Cannes dendiğinde aklınıza sadece film festivali ve kırmızı halı geliyorsa, bu şehri henüz keşfetmemişsiniz demektir! Evet, ünlülerle dolu lüks bir dünya var ama Cannes bundan çok daha fazlası… Masmavi Akdeniz’in kucağında uzanan sahilleri, sıcacık sokak kafeleri, tarihi Le Suquet mahallesinin nostaljik havası ve tabii ki her köşede sizi bekleyen o Fransız zarafeti! 🇫🇷✨
20. yüzyılın başında, Cannes gerçek anlamda bir eğlence merkezine dönüşmesiyle başlamış. Bunu sağlayan en büyük etken ise kumarhaneler! Şehirde inşa edilen ilk kumarhane, 1926 yılında açılan Casino Municipal olmuş. Bugün ise Cannes, Monako hariç, Côte d’Azur’da üç kumarhaneye sahip tek şehir olma özelliğini taşıyor. Ancak bu şehri özel kılan sadece kumarhaneleri değil elbette. Tarihi eski limanı, dar sokaklarıyla Le Suquet (Eski Şehir), sabahları taptaze yerel ürünlerle dolup taşan Marché Forville gibi pazarları ve muhteşem deniz manzarasıyla unutulmaz bir tatil sunuyor. Üstelik sadece 15 dakikalık bir tekne yolculuğuyla Lérins Adaları’na kaçabilir, doğayla baş başa kalabilirsiniz. Cannes’a Mayıs ayında gelirseniz, şehri bambaşka bir atmosferde bulabilirsiniz—çünkü bu dönemde dünyaca ünlü Cannes Film Festivali’nin ışıltısı tüm şehri sarıyor! 🎬✨
Côte d’Azur: Akdeniz’in Büyüleyici Mavi Kıyısı
Côte d’Azur kelime anlamıyla “Mavi Kıyı” demek. Fransızca’da côte kıyı, azur ise parlak mavi veya gökyüzü mavisi anlamına geliyor. Bu bölgeye Côte d’Azur denmesinin sebebi, Akdeniz’in burada olağanüstü berrak ve canlı bir mavi renkte olması. Bu isim, 1887 yılında Fransız yazar Stéphen Liégeard tarafından popüler hale getirilmiş. Liégeard, “Côte d’Azur” terimini kullanarak bölgenin güzelliklerini anlatan bir kitap yazmış ve o tarihten sonra bu isim yaygın olarak kullanılmaya başlanmış.
Genellikle Fransız Rivierası olarak da bilinen Côte d’Azur, Fransa’nın güneydoğusunda, Akdeniz boyunca uzanan göz alıcı bir sahil şeridi. Nice, Cannes, Saint-Tropez, Antibes, Menton ve Monako gibi ünlü tatil beldelerini kapsıyor. 19. yüzyıldan itibaren aristokratların, sanatçıların ve ünlülerin gözdesi haline gelmiş ve bugün de lüks tatillerin, sanatın, doğanın ve gece hayatının merkezi olmaya devam etmekte.
Yani, Côte d’Azur sadece bir coğrafi bölge değil, aynı zamanda Akdeniz’in en büyüleyici renkleriyle süslenmiş bir yaşam tarzını temsil eden bir isim!

Cannes’dan bunları yapmadan dönmeyin!
Cannes’a geldin, kırmızı halıda poz verdin, La Croisette’te turladın… Peki ya gerçek Cannes deneyimi? İşte bu şehri tam anlamıyla yaşamak için yapmadan dönmemen gereken şeyler! 👇
🎥 Festival Sarayı’nda yıldız gibi yürü
Hollywood yıldızlarının ayak izlerini takip et ve ünlü Festival Sarayı’nın önünde o klasik “Oscar’lık” pozu ver! Kim bilir, belki bir gün gerçekten kırmızı halıya çıkarsın. 😏
🌅 Le Suquet’de gün batımına tanık ol
Cannes’ın tarihi mahallesi Le Suquet’ye tırman ve en güzel gün batımı manzarasını buradan izle. Taş sokaklar, şirin restoranlar ve tam bir eski Fransız kasabası havası… Romantik anlar garanti! 💙
🥐 Marché Forville’de kahvaltı yap
Yerel pazarlarda dolaşmak gibisi yok! Sabah erken git, taze kruvasanını ve peynirini al, bir köşeye otur ve Cannes’ın gerçek ruhunu hisset. Oh la la! 😍
🏝️ Lérins Adaları’na kaç
Sadece 15 dakikalık bir tekne yolculuğu ile kendini bambaşka bir dünyada bulabilirsin. Masmavi sularda yüz, keşişlerin ürettiği şaraplardan tat, doğayla baş başa kal! 🚤🌿
🎰 Bir kumarhaneye uğra
Şansını denemeden dönmek olmaz! Cannes, Monako hariç Côte d’Azur’un en fazla kumarhanesine sahip şehri. Ufak bir bütçe ayır, birkaç oyun dene—belki de tatilin bedavaya gelir! 💸😆
🍷 Sahil kenarında şarap eşliğinde gün batımını izle
Akdeniz’in mavisi, kadehindeki Fransız şarabı ve o hafif meltem… Cannes’da hayat böyle güzel! 🥂
Cannes’da Gezilecek Yerler
Le Suquet – Old Town – Eski Şehir

Cannes’ın lüks sahil hayatından biraz uzaklaşıp, zamanda geriye gitmek ister misin? İşte tam burada Le Suquet devreye giriyor! Burası Cannes’ın en eski mahallesi ve yüzyıllardır aynı havasını koruyor. Daracık taş sokakları, şirin kafeleri ve tepeden Cannes’a bakan muhteşem manzarasıyla burası tam bir Orta Çağ masalı.
Le Suquet’ye ulaşmak için biraz merdiven çıkman gerekecek ama inanın, her adımına değecek! Tepeye çıktığında karşına Cannes’ın en güzel panoramik manzarası çıkacak. Le Suquet, Cannes’ın en iyi restoranlarından bazılarına ev sahipliği yapıyor. Deniz ürünleriyle ünlü Astoux et Brun, Fransız mutfağının efsanelerini sunan Table 22 ya da sokaktaki minik bir fırında taptaze kruvasan yemek… Seçenek çok, karar zor!
Burada Castre Müzesi ve Notre Dame de l’Espérance Kilisesi gibi tarih kokan yapılar seni bekliyor. Müzenin olduğu kale, 11. yüzyıldan kalma ve Cannes’ın en yüksek noktalarından biri.
Kısacası, Le Suquet lüks Cannes’ın kalbi değil ama kesinlikle ruhu! Burayı gezmeden, bir köşe başında soluklanıp hayatın yavaş aktığını hissetmeden Cannes’dan dönmek olmaz! 🏰🌟
Église Notre-Dame-d’Éspérance – Esperance Meryem Ana Kilisesi

Cannes’ın en eski mahallesi Le Suquet’de, şehre tepeden bakan bir yapı var: Église Notre-Dame-d’Espérance! ⛪💙 16. yüzyılda inşa edilen bu kilise, Gotik ve Rönesans mimarisinin mükemmel bir karışımı ve Cannes’ın en eski dini yapılarından biri. Ama burayı asıl özel kılan şey, muhteşem tarihi atmosferi ve şehre sunduğu inanılmaz manzara! 🌅 Her yıl yaz aylarında, kilisenin avlusunda düzenlenen “Les Nuits Musicales du Suquet” adlı klasik müzik festivali, burayı daha da büyülü hale getiriyor! 🎶 Eğer Cannes’a yazın gelirsen, bu açık hava konserini kaçırma.
Musée de la Castre – Castre Müzesi

Bu müze, Cannes’ın en eski mahallesi olan Le Suquet’de, bir zamanlar Orta Çağ keşişlerinin yaşadığı bir kale içinde yer alıyor. 🏰 11. yüzyılda inşa edilen bu yapı, zamanla bir müzeye dönüşmüş ve arkeolojik eserlerden egzotik sanat koleksiyonlarına kadar birçok hazinenin saklandığı bir yer haline gelmiş.
İçeri girdiğinde antik haritalar, etnografik eserler, müzik aletleri, Afrika ve Okyanusya’dan getirilen sanat eserleriyle dolu odalar seni bekliyor. 🎭🌍 Ama buranın asıl büyüleyici yanı? Müzenin kulesine çıkıp Cannes’ın en muhteşem manzarasını izlemek! 🌅 La Croisette, Cannes Limanı ve Akdeniz’in uçsuz bucaksız maviliği buradan ayaklarının altına seriliyor. Gün batımında buraya gelirsen, manzara tam bir film sahnesi gibi oluyor! 🎬
La Croisette

Eğer Cannes’ın kalbinin attığı yeri sorarsan, cevabım net: La Croisette! Burası sadece bir sahil yolu değil, lüksün, zarafetin ve Akdeniz havasının buluştuğu büyülü bir yer. Bir yanda palmiye ağaçları ve bembeyaz kumlu plajlar, diğer yanda ünlü oteller, lüks butik mağazalar ve havalı restoranlar… Burada yürümek bile kendini ünlü gibi hissettirebilir! 😎✨ La Croisette, sabah yürüyüşü için muhteşem bir rota! Deniz havasını içine çek, ihtişamlı otellerin önünden geçerken vitrinlere göz at ve belki de bir ünlüyle karşılaş! 🎥
Plajlar özel ama halk plajları da var! Plage de la Croisette veya Plage Macé‘de Akdeniz’in tadını çıkar. Eğer alışveriş cenneti arıyorsan, burası tam senlik! Hatta sadece vitrinlere bakarak bile lüks dünyasına dalabilirsin. 💎 Denize karşı taze deniz mahsulleri yemek istersen harika restoranlar var. Le Vesuvio’da pizza, La Môme Plage’de bir kadeh şarap ve muhteşem bir manzara seni bekliyor! 🍷🌅
Efsanevi Palais des Festivals burada! Kırmızı halıya çık, pozunu ver ve Cannes Film Festivali’ne katılmış gibi hisset! 🎬📸 Kısacası, La Croisette Cannes’ın parıltılı vitrinidir! Burada yürüyüp Akdeniz esintisini hissetmeden Cannes’dan dönmek büyük hata olur. ✨🌊
Palais des Festivals et des Congres de Cannes

Cannes Film Festivali’nin gerçekleştiği yer işte burası! Palais des Festivals, sinema dünyasının en prestijli anlarına ev sahipliği yapıyor ve önündeki kırmızı halıda ünlüler o kadar çok fotoğraflandı ki, artık dünya çapında bir ikon haline geldi. 🎥🌟
Ama işin ilginç yanı şu: Gitmeden önce burayı olağanüstü ihtişamlı bir bina olarak hayal ediyorsun, değil mi? İşte tam burada sürpriz devreye giriyor! İlk gördüğümde içimden “Eee? Bu mu yani?” demeden edemedim. 😅 Çocukluk günlerimde gittiğim Beylikdüzü kitap fuarı geldi aklıma—o kadar gösterişsiz, o kadar normal bir bina ki insan biraz hayal kırıklığına uğramıyor değil. Ama işte o kırmızı halı… İşin tüm büyüsü burada! ✨
İçeri girmesen de olur ama o meşhur kırmızı halıya çıkıp bir poz vermeden buradan ayrılmak yasak! 😎 Biraz yürüyüp gözlerini kısıp hayal edersen, kendini kırmızı halıda parlayan bir yıldız gibi hissedebilirsin. Ne dersin, Instagram için harika bir fotoğraf olmaz mı? Bina çevresinde dolaşırken yerlerde ünlülerin el izlerini göreceksin. Quentin Tarantino, Meryl Streep, Leonardo DiCaprio gibi dev isimlerin el izlerini keşfet, kendi elini üzerine koy ve biraz sinema büyüsünü hisset! 🎭 Bina içine girişler ücretli. Ama “Aman, içeri girmeye gerek var mı?” dersen, dışarıda dolaşmak bile yeterince keyifli. Çünkü bina çevresinde festival ruhunu hissettirecek birçok detay var.
Eğer Mayıs ayında buradaysan, işte o zaman Palais des Festivals bambaşka bir dünyaya dönüşüyor! Ünlülerin geçişini izlemek için en iyi noktayı kapmak, belki de bir yıldızla göz göze gelmek için kalabalığa karışabilirsin.Palais des Festivals, belki de dışarıdan sıradan görünüyor ama Cannes’ın kalbi burada atıyor!
Rue d’Antibes

Cannes’da alışveriş yapacaksan, ilk adresin Rue d’Antibes! Burası La Croisette’in lüks vitrinlerinden bir tık daha gerçekçi, ama aynı derecede şık ve cazip olan alışveriş caddesi. Büyük moda markalarından küçük butiklere, Fransız parfümcülerinden yerel tasarım mağazalarına kadar her şeyi burada bulabilirsin. Bir yanda alışveriş çılgınlığı yaşanırken, diğer yanda küçük kafelerde kahve içip alışveriş poşetlerini dinlendiren şık insanlarla dolu. Burada Zara, Mango, & Other Stories, Maje, Sandro, The Kooples gibi birçok markanın mağazası var. Yani La Croisette’deki ultra lüks butikler yerine, hem şık hem de ulaşılabilir fiyatlı parçalar burada seni bekliyor. Büyük markaların dışında Fransız tasarımcılarının butiklerini keşfetmek için de Rue d’Antibes mükemmel bir yer. Özel tasarım elbiseler, el yapımı takılar ve benzersiz aksesuarlar burada!
Caddenin iki yanında sıralanan tatlı kafelerde alışverişe ara verip bir kahve içmek şart! L’épicurieux veya Armani Caffè harika seçenekler arasında. Eğer Fransızca kitapları karıştırmayı seviyorsan, burada birkaç şirin kitapçı bulabilirsin. Autour d’un Livre gibi yerlerde klasik Fransız edebiyatına göz atabilirsin. Rue d’Antibes’te nefis çikolata ve tatlı dükkânları var. Jean-Luc Pelé’nin makaronlarını tatmadan sakın dönme!
Marché Forville – Forville Market

Cannes’ın lüks dünyasından biraz sıyrılıp, şehrin en doğal ve yerel ruhunu hissetmek ister misin? O zaman Marché Forville’e (Forville Market) uğramadan olmaz! Burası, Cannes’ın en otantik yerlerinden biri—biraz Provence havası, biraz Akdeniz lezzetleri ve bolca “burada yaşasam her sabah gelirdim” hissi! 😍
Burada Fransız peynirlerinin en güzel çeşitlerini tadabilirsin. Comté, Brie, Roquefort… Yanında birkaç dilim taze baget ekmeği ve biraz da zeytin aldın mı, tamamdır! Şarap olmadan olur mu? Tabii ki olmaz, yerel şaraplardan bir şişe kapmayı unutma! 🍷 Aman dikkat! Marché Forville Pazartesi hariç her gün açık, Pazar günleri de daha sınırlı saatlerde. Boşuna gitmiş olmamak için planını iyi yap!
Villa Domergue – Domergue Villası

Burası, şehre tepeden bakan muhteşem bahçeleri, sanat dolu atmosferi ve film festivali jürilerinin gizli toplantılarıyla ünlü bir malikâne!Ünlü Fransız ressam ve afiş tasarımcısı Jean-Gabriel Domergue ve eşi, heykeltıraş Odette Domergue tarafından 1930’larda inşa edilen bu villa, tam bir Akdeniz sanatı ve zarafeti abidesi. Ama burayı asıl özel kılan şey, Cannes Film Festivali jürisinin zaman zaman burada toplanıp ödüllerle ilgili kararlar alması! Yani, Altın Palmiye’nin kaderi belki de burada belirlenmiş olabilir! 🌟🏆Villa, şehir merkezine biraz uzak, ama arabayla 10 dakikada ulaşılabilir. Şehirden uzak, huzurlu bir keşif noktası arıyorsan buraya gelmelisin!
Les Murs peints – Boyalı Duvarlar

Les Murs Peints, yani Cannes’ın dev duvar resimleri, şehrin dört bir yanına dağılmış devasa sinema sahneleri gibi! Burada yürürken bir anda karşında Marilyn Monroe’nun gülümseyen yüzü belirebilir ya da Charlie Chaplin’in şemsiyesiyle selam verdiğini görebilirsin. 🎬😍
Bu duvar resimleri, sadece şehri güzelleştirmek için yapılmadı; Cannes’ın sinemayla iç içe geçmiş ruhunu anlatıyor. 2002’den beri şehrin farklı noktalarına yerleştirilen bu sanat eserleri, ünlü film sahnelerini, karakterleri ve sinema ikonlarını ölümsüzleştiriyor. Alfred Hitchcock’tan James Bond’a, Buster Keaton’dan Pulp Fiction’a kadar herkes burada! Bu duvarları keşfetmek için şehrin sokaklarını dolaşman yeterli!
Cannes Film Festivali’nin Perde Arkası: Bir Hayalin Gerçek Olma Hikâyesi

Her büyük hikâyenin bir başlangıcı vardır, ama Cannes Film Festivali’ninki tam anlamıyla sinematik bir olay örgüsü gibi! Her şey 1938 yılında, Venedik’te başlıyor. O dönem Venedik Film Festivali jürisi, Mussolini ve Hitler’in baskısı altında ve ödülleri, Nazi propagandasını anlatan bir belgesel lehine değiştirmek zorunda kalıyor. İşte tam da bu olay, Cannes Film Festivali’nin doğuşuna ilham oluyor!
Bu olayın ardından Fransız diplomat ve tarihçi Philippe Erlanger, baskılardan uzak, tamamen özgür bir festival hayali kurmaya başlıyor. Sinemanın sanat olarak kalmasını isteyen Erlanger, dönemin Fransız Eğitim Bakanı Jean Zay ile görüşüyor ve bu fikri resmileştiriyor. 1 Eylül 1939’da, yani Venedik Film Festivali ile aynı zamanda, Cannes’da ilk Uluslararası Film Festivali düzenlenmeye hazırlanıyor. Her şey mükemmel ilerlerken… Savaş patlak veriyor! Festival Daha Başlamadan Bitiyor! 🎥💥 Yıllar geçiyor, savaş sona eriyor. Tarih Temmuz 1945 ve Fransa harap halde. Ama Philippe Erlanger, festival fikrinden vazgeçmiyor! Fakat, Fransa savaşın yıkıcı etkisinden yeni çıkmış, para yok! Ama sinema tutkusu paradan güçlü! Bağış fonları oluşturuluyor ve işte o büyük an geliyor: 1946’da ilk resmi Cannes Film Festivali gerçekleşiyor! 🎞️✨ Cannes Film Festivali, zamanla dünyanın en prestijli film festivallerinden biri haline geliyor. Ancak sahnenin önünde ödüller verilirken, sahne arkasında her zaman bolca dedikodu, tartışma ve sansasyon eksik olmuyor! (Ufak bir Google aramasıyla bunların tadına bakabilirsin! 😉)
Tabii ki festival tarihine damga vuran Türk sineması başarılarını unutmamak lazım:
🏆 1982 – Yılmaz Güney’in “Yol” filmi, Türkiye’ye ilk Altın Palmiye’yi getirdi.
🎬 2014 – Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Uykusu” ikinci Altın Palmiye’yi kazandı.
🎞️ 2012 – Rezan Yeşilbaş’ın “Sessiz” adlı kısa filmi Altın Palmiye’yi aldı.
👑 2003 – Nuri Bilge Ceylan’ın “Uzak” filmiyle Muzaffer Özdemir ve Emin Toprak, En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Aynı yıl Ceylan, Jüri Büyük Ödülü ve Yılın Yabancı Sinemacısı Ödülü’nü kazandı.
🎭 2008 – “Üç Maymun” ile En İyi Yönetmen ödülünü aldı.
📽️ 2011 – “Bir Zamanlar Anadolu’da” ile tekrar Jüri Büyük Ödülü’nü kazandı.
Sainte-Marguerite ve Saint-Honorat Adaları: Cannes’ın Saklı Cennetler

Sainte-Marguerite Adası: Doğa, Tarih ve Esrarengiz Bir Mahkûm!
Cannes’ın eski limanından 15 dakikalık bir feribot yolculuğu ile ulaşabilirsin. Tekneye bindiğin an, şehirden koptuğunu hissedeceksin! 🌊Sainte-Marguerite, yoğun çam ve okaliptüs ağaçlarıyla kaplı. Doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için sessiz, huzurlu patikalar var. Eğer sıcaktan bunaldıysan, kendini birden bire gizli bir koyda bulup denize atlayabilirsin! 🏖️ Burası sadece doğasıyla değil, esrarengiz geçmişiyle de ünlü. Adanın en ünlü yapısı Fort Royal (Kraliyet Kalesi), yıllarca ünlü mahkûm Demir Maskeli Adama ev sahipliği yapmış. Evet, filmlere, kitaplara konu olan o gizemli mahkûm, burada tutulmuş! Kim olduğu hâlâ bir sır… 😮 Adada birkaç şirin restoran var, ama en ünlüsü L’Escale. Deniz mahsulleri seviyorsan burada taptaze midye ve karidesleri denemelisin. 🍤🍷
Ecomusée Sous-Marin: Cannes’ın Sualtı Müzesi!

Bu müze, su altında yer alan ve dalış yaparak keşfedebileceğin bir sanat galerisi! 🚤 Sainte-Marguerite Adası’nın hemen açıklarında, yaklaşık 3-5 metre derinlikte bulunan devasa heykeller, deniz yaşamı ile iç içe büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Ünlü İngiliz sanatçı Jason deCaires Taylor tarafından tasarlanan altı dev yüz heykeli, Cannes açıklarında suya bırakılmış. Her biri yaklaşık 2 metre boyunda ve 10 ton ağırlığında! 😮 Heykeller, Cannes’ta yaşayan yerel halktan seçilen kişilerin yüzlerinden ilham alınarak yapılmış. Bu heykeller yalnızca birer sanat eseri değil; aynı zamanda deniz canlıları için yeni bir yaşam alanı oluşturuyor! Zamanla üzerlerinde mercanlar, yosunlar büyüyor ve sualtı ekosistemine katkı sağlıyorlar. Yani burası sadece bir müze değil, bir tür yapay resif! Müzenin en güzel yanı, özel bir tüplü dalış eğitimi gerektirmemesi! Şnorkelle yüzerek bile bu eşsiz sanat eserlerini görebilirsin. Eğer serbest dalış ya da tüplü dalış yapabiliyorsan, daha da yakından keşfetme şansın var. Sainte-Marguerite Adası’nın güney kıyısında, kıyıdan sadece birkaç yüz metre açıkta.
Saint-Honorat Adası: Rahiplerin Huzur Tapınağı

Eğer Sainte-Marguerite doğa ve tarih ile ünlüyse, Saint-Honorat tam bir ruhani kaçış noktası! Burası 1600 yıldır manastır rahiplerine ev sahipliği yapan, gizemli ve büyüleyici bir ada. Cannes limanından yaklaşık 20 dakikalık bir tekne yolculuğuyla ulaşabilirsin. 🕍 Abbaye de Lérins: Tarihi Manastır
Adanın en büyük hazinesi, Lérins Manastırı. 5. yüzyıldan beri burada yaşayan rahipler, hala ada üzerinde inzivaya çekilmiş hayatlarını sürdürüyorlar. Sessizlik içinde dolaşırken, taş duvarlar arasında yüzyılların ruhunu hissedebilirsin. Buradaki rahipler yüzyıllardır üzüm yetiştirip şarap yapıyorlar! 🍇🍷 Manastırın kendi üretimi olan Saint-Honorat şarapları, yalnızca buradan satın alınabiliyor ve oldukça özel. Eğer bir hatıra almak istiyorsan, buradan bir şişe mutlaka kap! Burası Sainte-Marguerite gibi turistik ve hareketli değil, tam aksine tam bir huzur adası! Rahipler sessizlik içinde yaşadığı için, adaya gelen ziyaretçiler de genellikle sakinliği seviyor. Eğer ruhunu dinlendirmek istiyorsan, burası tam sana göre!
Hangi Adaya Gitmeliyim? 🤔
Eğer tarih, doğa yürüyüşü ve deniz keyfi istiyorsan: Sainte-Marguerite 🏝️
Eğer huzur, manastır atmosferi ve özel şarap deneyimi istiyorsan: Saint-Honorat 🍷
Ama zamanın varsa, ikisini birden yap! Cannes’a gelmişken, şehirden bir günlüğüne kaçmak için harika bir bahane! 🚤💙
Cannes Plajları: Lüks mü, Halk Plajı mı? Karar Senin!
Cannes’ın denizi filmlerdeki gibi masmavi, plajları ise sahne gibi! Ama burada herkesin denize girebileceği bir plaj bulması biraz strateji gerektiriyor! 😎 Çünkü Cannes’da iki tip plaj var: Lüks özel plajlar ve ücretsiz halk plajları. Hangisini seçeceğin tamamen senin tatil ruhuna bağlı!
👑 Özel Plajlar: Lüksün Tadını Çıkar!
Eğer biraz şımarmak, şezlonguna uzanıp bir kadeh soğuk şampanya içmek istiyorsan, Cannes’ın ünlü özel plajlarına göz atmalısın. Giriş ücretli, ama hizmet, konfor ve Instagram’a yakışan estetik garanti!
🏝️ Plage du Carlton – Cannes’ın en ikonik plajı! Carlton Hotel’e ait olan bu plaj, filmlerde gördüğün o klasik beyaz şemsiyeler ve şık şezlonglarla dolu. Burası Cannes’ın jet-set insanlarının buluşma noktası!
🥂 Plage de l’Ondine – Eğer gün boyu lüks bir plaj keyfi yapmak istiyorsan, burada şezlonguna uzanıp, deniz ürünleri eşliğinde bir kadeh rosé içebilirsin.
🌊 Plage Vegaluna – Daha genç ve enerjik bir vibe arıyorsan, şık ama rahat bir atmosfer sunan Vegaluna tam sana göre!
💎 Plage du Martinez – Cannes Film Festivali sırasında ünlülerin takıldığı bu plaj, şıklık ve konforun zirvesi. Ama uyarayım, fiyatlar da ona göre! 😅
🏖️ La Môme Plage – St. Tropez havasında, cool ve eğlenceli bir özel plaj deneyimi istiyorsan burayı denemelisin.
💰 Fiyatlar?
Özel plajlarda şezlong ücreti günlük 30-80€ arası değişiyor. “Ben denizin içinde para ödemeden yüzmek istiyorum” diyorsan, o zaman sıradaki listeye göz at! 👇
🏖️ Ücretsiz Halk Plajları: Özgürlüğün Tadını Çıkar!
Cannes’da lüks her köşede ama denize girmek için servet harcamak zorunda değilsin! İşte halk plajları, yani havlunu atıp rahatça denizin keyfini çıkarabileceğin yerler:
🌊 Plage Macé – Palais des Festivals’in hemen yanında Cannes’ın en merkezi ve popüler halk plajı. Kum ince, deniz harika, ama biraz kalabalık olabilir.
🏝️ Plage Zamenhof – La Croisette’in sonlarına doğru yer alan bu plaj halk plajı olmasına rağmen oldukça düzenli. Ücretsiz ama yine de şezlong kiralayabileceğin bölümler var.
🐚 Plage du Midi – Daha sakin bir alternatif arıyorsan, Cannes’ın batısında yer alan bu plaj tam sana göre! Özellikle yereller burayı çok seviyor.
🌅 Palm Beach Plajı – Su sporlarıyla ünlü bir plaj! Rüzgar sörfü ve paddleboard yapmak istiyorsan Cannes’daki en iyi noktalardan biri burası.
🏝️ Yakındaki Gizli Cennetler
Cannes sahillerinden sıkıldıysan tekneye atlayıp kısa bir yolculukla bambaşka dünyalara açılabilirsin!
🚤 Sainte-Marguerite Adası Plajları – Cannes’dan 15 dakikalık feribot yolculuğu ile doğayla iç içe, kristal berraklığında denizlerin olduğu bir adaya ulaşabilirsin. Turistik ama kalabalık değil, tam bir saklı cennet!
🏝️ Île Saint-Honorat Plajları – Daha mistik ve sakin bir ada deneyimi için buraya gidebilirsin. Hem doğa yürüyüşü yapabilir hem de tertemiz sularda yüzebilirsin.
💡 Cannes’da Plaj Keyfi İçin Bonus Tüyolar!
✅ Özel plajlar Mayıs-Eylül arasında tam kapasite çalışır. Rezervasyon şart!
✅ Halk plajlarında şezlong yok, kendi havlunu getirmeyi unutma.
✅ Sainte-Marguerite Adası’nda su sporları yasak, burada sadece huzur var.
✅ En iyi gün batımı nerede? Plage du Midi ya da La Croisette’in batı taraflarında!

Cannes’da Ne Yenir? En İyi Restoranlar!
Akdeniz mutfağının en güzel örneklerini bulabileceğin bu şehirde, ister lüks Michelin yıldızlı restoranlarda şarap eşliğinde fine dining yap, ister yerel bir pazarda taptaze deniz mahsullerinin tadını çıkar… Ama aç kalmak? Asla! 😎 İşte Cannes’da yemek yiyebileceğin en iyi adresler! 👇
🍷 Lüks ve Michelin Yıldızlı Restoranlar 💎
🥂 La Palme d’Or (2 Michelin Yıldızı)
Eğer tam bir gourmet deneyimi istiyorsan, burası Cannes’ın en prestijli restoranı! 🌟 Fransız mutfağını sanat haline getiren şef Christian Sinicropi’nin yaratıcı tabakları ile kendini bir film yıldızı gibi hissedeceksin! Fiyatlar yüksek ama unutulmaz bir deneyim garanti. (📍 Grand Hyatt Martinez Hotel içinde)
🐟 La Toque d’Or
Yaratıcı ve sofistike Fransız mutfağı denemek istiyorsan La Toque d’Or tam sana göre! Gurme tabaklar, zarif sunumlar ve şarap eşleşmesiyle unutulmaz bir akşam yemeği yaşayabilirsin.
🍷 La Table du Chef
Michelin yıldızlı olmamasına rağmen fine dining sevenler için mükemmel bir seçenek. Günlük değişen menüsüyle taptaze malzemelerle hazırlanan yemekler ve samimi ortamı burayı çok özel kılıyor!
🦞 Bobo Bistro
Şık ama fazla resmi olmayan, rahat ama lüks bir restoran arıyorsan Bobo Bistro tam senlik! Lezzetli deniz mahsulleri, organik malzemeler ve harika bir şarap listesiyle yemek burada bir zevk! 🍽️
🐟 Deniz Mahsulleri Sevenlere Özel! 🦐🌊
🐙 Astoux et Brun
Cannes’da deniz ürünleri dendi mi ilk akla gelen yer burası! 🦞🦪 Jumbo karidesler, istiridyeler, taptaze midyeler ve harika bir Provençal dokunuş! Deniz kenarında değil ama yemekler öyle güzel ki bunu umursamayacaksın. (Uygun fiyatlı, lezzet garanti! 😉)
🦑 Le Caveau 30
Hem taze deniz ürünleri hem de mükemmel Fransız yemekleri istiyorsan burası ideal. Özellikle karides ve deniz tarağı tabağı favoriler arasında! 🍷
🍽️ Mantel
Geleneksel Akdeniz mutfağını modern dokunuşlarla birleştiren harika bir restoran! Burada özellikle ızgara ahtapot ve deniz mahsullü risotto denemelisin.
🍕 Rahat, Samimi ve Lezzetli Mekanlar 😋🍽️
🍕 Da Laura
Eğer şahane bir İtalyan restoranı arıyorsan Da Laura tam bir gizli mücevher! 🍝 Lezzetli makarnalar, ev yapımı pizzalar ve inanılmaz tiramisu! İtalya’ya gitmeye gerek yok, Cannes’da da mükemmel İtalyan lezzetleri var. 🇮🇹
🥖 Le Troquet à Soupes
Biraz yerel tatlar denemek istiyorsan Le Troquet à Soupes’ün çorbaları ve rustik Fransız yemekleri çok başarılı. Ev yapımı yemek sevenler için mükemmel bir seçenek!
🍔 Le Bistrot Gourmand
Klasik Fransız mutfağını samimi bir ortamda, uygun fiyatlarla denemek istersen Le Bistrot Gourmand’ı kaçırma! Şefin günlük hazırladığı menüler süper!
🍷 Şarap ve Atıştırmalık Mekanları 🍇🍾
🧀 Bar à Vin
Cannes’ın en iyi şarap barlarından biri! 🍷 Yanında Fransız peynirleri, şarküteri tabağı ve yerel atıştırmalıklarla keyif yapabilirsin.
🥂 L’Épicurieux
Şarap ve tapas severler için mükemmel bir adres! Lezzetli Fransız şarapları ve yanında atıştırmalık tabaklarıyla Cannes akşamlarını keyifli hale getiren bir mekân!
🍹 Le Roof
Şehirde en iyi kokteylleri içmek ve Cannes’ı yüksekten izlemek istiyorsan, bu çatı barı tam sana göre! Muhteşem bir manzara eşliğinde şarap ya da kokteylini yudumla! 🍸
🍽️ Cannes’da Mutlaka Denemen Gereken Lezzetler! 😍
🐟 Bouillabaisse – Marsilya usulü safranlı balık çorbası, Cannes’ta da efsane! 🥣
🥖 Pissaladière – Üzerinde karamelize soğan, zeytin ve ançuez olan Provence tarzı ince pizza! 🍕
🌼 Beignets de Fleurs de Courgettes – Kabak çiçeği böreği! Cannes’a özgü bu lezzet mutlaka denenmeli.
🍮 Tarte Tropézienne – İçinde krema olan yumuşacık bir Fransız tatlısı, kesinlikle denemelisin! 🍰
Cannes’ın Tarihi: Balıkçı Köyünden Film Yıldızlarına!
Bugün lüksün, film yıldızlarının ve kırmızı halının merkezi olan Cannes, aslında yüzyıllar boyunca sakin bir balıkçı kasabasıymış.
Cannes’ın geçmişi 2. yüzyıla kadar uzanıyor. O zamanlar burası küçük bir Roma kolonisiymiş ve deniz ticareti yapan tüccarların uğrak noktasıymış. Ancak, Orta Çağ’da korsanlar ve yağmacılar sık sık saldırdığı için insanlar kıyıdan biraz uzaklaşıp, Le Suquet tepesine kaçmaya başlamış.
🔹 Cannes isminin kökeni de ilginç: Bazıları, adını bölgedeki “canna” adı verilen sazlıklardan aldığını söylerken, bazıları ise Romalılar döneminde buraya yerleşen bir “Canoï” kabilesinden geldiğini iddia ediyor. Cannes’ın kaderi, 1834 yılında İngiliz Lord Henry Brougham buraya geldiğinde değişmiş! 💂♂️ O zamanlar Nice’e gitmeyi planlayan Lord, sınırdaki veba salgını yüzünden Cannes’da kalmak zorunda kalmış. Ama bir bakmış ki, burası doğa harikası, masmavi deniziyle tam bir cennet. Ve işte o an Cannes’ın yıldızı parlamaya başlamış.
Lord Brougham, burada şık bir malikâne yaptırmış ve İngiliz aristokratlarını da peşinden getirmiş.
🏛️ Bu dönemde yapılan ikonik yapılar:
✔️ Carlton Hotel (1911) – Cannes’ın en lüks otellerinden biri hâlâ burada!
✔️ La Croisette Bulvarı – Cannes’ın meşhur sahil yolu bu dönemde şekillenmeye başlamış.
✔️ Cannes Limanı büyütülmüş ve şehir, Akdeniz’in en gözde noktalarından biri haline gelmiş.
Bugün Cannes denince akla ilk gelen şey ne? Tabii ki Cannes Film Festivali! 🎥 Ama bu festival aslında sinemaya yapılan bir protesto sonucu doğmuş. Yazı da anlatmıştım:)
Cannes’a Nasıl Gidilir?
Cannes’a Aeropuerto de Cannes-Mandelieu yani Cannes Havalima’nına gelerek ulaşabilirsiniz ancak hem çok sık uçak bulunmuyor hem de biraz maliyetli olabiliyor. Yakın şehirlerden birine ( Lyon, Marsilya, Toulose ) uçakla gidip sonrasında Cannes’a aktarma yapabilirsiniz. Bir başka alternatif de Nice’e gelip buradan trenle Cannes’a gelmek. Cannes – Nice arası trenle 25 dk sürüyor. Cannes’da ineceğiniz durak ismi yine Cannes.
Cannes’da Şehir İçi Ulaşım Nasıl Sağlanıyor?
Cannes’de şehir içi ulaşımda raylı sistem yok ne yazık ki. Otobüs ve taksiler kullanılıyor. Esasında, burayı keşfetmek için en iyi seçenek yürümek olsa da ihtiyaç duyduğunuz takdirde otobüs ya da taksileri kullanabilirsiniz. Otobüsler oldukça sık geçiyor. Bileti otobüs duraklarından ya da otobüs şoföründen temin edebiliyorsunuz. Otobüs bileti taksimetre açılış ücretinin hemen hemen yarısına geliyor, üstelik 10 geçişlik bilet aldığınızda bu rakam daha da aşağıya iniyor. Euro kurunu düşününce, otobüs daha mantıklı bir seçenek olabilir.
Cannes’a Ne Zaman Gidilir?
Cannes’a gitmek için en iyi zaman tamamen ne yapmak istediğine bağlı! Mayıs, kırmızı halının serildiği Cannes Film Festivali zamanı ve şehirde yıldızlarla dolu bir atmosfer var. Ancak otel fiyatları tavan yapıyor! Haziran ve Temmuz, sıcak hava ve deniz tatili için mükemmel; plajlar hareketli, sahil kulüpleri canlı, yat gezileri ve su sporları için en iyi dönem. Eğer yazın kalabalığından kaçmak istiyorsan, Eylül ve Ekim en iyi alternatif! Hava hâlâ sıcak, deniz keyfi devam ediyor ama turist yoğunluğu azalmış oluyor. Kış aylarında (Aralık-Şubat) Cannes daha sessiz ve romantik bir atmosfere bürünüyor; yılbaşı süslemeleri, butik alışveriş ve sanat galerileri için harika bir zaman. Yani, Cannes her mevsim güzel ama sakinlik mi, eğlence mi yoksa sinema tutkusu mu aradığına bağlı! 🎬🏝️✨
Cannes’da Nerede Kalınır?
City Center – Şehir Merkezi
Burası şehrin en popüler noktası diyebiliriz. Bilhassa lüks butikler, restoranlar, eğlence merkezleri ve kafeleri tercih edenler için. Aynı zamanda tren istasyonuna da oldukça yakın.
La Croseitte

Şehrin en popüler otellerinde konaklamak istiyorsanız, doğru bölgedesiniz. Sabahı deniz manzarası ve mis gibi Akdeniz kokusu ile karşılamak istiyorsanız ve plajın çok yakınınızda olması önceliğiniz ise, sizin için doğru yer La Croseitte. Elbette, sunduğu bu ayrıcalıklar otel fiyatlarına da yansıyor. Cannes’ın en lüks otellerinden biri olan InterContinental Carlton, Hotel Martinez by Hyatt ve Hotel Barriere Le Majestic bu bölgede bulunuyor.
La Suquet

Bence Cannes’ın en güzel manzaralarından bir kısmını La Suquet’de göreceksiniz. Daracık sokaklarında yürümek sizi kısa süreli bir zaman yolculuğuna çıkaracak. Şehir merkezinin karmaşasından uzak, La Croseitte’nin lüksünden ayrı buranın bambaşka bir güzelliği var. Tarihi dokun sevenler için, mutlaka tercih edilmesi gereken bir bölge La Suquet. Burada hem uygun fiyatlı hem de lüks ve yüksek fiyatlı konaklama seçenekleri bulabilirsiniz. Yine Cannes’ın en lüks otellerinden biri olan Radisson Blu 1835 & Thalasso’da bu bölgede yer alıyor.
La Californie

Eskiden Avrupa kraliyet ailelerinin gözdesi olan La Californie’de şimdilerde lüks villalar bulunuyor. Akdeniz sakinliği içerisinde, yemyeşil bir doğanın kucağında lüks bir konaklama hizmeti arıyorsanız, burayı tercih edebilirsiniz. Oldukça seçkin bir bölge.
Petit Juas
Kalabalıktan uzak ama şehre de yakın olmak isteyenler için, sessiz, sakin, keyifli bir bölge. Buraya da villalar hakim. Aynı zamanda daha düşük bütçe ile konaklayabileceğiniz 2 ve 3 yıldızlı oteller de mevcut.