İçindekiler
Bana göre İstanbul‘un en mistik mekanlarından biri Yerebatan Sarnıcı. Namı diğer Yerebatan sarayı😊 Suyun içinden yükselen 336 sütun nedeni ile halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiş. İstanbul gezi programlarının ayrılmaz bir parçası olan bu gizemli mekanı mutlaka listenize almalısınız. Yine bu bölgede bulunan, çok güzel restore edilmiş olan çeşitli dijital gösterilerin ve sergilerin yapıldığı Şerefiye Sarnıcı’nıda listenizi almalısınız.
Yerebatan Sarnıcı’nın Tarihçesi /Hikayesi
80.000 ton su kapasitesi ve 336 sütunu ile şehrin en büyük kapalı sarnıcı Yerebatan. Aslında İstanbul’da Bizans döneminde kalma 70 adet sarnıç bulunuyormuş. Adeta sarayı anımsatan Yerebatan Sarnıcı 527-565 yılları arasında yapılmış. Buradaki sütunlar taşıyıcı devşirme malzeme. Yani başka bir eserden alınıp buraya getirilmiş. Dikkatli bakarsanız tabanlıklarının farklı yüksekliklerde olduğunu görecekseniz. Sarnıcın duvarları ve tuğla döşeli zemini, Horasan harcından kalın bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiş. 1 Dakikada Yerebatan sarnıcı turu
Yerebatan Sarnıcı’nı Kim Yaptı?
Bizans hükümdarı I. Justinianus hem kendi yaşadığı Büyük Saray’ın hem de bölgenin su ihtiyacını karşılamak için Yerebatan Sarnıcı’nı yaptırmış. Belgrad ormanındaki sular ve yağmur suları Bozdoğan Kemeri ve başka su kemerleri ile sarnıca getiriliyormuş. O dönem için muhteşem bir teknik değil mi?
Hikâyenin üzücü kısmı sarnıcın Bizans zamanında kapatılması ve kaderine terk edilmesi, hem de yüzyıllar boyunca. Osmanlı döneminde sadece Topkapı Sarayı’nın bahçe kısmını sulamak için kullanılmış. Bildiğiniz üzere Müslümanlıkta durağan su kirli sudur. III. Ahmet ve II. Abdülhamit döneminde bakımı yapılarak onarılmış, sarnıcın üzerine yapılan evler kaldırılmış. 1987 yılında o dönemin belediyesi Yerebatan Sarnıcı’nı gezilecek yerler arasına ekleyerek ziyarete açmış.
16. yüzyılın ortalarına gelinceye kadar Batılılar tarafından fark edilmemiş. 1544-1550 yıllarında Bizans kalıntılarını araştırmak üzere İstanbul’a gelen Hollandalı gezgin tarafından keşfedilip ünlenmiş.
Gezgin, Ayasofya civarında dolaşırken, buradaki evlerin zemin katlarında bulunan kuyu benzeri yuvarlak büyük deliklerden, ev halkının aşağıya sarkıttıkları kovalarla su çektikleri, hatta balık tuttuklarını öğrenmiş.
Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğindeki sütunlar birbirine 4.80 metre aralıklarla dikilmiş.
Yerebatan Sarnıcı’nın en ünlü sütunları şüphesiz Medusa başları. Medusa’yı mitolojik efsanelerden hatırlarsınız; yılan başlı kadın olarak anlatılır.
Yerebatan sarnıcında Medusa Neden Ters? Medusa Ne Tanrıçası?
Medusa çok ama çok güzel bir kadınmış, kapkara gözleri upuzun saçları ile dillere destan bir güzelliği varmış ama bir aşk kıskançlığına kurban gitmiş. Medusa, yarı tanrı ve Zeus’un oğlu Perseus büyük bir aşk yaşıyormuş. Athena bu aşkı o kadar kıskanmış ki, Medusa’nın bütün güzelliğini elinden almak istemiş ve onun o uzun saçlarını yılana çevirmiş. Bununla da kalmamış ve onu lanetlemiş, Medusa’ya aşık olmak bir yana dursun, ona bakan tüm erkekler taşa dönüşmüşler.
Bir başka efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisindeki üç Gorgona’ dan biri. Gorgona’lar yer altı dünyasının dişi canavarlarıymış. Bu üç kız kardeşten yılan başlı olan Medusa, kendisine bakanları taşa çevirecek kadar güçlüymüş. Bu sebeple Antik Yunan’da özel yerleri korumak için Gorgona heykelleri kullanılırmış. Hatta Bizans döneminde bakanların taş kesilmesi için kılıçların kabzalarına ve sütunların kaidelerine ters olarak işlenmiş. Anlayacağınız, Medusa’nın çilesi hiç bir efsanede bitmemiş🤣
Sarnıca da bu sebeple Medusa başı konulduğuna dair söylentiler var. Yani sarnıcı kötü gözlerden korumak için. Ama bana kalırsa sütunlar devşirme malzeme olduğu için boy yüksekliklerini dengelemek için kullanmışlar Medusa başlarını. Hatta Medusa hikayeleri pagan inanışlar olduğu için bilinçli olarak saklanmış yok edilmek istenmişde olabilir.
Bu hikâyeleri bildikten sonra, sütunların altında ters duran Medusa başının o loş ışıkta çok daha etkileyici geleceğine eminim size. Bu arada, bu Medusa başlarının sarnıca nereden ve ne şekilde geldiği hiç bilinmiyor.
Yerebatan sarnıcında bir de gözyaşı sütunu var, ona ağlayan sütun da deniyor. Bu kadar ıslak bir yerde gözyaşı ile ilgili bir efsane olmasa olmazdı değil mi? Ağlayan sütun bir ağaç gövdesini andırıyor ve üzerinde dairesel motifler var. Rivayete göre, bu sütun Yerebatan Sarnıcı’nın yapımında çalışan kölelerin gözyaşları yüzünden ıslakmış, onların çilesini temsil ediyormuş. Dilek sütunu denmesinin sebebi de yine Ayasofya’daki Ağlayan Sütun gibi, gövdesindeki deliğe parmağınızı sokup dilek dilemenizden kaynaklanıyor. Aslında suyu para atarakda dilek dileyebilirsiniz. Dileyenlerin dilekleri gerçekleşti mi bilinmez ama umut etmek her şeye rağmen güzel sanırım.
Unutmadan; Yerebatan Sarnıcı’nda zaman zaman şahane etkinlikler düzenleniyor. Ortamın akustiği ile dinlediğiniz müziğin tadına hakikaten doyum olmuyor. Aklınızda olsun.
22 Temmuz 2022 tarihinde yeniden kapılarını açan Yerebatan Sarnıcı sizleri bekliyor. Çok temiz ve bakımlı. Eski halinden eser yok.
Yerebatan Sarnıcı’nda Müze Kart Geçerli mi ?
Müze kart geçmiyor. Kapıda çılgın bir kuyruk var.
Yerebatan Sarnıcına Nereden Bilet Alabilirim? Online Bilet Alınca Sıra Bekleniyor mu?
Biletinizi internetten alırsanız hiç sıra beklemiyorsunuz. En son gittiğimde sırada en az 100 kişi vardı. Online bilet sırası bomboştu…:) Bu linkten online bilet alabilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı Giriş Ücretleri Ne Kadar? 65 Yaş Üstü Ücretsiz mi?
Haftanın her günü 09.00 – 19.00 saatleri arasında ziyarete açık. Yerebatan Sarnıcı 20.00-00.00 saatleri arasında ise Night Shift etkinlikliği yapılıyor.
Yerli Ziyaretçi: 50 TL Yabancı (turist) Ziyaretçi: 300 TL
Öğrenci – Öğretmen: 20 TL
65 yaş ve üzeri ile 7 yaş altı çocuklar ücretsiz olarak gezebiliyor.
Yerebatan Sarnıcı Etkinlikleri
Bazilikanın Karanlığı
Derinden Gelen Sesler, Bach’tan Itrî’ye
Lâl Hayal
Yerebatan Sarnıcı Nerede?
Alemdar, Yerebatan Cd. 1/3, 34110 Fatih/İstanbul