İçindekiler
Antibes, Fransız Rivierası boyunca tatil bölgeleri arasında önce çıkan en güzel yerlerden biri. Güney
Fransa kıyılarının tatlı havası, zengin tarihi ve Akdeniz’in ışıl ışıl suları ile küçük bir cennet adeta.
Cannes ve İtalya’ya olan yakınlığı da burayı tercih edilir kılıyor. Nice’in de karşı komşusu aynı
zamanda.
Antibes’de tercihinize göre hem sakin bir tatil geçirebilir hem de hareketli gece hayatı sayesinde
eğlenceye doyabilirsiniz. Bu güzel liman kentinin 25 km uzunluğunda bir sahil şeridi bulunuyor
5 yüzyılda Yunanlılar tarafından kurulan Antibes geçmişte her zaman önemli bir tarihi ticaret merkezi olmuş. Başlangıçta ‘Antipolis’ olarak adlandırılan kasaba, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş ve bu önemli olaydan sonra, yollar ve su kemerleri de dahil olmak üzere altyapıda önemli gelişmeler yaşanmış. Şehir, daha düzenli ve yerleşik hale gelmiş yani.
Roma imparatorluğunun çöküşünden sonra, Antibes ne yazık ki çeşitli barbarlar tarafından yüzyıllarca
süren huzursuzluk ve çeşitli istilalara maruz kalmış ki bu liman kentleri için kaçınılmaz bir durum
aslında. Antibes’in Fransız egemenliğine girdiği 15. yüzyıla kadar pek parlak değilmiş. 1850’li yıllar
civarında, zengin soylular Antibes’in doğal güzelliğine ilgi duymaya başlayıp buralarda lüks villalar
inşa etmişler. 1870 yılına gelindiğinde, Antibes’in ilk lüks oteli inşa edilmeye başlanmış. O gün artık
Antibes için bir dönüm noktası olmuş zira bu lüks otel hizmete açıkdıktan sonra dünyanın birçok
ülkesinden jet sosyeteye mensup insanlar tatil için burayı tercih etmişler. O gün bugündür de devam
ediyor bu durum tabi.
Antibes 19. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa’nın dört bir yanından gelen zengin insanların doğal
güzelliğini keşfetmesi ve burada lüks evler inşa etmesiyle popülaritesini hızla arttırmış. 1946 yılında
Picasso ressam arkadaşı Gerald Murphy’yi görmek için Antibes’e gelmiş ve 6 ay kalmış. Bu süre
boyunca da Chateau Grimaldi’de konaklamış ve seramikler ile duvar çizimlerini yapmış. Picasso
buradan ayrılırken yaptığı eserlerin bir kısmını da belediyeye bağışlamış. Picasso Müzesi’ne
geldiğimizde, detaylarını anlatacağım bu konunun.
Antibes’e nasıl gidilir?
Picasso’nun da yüzdüğü bu sularda keyifli bir tatil yapmak istiyorsanız, en yakın havalimanı noktanız
Nice. Uçakla önce Nice’e gelip oradan tren ya da otobüs ile Antibes’e rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Tren
yolculuğu yaklaşık yarım saat sürüyor. Otobüsle gitmek istiyorum derseniz eğer, Ligne d’Azur hatlarını
kullanarak yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Antibes’e varabilirsiniz. Ligne d’Azur Fransızlar’ın
IETT’si.
Antibes’de şehir içi ulaşım için en doğru tercih; yürümek olur. Şehir içi ulaşımda otobüs de mevcut ve
otobüs ağı oldukça iyi ama yürüyerek keşfetmek için çok güzel bir yer burası. Bir diğer alternatif de
bisiklet kiralamak.
Antibes’de gezilecek yerler
Antibes’e gelmişken hem bu kentteki hem de yakın civardaki görülmeye değer yerlerden bahsetmek
istiyorum. Antibes dışındaki önerilerim Antibes’e ortalama 15-20 km mesafede olan yerler olacak.
Vieille Ville – Old Town – Eski Şehir
Gayriresmi Eski Şehir olarak bilinen bu asırlık mahalle, sanat eserleri, kafe ve restoranlar ile taze
ürünler satan pazarların bir araya geldiği oldukça keyifli bir yer. Avrupa şehirlerinin çoğunda, eski
şehir diye adlandırılan bölgeler, buraların en keyifli mahallleri oluyor genellikler. Vieille Ville’in
yıpranmış taş kemerleri ve arnavut kaldırımlı patikalarında dolaşarak bir gününüzün nasıl geçtiğini anlamadan, buranın keyfini çıkarabilirsiniz. Bu arada; pazartesi, çarşamba, cuma ve cumartesi
sabahları mahallede rehberli yürüyüş turları da düzenleniyor.
Picasso Museum – Picasso Müzesi
Picasso Müzesi Grimaldi Kalesi’nde yer alıyor. 27 Aralık 1966’da Grimaldi Kalesi Picasso Müzesi’ne
dönüştürülmüş. 2006 ve 2008 yılları arasında kapsamlı bir şekilde restore edilmiş ayrıca. Grimaldi
Kalesi, adını Grimaldi ailesinden alıyor. Kale 1925 yılında Antibes Şehri tarafından satın alınmış.
1946’da Golfe-Juan’da Françoise Gilot ile birlikte yaşayan Picasso, küratör Dor de la Souchère’in
Kale’de stüdyo kurma teklifini kabul ettikten sonra başlamış tüm hikaye Picasso, Eylül ortasından
1946 Kasım ortasına kadar çalışarak, tüm duvar yüzeyini kaplayan Les Clés d’Antibes ( Antibes’in
Anahtarları ) da dahil olmak üzere birçok eser, eskiz ve resim eseri yaratmış burada. Paris’e geri
dönmeye karar verdiğinde, 23 tablo ve 44 eskizi de burada bırakmış, hediye olarak. Daha sonra
1947-1948 yılları arasında, Madoura de Vallauris’in atölyesinde yapılan 78 seramik eser de eklenmiş
müzeye. 1952 yılından günümüze gelene dek, çeşitli bağış ve satın almalar ile oldukça zengin bir
kolleksiyona ev sahipliği yapıyor şu anda.
L’absinthe Museum Bar – Absinthe Müze Bar – Old Town
Absinthe, nam-ı diğer yeşil peri oldukça güçlü bir içki. Sıtmayı önlediğine inanıldığı için 1840’larda
Cezayir’de Fransız askerlerine de veriliyormuş. Absinthe, uzun süredir yapılan bir içki Antibes’de.
Burası da hem bir bar, hem de aynı zamanda galeri ve müze. L’absinthe Bar. Alkole karşı dayanıklılığı
zayıf biri iseniz absinthe’den uzak durmanızı öneririm zira adına yeşil peri denmesinin bir diğer sebebi
halüsinatif etkilere yol açabilmesi.
Edouard Manet, Edgar Degas, Henri de Toulouse Lautrec ve Paul Verlaine gibi ülkenin en ünlü ve
saygın sanatçı ve yazarlarının çoğu da zamanında absenthe ile yakın ilişkiler kurmuşlar.
Müze, Provence pazarının yakınında Eski Şehir’de bulunuyor. Her Cuma ve Cumartesi gecesi piyano
bar akşamı. Keyifli bir piyano dinletisi, güzel bir ambiyans ve bir iki kadeh içmek isterseniz burayı
öneririm.
Le plateau de la Garoupe – Garoupe Platosu
Cap d’Antibes yarımadasında bulunan Garoupe platosu 75 m yükseklikte doruk noktasına ulaşıyor.
Bu platoda Fransız Donanması’nın bir deniz feneri, yine donanmaya ait bir semafor, La Garoupe
şapeli ve Raymond Peynet tarafından tasarlanan “Notre Dame des Amoureux evleri koruyan” küçük
bir hitabet var. Ayrıca oldukça şirin bir kafe olan le Bistrot du Curé’de nefis lokal lezzetlerin de tadına
bakma şansınız olacak. Yüksekte olduğundan ötürü, bu platodan panoramik manzarayı izlemek de
oldukça keyifli. O kadar ki manzara güzel havalarda kuzeydeki karla kaplı Alpler’den Cap Camarat’a
kadar uzanıyor. Sabahın erken saatlerinde Korsika’nın yansımalarını bile görebilirsiniz.
Garoupe deniz feneri, yaklaşık 103 metre yükseklikte ve 2.300.000’den fazla kandela ışık yoğunluğu
ile Akdeniz kıyılarındaki en güçlü deniz fenerlerinden biri. Yaydığı ışığın ışınları ( evet bu kısmı
tekerleme gibi oldu ) denizde 60 km, uçaklar için ise yaklaşık 100 km’ye ulaşabiliyormuş.
Yine burada göreceğiniz Notre-Dame de la Garoupe şapeli yakın zamanda restore edilen, küçük bir
şapel. Geçmişte birçok eski denizciye ev sahipliği yapmış. Tarihi anıtlar envanterinde de yerini almış
ve kutsal bir ibadethane olarak sınıflandırılmış durumda. La Garoupe Şapeli’nin restorasyonu tam iki
yıl sürmüş ve tüm kurallara uygun yapılmış.
Musee d’Histoire et d’Archeologie – Tarih & Arkeoloji Müzesi
Kasabanın Antipolis olarak bilindiği dönemden yakın tarihe kadar Antibes’in öyküsünü merak
ediyorsanız bu müzeyi görmelisiniz. Burada adeta çağlar boyunca Antibes tarihini sergiliyorlar. Bu
müze 1698 yılında inşa edilmiş bir kale olan Saint-André kalesinin içinde bulunuyor ve müze terasının
da nefis bir manzarası var.
Esasında müzenin kökeni, Cannes’daki Lycée Carnot’un bir öğretmeni olan Romuald Dor de la
Souchère’in Antibes şehrinin tarihi ile ilgili kalıntılar toplamaya başlamasına dayanıyormuş. Romuald
Dor de la Souchère 1923’te arkeolojik araştırmalara başlayarak, bölgedeki Greko-Romen işgalinin
kalıntılarının önemini keşfetmiş ve Antibes Dostları Müzesi’ni kurdu. MÖ 7. yüzyıldan MS 5. yüzyıla
kadar Antibes tarihinin izini süren hem karadaki hem de deniz altındaki arkeolojik alanlardan gelen
nesneler birleştirilmiş ve 1963 yılında Tarih & Arkeoloji Müzesi adı altında ziyarete açılmış.
16 Eylül – 14 Haziran arasında 10:00 – 13:00 ve 14:00 – 17:00
15 Haziran – 15 Eylül arasında 10:00 – 12:00 ve 14:00 – 18:00 saatlerinde ziyaret edilebiliyor.
Bayramlarda ve pazartesi günleri ziyarete kapalı.
Musee de la Carte Postale – Kartpostal Müzesi
Binlerce kartpostaldan oluşan bir müzeyi görmek beni çocukluğuma götürdü. Yılbaşı öncesi çıkan
simli ve çam ağaçlı kartpostalları anımsadım bir an ve beraberinde o zamanlar hayran olduğumuz
sanatçıların fotoğraflarının basılı olduğu kartpostalları. Okula giderken kırtasiyeye uğrayıp azıcık
harçlığımızla mutlaka alırdık bir tane. Bu müze elbette çok çok profesyonel bir seçkiye sahip.
Kartpostal Müzesi, her dönemden ve tüm ülkelerden birkaç bin kartpostalın kalıcı bir sergisinin yanı
sıra geçici temalı sergilerin de açılışını yapıyor. Müzede rehberli tur hizmet mevcut.
Rehberli ziyaretler Fransızca ve İngilizce olarak 15:00’te ve yine 17:00’de ve yapılıyor ve bir saat
sürüyor. Bunun dışında müze hergün 14:00-18:00 arası ziyarete açık ve pazartesi günleri kapalı.
Espace Mer et Littoral ( Graillon Tower ) – Graillon Kulesi – Cap d’Antibes
Burası eski bir kalede bulunan bir denizcilik müzesi. Müze, Cap d’Antibes’in ucundaki Graillon
Kulesi’nde bulunuyor. Geniş terasından oldukça keyifli bir manzara sunuyor aynı zamanda. Graillon
Kulesi, kökenleri 15. yüzyıldan kalma eski bir kalenin parçası aslında ve 1635’teki bir savaş esnasında
işgal edilmiş. Daha sonraları Napolyon, kalenin stratejik önemini fark ederek restore ettmiştir 1794’te
ve Graillon Battery olarak adlandırmış. Burayı tekrar bir savunma noktası haline getirmiş
anlayacağınız. 1860’ta bu küçük kaleye topçu silahları da ekleyerek daha da güçlü bir hale getirmiş.
Müze Napolyon’a adanmış ve 2014 yılında sualtı dünyası hakkında da oldukça detaylı bilgi veren
didaktik bir merkeze dönüştürülmüş. Burada deniz ekosistemlerini konu alan sergiler, konferanslar,
atölye çalışmaları yapılıyor. Aynı zamanda yürüyüş, yüzme ve kano gibi çeşitli doğa sporlarına da
imkân sağlıyor.
Akdeniz ağaçları ve çalıları ile güzel bir parkla çevrilidir ve yürüyüş yapmak için mükemmeldir.
Müze pazartesi günleri kapalı, salıdan cumartesiye 10:00-18:30 arası açık. Yalnızca haziran
ortasından eylül ortasına kadar ziyaret edilebiliyor.
Biot Köyü
Biot Köyü ve Antibes arasındaki mesafe yaklaşık 8 km.
Musee Nationale de Fernand Leger – Fernand Leger Müzesi – Biot Köyü
Burası Fernand Léger’in yaşamına ve çalışmalarına adanmış müze. Kendisi Fransa için oldukça
önemli bir isim zira 20. yüzyıl Paris Ekolü sanatçılarından. Ressam, heykeltıraş, seramikçi ve aynı
zamanda da film yapımcısı imiş. Fernand Léger 1955 yılında, ölmeden bir kaç ay önce Biot köyü
eteklerinde bir çiftlik satın almış. O öldükten sonra da eşi Nadia Leger, Fernand’ı onurlandırmak ve
çalışmalarını sergilemek için bir müze kurmaya karar vermiş. Müze, 13 Mayıs 1960 akşamında
açılmış ve açılışına beş binin üzerinde misafir katılmış. Picasso, Braque ve Chagall‘ın himayesinde
gerçekleşen açılış, edebiyat ve sanat dünyasından ünlüleri, film yıldızlarını ve politikacıları bir araya
getiren oldukça görkemli bir gece olmuş. 1987 yılında müzede bir genişletme çalışması yapılmış,
2004 ve 2008 yılları arasında da tekrar restore edilerek daha modern bir hale getirilmiş. Burası, aynı
zamanda yıl boyunca ziyaretçilerine oldukça seçkin geçici sergiler de sunan bir müze. Ayrıca
konferanslara, film gösterimlerine ve eğitici atölye programlarına da ev sahipliği yapıyor.
Müze; Mayıs-Ekim ayları arasında 10:00-18:00 ve Kasım-Nisan ayları arasında 10:00-17:00 saatleri
aralığında ziyaret edilebilir. Salı günleri ziyarete kapalı.
La Verrerie de Biot – Biot Köyü
Burası el yapımı bir cam fabrikası. Provence’taki cam geleneği binlerce yıl öncesine dayansa da,
ancak 1950’lerden beri Biot’ta büyük bir endüstri haline gelebilmiş. Camın yolculuğunu görmek ve
cam sanatını yakından tanımak için bu fabrikayı ziyaret etmenizi öneririm. Ayrıca atölyelerde cam
üfleme sanatına dair etkinliklere katılabiliyorsunuz. Bardak, vazo, avize, ve sürahi gibi çeşitli hediyelik eşyaları da satın alabilirsiniz.
Müze; yaz aylarında pazartesiden cumartesiye 09:30-20:00 saatleri arasında ziyarete açık.
Pazar günleri ve resmi tatiller 10:30-13:30 ve 14:30-19:30 saatleri arasında ziyarete açık.
Kış mevsiminde pazartesiden cumartesiye 09:30 – 18:00 saatleri arasında ziyarete açık.
Pazar ve resmi tatil günleri 10:30-13:30 ve 14:30-19:00 saatleri arasında ziyarete açık.
Sartoux
Antibes Sartoux arasındaki mesafe yaklaşık 19 km.
Espace de l’Art Concret, Mouans – Sartoux
Espace de l’Art Concret, çeşitli sergiler, atölyeler ve etkinlikler sunan bir çağdaş sanat galerisi. Bu
galeriyi Gottfried Honegger ve Sybil Albers adında iki kolleksiyoner kurmuş. 16 yüzyıldan kalma bir kalenin arazisinde bulunuyor ve çağdaş sanatın dalında oldukça iyi bir kolleksiyona ev sahipliği yapıyor. Galeri 1990 yılında açılmış ve açıldığından günden bu yana burada 550’den fazla eser sergileniyor.
Galerinin hikâyesinden biraz bahsetmek gerekirse; Sybil Albers ve Gottfried Honegger,
koleksiyonlarını halka açık hale getirmek istedikten sonra önceleri koleksiyonlarını Mouans-Sartoux
şehrine ödünç vermişler. 2000 yılında 10. yıldönümlerine geldiklerinde, koleksiyonlarını iki koşulla
Fransız devletine bağışlamışlar.
İlk şartları, bu eşsiz topluluğun Château de Mouans’ı çevreleyen parkta kendisi için özel olarak inşa
edilmiş bir binada kalıcı olarak gösterilmesi ve ikincisi Art Concret ve çağdaş sanat etrafında uyumlu
bir entelektüel proje olarak sürdürülmesiymiş. Hükümet bu şartlarını kabul etmiş elbette ve kalıcı
koleksiyona ev sahipliği yapacak olan yeni bina, İsviçreli mimarlar Gigon ve Guyer tarafından
tasarlanarak. 26 Haziran 2004’te sergiye açılmış.
1 Temmuz – 31 Ağustos tarihleri arasında her gün 11:00 – 19:00 saatleri arasında ziyarete açık.
1 Eylül’den itibaren kış uygulamasına geçiyorlar. Çarşamba’dan Pazar’a 13:00 – 18:00 saatleri
arasında ziyarete açık.
Giriş ücreti: 7 €
İndirimli giriş ücreti: 5 €
Öğretmenler ve öğrenciler ve 10 kişinin üzerindeki gruplara indirimli giriş ücreti uygulanıyor.
Mougins
Mougins Antibes arası mesafe yaklaşık 13 km.
Mougins Museum of Classical Art – Mougins Klasik Sanat Müzesi – Mougins
Müzenin kurucusu Christian Levett, kendisi bir İngiliz. Aynı zamanda antik sanat tutkusu olan bir
yatırım yöneticisi. Mougins’te bir aile evleri bulunuyor ve 2009’da antik ve klasik sanat koleksiyonunu
halka sergilemek için bir müze kurmaya karar veriyor. Müze bundan 3 yıl sonra, 2011 yılında ziyarete
açılmış. Christian Levett gerçekten bir sanatsever olmasının yanı sıra da bir hayır sever aynı
zamanda. Royal Academy, The British Museum, Sir John Soane’s Museum, National Gallery, ve
Oxford’daki Ashmolean Museum’da birçok sergiye sponsorluk yapmış ve aynı zamanda Mısır, İtalya,
İngiltere, ve İspanya’daki arkeolojik çalışmaları da finanse etmiş.
Bu müze antik silahlar, tablolar ve heykeller de dahil olmak üzere çeşitli antika koleksiyonlarının
sergilendiği bir yer. Eski Mougins köyünün kalbinde, antik dünyanın güzelliğini keşfetmek için güzel bir
yer. Aynı zamanda antik dünyanın neoklasik, modern ve çağdaş sanatı nasıl etkilediğini de görme
imkânı veriyor insana. Müzenin oldukça geniş ve çeşitli bir antika koleksiyonu var. Roma, Yunan ve
Mısır döneminden kalma heykeller, vazolar, madeni paralar ve mücevherlerin yanı sıra, dünyanın en
büyük özel antik silah ve zırh koleksiyonu da Mougins Klasik Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
Müzedeki antik eserler, Andy Warhol, Matisse, Picasso, Dufy, Chagall, Rodin, Cézanne, Dali,Marc
Quinn, Damien Hirst ve Antony Gormley gibi sanatçıların klasik esinli yüzlerce tablo, çizim ve
heykeliyle akıllıca birleştirilmiş. Sanat severler için gerçekten de hayranlık uyandırıcı bir kolleksiyona
sahip.
Müze haftanın 7 günü açık. 1 Ekim – 20 Haziran ayları arasında 10:00 – 18:00 ve 21 Haziran – 30 Eylül
ayları arasında 10:00 – 20:00 saatleri aralığında ziyaret edilebilir.
Giriş ücretleri:
Yetişkin 14 €
60 yaş üzeri 9 €
Öğrenci 7 €
10-17 yaş çocuklar 5 €
Aile 28 €
10 yaş altı çocuklar ve engelliler için giriş ücretsiz.
Musee de la Photographie – Fotoğraf Müzesi – Mougins
Mougins’in eski kentinin tam merkezinde ilginç bir fotoğraf müzesi var. Ünlü fotoğrafçı André Villers’in bağışlarıyla 1986 yılında kurulan bu müzede eski fotoğraf makineleri ve fotoğraf malzemelerinin yanı sıra fotoğraflar da sergileniyor. David Douglas Duncan, Robert Doisneau, Jacques-Henri Lartigue, André Villers gibi zamanın en iyi fotoğrafçılarından bazılarının yaptığı Picasso portreleri oldukça ilgi çekici eserler. Ayrıca yıl boyunca geçici sergiler de düzenleniyormuş burada. Şubat-Aralık ayları arasında, pazartesi günleri kapalı, salıdan pazara 10:00-12:30 ve 14:00-18:00 arasında ziyaret edilebilir. 15 Haziran-15 Eylül arası yaz döneminde 19:00’da kapanıyor. Girişler ücretsiz.
Antibes’de ne yenir?
Antibes’te her zevke ve bütçeye uygun çeşitli restoranlar yer alıyor. Akdeniz mutfağı hüküm sürse de,
farklı mutfaklara dair lezzetleri tatmak da mümkün burada. Barbekü Restoranları, kahvaltı & brunch
veren restoranlar, kafeler, pastaneler, Fransız, İtalyan, İspanyol ve Meksika restoranları, vejetaryen
restoranlar, michelin yıldızlı restoranlar, publar ve gustropublar gibi bir çok seçenek mevcut.
Eğer sıcak kahvaltıları seviyorsanız Fransa’da iyi bir başlangıç yapmış sayılmazsınız çünkü buradaki
geleneksel kahvaltılar kruvasandan oluşuyor genellikle. Ancak elbette tek seçeneğiniz bu değil, çeşitli
omletler, avokado ile hazırlanmış sandviçler de bulmanız mümkün. Ayrıca kahvaltı servisi veren farklı
mekânlarda, farklı seçenekler de bulabilirsiniz. Blue Lady Pub veya The Hop Store’da iyi bir İngiliz
kahvaltısı seçebilirsiniz, bu tür kahvaltıyı seviyorsanız eğer. Hani şu tatlı fasülyeli, sosisli olanlardan.
Blue Lady aynı zamanda oldukça lezzetli smoothieler ve meyve suları da hazırlıyor. Choopy’s de
kahvaltı için iyi bir alternatif olabilir, aşırı güzel çörekler yapıyorlar aynı zamanda.
Antibes’de BBQ yani barbekü lezzetleri sunan restoranlar da bulunuyor. Golden Beef’e giderek
oldukça lezzetli bir et yiyebilirsiniz.
Eğer Fransız lezzetlerini denemek istiyorsanız seçeneğiniz oldukça fazla. Le