İçindekiler
Şimdilerde en kalabalık ve sanayisi gelişmiş şehirlerimizden biri olma özelliğine sahip olan Bursa Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti.
Tarihini anlatmaya kalksak satırlara sığmayabilir. Sırasıyla Bithynia, Roma ve Bizans devletlerine ev sahipliği yapan Bursa, 1335’de de Osmanlı Devleti’nin ilk başkent olmuş. Orhan Gazi 35 yıllık saltanatının sonrasında, 1360 yılında vefat etmeden önce, tahtını 1326 yılında doğan oğlu Murad’a bırakmış. Sultan Murad han, Osmanlı sultanları arasında üçüncü sıradaymış. Gazi Hünkar ve Hüdavendigâr (Hükümdar, bey) adı ile ünlüymüş. Sultan Murad Babası Orhan Gazi döneminde 95.000 km² olan devlet topraklarını yaklaşık 500.000 km² kadar genişlemiş. Bursa 1362 yılında Edirne kenti ele geçirilene kadar tam 27 yıl Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış.
Sultan Murad bir gece rüyasında nur yüzlü, ak sakallı bir ihtiyar ile hasbihal ederken o ihtiyar ona Edirne’de bir saray yaptırmasını söylemiş. Bu rüya sonrasında da Edirne’ye büyük bir saray yapılmış ve başkentlik görevi Bursa’dan Edirne’ye geçmiş.
Bursa’ya dönecek olursak; kendisi şu anda Türkiye’nin en büyük dördüncü şehri olma özelliğini elinde tutuyor. 2019 itibarıyla 3.056.120’luk bir nüfusa sahiptir. Eski isimlerinden biri de Hüdavendigâr’dır. 10,882 km² yüz ölçüme sahiptir. https://www.numbeo.com kaynağına göre dünyada yaşanacak şehirler arasında 85. sıradadır. Genellikle ılıman bir iklim görülür. Nüfus açısından en kalabalık ilçeleri sırayla; Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer’dir.
Bursa’ya Nasıl Gidilir?
Bursa’ya hava yolu, kara yolu ve deniz yolu ile ulaşmak mümkün. Eğer deniz yolu ile ulaşmak istiyorsanız Yenikapı’dan İdo deniz otobüsleri ile gidebilirsiniz. Yaklaşık 1.5 saatlik bir yolculuktan sonra Mudanya’ya varacaksınız. Mudanya ve Bursa Merkez arası yaklaşık 30 km. Şahsi aracınızla gidebilir ya da Mudanya merkezden F3 hattını kullanarak Bursa’nın merkezine ulaşabilirsiniz.
Eğer özel aracınızla gidecekseniz körfezi dolaşarak yaklaşık 3 saatte varabilirsiniz. Daha hızlı bir yolculuk istiyorsanız Osman Gazi Köprüsü’nü kullanabilirsiniz, bu yol ile de 2 saatte varabilirsiniz.
Bursa’da Yeni Şehir havalimanı da bulunuyor ancak elbette çok sık uçuş yok. Hava limanı şehir merkezine yaklaşık 50 km mesafede bulunuyor. Uçuş sonrası minibüs, otobüs ve taksi seçeneklerini kullanarak ya da araç kiralayarak merkeze ulaşabilirsiniz.
Bursa’yı gezmek için ortalama 2-3 gün ayırmanız yeterli. Dolu dolu bir programla iki günde, biraz daha rahat ve yayılmış bir programla da üç günde rahatlıkla gezebilirsiniz.
Bursa Gezilecek Yerler
Kozahan
Bursa’nın en bilindik ve meşhur noktalarının başında Kozahan gelir. Burası eski bir han, meşhur Bursa ipeğinden yapılma şallar, eşarplar ve kumaşlar alabileceğiniz bir yer. Alt katında da genellikle abiye kıyafet satan yerleri bulabilirsiniz. 2008 yılında İngiliz kraliçe Elizabeth eşi Prens Philip ile birlikte Bursa’yı ziyaret etmiş ve o günlerde haberleri oldukça meşgul etmişlerdi. Alışveriş yaptıktan sonra Kozahan’ın avlusunda oturup kuş seslerini dinlemeyi, birer yorgunluk kahvesi içmeyi unutmayın. Kozahan’ı gezdikten sonra bilhassa tekstil konusunda oldukça fazla alternatif sunan diğer hanları da ( Fidan Han, Geyve Han, Balibey Han ve Emir Han ) ziyaret edebilirsiniz. Heykel semtinde bulunan Kapalıçarşı’yı da ziyaret edebilirsiniz.
Ulu Cami
Kozahan’ı gezikten sonra hemen yanında bulunan Ulu Cami ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Burası Bursa’nın Ayasofya’sı olarak da anılır ve Türkiye’nin namaz kılma alanı en büyük olan camisi olma özelliğini taşır. Mimari olarak insanı kendine hayran bırakan bir yapısı var.
Yapımı 1396 ve 1400 yıllarına uzanır. 1. Bayezid tarafından Mimar Ali Neccar’a yaptırılmış. Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti’nin mimarı izlerini taşıyan Ulu Cami’nin onu en özel kılan yanlarından biri de mimberi. Bu mimber Kündekâri sanatı ile yapılmış. Tamamen ceviz ağacından, bir tek çivi dahi çakmadan oyularak yapılmış.
18 köşeli şadırvanı, içerisindeki küçük havuzu ve hikâyesi ile iki minaresi göğe uzanan, güzelliğiyle insanı kendine hayran bırakan bir yapıdır.
Emir Sultan Cami ve Türbesi
Burası Bursa’daki en önemli yapılardan biri. Yıldırım ilçesinde yer alıyor. Yıldırım Bayezid’in kızı ve Emir Sultan’ın eşi Hundi Hatun tarafından 15. YY’da yaptırılmış. Emir Sultan Cami Bursa’daki en büyük kubbeye sahip olan cami. Bu kubbe 1795 yılında tamamen yıkılmış ve 1804’te III. Selim tarafından yeniden yaptırılmış. Emir Sultan Cami’ne gelenleri önce büyük avlusu karşılar. Eskiden Bursa’da evlilik ve sünnet düğünlerinden önce mutlaka buraya uğrayıp dua edilirmiş.
Emir Sultan Hazretleri sufilikte velilik türbesine ermiş önemli bir kişiymiş. Üç Osmanlı sultanının dönemini de yaşamış. Bu türbenin Müslüman aleminde beşinci makam olduğu öne sürülmekte. Emir Sultan adını hem peygamber soyundan gelmesinden (Emir) hem de gönülleri fethetmesinden (Sultan) alır. Türbe ne yazık ki yapısal olarak özgün halini yitirmiş ancak manevi değeri açısından halâ çok kıymetlidir.
Muradiye Külliyesi
Bu külliye Sultan II. Murad tarafından yaptırılmış. Yapımı 1425-1426 yılları arasında tamamlanmış. Medrese, cami, darüşşifa, türbeden ve hamamdan oluşan Muradiye Külliyesi’ne Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde de türbeler eklenmiş. Bu külliye insanı hem bedenen hem de ruhen dinlendiren bir maneviyata sahip. Bahçesindeki çınar ağaçlarının gölgesi, ruha şifa olacak cinsten. İçerisinde bulunan Muradiye Cami iç ve dış süslemeleri ile oldukça zengin görünümlü. Muradiye Külliyesi’de bulunduğu semte ismini veren bir yapı, tıpkı birazdan bahsedeceğimiz Yeşil Türbe gibi.
Yeşil Cami & Yeşil Türbe
Bursa deyince akla gelen ilk yerlerden biri de Yeşil Cami ve Yeşil Türbe. Çini kaplamalarıyla Osmanlı’dan bugüne mimarisinin en iyi örnekleri arasında yer alıyor Yeşil Cami. Yapımı 1424 yılında gerçekleşmiş. Oldukça eski olmasına rağmen halâ çok güzel. Hatta o kadar sevilen bir yer ki yeşil renginden ötürü bulunduğu semte de Yeşil adı verilmiş. Hem turizm hem de ibadet açısından önemli bir yer burası. Yeşil Cami’nin arka sokağında yer alan Yeşil Türbe 1421’de Yıldırım Bayezid’in oğlu Mehmet Çelebi tarafından Mimar Hacı İvaz Paşa’ya yaptırılmış. Bu türbenin özelliği Bursa’nın her yerinden görülmesi.
Orhan Gazi & Osman Gazi Türbeleri
Osman Gazi öldüğünde Söğüt’te babası Ertuğrul Gazi’nin yanına gömülmüş ancak Bursa alındıktan ve başkent yapıldıktan sonra naaşı Bursa’ya nakledilmiş. Nakledildiğinde ilk zamanlarda bir türbesi olmamış. Bizans’tan kalan şimdiki adıyla Gümüşlü Kümbet’e (Saint Elia Kilisesi) gömülmüş. Daha sonra da oğlu Orhan Gazi ile birlikte ayrı bir türbeye gömülmüş. Bu türbe de 1855’teki Bursa depreminde yıkılınca 1863’te Sultan Abdulaziz tarafından Tophane Parkı yakınına karşılıklı yaptırılan iki türbeye taşınmışlar. Anlayacağınız Osman Gazi öldükten sonra biraz fazla yer değiştirmek zorunda kalmış.
Tophane Saat Kulesi
Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret ettikten sonra parkın içindeki Tophane Saat Kulesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. 65 metre uzunluğunda 6 katlı bir kule burası. Bursa’nın simgelerinden. Sultan Abdülaziz döneminde kalma saat kulesi 1900’lü yıllarda bilinmeyen bir sebepten yıkılmış. Daha sonra 1904-1905 yıllarında tekrar yaptırılmış ve Sutan 1. Abdülhamit’in tahta çıkışının şerefine hizmete açılmış.
Bursa Kalesi, Saltanat ( Hisar ) Kapısı ve Surlar
Bursa Kalesi Bursa’nın tarihi en eski ve ayakta kalan yapılarından biri. Bursa MÖ 7.yy’da bu yöreye gelen ve MÖ 327 yılında bağımsız bir krallık haline gelen Bithynialılar tarafından kurulan bir şehir. Romalı’lardan kaçan Kartacalı general Hannibal Bithynia Kralı Prusias’ın ülkesine sığınır ve ona bir öneride bulunur. Bu öneri ile Kral Prusias MÖ. 185 yılında Prusias ad Olympum ismini verdiği kenti bir tepe üzerine inşa ettirir ve etrafını surlarla çevreler. Zamanla kentin Prusias olan ismi Prusa, daha sonra da Bursa olarak değişir. İşte Bursa Kalesi’nin hikâyesi de onu inşa eden Bithynialılar’a dayanır. Bu kadar uzun zaman içerisinde elbette çeşitli kuşatmalar esnasında hasar görür. Sırayla Bithynialılar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar tarafından onarılır. Orhan Gazi 1326 yılında Bursa’yı Osmanlı topraklarına kattıktan sonra Bursa Kalesi’ni de surlar ve burçlarla destekler. Evliya Çelebi 1640 yılında yaptığı Bursa ziyaretinden sonra surların tam altmış yedi tane kulesi ve beş tane kapısının bulunduğunu söylemiş ayrıca çevresinin on bin adım olduğunu belirtmiş. Bahsi geçen sur kapıları; Hisar (Saltanat) , Kaplıca, Zindan, Pınarbaşı (Su) , Yer (Zemin) Kapılarıdır.
Irgandı Köprüsü
Burası 1442 yılında yapılan bir köprü. Hem Bursa depremini hem de Kurtuluş Savaşı’nı görmesine rağmen ayakta kalmayı başaran güçlü yapılardan. Irgandı köprüsünün en ilginç yanı köprü üzerinde yer alan çarşı. Venedik’te bulunan Rialto Köprüsü, Floransa’daki Ponte Vecchio Köprüsü ve Lofça’daki Osma nehri üzerindeki köprü de benzer özellikleri taşıyor. 2004 yılında yıkılacak hale geldiği esnada restore edilmiş ve tekrar hizmete açılmış. Burada el emeği göz nuru ürünleri görebilir, birer hatıra satın alarak sanatkarların bütçelerine katkıda bulunabilirsiniz.
Soğanlı Botanik Park
Burası yaklaşık 400 dönümlük bir alana kurulu, kocaman bir botanik park. Bitkisel araştırmalara ve bilimsel çalışmalara açık olan Soğanlı Botanik Parkı 1998 yılında hizmete açılmış ve birinci dereceden sit alanı olma özelliğini taşıyor. İçerisinde yapay bir gölet, Fransız Bahçesi, Japon Bahçesi, İngiliz Bahçesi, gül bahçesi, kaya bahçesi, kokulu bitkiler bahçesi, şekilli bitkiler bahçesi gibi bölümlerin yer alıyor. Ayrıca tam 150 tür ağaç, 27 çeşit gül, 76 tür çalı, 20 tür örtücü bitkiye de ev sahiplii yapıyor. Parkın içerisinde yürüyüş yolları, spor alanları, bisiklet parkuru, çocuk oyun alanı ve 17. YY – 19. YY Bursa konaklarının model alındığı restoran ve otel olarak hizmet veren bir bölüm de bulunuyor.
Burada rahatlıkla bisiklet sürebilir, yorulduğunuzda çimlere uzanıp yemyeşil ağaçların gölgesinde dinlenme imkânı da bulabilirsiniz. Parkı daha rahat gezmek istiyorsanız mutlaka bisiklet kiralamanızı öneririz. Park içerisinde 1800 metrelik bir bisiklet yolu bulunuyor. Parkın genel alanı göz önünde bulundurulduğunda bisiklet yolu biraz az evet ancak yine de keyifli bir tur için yeterli denebilir. Tahmin edeceğiniz üzere burası hem hafta sonları hem de tatil günlerinde biraz kalabalık oluyor. O yüzden imkânınız varsa, hafta içi günlerde ziyaret etmeyi ve sakinliğinin tadını çıkarmayı deneyin.
Karagöz Müzesi
1997 yılında Sanat Evi olarak hizmete açılan eski trafo binası Bursa’nın en bilinen kültürel simgelerinden biri olan Karagöz anıtının karşısında. Bu sebeple de adı Karagöz Evi. Bina içerisinde Karagöz gösterilerinin yapılacağı bir gösteri salonu, Karagöz – Hacivat galerisi ile kukla galerisi, Tasvir yapım atölyesi ve ihtisas kütüphanesi bulunuyor. Karagöz Müzesi yaşayan bir müze olma özelliğine sahip. Canlı olarak sergilenen, 700 yıllık bir gelenek olan Karagöz gölge oyununun izlenebileceği tek mekân burası. Müze içerisinde Karagöz Sanatçıları Orhan Kurt, Metin Özlen ve Tacettin Diker’e ait Karagöz Tasvir Koleksiyonları sergileniyor. Bu sanatçıların Kültür Bakanlığı tarafından yaşayan insan hazineleri seçildiği notunu da düşmekte yarar var. Karagöz Müzesi’nde bu ata yadigârı geleneği yaşatmak ve nesilden nesile aktarabilmek için tıpkı o yıllarda olduğu gibi geleneksel usta çırak ilişkisi ile Karagöz ustaları yetiştirilmeye devam ediyor. Bu müzenin bir diğer özelliği de UNESCO tarafından 2009 yılında koruma altına alınmış olması.
Anadolu Arabaları Müzesi
Evet, burası Türkiye’nin tek Anadolu arabaları müzesi. 2002 yılında Tofaş tarafından restore edilen eski bir ipek fabrikasına kurulmuş. İlkel dönemlerde kullanılan beygirli at arabalarından tutun da hali hazırda kullandığımız son model arabalara kadar arabaların yaşadıkları teknolojik değişim ve gelişimin hikâyesini dinleyebilirsiniz burada. Ayrıca uzun yıllar süren bu değişim sürecinde yapıldıkları tarihe ve döneme göre arabaları inceleme şansınız da var.
Bursa Hamamları
Bursa, doğal mineralli yeraltı kaynakları açısından oldukça zengin bir şehir. Hâl böyle olunca da kaplıca ve hamamlar açısından da çok fazla alternatif sunuyor. Hamamların çoğu 500-600 yıllık geleneksel hamamlar. Tarihi Keçeli Kadın Hamamı, Çekirge Hamamı, Nasuh Paşa Hamamı, Mahkeme Hamamı bunlar arasında en ünlülerinden. Bunların dışında İznik, Trilye ve Mudanya’da da birden fazla hamam alternatifi bulmak mümkün.
Cumalıkızık Köyü
Bursa’nın Cumalıkızık Köyü vakti zamanında var olan 15 kızık köyünden biri ve seller, Kurtuluş Savaşı, gecekondulaşma süreci gibi şeyler arasında ayakta kalmayı başaran tek Kızık köyü. Kızıklar göçebe Oğuz Türkleri aslında. 13 yy başlarında Moğol saldırılarından kaçarken Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu kendilerine yurt edinmişler. Suriye ve İran’a kadar uzanmışlar. 1306 yılı civarlarında Bursa’ya yerleştikleri biliniyor. Halk arasında bu ismin söylentileri de var elbette. Bu köy ismini etraftaki köylerde yaşayan insanların cuma namazına buraya gelmesinden almış ve olmuş size Cumalıkızık. Bilhassa savaş zamanında Kızık köylerinin bir çoğu yok olmuş. Cumalıkızık köyünü koruyacak kimse yokmuş çünkü herkes cepheye gitmiş. Savaş esnasında civar köylerin yakıp yağmalandığını duyan köylüler kendilerini ve köylerini kurtarmak için ellerinde avuçlarında ne kadar erzak varsa bir çocuğa verip onu dağa yollamışlar. Bu çocuk dönüş yolunda bilerek Yunanlar’a yakalanınca ona ‘Orada kaç asker var?’ diye sormuşlar. Çocuk da ‘Yüzlerce’ cevabını vermiş. Bu cevabı alan Yunanlılar korkarak geri çekilmişler ve köy de böylece kurtarılmış. Bu tabi köydeki yaşlı teyzelerin anlattığı hikâye. Onlarada dedeleri, neneleri anlatmış
1980 yılında Anıtlar Kurulu tarafından koruma altına alınmış ve o günden bugüne kuruldan izin almadan bir çivi dahi çakılamıyor. Ayrıca 1981’de Doğal ve Kentsel Sit Alanı ilan edilmiş. 2014’te UNESCO’nun dünya mirası listesine girmiş.
Cumalızık renkli renkli boyanmış evleri, taş döşeli dar sokakları, taş, kerpiç ve tahtadan yapılmış evleriyle fotoğraf çekmek için biçilmiş kaftan. İç avlulu, cumbalı evlerin çoğu kafe restorana çevrilmiş. Özellikle kahvaltı için daha çok tercih ediliyor burası. Lezzet açısından büyük bir beklentiniz olmasın ama yine de mutsuz edecek kadar kötü lezzetler sunmuyorlar. Yine de tarihi bu kadar eski olan bir köye, daha az ticari daha samimi ve özenli işletmelerin yakışacağı inkâr edilemez bir gerçek.
Eğer Cumalıkızık’ta konaklamak isterseniz, küçük pansiyonlar da mevcut.
Buraya gelmişken Cumalıkızık cami ve hamamını, köy meydanındaki asırlık çınar ağaçlarını, Cumalıkızık Müzesini ve meydandaki pazarı ziyaret etmeyi unutmayın.
Gölyazı
Gölyazı televizyonda dizilerden aşina olduğumuz bir yer aslında. Ancak ne yazık ki fotoğraflarda görüldüği gibi değil. Burası Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı bir belde. Uluabat gölü üzerinde bir ada gibi görünse de ince bir köprü ile karaya bağlanan bir yarım ada aslında. Vakti zamanında Apollon Krallığı’na da başkentlik yapmış. Ne yazık ki olması gereken değer verilmemiş yerlerden biri.
Gölyazı’da kahvaltı yapabileceğiniz göl kenarında yer alan işletmeler mevcut. Buraya gelmişken mutlaka göl üzerinde sandal turu yapmanızı öneririz. Kısa ve uzun tur olarak iki seçenek mevcut. Saltanat kayığı gibi süslenmiş büyük kayıklara gruplar halinde de binebilirsiniz, daha küçük kayıklara bir veya iki kişi olarak da. Burası halkın kadın – erkek balıkçılıkla uğraştığı bir yer. Uluabat Gölü organik madde ve mineral bakımından oldukça zengin bir göl. Bu yüzden eskiden çok fazla kerevit çıkarmış ancak zamansız ve aşırı avlanma yüzünden ne yazık ki onlar da oldukça azalmış. Turna ve yayın balığı gölde avlanan balıklar. Eğer imkânınız varsa gündoğumu izlemek için erkenden gidebilir ya da günbatımı izlemek için buraya yakın olan Zambak Tepesi’ne çıkabilirsiniz. Göl kenarındaki ağlayan çınarı selamlamayı ve Aziz Panteleimon kilisesini ziyaret etmeyi unutmayın. Bu kilise mübadele dönemi sonrasında çok fazla hasar görmüş. Nilüfer Belediyesi tarafından restore edilerek yıkılmaktan kurtarılmış.
Tirilye
Burası eski bir Rum balıkçı köyü. Bursa’nın henüz tahrip edilmemiş hazinelerinden. Trilye isminin nereden geldiğine dair rivayetler var elbette ama bunların arasında en meşhur olanı Hristiyanlık’tan afaroz edilen 3 rahibin buraya sürgün edilmesine dayanıyor. Bu olay sonrasında da buraya üç rahip manâsına gelen ‘Trilye’ adı veriliyor.
Denizi, tarihi, sakinliği sevenlerdenseniz Tirilye tam size göre. Bazıları yıkılmaya yüz tutmuş olsa da Trilye evlerini, Taş Mektep’i, Aziz Vasil Kilisesi’ni ( Yemekhane), Yuannes Kilisesi’ni ( Dündar Evi ), Kemerli Kilise’yi ( Panagia Pantobasillissa ), eski postaneyi, Fatih Cami’ni ( Hagios Stephanos ) gezebilirsiniz.
Bursa’da Ne Yenir?
Bursa deyince aklımıza gelen ilk lezzet elbette iskender kebap. Bunun yanında nefis pideli köftesi, İnegöl köftesi, tahinli pidesi, Kemalpaşa tatlısı, sütlü kadayıfı, kestanesi, kestane şekeri ve cantık sizi bekleyen lezzetler arasında.