İçindekiler
Cunda… Nam-ı diğer Alibey Adası. Ege’nin kıymetlisi Ayvalık’a bağlı, hayatın aheste aheste aktığı, Ege’de olduğunuzu her anında hissettiğiniz keyifli mi keyifli bir ada. Rumlardan miras kalan sokakları, taş evleri, buram buram iyot kokusu, tazecik deniz ürünleri, efsane Girit mutfağı ile sizi her anında farklı lezzetlere götürecek bir seçim Cunda Adası.
Cunda Adası’nın tamamını gezmek için aslında yarım gün ayırmanız yeterli. O kadar küçük ve tatlı bir yer ama her köşesinin tadını çıkarmak istiyorsanız eğer, tatilinizde 2 günü buraya ayırmak doğru olacaktır.
Cunda’ya ulaşmak için önce Ayvalık’a varmanız gerekiyor. Daha sonra eğer isterseniz özel aracınızla geçebilir ya da Ayvalık merkezinden Cunda minibüslerine binebilirsiniz. Bu yolculuğun en keyifli kısmı ise yine Ayvalık merkezden Cunda’ya kalkan tekneler. Özellikle yaz sezonunda çok sık sefer düzenliyorlar. Özellikle yaz sezonunda trafik yoğunluğundan ötürü minibüs ya da araç kullanmak çok mantıklı bir hareket değil, o yüzden aracınızı güvenli bir otoparka bırakıp motorla geçmenin keyfini çıkarın.
Cunda yılın her anında keyifli, ilkbahar ve sonbahar dönemlerini de tercih edebilirsiniz, yaz aylarını da. Sadece bayramlarda haddinden fazla kalabalık olduğunu bilmeniz gerek. Bu, oranın keyfini çıkarmanıza engel bir durum olabilir.
- Cunda’ya gittiğinizin en büyük kanıtı olan nazar boncuklu ağacın önünde bir hatıra fotoğrafı çektirin.
- Cunda’yı Ayvalık’a bağlayan Türkiye’nin ilk boğaz köprüsünü görün.
- Taksiyarhis Kilisesi’ni mutlaka ziyaret edin.
- Gün batımında değirmenleri görün.
- Sevim – Necdet Kent kitaplığını ziyaret edin.
- Dar sokaklarında gezip, Rum evlerini incelemenin keyfini çıkarın.
- Taş kahvede bir sabah kahvesi için.
- Panagia ( Panaya ) Kilisesi’ni görün.
- Aya Nikola Kilisesi’ni ziyaret edin.
- Rüzgâr sörfü ve kite sörf deneyin.
- İzmir lokması ve sakızlı dondurmanın tadına bakın.
- Hediyelik eşya çarşısını gezip küçük hatıralar satın alın.
- Pateriça koyunun mavi sularında serinleyin.
- Cunda Meyhaneleri’nde deniz kokusunu içinize çeke çeke Girit mezelerinin ve Ege otlarının tadını çıkarın.
- Ayışığı manastırını ziyaret edin.
- Son olarak, martıların eşlik edeceği motor turu ile Cunda – Ayvalık yolculuğu yapmadan Cunda’dan dönmeyin.
Cunda Konaklama
Cunda’da konaklamak için oldukça fazla alternatifiniz var ama elbette ada olduğu için Ayvalık’a göre biraz daha yüksek fiyatlılar. Bu sebeple eğer tasarruf etme niyetindeyseniz konaklama için Ayvalık’ı tercih edebilir ve son motor ya da son minibüse kadar Cunda’da vakit geçirebilirsiniz. Taksi alternatifiniz de var elbette.
Cunda Ada’nın en meşhur otellerinden biri Despot Evi’dir. Burası adeta adanın simgesi haline gelmiş yapılardan biri. 1862 yılında yapılan bir butik otel Despot Evi.
1800’lü yıllarda bugün kü Despot Evi’nin tam karşısındaki Tavuk Adası’nda, Grigorios Gudohiras adlı bir çocuk varmış. Doğdu yerden uzaklara giden Grigorios büyük br din adamı ve mütahit olmuş. Yunanistan’ın devlet olduğu gün halktan topaldığı paralarla doğduğu yere gelip binayı yaptrımış. Despot Ortodokslarda din adamlarına verilen bir isim.
14 yılını yeni evinde geçirmiş. Gel zaman git zaman Despot’un biriktirdiği paralar başına dert olmuş. Evine giren hırsızlar Despot’u öldürüp paralarınıda alıp gitmişler.
1877 yılında Despot’un ölümü ile birlikte Osmanlı Devleti burayı satın alarak hükümet binası olarak kullanmaya başlıyor.Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ile birlikte mübadele ile birlikte gelen Türkler tarafından öksüzler yurdu ve ilkokul olarak kullanılıyor. 1980’lerde öksüzler yurdu yeni binasına taşınınca, burası terk edilmiş bir bina haline gelir. Seneler boyunca birçok Yeşilçam filmine ev sahipliği yapar. 2015 yılında artık metruk haldeki Despot Evi restore edilmiş otel olarak hizmet vermeye başlamış. Şimdilerde de 28 odası ve havuzu ile butik otel olarak hizmet veriyor. Böylesi güzel ve hikâyesi olan bir binanın, çürümeye terk edilmesi çok acı olsa da, sonunda kurtarılması oldukça sevindirici.
Cunda Plajları
Cunda Ada’sında denize girmek için farklı plajlar mevcut.
Duba Plajı
Burası tam olarak Ayvalık ve Cunda Adası’nın bağlandığı noktada. İşletmesi belediyeye ait.Fiyatları oldukça makûl, denizi sığ ve temiz ancak her belediye plajında olduğu gibi biraz fazla kalabalık.
Çataltepe Plajı
Burası özel işletmeye ait bir plaj ancak boş alanları ücretsiz olarak kullanabiliyorsunuz. Denizi sığ ve sıcak. Eğer isterseniz şezlong ve yeme-içme gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz bir işletme bulunuyor. Poyraz estiği günlerde burayı tercih etmemelisiniz çünkü rüzgârdan dolayı fazlaca dalgalı oluyor.
Pateriça Koyu
Burası Cunda Adası’nın en gözde koylarından biri. Kum ve sığ denizi ile çocuklu aileler tarafında ideal yerlerden biri. Pateriça da ücretli birkaç plaj bulunuyor ve fiyatları biraz yüksek. Buraya ulaşmak için özel aracınız olması gerekiyor çünkü herhangi bir toplu taşıma aracı gitmiyor. Cunda’nın merkezinden özel araçla 25-30 dakika kadar sürüyor. Eğer özel işletmeleri kullanmak istemezseniz koyun bakir yerlerinden de denize girebilirsiniz.
Ortunç Koyu
Eğer Ayvalık’ta tekne turuna çıktıysanız size civarı tanıtırken Ortunç Koyu ve Ortunç Oteli mutlaka gösterirler. Burası koyda ağaçların arasında, dışarıdan çok görülmeyecek bir konumda olduğu için genellikle ünlülerin de tercih ettiği bir otel. Ortunç Koyu milli park sınırları içerisinde yer aldığı için buraya özel bir işletme yapılmamış. Dolayısıyla ağaçların arasından uygun bir yer bulup aşağı inerek kayalıklardan denize girebilirsiniz. Eğer konforlu bir plaj günü istiyorsanız bu alternatif çok size göre olmayacaktır. Eğer burada daha konforlu bir alanda denize girmek istiyorsanız Ada Camping’i tercih edebilirsiniz. Burada kamp yapmak zorunda değilsiniz, ücret karşılığında plajı ve tesisi kullanabilirsiniz. Oldukça temiz bir işletme. Bir diğer alternatif de Ada Camping’in yanında bulunan Mocamp.
Maden Adası’na Bakan Koy
Eğer kalabalıktan uzak, bakir bir yer arıyorsanız burası doğru nokta. Bu koyun bir adı yok, Pyrgos Adası’na ( Maden Adası ) baktığı için herkes orayı Maden Adası’na bakan koy olarak biliyor. Bu kadar bakir bir yer olunca elbette herhangi bir işletme yok. Cunda Adası’nın en arka kısmında kalıyor. Haliyle de yolu oldukça bozuk. Bir şekilde ulaşmayı başarırsanız tertemiz bir deniz ve sessizliğin keyfini çıkarabilirsiniz. Buraya kadar gitmişken Yalancı Boğaz’ı da görebilirsiniz. Burası Cunda ve Maden Adası’nın tam arasında kalıyor. Su bel seviyesini geçmediği için karşıya yürüyerek de geçmek mümkün. Yine de, suyun herhangi bir sebepten aniden derinleşme ihtimalini göz önünde bulundurmak gerek.
Cunda Adasında Neler Yapılır ?
Sokaklarda Kaybolun!
Evet, tıpkı Ayvalık’ta olduğu gibi Cunda’da da muhteşem bir Rum mimarisi hakim. O yüzden, hiç bir şey yapmadan önce sokaklarda gezin, kaybolun ve denize çıkın.
Tekne Turu Yapın
Cunda Adası’nda yapılabilecek en keyifli aktivitelerden biri de tekne turu elbette. Ada’nın sahilinde dizilmiş tekneleri göreceksiniz. Eğer isterseniz kalabalık olan tur teknelerini tercih edebilir ya da hususi tekne kiralayıp daha küçük bir grup halinde kendi turunuzu yapabilirsiniz. Eğer kalabalık turların seçecekseniz özellikle sessiz ve müzik olmayan turları tercih etmeye gayret edin yoksa bir anda kendinizi teknenin üst katında dans eden insanların arasında bulabilirsiniz. Bu size keyif veren bir şey ise, elbette tercih sizin. Tekne turlarında en sevilen koylardan ikisi Akvaryum Koyu ve Yeşik Koy. Bunların dışında Yellice Adası, Kara Ada ve Pınar Ada civarında molalar veriliyor.
Cunda Pazarı
Cumartesi günleri Cunda pazarını mutlaka gezin. Ege’nin türlü türlü otlarını bulabileceğiniz ve tazecik hallerini satın alabileceğiniz harika bir pazardır burası.
Tarihi Yel Değirmeni
Burası eski bir değirmen ve yüksek bir noktada bulunuyor. Dolayısıyla hem manzarayı izlemek hem de bir kaç kare fotoğraf çekmek için uygun bir yer. Herhangi bir işletme tarafından işletilmiyor. Bu yüzden günün her saatinde gezebilirsiniz.
Agios Yannis Kilisesi
Burası yerel halkın Aşıklar Tepesi adını verdiği alanda yer alıyor. Çok uzun yıllar önce Edremitli iki keşiş bu tepeyi keşfetmiş ve burada bir kilise yapmaya başlamışlar. Bu kiliseyi de St John’a bizim dilimizde de Aziz Yahya’ya atfetmişler. İşte burası Agios Yannis kilisesi. Kilise ve şapeli mübadele döneminde terk edilince, burası bakımsız kalmış. 1944’teki depremde de ciddi anlamda hasar görmüş. Uzun süre kimse ilgilenmemiş ama artık kilise harap hale gelmeye başlayınca Rahmi Koç Vakfı buraya el atmış ve himayesi altına alarak restore etmiş. Agios Yannis Kilisesi ve değirmen 1989 yılında birinci dereceden sit alanı (arkeolojik) ilan edilmiş. 1997’den bu yana da Koç Müzesi’ne bağlı bir müze olarak faaliyet gösteriyor.
Kilise kesme taşlar ve tuğlalardan yapılmış. İçerisinde de freskler bulunuyor. Dini faaliyetler için aktif bir kilise değil, bir kitaplık olarak kullanılıyor. İçinde bulunan kitaplar Emekli Büyükelçi Necdet Kent’e aitmiş ve oğlu Muhtar Kent tarafından bağışlandıktan sonra da bu kitaplığa eşi Sevim Kent’in ismi eklenmiş. Bu sebeple Necdet&Sevim Kent kitaplığı olarak biliniyor.
Buraya araçla çıkabilirsiniz ama dar sokaklardan, antikacılardan ve mis kokulu fırınlardan geçerek yürüyerek çıkmak çok daha keyifli olacaktır.
Kilisenin hemen önünde yorgunluğunuzu giderecek bir kafe de bulunuyor. Kafe her sabah 09.30 itibariyle açık, kitaplık ise pazartesi günleri hariç (tüm müzeler gibi) 09.30-17.30 arasında ziyaret edilebiliyor.
Taksiyaris Kilisesi
Tıpkı Cunda’daki gibi burada da bir Taksiyaris kilisesi var. Bu kilise 1873 yılında yapılmış, daha sonra 2011 Koç ailesi tarafından restore edilmiş ve ziyarete açılmış (2014) İçinde antika araçlar ve oyuncaklar da sergileniyor.
Tarihi Taş Kahve’de Günü Batırın
Cunda sahilde Taş Kahve’yi göreceksiniz. Burası günün yorgunluğunu atmak için ideal yerlerden biri. 150 yıllık bir taş bina. Vitraylı camları ile oldukça güzel görünüyor.
Rahibe Okulu
Burayı görmenin tek yolu tekne turuna çıkmak çünkü özel bir mülk olduğu için gidip ziyaret edemiyorsunuz. Komili ailesine ait, zeytin ağaçları içerisinde bulunan çok güzel bir yapı.
Ayışığı Manastırı
Burası Rahibe Okulu gibi sadece tekne turunda görebileceğiniz bir yer değil ama oldukça zor bir yolun sizi beklediğini bilmeniz gerekiyor. Pateriça yarım adasının en kuzey noktasında yer alıyor ve sadece şahsi araçla ulaşılabilir durumda. Sürekli açık olmadığı için gitmeden mutlaka arayıp bilgi almanzı gerekiyor. Yoksa sadece dışarıdan görmekle yetinmeniz gerekir.
Cunda’da Ne Yenir ?
Listenin başını tazecik lor tatlısı çekiyor. Karadeniz Pastanesi’nde deneyebilirsiniz. Onun dışında buralara özgü bir balık olan papalinayı denemelisiniz. Bu ikisini denedikten sonra kendinizi muhteşem Girit mutfağının kollarına bırakabilirsiniz. Deniz kenarı ya da ara sokaklardaki meyhanelerde mis gibi zeytinyağlılar ve deniz ürünleri ile şahane bir rakı sofrası kurmanız da mümkün.