arasında burada konaklayarak çalışmalarını sürdürmesini amaçlayan bir oluşum. Burada kalan sanatçıların tüm masrafları rezidans tarafından karşılanıyor. Karşılığında onların da ürettiği 2 eseri buraya bırakması isteniyor.
Şerif Kaynar çok genç yaşta Barbara isimli Fransız bir şarkıcına hayran olur. Bu hayranlığı onu Fransa’ya Barbara’ nın konserlerine kadar gider. Bu ilgi kısa zaman sonra aşka dönüşür. Barbara 1997 de hayata veda eder L
Ayvalık Ayazması
Burası önce ayazma, daha sonra zeytinyağı fabrikası ve yenileme çalışmalarının ardından tekrar ayazma olarak ziyaretçilere sunulmuş bir yapı. Ayazmanın şifalı suyundan almak isteyenler için özel şişeler üretilmiş. Bu şişeleri bağış yaparak satın alabiliyorsunuz. Ayrıca ayazmanın yanındaki küçük dükkandan mis kokulu sabunlar, mumlar ve hediyelik eşyalar alarak buraya destek olabilirsiniz.
Ayvalık Sokakları
Evet, herhangi bir adres aramadan, gönlünüze göre dolaşıp sokaklarda kaybolun. Ayvalık mimarisi ve sokaklarıyla yüzlerce fotoğraf çekebileceğiniz bir yer.
Ayvalık Lezzetleri
Ayvalık’a tatile gitmeden bir ay önce sağlam bir detoks yapmanızda fayda var çünkü yaklaşık bir haftalık tatilde 3-5 kilo alma ihtimaliniz çok yüksek. Burada hayatınızda yediğiniz en lezzetli deniz ürünlerini, en güzel mezeleri yemeniz mümkün.
Mor Salkım
Ayvalık Merkez’de kadınlar tarafından işletilen bir lokanta burası. Eğer sezonunu yakalarsanız mutlaka taze baklalı enginarlarını deneyin. Ayrıca çeşit çeşit Ege zeytinyağlılarını, mantılarını da denemelisiniz. Kabak çiçeği dolmasını yemek için de en doğru yerlerden biri. Burası her gün taze yemek çıkarır ve yemekleri çok çabuk tükenir. Yani değil akşama, akşam üzerine bile yemek bulmanız zor olabilir. Bu sebeple bir öğle yemeği seçimi olarak not almayı unutmayın.
Deniz Yıldızı Restaurant
Nefis mezeler yiyelim, deniz kenarında oturayım, iki duble de rakı içip güneşi batırayım diyorsanız doğru yerdesiniz. Deniz Yıldızı Ayvalık’ın en iyi restoranlarından biri. Meze büfesinin önünde kendinizi kaybedebilirsiniz. Girit ezmesi, saganaki, tereyağlı ahtapot öne çıkan lezzetlerinden. Bir de deniz böreğini mutlaka denemelisiniz. Avcı böreğinin deniz mahsullerinden yapılmış versiyonu diyebiliriz bunun için. Bilhassa sezonda birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmayı unutmayın.
Tik Mustafa’nın Yeri
Ayvalık’ın en eski ve en meşhur meyhanelerinden. Yine meze dolabının önünde kendinizi kaybedeceğiniz yerlerden biri. Tenekeciler sokağında bulunuyor. Deniz manzarası yok ama öyle güzel ağırlanıyorsunuz ki insan denizin eksikliğini hissetmiyor. Buraya gitmişken mutlaka karidesli mantı, isli midye ve sıcak ot denemeniz gerekiyor. Pişman etmeyecek lezzetler. Bunların dışındaki tüm meze, ara sıcak ve deniz ürünlerini de gözünüz kapalı sipariş edebilirsiniz. Rezervasyonsuz gitmeyi denemeyin hatta tatil programınız belli olduğunda ilk fırsatta arayıp mutlaka rezervasyon işini halledin.
Cafes
Burası Ayvalık Merkez’de, sahilin hemen arka sokağında, Bit Pazarı’nın olduğu alanda yer alan bir meyhane. Sevgili Meltem ve Sermet’in işlettiği şirin bir yer. Girişteki kocaman masa yer alan antika eşyaları inceleyebilir, satın alabilirsiniz. En güzel yanlarından biri sokakta bulunan birkaç masası ve içkinizi dışarıdan getirebilme opsiyonunuz.
Ayvalık Plajları
Ayvalık merkez bir liman vazifesi gördüğü için burada denize girilemiyor. Sahildeki bir iki otelin önlerinde iskeleleri var ancak oralardan denize girmeyi pek tavsiye etmiyoruz. Merkez’in denizi sabah yürüyüşleri ya da akşam turları için güzel bir alternatif ama yüzmek ve mavinin keyfini çıkarmak için başka önerilerimiz olacak.
Sarımsaklı Plajı
Burası hem özel işletmelerin yer aldığı hem de havlunuzu koyup rahatça güneşlenebileceğiniz alanların olduğu bir plaj. Oldukça geniş kum plajı ve sığ denizi ile çocuklu aileler için de oldukça uygun. Plajın girişindeki sahil şeridinde marketler, büfeler, yemek ve içecek ihtiyacınızı karşılayacak alternatifler bulunuyor. Genellikle kalabalık bir plaj. Ayvalık’tan yaklaşık 15-2 dakikalık bir minibüs yolculuğu ile ulaşabileceğiniz bir noktada yer alıyor.
Badavut Koyu
Burası Sarımsaklı’yı geçtikten sonra yer alan kuytu bir koy. Tertemiz, masmavi bir denizi var ama Sarımsaklı kadar sığ değil suları. Denizin etrafını çevreleyen yemyeşil tepeler ayrı bir keyif katıyor. Şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz işletmeler var, kendi havlunuzu da serebilirsiniz ama Sarımsaklı kadar geniş bir kumsal değil burası. O yüzden şezlong kiralamak daha konforlu olabilir.
Altınova
Ayvalık Merkez’den minibüsle çok rahat ulaşabileceğiniz bir noktada yer alıyor Altınova sahili. Burası Sarımsaklı ve Badavut’a göre çok çok sakin, adeta bir emekli plajı diyebiliriz. Özellikle sabah saatlerinde deniz çok sakin ve keyifli oluyor ama öğlen itibariyle bu durumu pek muhafaza edemiyor.
Şirinkent
Burası da Altınova gibi daha çok yazlıkçıların olduğu bir plaj. Sarımsaklı’nın tam ters istikametinde yer alıyor. Suyu sığ ve sıcak.
Ayvalık’a gelmişken yakınlarda görmeniz gereken plajlar
Gemi Yatağı Koyu / Gömeç
Gömeç Balıkesir’in Ayvalık’a yakın köylerinden biri. Edremit yolu üzerinde yer alıyor. Yaklaşık 17 km. mesafede. Gemi yatağı koyu Gömeç’in mavi bayraklı plajlarından. Evleri ve masmavi suları ile Bodrum’u anımsatıyor. Buraya giderken rüzgârın durumunu göz önünde bulundurursanız şahane olur. Eğer lodos varsa sular sakin, adeta havuz gibi olur ama poyraz esiyorsa yerini dalgalara bırakır.
Martı Koyu / Gömeç
Gemi yatağı koyuna komşu koylardan biri de Martı koyu. Artur tatil köyüne girişte sağ tarafta buluyor. Sahilinde gazino adı verilen bir çay bahçesi de var. Tıpkı martı koyu gibi, rüzgârın durumuna göre hareket etmekte yarar var.
Tilki Koyu / Gömeç
Burası da Artur tatil köyünün girişinde sol tarafta yer alan bir koy.2003 yılına kadar burada denize girilmiyordu ancak o dönemde yapılan temizlik sonrasında kullanıma açıldı. Burası bu bölgenin en soğuk suyuna sahip olma özelliğini taşıyor.
Ören Plajı / Burhaniye
Evet, sıra geldi mavi bayraklı plajlardan bir diğeri olan Ören’e. Baştan uyarıyoruz eğer soğuk su sevmiyorsanız buraya hiç uğramayın çünkü Ören plajının suyu buz gibidir. Yaz başından sonbahara kadar çarşaf gibi bir denizi var. Arada denizin bulanıklaşması sizi rahatsız etmesin çünkü bu tamamen arada olan hafif dalgalanmaların kumu kaldırmasından kaynaklanıyor. Tertemiz bir denizde yüzmek ve biraz da soğuk suyun keyfini çıkarmak istiyorsanız burayı tercih edebilirsiniz. Sahil hattı boyunca şezlong, şemsiye, puf kiralayabileceğiniz işletmeler mevcut. Bunlar elbette yeme-içme hizmeti de sunuyor.
Altınoluk
Edremit’e bağlı Altınoluk ilçesinin plajı da bu bölgenin mavi bayraklı plajlarından biri. Burası hem serin sulara sahip hem de çakıllı. Yaz sezonunda oldukça kalabalık oluyor ama Eylül ayı itibariyle bu kalabalık yerini sakinliğe bırakıyor.
Comments (1)
Pingback: Cunda / Alibeyköy Adası - Bugezio.com