İçindekiler
Amsterdam, bisikletlerin, köprülerin, müzelerin ve eğlencenin şehri. Peynir ülkesi Hollanda’nın başkenti ve aynı zamanda en kalabalık şehri. 2017 verilerine göre nüfusu 851,573 ve 84 km²’lik yüz ölçümü ile gezi rotalarının vazgeçilmez noktalarından. Üstelik, kuzey Avrupa’da olmasına rağmen adeta bir Akdeniz’li. Gittiğinizde asla yabancılık çekmeyeceğiniz, sıcak kanlı, yılın neredeyse 2 ayını festivaller ile geçiren, eski anıtarı, binaları, kafeleri, restoranları ile bisiklet üzerinde keyifli günler geçireceğiniz muhteşem bir şehir. Hadi gelin hızlıca Amsterdam turu yapalım 🙂
Amsterdam, Vatikan gibi dünyanın en düşük yüzölçümüne sahip şehirlerinden biri. Deniz seviyesinin 6.7 metre altında bulunuyor. Hâl böyle olunca, artan küresel ısınma ve su seviyesinin artması şehrin ilerleyen yıllarda sular altında kalması ihtimalini düşündürmüyor değil.
Hollanda hükümeti de bu kaygılar sebebiyle gerekli önlemleri alıyormuş. Amsterdam’la ilgili ilginç noktalardan biri de, şehrin temel kısmının çamurdan oluşması. Bu kadar su ve çamurun olduğu bir şehirde, güvenle yaşayabilmek ne güzel şey değil mi? Bu koca şehir, çamura batmasın diye ahşap düzeneklerin üzerine oturtulmuş. Şehirde ortalama 11.000.000 ahşap düzenek bulunuyor. Yapının durumuna göre, kullanılan ahşap düzenek sayısı da değişiyor elbette. Standart bir ev için 10 ahşap düzenek kullanılırken, Amsterdam Centraal Station’da ( Amsterdam Merkez İstasyonu ) yaklaşık 9.000 düzenek kullanılmış.
Amsterdam aynı zamanda, bisiklet ile gezilecek inanılmaz keyifli rotalara sahip. Ayrıca, nüfustan fazla bisiklet bulunuyor bu şehirde. Eğer burada bulunan tüm bisiklet yollarını gezmek isterseniz, yaklaşık 400 km’lik bir sürüş yapmanız gerekiyor.
Amsterdam Hava Durumu
Kış mevsimi, yani Aralık-Şubat ayları arasında hava sıcaklıkları 0 °C’ye civarında olabiliyor, nadiren de olsa batı rüzgârları estiğinde hava sıcaklığı bir anda 10-12 °C’ye çıksa da, kış mevsimi Amsterdam için genellikle soğuk demek. Sık sık kar yağıyor ancak adımınızı attığınız yerde kara basma ihtimaliniz çok düşük çünkü zeminde birikme pek mümkün olmuyor.
Kışın bitimi ile birlikte, Mart ayı ilkbaharı karşılıyor ancak sıcaklık konusunda içinizi ısıtacak bir artış söz konusu olmuyor bu ayda. Nisan itibariyle hava sıcaklığı yükselmeye başlıyor ve Nisan-Mayıs yağışlar da oldukça azalıyor. Bu sebeple aslında Amsterdam seyahati için en güzel dönem başlıyor. Mayıs ve Eylül ayları arasında, ideal Amsterdam tatilinizi yapabilirsiniz.
Yaz aylarında hava sıcaklığı gündüz 20-25 °C civarında oluyor ve bu da hafif giysilerle tatil yapmak için elverişli bir hava sağlıyor. Yalnız, şöyle bir ayrıntıyı da eklemekte yarar var; yaz mevsiminde denizden esen rüzgârlar sayesinde, sıkça yağmur geçişleri yaşanıyor. Eylül itibariyle sonbahara giriş yaptığımızda, hava sıcaklığı düşmeye başlıyor. Ekim ve Kasım aylarında ise yağış oranı ciddi anlamda yükseliyor ve güneş bulutların arkasına çekiliyor.
Amsterdam’ın en ilginç yönlerinden biri de, perde konusu. Yerel halkın perde kullanma alışkanlığı pek yok. Hükümet de bunu destekliyor ve perde kullanmayan konutlardan daha az vergi alıyor. Buradaki amaç elbette insanların özel hayatını görmek değil, esasında şehrin mimarisinin görülebilmesi için bu destek yöntemi kullanılıyor. Kanallarıyla ünlü şehir dendiğinde, akla gelen ilk şehir Venedik olsa da, Amsterdam kanal sayısıyla Venedik’in önüne geçiyor. Bu da şehirde yürürken dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan biri. Adımlarınıza, bastığınız yerlere dikkat edin çünkü kendinizi bir anda bir kanalın içerisinde bulabilirsiniz.
Amsterdam’a Nasıl Gidilir?
Amsterdam Uçak Biletleri
Amsterdam’a gidiş için tek alternatifiniz var; havayolu. İstanbul’dan bir çok havayolu şirketinin uçuşları mevcut, üstelik gün içerisinde birden fazla sefer bulabilirsiniz.
Şehir içerisinde ise, oldukça kullanışlı bir ulaşım ağı mevcut. Genellikle tramvay ve otobüs kullanılıyor. Bu sebeple araç kiralamaya ya da taksiye neredeyse hiç ihtiyacınız olmuyor. Amsterdam Schiphol Havalimanından şehre bu seçenekleri kullanarak ulaşabilirsiniz. Hemen hemen her 10 dk’da bir şehir merkezine otobüs mevcut. Bu sebeple otobüs kaçtı telaşına girmenize hiç gerek yok.
Amsterdam’da Şehir İçi Ulaşım
Evet, bahsettiğim gibi otobüs ve tramvay ağı oldukça kullanışlı bir şehir burası. Taksi kullanım oranı özel durumlar haricinde oldukça düşük. Bir diğer alternatif de bisiklet. Şehir merkezinde bisiklet kiralayabileceğiniz yerler mevcut. Eğer toplu taşıma sistemini kullanacaksanız, mutlaka bir I Amsterdam City Card almanızı öneririm. Bu kart hem toplu taşımada kullanılabiliyor hem de size ücretsiz ya da indirimli etkinlik imkânı sunuyor. Şehirdeki en ucuz ulaşımı sağlamak için bu alternatifi mutlaka değerlendirmelisiniz.
Amsterdam ulaşım kartı, tatiliniz boyunca size çeşitli şehir indirimleri sunuyor. Ayrıca, tüm ulaşım araçlarından (metro, tramvay ve otobüs) faydalanabiliyorsunuz. Şu meşhur Amsterdam kanallarındaki bot turlarına ücretsiz olarak katılabiliyorsunuz, müzeleri ücretsiz ya da indirimli olarak gezebiliyorsunuz. Anlaşmalı etkinlik ( konser, tiyatro ), restoran ve araç kiralama hizmetlerinde de indirim hakkınız oluyor. Amsterdam kartın bir kaç çeşidi var, bunlar; 24 saatlik, 48 saatlik, 72 saatlik, 96 saatlik ve 120 saatlik seçenekler. Gezi sürenize göre size uygun olanı seçebilirsiniz. Unutmadan; bu kart havalimanı – şehir merkezi transferi sağlamıyor. Amsterdam havaalanından şehir merkezine ya da şehir merkezinden Amsterdam havaalanına gidecekseniz, onun için ayrıca ödeme yapmanız gerekiyor.
Amsterdam Kart için ücretlendirme bilgileri şu şekilde ( 2021 güncel ücretler )
1 günlük Amsterdam kart ( 24 saatlik ) € 65,00
2 günlük Amsterdam kart ( 48 saatlik ) € 85,00
3 günlük Amsterdam kart ( 72 saatlik ) € 105,00
4 günlük Amsterdam kart ( 96 saatlik ) € 120,00
5 günlük Amsterdam kart ( 120 saatlik ) € 130,00
Amsterdam Kart dışında sizin için avantajlı olacak diğer kartları da paylaşmak isterim.
Holland Pass
Holland Pass kartın üç farklı seçeneği mevcut. Bunlar Small HPC, Medium HPC ve Large HPC. Bu üç seçeneğin birbirlerinden farkı ne derseniz eğer, değişen şey golden ve silver girişlerin sayısının artması. Holland Pass’in mantığı Amsterdam Card’a göre biraz daha karmaşık. Kısacası; hangi seçeneği alırsanız alın restoran, müze ve çeşitli dükkanlara indirimli giriş hakkı veren bir indirim kartı. Beraberinde de işinize çok yarayacak yaklaşık 200 sayfalık bir şehir rehberi veriliyor (Türkçe bir rehber değil elbette ancak İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca seçenekleri var.). Kartlar kullanmaya başladığınız günden itibaren bir ay geçerli. Holland Pass kart sadece Amsterdam’da geçerli değil. Utrecht, The Hague ve Rotterdam şehirlerinde de geçerli.
Museumkaart
Müze kart, Amsterdam’daki bütün müzelere girebilmenizi sağlayan kart. Müze gezmeyi seviyorsanız ve tüm müzeleri görmek istiyorum diyorsanız, bir sene boyunca geçerli.
18 yaşından üstüne Adult Card Museumkaart € 64.90
13-18 yaş arası Youth Card Museumkaart € 32.45
12 yaş ve altına ise Kids Card Museumkaart € 32.45
GVB Günlük Kartlar
GVB kart Amsterdam’daki tramvay, metro ve GVB şirketine ait otobüs yolculuklarını kapsayan bir ulaşım kartı. Amsterdam kartta olduğu gibi GVB kart da havalimanı – şehir merkezi, şehir merkezi – havalimanı transflerini kapsamıyor. Yalnızca GVB adı altındaki toplu taşıma araçlarını içine kapsıyor. Eğer bisiklet kiralamayacaksanız, GVB kart şehir içi ulaşım için iyi bir seçenek çünkü Amsterdam’da şehrin içinde her yerde tramvay var ve oldukça hızlı ve pratik bir ulaşım seçeneği sunuyor. Kalacağınız gün bazında kart alabiliyorsunuz. 1 günlük, 2 günlük gibi. 1 gün 24 saati kapsıyor. 24 saatlik kullanım hakkı kartı kullandığınız saat ve dakikada başlıyor, sonrasındaki 24 saat içerisinde aktif oluyor. GVB kartı almak oldukça basit, Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndan, metro istasyonlarındaki bilet alma makinelerinden, Hollanda Turist Ofislerinden ve bazı otellerden rahatlıkla temin edebilirsiniz.
GVB Kart ücretleri ( 2021 güncel ücretlerdir )
2 günlük GVB kart ( 48 saat ) € 13,50
3 günlük GVB kart ( 72 saat ) € 19,00
4 günlük GVB kart ( 96 saat ) € 24,50
GVB günlük kart ile nereye seyahat edebilirsiniz; Amsterdam, Diemen, Duivendrecht, Amstelveen, Schiphol ve Weesp’teki tüm GVB tramvayları, (gece) otobüsleri ve metrolarını kullanabilirsiniz.
GVB Çok günlük bilet 5 – 7 gün
5 günlük GVB kart ( 120 saat ) € 19,50
6 günlük GVB kart ( 144 saat ) € 34,00
7 günlük GVB kart ( 168 saat ) € 37,00
GVB çok günlük kart ile nereye seyahat edebilirsiniz; Amsterdam, Diemen, Duivendrecht, Amstelveen, Schiphol ve Weesp’teki tüm GVB tramvayları, (gece) otobüsleri ve metrolarını kullanabilirsiniz.
Amsterdam’a Ne Zaman Gidilir?
Amsterdam Kuzey Avrupa ülkelerinden olduğu için, tahmin edeceğiniz üzere biraz soğuk bir ülke. Bu sebeple esasında buraya gitmek için en güzel mevsim ilkbahar ve yaz. Sonbahar ve kış mevsimlerinde gitmeyelim mi? Elbette gidelim ama bu dönemleri tercih edeceksek, ona göre giyinmek gerek. Bilhassa kış mevsimi için mutlaka termal içlikler, sıcak tutacak polarlar ve eldiven, bere, atkı üçlüsünü yanınızdan ayırmamalısınız. Bunun dışında, Amsterdam rahat bir şehir, dolayısıyla en rahat halinizle olabilirsiniz. Amsterdam’da yılbaşı gibi bir soru gelirse aklınıza, onu hemen aklınızdan çıkarın derim zira tahmin edeceğiniz üzere hem en kalabalık hem de en pahalı zamanı. Bu şehrin keyfini çıkarmak için yanlış zaman, özellikle daha önce gitmediyseniz. Amsterdam sizin için komşu kapısı olduysa ve bir de yılbaşında tadına varalım diyorsanız, döviz kurları da sizi etkilemiyorsa o zaman bir deneyebilirsiniz elbette.
Amsterdam’da Konaklama Seçenekleri
Bir şehre geldiğinizde, üstelik bu sizin için yeni bir şehir ise ve referans aldığınız bir konaklama seçeneği yoksa nerede kalacağım sorusu biraz stres yaratabiliyor insanda. Amsterdam’da konaklamak için oldukça fazla alternatif mevcut. Otel ya da hostel seçeneklerini değerlendirebileceğiniz gibi, çok daha ekonomik olacak Air BNB seçeneğini de değerlendirebilirsiniz. Air Bnb ile daha önce tanışmamış olanlar için, bu kişilerin evlerini ya da bir odalarını kiraladıkları bir sistem. Rezervasyon ve ödemeyi site üzerinden yapacağınız için, oldukça güvenilir bir sistem ve bilhassa Avrupa şehirleri için çok fazla tercih ediliyor. Burada, aman komisyon ödemeyeyim de daha ucuza konaklayalım diye düşünüp siteyi aradan çıkarmaya çalışır ya da ev sahibinin bu teklifine uyarsanız, muhtemelen zararlı çıkan siz olursunuz benden söylemesi. Kiralama yapmadan önce kiralama seçeneklerine, fotoğraflara ve yapan kişi hakkındaki yorumlara mutlaka dikkat edin. Orada daha önce konaklamış kişilerin yorumları sizin için rehber niteliğinde olacaktır.
Amsterdam Evleri Neden Eğridir?
Amsterdam bataklık bir zemin üzerine kurulan bir şehir olduğu için evler ahşap ahşap direklerin üzerine yapılmış. Zamanla bazı evler öne yada doğru eğrilmeye başlamış. Evler ince ve uzun olduğu için eşya taşımak zor olduğu için bir çok evin çatısında kanca vardır. Bu kancalar vasıtası ile eşyalar dışardan taşınıyormuş. Ben bir ziyaretimde şahit olmuştum. Eminim bu olayda eğilmeyi hızlandırıyordır zemin bataklık olduğu için.
Amsterdam Gezilecek Yerler
Red Light District
Evet, Amsterdam dendiğinde daha önce Hollanda sınırlarına dahi giriş yapmamış olsa da herkesin aklına gelen ilk şeylerden biri ünlü Red Light District ( Kırmızı Fener Sokağı ).
Burası, adından da anlaşılacağı üzere kırmızı bir bölge. Geçmişine baktığımızda buranın tarihinin 1270’lere kadar uzandığını görüyoruz. Esasında burası denizcilerin uğrak limanlarından biriymiş. O dönemden gelen bir söylentiye göre, denizcilerin uğrak yeri olan her noktada, fuhuş yaygın görülürmüş. Zamanla bu bölge de bu alanda daha aktif hale gelmiş. Dini örgütler tarafından yıllarca kapanması uğraşılmış ve bazı zamanlarda da bunu başarmışlar. Özetle; kırmızı ışıklı odalarda kadınların fahişelik mesleğini yaptıkları bir bölge.
Hollanda hükümeti belli bölgelerde, belli kurallar dahilinde fahişelik mesleğine müsaade ediyor ve kadınlar legal olarak bu mesleği icra edebiliyorlar. Turistlerin düştükleri genel bir hata, vitrinlerdeki kadınların fotoğraf ve videolarını çekmeye çalışmaları ancak bunu yapmamalısınız çünkü yasak. Kaldı ki etik de değil, izni olmadan birinin fotoğrafını ya da videosunu çekmek onu rahatsız edebilir. Gizli çekimler yapmayı deneyenler de olmuyor değil ancak o noktada bunu fark eden kadınlar, bulundukları vitrinden çıkıp tepkilerini gösteriyorlar. Tatil için gittiğiniz bir ülkeden, kimse ile kavga etmek istemezsiniz diye düşünüyorum.
Red Light District’de kırmızı ışık yanan odaların tamamında yalnızca kadınlar yok, aynı transeksüel bireyler de mevcut. Onlar kendilerini mavi ışıkla gösteriyorlar. Odalar ortalama 4-5 metrekare büyüklüğünde. Çift katlı odalar da mevcut. Buraya kadar size ürkütücü gelmiş olabilir ancak burası Amsterdam’ın en güvenli bölgelerinden biri. Sokaklar 7/24 kameralar ile izleniyor ve odaların tamamında bir panik butonu yer alıyor. Kadınlar tehlike altında hissettiklerinde ya da istemedikleri bir şey olduğunda bu buton aracılığıyla polis çağırabiliyorlar.
Buranın en ünlü etkinliklerinden biri de Casa Rosso. Canlı bir seks tiyatrosu, tahmin edilenin dışında ziyaretçilerinin büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Eğer çeşitli sebeplerden ötürü bu tür bir etkinliği tercih etmiyorsanız, gitmenizi önermem zira Casa Rosso canlı bir sek şov etkinliği. Akşam 19.00’dan 03.00’a kadar açık.
Giriş ücreti: € 40,00
Giriş ücreti +2 içecek: € 45,00
Alternatif olarak; hemen yanında 2 euro karşılığında izleyebileceğiniz bir iki dakikalık şovlar da mevcut.
Amsterdam Müzeleri
Müze gezileri için harika bir şehir Amsterdam. Museumplein olarak adlandırılan müzeler bölgesinden birbirinden ünlü ve önemli sanatçıların eserlerini görme şansınız oluyor. Hangi müzeye gidecek olursanız olun, öncesinde plan yapmak ve biletleri online olarak almanız sizin için çok daha avantajlı olacaktır. Online bilet alımlarında genellikle indirimler de uygulanıyor. İndirimin beraberinde, bileti online olarak aldığınızda bekleme süresini de ortadan kaldırıyorsunuz, en azından bilet sırası için. Amsterdam ve buradaki müzeler dendiğinde mutlaka görmeniz gerekenler; Van Gogh Müzesi, Anne Frank’in Evi, Rijksmuseum, Stedelijk Müzesi ve Rembrandt’ın Evi.
Instagram Museum-Wondr
Klasik ve ünlü Amsterdam müzelerine geçmeden önce size WONDR’dan bahsetmek istiyorum.
Amsterdam’ın yetişkinler için ilk sanatsal oyun alanı diyebiliriz burası için. Ayrıca mükemmel Instagram fotoğrafları çekmek için de ideal yer. 1.200 m²’lik bir hiper-görsel alana sahip ve içerisinde 15’in üzerinde temaya sahip farklı alan ve oda bulunuyor. Konfeti duşu, marshmallow havuzu, karaoke kabinleri ve 100 m²’lik dev top havuzu en çok ilgi gören alanlarından bazıları.
Daha detaylı bilgi için Wondr’ın web sitesi; https://www.wondrexperience.com
Van Gogh Müzesi
Van Gogh çok erken, zamansız ve dramatik bir şekilde kaybedilen bir değer, biliyorsunuz. 37 yaşında intihar ederek hayatına son veriyor. 37 yıllık ömrüne sığdırdığı yüzlerce eseri, hayatındaki insanlara dair bilgiler, anılar, mektupları sergileniyor şimdi bu müzede. Van Gogh Müzesi 1973 yılında faaliyete geçmiş. Eğer tarihe, resim sanatına ilginiz varsa burası mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri. Esasında, resimle ya da sanatla hiç bir ilginiz yoksa dahi yine de görmeniz gereken yerler arasında diyebilirim. Müzenin atmosferi sayesinde orada geçirdiğiniz sürede zaman su gibi akıp gidiyor. Ayrıca, küçük birer hediye almak isterseniz de, Van Gogh’un eserlerinin kartpostala dönüştürülmüş halleri mevcut. Van Gogh Müzesi bekleme sırası en kalabalık olan müzelerden biri, bu yüzden erken gitmekte fayda var.
Müze giriş ücretleri ( 2021 güncel fiyatlar )
Kişi başı € 19,00 , 18 yaş altı ücretsiz giriş
Açılış – kapanış saatleri mevsimsel olarak değişkenlik gösteriyor, detaylar için şu sayfayı inceleyebilirsiniz; https://www.vangoghmuseum.nl/en/visit/address-and-opening-hours
Anne Frank’in Evi
Anne Frank’i mutlaka duymuşsunuzdur. Yine de, kim olduğuna dair küçük bir hatırlatma yapmak isterim zira oldukça kalp yaralayan bir hikâyesi var. Anne Frank küçük bir Yahudi kız. 2. Dünya Savaşı esnasında Naziler’den kaçmak için 8 kişi olarak Amsterdam’a geliyor. Bu 8 kişiden biri de babası. Amsterdam’da yaşamaya başlıyorlar ve Naziler Hollanda’yı işgal ettiklerinde, 1940 yılından 1942’ye kadar bu evde saklanıyorlar. O zamanlar henüz 12 yaşında olan Anne Frank oldukça cesur bir kız, aklından geçenleri, düşüncelerini cesurca dile getiriyor. Tabi 2 yıl boyunca bir evde saklanmak, onun için de hiç kolay olmuyor. Hâl böyle olunca, o da döneme ve olaylara dair tüm düşüncelerini günlüğüne yazıyor.
Bu satırlarda ülkenin durumundan da bahsediyor elbette. 1942 yılına gelindiğinde 2 yıllık gizli saklı hayatlarından sonra, ne yazık ki yakalanıyorlar ve toplama kampına gönderiliyorlar. Burada geçen bir kaç yıl sonunda, durum tahmin edeceğiniz gibi oluyor. İçlerinden yalnızca, Anne Frank’ın babası Otto Frank hayatta kalıyor. O da kızının günlüğünü bir kitap olarak bastırıyor. Anne Frank ve diğer 7 yoldaşına 2 yıl boyunca yuva olan ev, 1960 yılında müze haline getiriliyor. Müzede Anne Frank’in günlükleri, hayat hikayesini ve fotoğraflarını sergiliyor ve bunları görmek, insanı gerçekten yaralıyor. Müze, bu dramatik hikâyesi ve oldukça küçük bir alana sahip olması sebebiyle, en kalabalık müzelerden biri. Her defasında içeriye belli sayıda ziyaretçi alınabiliyor. Burası için de bileti yine online olarak alıp, sabah erken saatlerde ziyarete gitmeniz daha mantıklı olacaktır.
Müze giriş ücretleri ( 2021 güncel fiyatlar )Yetişkinler için € 19,00
10 – 17 yaş için € 7,00 ve 0 – 9 yaş için € 1,00
Daha detaylı bilgi için müzenin web sayfası; https://www.annefrank.org
Rijksmuseum
Rijksmuseum Hollanda’nın en büyük tarih ve sanat müzesi, dolayısıyla en fazla ziyaretçi alan müzelerden de biri. Oldukça görkemli ve insanı kendine ciddi anlamda hayran bırakan bir mimariye sahip. Müzenin hemen önündeki I AMsterdam yazısı ile fotoğraflardan da anımsayacaksınız. Müze 1800 yılında kurulmuş. Buram buram tarih kokuyor. Müzede bir çok sanatçıya ait bir çok eseri görme şansınız olacak. çünkü ijksmuseum’un uluslararası çapta saygı gören bir kolleksiyonu var. Vermeer’in tarihi sanatı, Frans Hals ve belki de en önemlisi, ziyaretçilerin güzelce muhteşem aydınlatmalı bir salonda yer almaktan gurur duyan ‘The Night Watch’ da dahil olmak üzere ülkenin en ünlü eserlerinden bazıları da yer alıyor.
Burada Hollandalı Ustaların Altın Çağ’dan kalma tablolarından çok daha fazlasını göreceksiniz, emin olun. Rijksmuseum’un geniş koleksiyonunda ayrıca heykeller, arkeolojik eserler, giysiler, Asya sanatı, baskılar, Hollanda denizcilik tarihinden öğeler ve kültürel açıdan önemli diğer birçok nesne yer alıyor ve bunların tümü, 800 yıllık Hollanda tarihini küresel bir bağlamda canlı bir şekilde yeniden anlatmak için bir araya getirilmiş. Kısacası, tek bir müze ile tüm Hollanda tarihine bir anlamda tanıklık etmeniz mümkün olabilir.
Programlarla ilgili online bilgi almak için şu sayfayı ziyaret edebilirsiniz; https://www.rijksmuseum.nl/en/whats-on
Stedelijk Müzesi
Stedelijk Müzesi, Hollanda’daki en önemli modern ve çağdaş sanat ve tasarım müzesi. 1895 yılında açılmış ve Van Gogh Müzesi ve Rijksmuseum’a komşu. Dolayısıyla, müze gezi planınızı yaparken bu ayrıntıyı da göz önünde bulundurmanız faydalı olacaktır.
Kapsamlı bir tadilattan geçirilmiş tarihi Stedelijk binası ve sonradan fütüristik yeni bir kanadın eklenmesiyle genişletilmiş. Bu genişletme 2012 yılında yapılmış ve ziyaretçi sayısında ciddi de bir artışa sebep olmuş.
yüzyılın önde gelen Hollandalı sanatçılarının çok sayıda eserinin yanı sıra, dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini de görme şansınız olacak. Yaklaşık 90.000 eserden oluşan muhteşem bir kolleksiyonu görmek, ciddi anlamda heyecan verici oluyor. Appel, Cézanne, Chagall, Dumas, Kandinsky, Kienholz, De Kooning, Koons, Malevich, Matisse, Mondriaan, Picasso, Pollock, Rietveld, Sottsass ve Warhol gibi sanat dünyası için oldukça önemli sanatçıların eserlerini de görme şansınız olacak.
Müze giriş ücretleri ( 2021 güncel fiyatlar )
Yetişkinler için € 20,00
Öğrenciler için € 10,00
Rembrandt’ın Evi
Rembrandt Evi de tıpkı Anne Frank’ın evinde olduğu gibi, sonradan müzeye dönüştürülmüş bir ev. Ressam Rembrandt 1639-1656 yılları arasında bu evde yaşamış ve haliyle de bir sürü esere imza atmış. 1656’da iflas ettikten sonra evden ayrılmak zorunda kalmış. Ülkenin en ünlü ressamlarından biri olduğu için de, evi 1909 yılında müzeye dönüştürülmüş. Rembrandt’ın evi insana inanılmaz keyifli bir video sanatı deneyimi de yaşatıyor. Yaklaşık 25 dakika süren müzik, video projeksiyonları ve özel efektlerle 17. yüzyılın Amsterdam’ını ve Rembrandt’ın evini izleme keyfini yaşatıyor cidden.
Müze giriş ücretleri ( 2021 güncel fiyatlar )
Yetişkinler için € 15,00
Öğrenciler için € 10,00 ve 6 – 17 yaş arası € 6,00
Amaze
Amaze Amsterdam oldukça interaktif ve keyifli bir müze. Diğerlerinin aksine daha duyusal bir deneyim yaşatıyor insana. Zihninizi harekete geçirmek üzere hazırlanmış 7 oda var. Her biri özel videolar, sesler, ışıklar, duman ve özel efektler içeriyor. Eğer vaktiniz varsa ve farklı bir şeyler arıyorsanız burayı da mutlaka görmelisiniz. Kullanılan teknoloji insanı gerçek dünyadan kaçırıp bambaşka bir dijital dünyaya götürüyor açıkçası.
Güncel giriş ücretleri ve diğer detaylar için; https://tickets.amaze-amsterdam.nl/nl/tickets
House Of Bols
House of Bols da Amsterdam’da görülmesi gereken yerler listesinde yerini çoktan aldı. Burası bir kokteyl müzesi. Eğer kokteyl sever bir ziyaretçiyseniz sizin için keyifli bir deneyim olacaktır çünkü hem kokteyl yapmayı öğreniyor hem de nefis kokteyllerin tadına varabiliyorsunuz. Ayrıca burada workshoplar da düzenleniyor. Önceden programlayarak workshoplara da katılabilirsiniz.
Giriş Ücretleri ( 2021 güncel fiyatlar )
Normal bilet € 16,00 ( Bols tur ve 1 ücretsiz kokteyl içeriyor)
Premium bilet € 19,00 ( Bols tur, 1 ücretsiz kokteyl & özel hediyelik eşya dükkanında %10 indirim
Öğrenci bileti € 14,00
I Amsterdam City Kart ile %25 indirim uygulanıyor.
Yel Değirmenleri – Zaanse Schans
Hollanda demişken değirmenlerden bahsetmeden olmaz. Yel Değirmenleri Hollada’nın bir çok kentinde bulunuyor ancak Amsterdam’a en yakın olanı Zaanse Schans. Bir Amsterdam tatili planladıysanız buralara kadar gelmişken yel değirmenlerini görmemek olmaz. Yel değirmeni dendiği zaman aklınıza çocukluktan kalan Don Kişot hikâyeleri geliyorsa, onları Don Kişot’un düşmanları olarak görmekten vazgeçme zamanı gelmiş demektir. Hollanda’nın deniz seviyesinin ne kadar altında olduğundan bahsetmiştim, yel değirmenleri de hem su seviyesinin altındaki yerlerden suyun dışarı pompalanması için kullanılıyor hem de göletlerin doğayı incitmeden kurutulup verimli tarlalara çevrilmesine yardımcı oluyor. Anlayacağınız üzere, yel değirmenleri Hollanda’nın su ile savaşındaki en önemli silahları. Dam Meydanı’ndan sadece bir vasıta ile Zaanse Schans’a ulaşabilirsiniz. Zaanse Schans için önemli bir not düşmekte de fayda var; burası yaz aylarında bile oldukça serin. Üzerinize bir ceket ya da hırka alma ihtiyacı hissedeceğiniz kadar serin hem de. Bu sebeple, hazırlıklı gitmekte fayda var. Zaanse Schans’a gelmişken yel değirmenlerini gördükten sonra keyifli bir yürüyüş yapabilir ve küçük peynir fabrikalarını gezebilirsiniz.
Amsterdam Biraları
Hollanda ve Amsterdam deyince akla gelenlerden biri de, elbette biralar. Amstersam bölgesinde ziyaret edebileceğiniz bira fabrikaları bulunuyor. Bu fabrikalarda hem çeşit çeşit biranın tadına bakabiliyor hem de biranın üretim aşamalarını görebiliyorsunuz. Bir bira fabrikasını gezmek için ortalama 2-3 saat zaman ayırmanız gerekiyor.
Amsterdam’da Gezilecek Bira Fabrikaları
Heineken Experience
Brouwerij de Prael
Walhalla Brewery and Taproom
De 7 Deugden
Brouwerij ‘t IJ
Oedipus Brewing Taproom
Butchers Tears
Brouwerij Homeland
Ayrıca Amsterdam’da yüzlerce çeşit butik bira tadımı da yapabilirsiniz. İşte deneyebileceğiniz butik biralardan bazıları;
Belgisch Bierproeflokaal: Zotte’de La Chouffe blonde & La Chouffle brown
Gollem’s Proeflokaal: Klasik Ale ve IPA çeşitlerden birini deneyin.
Arendsnest Dutch Beer Bar: Y I.P.A. ve yanında Beercheese tabağı
Bier Fabriek: Nero ve Puur
In de Wildeman: Kasteel Brown
Amsterdam’da Ne Yenir?
Hollanda deyince akla gelen ilk şeylerden biri de Surinam yemekleri. Yerel lezzetleri seviyorsanız mutlaka Surinam yemeklerini de denemelisiniz. Surinam mutfağının en ünlü lezzetlerinden biri; Kip Kerrie. Tavuk göğsü, Kerrie baharatı, cin biberi, taze fasulye, soğan ve sarımsak içeriyor. Oldukça lezzetli ve baharatlı bir yemek. Bu arada, Surinam Hollanda’nın en eski kabilelerinden biri. Bununla beraber daha hafif bir şeyler yemek isterseniz, son zamanlarda bowl’lar burada çok moda. Bilhassa smoothie bowl seçeneği oldukça fazla. Özellikle kahvaltı için sağlıklı ve hafif bir alternatif arıyorsanız, kafe ve restoranlarda çok fazla bowl seçeneğine rastlayabilirsiniz.
Amsterdam’a gitmişken bilhassa fast food seviyorsanız eğer, Broodje Haring’i ( Herring Sandviç ) de denemenizi öneririm. Amsterdam’ın yerel halkının sürekli olarak tükettiği bir lezzet bu. Ringa balığından yapılıyor. Eğer Ringa balığını daha önce yemediyseniz veya deneyip hoşlanmadıysanız, farklı balıklardan yapılan sandviçleri tercih edebilirsiniz.
Amsterdam’daki barlarda atıştırmalık olarak rahatlıkla bulabileceğiniz bir diğer lezzet Bitterballen. Bunlar minik çıtır köfteler. Yanında acılı baharatlı bir hardalla servis ediliyor. Minik köfteleri önce bu sosa batırıyor ondan sonra yiyorsunuz. Hollanda bir peynir ve patates diyarı. Buraya kadar gelmişken, sizi kalorilere boğacak Vlaamse Frites yemeden olmaz, nam-o diğer Patat. Patates kızartmanızı alıp üzerine dilediğiniz sosu ekleyip sokaklarda yürürken afiyetle yiyebilirsiniz.
Biraz tatlı bir şeyler yemek isterseniz, Stroopwafel deneyin. Türkiye’deki waffledan daha farklı, iki ince gofreti Stroop adını verdikleri bir şuruba bulayıp servis ediyorlar. Stroop akçaağaç şurubuna benzer ancak daha yoğun ve karamelize bir tadı var. Stroopwafel yanında mutlaka çay ya da kahve ile birlikte tüketiliyor.
Burada tüketebileceğiniz en lezzetli tatlılardan biri de; Poffertjes. Bunlar bol tereyağlı ve pudra şekerli minik pancakeler ve oldukça lezzetliler. Peynir aşıkları için bir cennettesiniz ve buranın en ünlü peynirlerinden biri Kaas. Kaas tarihi orta çağlara kadar uzanıyor. Ayrıca Amsterdam’da oldukça lezzetli Edam, Gouda, Friese Nagelkaas ve Old Amsterdam gibi peynir çeşitlerini de bulabilirsiniz.
Yerel Hollanda yemeklerinden denemek isterseniz Stamppot deneyebilirsiniz. Bu yemek Mashpot olarak da biliniyor. Bir nevi patates püresi ancak içinde bol miktarda tereyağı ve sebze de bulunuyor. Bu hafif bir atıştırmalık olarak tercih edildiği gibi, geleneksel olarak kızarmış sosisle birlikte de yenebiliyor. Biraz içim ısınsın bir çorba içeyim derseniz; Erwtensoep ya da diğer adıyla Snert’i tercih edebilirsiniz. Genellikle havuç, bezelye, kereviz ve pırası gibi sebzelerle birlikte domuz eti içeren koyu kıvamlı bir çorba bu. Hem Amsterdam hem de Hollanda’nın genelinde, bilhassa kış aylarında çavdar ekmeği, domuz sosisi dilimleri ve domuz pastırması ile birlikte tüketiliyor.
Coffee Shops
Amsterdam dünyanın ve Avrupa’nın birçok şehrine göre çok daha özgür bir şehir. Hem yerel halk hem de turistler için bu özgürlük deneyimini sunuyor. Red Light District’ten bahsetmiştim size. Cinsellik konusunda oldukça özgür olmasının yanı sıra, bazı uyuşturucular da belli bir sınıra kadar serbest tutuluyor bu şehirde. Coffee Shop ismi, Amsterdam’da uyuşturucunun yasal olmadığı zamanlardan kalan bir şifre aslında. O zamanlar insanlar arasında kullanılan bir şifreymiş ancak şimdilerde, yasal uyuşturucu satışının yapıldığı ve tüketildiği yerlere bu isim veriliyor. Bu Coffee Shop’larda satışa sunulan uyuşturucu maddeleri alıp çıkabilir ya da mekânda oturabilir ve aldığınız maddenin yanına içecek bir şeyler sipariş edebilirsiniz. Bu mekânlar zaman zaman birer turist tuzağı haline gelebiliyor. Bahsi geçen maddeler birçok ülkede yasak olduğu için, buraya bunu deneyimlemek için gelen turistlere 2-3 katı fazla fiyat verebiliyorlar. Bu sebeple bu konuda oldukça dikkatli olmanız gerekiyor. En başında, bu seyyar satıcılardan alınabilecek bir ürün değil. Daha doğrusu almamanız gereken bir ürün. Nihayetinde bir sokak lezzeti değil ve riske girmemek için yalnızca Coffee Shop’lardan temin etmelisiniz. Geçmiş yıllarda sokak satıcılarından uyuşturucu madde alan turistler sebebiyle ciddi can kayıpları yaşanmış.
Coffe Shop’lar genellikle nakit çalışıyor ve kredi kartı tercih etmiyorlar. Bu sebeple cebinizde nakit bulundurmaya özen gösterin. Coffee Shop personelleri gelen turistlerde ilgileniyorlar, bu yüzden alışveriş öncesi onların yönlendirmelerini göz önünde bulundurmanızı öneririm. İçimi hafif ya da ağır, etkisi kısa ya da uzun süreli olanlar, sizi sokacağı modlar konusunda personelden destek almanız çok dorğu olacaktır. İlk kez bu tür bir madde kullanacaksanız yalnız olmamaya özen gösterin, hafif ve kısa süreli etkisi olanlarını tercih edin. Hazır sarılmış sigaraları tercih etmeyin. Bunlar hem pahalı, hem de içinde ne olduğunu tam olarak bilemeyebilirsiniz. Sigara sarmayı bilmiyor olabilirsiniz ama size yardımcı olacak birini bulmanız çok zor olmayacaktır. Daha önce bu tarz bir madde kullanmadıysanız, mantar ve türevlerinden uzak durmanızı öneririm. Bu maddeleri 5 gramdan fazla satın alamıyor ve üzerinizde taşıyamıyorsunuz. Tüketeceğinizden fazlasını almanıza da gerek yok zira dilediğiniz an ulaşabileceğiniz konumdalar. Red Light District’e yakın mekânlar pahalılar, biraz daha uzaktakileri tercih ederek daha ekonomik bir alışveriş yapabilirsiniz.
Amsterdam’ın en ünlü Coffee Shop’ları;
Barney’s Coffee Shop
Amnesia
Tweede Kamer Coffeeshop
Coffeeshop Siberia
The Bulldog Ex-Police Station Coffeeshop
Easy Times Prinsengracht
Boerejongens Coffeeshop West Amsterdam
Amsterdam tüm bunların dışında kahve dükkanları, gece hayatı, biraları, elektronik müziğin neredeyse başkenti olması ile ünlü bir şehir. Ayrıca bazı uyuşturucu maddeler de hükümetin izin verdiği kurallar çerçevesinde serbestçe satılıyor. Amsterdam’ın en ünlü gece kulüplerinden bazıları, Canvas, Sugar Factory, Paradiso ve Melkweg.
Unutmadan, her yıl 27 Nisan’da Hollanda genelinde King’s Day kutlanıyor. Tüm ülke adeta dev bir parti alanına dönüşüyor. Bu partiye katılmanın tek şartı; turuncu giyinmek. Ne eğlenceli bir milli bayram değil mi? Bu tarihte turist akınına uğradığı için fiyatlar da artıyor tabi. Ayrıca resmi bayram olduğu için, müzeler de kapalı oluyor. Bu iki ayrıntıyı göz önünde bulundurarak ve turuncu bayramlıklarınızı hazırlayacak, kendinizi bu dev partinin kucağına bırakabilirsiniz.