İçindekiler
“Kibrit çakıyorsun karanlıkta badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza yangın mı olur artık, bahar mı?”
Can Yücel bu dizeleri huzuru bulduğu güzel bir Ege kasabası için yazmış. Genelde çoğu kişinin hayalidir ya emekli olup ya da işi gücü bırakıp Ege’nin güzel bir kasabasına yerleşmek… Kulağa nasıl da güzel geliyor di mi? İşte o kasabalardan birisi ile tanıştırmak istiyorum sizi: Datça.
Adına şiirler yazdıracak kadar meşhur güzelliği olan Datça Yarımadası, son zamanların en popüler tatil rotalarından birisi olsa da yine de belli şehirlere oranla daha sakin kalmayı başarabilmiş. Bunda biraz sapa kalan yolunun etkisi olduğunu düşünüyorum ve bu sakinliğini kaybetmesini hiç ama hiç istemiyoruz. Çünkü buraya adım attığınız andan itibaren muhteşem doğası, birbirinden güzel koyları ve büklerin manzarası, meşhur bademli gazozu, begonvil çiçekleri, çarşısı ve huzur veren sakinliği ile Datça sizi de kendisine hayran bırakacak.
Peki, Datça nerededir? Datça’da gezilecek yerler nereleridir? Datça’ya gidildiğinde ne yenilir, ne içilir? Datça seyahatine kaç gün ayırmak gerekir? İşte tüm bu soruların yanıtı sizin için detaylı bir şekilde hazırladığımız Datça gezi rehberinde.
Gelin, Datça’yı birlikte keşfedelim..
Datça Nerededir?
Datça Yarımadası, Muğla’ya bağlı bir ilçe. Gökova ve Hisarönü Körfezleri arasında kalan ve Akdeniz-Ege arasında yer alan bir yarımada. Muğla İli’nin en batı ucudur aslında Datça İlçesi. Doğusunda Marmaris İlçesi bulunmaktadır ve hem Ege hem de Akdeniz ile çevrilmiştir.
Yüzölçümü 446 km² olan Datça Yarımadası 235 km’lik sahil bandı ile oldukça uzun bir sahil bandına sahiptir. Aynı zamanda büyüklü küçüklü 52 koyu bulunmaktadır.
Dağlık ve engebeli bir coğrafi yapıya sahip olan Datça Yarımadası’nın en yüksek noktalarını Bozdağ, Kalecik Dağı, Karadağ, Emecik Dağı, Yayla Dağı, Horoz Dağı ve Hamzadağı oluşturmaktadır.
Datça’ya Nasıl Gidilir?
Son yıllarda ünü giderek artan bir tatil beldesi olan Datça Yarımadası; Marmaris’e 69 km ve Dalaman Havalimanı’na 155 km mesafede yer alır. Yol olarak Datça’nın yolu epey sapa kalıyor aslında. Bence bu kadar sakin ve güzel kalmasının en büyük faktörü ulaşımının biraz zahmetli olması.
Eğer özel aracınız ile geliyorsanız kullanabileceğiniz iki yol var: Birinci yol Marmaris’e gelince Datça tabelasını izleyerek yola devam etmek ve kıvrılan yollardan ve güzel manzaralardan geçerek karadan Datça’ya ulaşmaktır. İkinci yol ise biraz ilginç ancak oldukça keyifli bir yol; her gün Bodrum limanından kalkan arabalı vapur ile birlikte Datça’nın kuzeyinde yer alan limana geçebilirsiniz. Oradan da yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuk sonrası Datça merkeze ulaşabilirsiniz. Bu yöntemi genellikle Bodrum’a tatile gelenler ve aynı zamanda Datça’yı da görmek isteyenler çok tercih ediyor. Sizin planınıza hangisi daha çok uygunsa onu tercih edebilirsiniz.
Özel aracınız ile geliyorsanız ortalama İzmir’den 6 saat, Ankara’dan 11 saat, İstanbul’dan 14 saat mesafede yer alan Datça’ya isterseniz havalimanı yolu ile de ulaşmanız mümkün. Bunun için; Dalaman Havalimanı en iyi tercih olacaktır. Dalaman Havalimanı’na indikten sonra Havaş otobüsleri ile Marmaris’e gelip buradan Datça’ya ulaşabilirsiniz. İsterseniz havalimanına inince araç kiralayabilir ya da özel transfer hizmetlerinden de faydalanabilirsiniz.
Yaz aylarında ise neredeyse Türkiye’nin her şehrinden Datça’ya otobüs seferleri bulunuyor.
Datça’ya Ne Zaman Gidilir?
Datça’nın iklimi tipik Akdeniz iklimidir. Yazlar sıcak ve kurak geçerken, kışlar ise ılık ve yağışlı geçmektedir Kış mevsimi oldukça kısa sürer ve don olayı neredeyse hiç görülmez.
Datça’ya ne zaman gidilir sorusunun cevabı elbet ki ilk seçenek olarak yaz mevsiminde gidilmesidir. Masmavi denizi ve birbirinden güzel koyları ile Datça huzurlu ve güzel bir yaz tatili arayışında olanların son zamanlarda en çok tercih ettiği rotalardan birisi olmuştur. Ancak yaz aylarında da gitseniz Datça’nın suyu hep soğuktur, bunu göz önüne almalısınız. Eğer soğuk deniz sevmeyen biri iseniz; Mayıs ve Haziran aylarında suyun sıcaklığı sizin için düşük gelebilir, bu da aklınızda olsun.
Datça Yarımadası’nın Tarihi
Bulunduğu coğrafyanın tarihi gibi Datça yarımadasının tarihi de oldukça eski çağlara dayanır. Çevrede yapılan kazılara ve kazılarda elde edilen buluntulara göre ilçenin tarihi neredeyse MÖ 2000’li yıllara dayanır ve tarih boyunca önemli uygarlıklara ev sahipliği yapmış.
Datça yarımadasında yerleşim kuran ve bilinen ilk uygarlık Karlar’dır. Bölgenin ve Datça İlçesi’nin en parlak dönemi ise Dorlar döneminde yaşanmıştır. Bu medeniyet Datça ilçesi merkezinin 1,5 kilometre uzaklığında olan Knidos kentini kurmuştur.
8 bin kişilik bir tiyatrosu, Demeter mabedi, Knidos Feneri ve güneş saati ile Knidos Antik döneminin en önemli bilim, sanat merkeziymiş.
Kos Adası’na çok yakın olan Knidos, Hipokratın Tıp Okuluna rakipmiş. Hatta ondan daha eski bir tıp okuluna sahipmiş.
Knidos Antik Kenti’nde başlayan ve yürütülen kazı çalışmalarında; ünlü tarihçi Heredot’un da eserinde söz ettiği 6 Dor şehir birliğinin toplanarak Apollon adına yarışmalar düzenledikleri yerin burası olduğu ortaya çıkarılmış.
Buranın en güzel yeri iki limana hakim durumda ki Afrodit Tapınağı olmuş. Dönemin en ünlü heykeltraşı Praksiteles’in yaptığı Knidos Afrodit’i buranın en ünlüsü.
Praksiteles’in İstanköy ( Kos adası) adasının siparişi üzerine yaptığı iki tane Afrodit heykellerinden birinde tanrıça çırılçıplakken, diğerinde sol elinde kıyafetlerini tutup sağ eliyle de genital bölgesini kapatmaktaymış.
İstanköy çıplak olan heykeli istemediği için biraz daha edepli olan Afrodit heykeli Knidos’a kalış. Knidos’un en yüksek terasına yerleştirilen beyaz-sert mermerden yapılmış Afrodit Heykeli, bugüne kadar bulunamamış maalesef.
Ayrıca Apollon Tapınağı’nda yapılan kazı çalışmalarında da MÖ. 8.-9. Yy dönemine ait olduğu varsayılan votivler, adaklar, heykeller, boğa, şahin ve savaşçı figürleri bulunmuş.
Knidos aynı zamanda bu dönemlerde şarap ihraç eden önemli merkezlerden biriymiş.
Knidos kenti, Dor uygarlığının merkezi haline gelen bir kent olmuş ve M.Ö. 546 yılında Persler’in egemenliğine girmiş. Pers dönemine kadar bölgeye birçok tapınak ve kilise yapılmış; bunların hepsi yarımadanın tarihi mirasına katkıda bulunan eserler olarak günümüzde de görülebilmekte. Özellikle Geç Roma ve Erken Bizans dönemi olarak nitelendirdiğimiz dönemde tapınaklar yerlerini kiliselere bırakmış ve şehrin nüfusu 70 binlere ulaşmış.
Bizans’ın son dönemlerinde bölgeye yapılan hem korsan saldırıları hem de üst üste yaşanan büyük depremler yüzünden kent tamamen güçsüz kalmış ve kentten büyük bir göç yaşanmış. Nüfus neredeyse binlere kadar inmiş.
Datça yarımadasındaki yerleşimler 13.yüzyılda Menteşoğulları Beyliği’ne bağlanmış ve 15. Yy ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış. Bu dönemde Datça adını alan yarımadanın ismi Sultan Reşat döneminde ise ‘Reşadiye’ olarak değiştirilmiştir.
Cumhuriyet döneminde ilçeye tekrar “Datça” adı verilmiştir.
Datça Gezilecek Yerler
Datça denildiğinde akla ilk gelen daracık taş sokakları, Can Yücel’in evi, begonviller ve birbirinden güzel koylar olabilir; ancak bu güzel ilçe tüm bunlar haricinde daha nice gezilmesi gereken yerleri sınırlarında barındırır.
Datça’yı ele alırken gezilmesi gereken yerleri nokta nokta anlatmak yerine yapılması gereken aktiviteleri ve görülmesi gereken yerleri birlikte derlemeye çalıştım. Böylece Datça’nın keyfini daha güzel çıkarabileceğinizi düşündüm. Hadi gelin; Datça’nın ‘yapmadan dönmeyin’ listesini birlikte inceleyelim.
Datça Merkez
Yeni gittiğiniz bir yeri keşfetmeye başlamanın ilk adımı genellikle merkezini gezmek ve merkezi keşfetmekle başlar. Bu durum Datça için de geçerlidir, hatta Datça için mutlaka geçerlidir. Datça’nın merkezi aslında ufak bir yerleşim merkezi tadında ve neredeyse aradığınız her şeyi burada bulmanız mümkün. Özellikle yemek için tercih edilecek mekânların çoğu burada bulunuyor. Culinarium, Meyhane Datça, Emek, Zekeriya Sofrası, Rumeli Köfte, Sitrona Cafe, Cafe Inn gibi ünlü mekânların hepsi merkezde yer alıyor ve Datça seyahatiniz esnasında yemek zevkinize uygun olan birini mutlaka denemenizi tavsiye ederiz.
Kumluk Plajı’nda Akşam Yemeği
Datça’da güzel bir akşam yemeği yemek istiyorsanız sizi Kumluk Plajı’na davet ediyoruz. Merkezde yer alan Kumluk Plajı’na konulan masalar ve fenerler ile yapılan ışıklandırmalar ile salaş ve rahat bir atmosfer hemen hissediliyor. Ağaçlardan sarkan bu fenerlere ve yarattığı samimi ve hoş ortama biz bayılıyorum, eminim sizin de hoşunuza gidecektir.
Eğer güzel bir rakı-balık masası yapmak istiyorsanız Kumluk Plajı sizin için en güzel tercih olacaktır, bu da aklınızda kalsınJ
Sevgi Yolunda Akşam Yürüyüşü
Eğer merkezde konaklıyorsanız yapacağınız en güzel aktivitelerden birisi de Kumluk Plajı’nın bir diğer ucu olan Sevgi Yolu’nda yürüyüş yapmak. Burası bir yaya yolu olduğu için insanlar rahatlıkla yürüyüş yapabiliyor ve yolun sağında ve solunda kurulan tezgâhlarda satılan eşyaları inceleyebiliyor. Bu yürüyüşlere en iyi eşlik edecek şey, bizce Datça’nın meşhur dondurmasıJ
Gün Batımını Buradan İzlemelisiniz: Knidos Antik Kenti
Datça’ya gidildiğinde yapılmadan dönülmemesi gereken en güzel şeylerden birisi bizce güneşi Knidos Antik Kenti’nde batırmaktır. Güneşin her yerde ayrı bir güzellikte battığını düşünüyorsanız; Knidos Antik Kenti’ni de listenize eklemelisiniz.
Eğer bu manzarayı bir de şarapla taçlandırmayı seviyorsanız; Knidos’a çıkmadan önce şarabınızı alıp küçük bir piknik eşliğinde de güneşi batırabilirsiniz.
Öncelikle size biraz Knidos Antik Kenti’nden bahsetmek istiyoruz. Bu antik kentin tarihi neredeyse MÖ 2000 yılına kadar uzanıyor. Antik dönemde önemli bir kıyı kenti olarak var olan Knidos, aynı zamanda bir çifte kent görüntüsüne de sahip olmuş. Ne demek bu çifte kent derseniz; Knidos hem anakara hem de bugün üzerinde deniz fenerinin bulunduğu ada kısmı olmak üzere iki bölümden oluşmuş. İki kısım arasında bağlantı ise sonradan denizin doldurulması ile oluşturulmuş ve böylece ortaya biri askeri diğeri ise ticari amaçla kullanılan iki liman çıkmış.
Knidos Antik Kenti; klasik bir ızgara plan düzenine göre kurulmuş bir kent. Şehrin ana kısmı; iki tiyatro, akropol, nekropol, güneş saati, odeon, Apollon Tapınağı başta olmak üzere sayısız tapınaktan oluşur. Kentin diğer kısmında ise dükkânlar ve yerleşimler olduğu bilinmekte.
M.Ö. 6. yy’dan itibaren önemli bir turizm ve ticaret merkezi haline gelen Knidos kentinde kültür ve sanat da oldukça gelişmiş. Dönemin matematik, astronomi, fizik alanında çalışmalar yapan Eudoksos isimli bilim adamı Knidos şehrinde yaşamış. Ayrıca dönemin en ünlü gözlemevi de burada bulunmaktaymış. Bunun haricinde Knidos şehrinin birçok bilim adamı yetiştirdiği de söylenmekte. Hatta dünyanın yedi harikasından biri olarak sayılan İskenderiye Feneri’nin mimari olan Sostratos da Knidos şehrinden çıkan bilim adamlarından birisi.
Knidos şehrinin sanat simgesi ise Knidos Afroditi’dir. Dünyadaki ilk çıplak kadın heykeli olarak kabul edilen bu heykel; Atinalı heykeltıraş Praksiteles tarafından yapılmış. Knidos medeniyetinin para olarak kullandığı sikkelerinin üstünde yer alan bu heykelin kaidesi bulunmuş olsa da kendisi asla bulunamamış.
Knidos şehrinin gerçek simgesine bakacak olursak; karşımıza aslan figürü çıktığını görmekteyiz. Hatta şöyle üzücü bir notu da eklemek isteriz; 1858’de İngilizler tarafından ören yerinde bulunan devasa Knidos Aslanı, o dönemde Osmanlı izni ile Londra’daki British Museum’a götürülmüş ve orada sergilenmekte.
Knidos Antik Kenti için saat planlaması yaparken; önce antik kenti gezip ardından gün batımını izleyecek şekilde bir plan yapmanızı tavsiye ederiz. Ayrıca Knidos Antik Kenti’ne çıkan tepenin hemen ardında rengi ile sizi kendisine hayran bırakacak bakir bir koy da bulunmaktadır. Dilerseniz hem bu koyda yüzebilir, hem antik kenti gezebilir hem de gün batımını izlemek için tepeye tırmanabilirsiniz. Tüm bunlar için en az 2 saate ihtiyacınız olacaktır.
Datça’nın Muhteşem Koylarını Keşfedin
Datça demek birbirinden güzel ‘bükleri’ ve tertemiz denizi demek. Bu sebeple Datça yarımadasında yapmadan dönmemeniz gereken en önemli şeylerden birisi birbirinden güzel koylarını keşfetmek olacaktır. Burada yaklaşık 50’den fazla denize girilebilecek koy ve plaj olduğunu düşünürsek; hepsini gezmeniz pek mümkün görünmese de mutlaka gitmeniz gerekenleri sizin için listeledim.
Kargı Koyu
Hem merkezde olsun hem de tertemiz bir denizi olsun istiyorsanız sizin için önerebileceğimiz koy Kargı Koyu olacaktır. Burası aynı zamanda Datça’nın en çok tercih edilen ve sevilen koylarından birisidir. Dalgasız ve ılık bir suyu bulunan Kargı Koyu’nun plajı ise taşlıktır.
Ayrıca sahil boyunca şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz ve yemek yiyebileceğiniz tesislerin mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Eğer burada konaklama yapmak istiyorsanız; koyda bulunan otel ve pansiyonlardan birini tercih edebilirsiniz.
Akvaryum Koyu
Datça’da kara yolu ile ulaşamayacağınız koylardan birisidir Akvaryum Koyu. Eğer tekne turu yaparsanız bu muhteşem koyun suyunda yüzebilirsiniz.
Domuz Çukuru (Domuzbükü) Koyu
Bu koyun ismini buraya gelen yabani domuzlardan aldığı söylenir. Burası da yine özel tekne ya da tekne turu ile ulaşabileceğiniz koylardan birisidir. Denizin berraklığı kendine hayran bırakacak kadar güzeldir.
Gabaklar Koyu (Kızılbük)
Burası Mesudiye Köyü’nde bulunan üç tane bükten birisidir. Diğerleri de Hayıtbükü ve Ovabükü’dür. Buraya araba ile ulaşım mümkün ve mutlaka görmenizi tavsiye edebileceğimiz koylardan birisi. Çakıl-kum karışık bir sahile sahip olan ve sakin bir koy olan Gabaklar Koyu; isteyenler için aynı zamanda hem yeme-içme hem de konaklama tesislerini de içerisinde barındıran bir koy.
Hayıtbükü
Mesudiye Köyü içerisinde yer alan bir diğer bük de Hayıtbükü Koyu’dur. Burası yerleşim yerlerini düşündüğümüzde en büyük yerleşim yerinin olduğu koydur aynı zamanda. Konaklama yapmak isteyenler için çok sayıda pansiyon bulunmaktadır.
Hayıtbükü Koyu’nda deniz sığ ve berraktır. Taş-çakıl karışımı bir sahili vardır. Plajdaki her işletme şezlong ve şemsiye hizmeti vermektedir. Plajda akşam olduğunda sahile masalar atılarak yeme-içme mekânları olarak hizmet de veriliyor.
Ovabükü
Mesudiye Köyü’nün üçüncü bükü olan Ovabükü; Hayıtbükü Koyu’na oranla daha sakin bir koydur. Civarda işletmeler ve isteyenler için konaklama hizmeti sunan pansiyonlar var.
Sahili çakıllı ve kumluk karışık bir sahilden oluşuyor. İsteyenler tesislerden şezlong ve şemşiye kiralama hizmeti de alabiliyor. Burasının denizinin öğleden sonra dalgalandığını söylememeniz gerekiyor. Bu sebeple çok berrak bir denizi olduğunu söyleyemeyiz.
Kurubük Koyu
Ovabükü Koyu’ndan sonra gelen Kurubük Koyu’nda hiç bir işletme yok, öncelikle bunu söylememiz gerekiyor. Eğer ben kendi şemsiyemi ve sandalyemi alırım, yanıma da yiyeceğimi alır gelirim diyorsanız bu koy sizin için uygun olacaktır. Bu koyun harika bir denizi ve aynı zamanda küçük bir taşlık sahili bulunmaktadır.
Akçabük Plajı
Burası tek bir işletmeye ait olan ve konum olarak Kurubük ile Akvaryum Koyu arasında yer alan; sahili çakıllı ve denizi berrak bir koy. Konaklama yapmak isteyenler için kendi çadırınızı getirebilir ya da burada bulunan işletmenin çadır ve bungalovlarını tercih edebilirsiniz.
Palamutbükü Akvaryum Plajı (Gerence Koyu)
Burası Palamutbükü sahiline gelmeden önce uğrayabileceğiniz Palamutbükü Akvaryum Plajı yani diğer adı ile Gerence Koyu’dur. Denizi oldukça güzel bir koy olan Gerence Koyu; aynı zamanda çadır kurmak isteyenler için ideal noktalardan birisidir. Plajı taşlık ve suyu diğer koylara oranla daha serindir. Burada herhangi bir işletme bulunmamaktadır.
Palamutbükü
Palamutbükü; son zamanlarda Datça’nın en çok tercih edilen ve en sevilen yerlerinden birisi haline gelmiş. Zeytin, badem ve çam ağaçlarıyla kaplı olan ve konum olarak Knidos Antik Kenti yolu üzerinde bulunan Palamutbükü Koyu’nun uzun bir sahil şeridi bulunmakta
İsteyenler için sahil boyunca tercih edebilecekleri çok sayıda restoran, kafe, bar ve konaklama tesisi bulunmaktadır. Burada konaklama yapan ya da yeme-içme hizmeti alanlar; şezlong ve şemsiyeleri ücretsiz kullanabiliyor, bu da aklınızda olsun.
Bağlarözü Koyu (Yazıköy Plajı)
Datça’nın Yazıköyü’nde bulunan ve badem ağaçları ile çevrilen Bağlarözü Koyu, aynı zamanda Knidos Antik Kenti’ne de çok yakın bir plajdır. Burası kamp yapmak isteyenlerin de sıklıkla tercih ettiği noktalardan birisidir. Denizi ve sahili taşlık bir yapıdadır, bu yüzden deniz ayakkabısı gerekebilir. Koyda herhangi bir işletme bulunmadığını da belirtmemiz gereklidir.
Tekir Bükü
Datça’nın Cumalı Köyü’ne bağlı olan Tekir Bükü, Ege kıyılarında yer alan koylardan birisidir. Aracınızı park edip on beş dakikalık bir yürüyüş sonrasında plaja ulaşmanız mümkündür. Burada herhangi bir tesis bulunmamaktadır.
Kızlan Gereme Koyu
Datça; Ege’nin en uç noktası ve aynı zamanda Ege ile Akdeniz’in buluştuğu burun. Kızlan Köyü’nde yer alan Gereme Koyu da Ege kıyısında denize girebileceğiniz noktalardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Deniz ve kumsalı çakıl; aynı zamanda yolu da biraz bozuk. Ancak bakir koy sevenlerin burayı da seveceğini düşünüyoruz.
Tekne Turu Yapabilirsiniz
Datça’ya geldiğinizde mutlaka yapmanız gerekenler listesinde yer alan bir diğer madde de bizce tekne turudur. İsterseniz günübirlik tekne turlarından birisine katılabilir ya da özel bir tekne turu düzenleyebilirsiniz. Limanda bu hizmeti veren çok sayıda firma var, bilgiyi limandan alabilirsiniz.
Eski Datça’nın Taş Sokakları & Can Yücel Evi
Taş evleri ve butik otelleri ile Datça’nın merkezinde kalan Eski Datça; size biraz Alaçatı havası hissettirebilir. Sabah saatlerinde daha sakin olan ve akşamüzeri hareketlenmeye başlayan Eski Datça’da geceleri eğlence başlıyor ve özellikle sokak partileri oldukça popüler.
Eski Datça’nın taş sokaklarını turlarken; Datça’nın en meşhur dondurmacılarından birisi olan Tekin Usta’dan dondurmanızı alabilir, Datça’nın olmazsa olmaz lezzetlerinden birisi olan bademli gazozun tadına bakabilirsiniz.
Eski Datça’da görmeden dönmemeniz gereken bir diğer nokta da Can Yücel’in evidir. Can Sokağı’nda bulunan bu ev; müzeye dönüştürülmüş ve ünlü şairin dizeleri ile süslenmiş.
Datça’nın Meşhur Lezzetlerini Es Geçmeyin
Yalnızca Datça yöresine ait olan badem çeşitleri olduğunu biliyor muydunuz? Datça demek badem demek. Eğer Datça’ya geldiyseniz meşhur lezzetlerin tadına bakmadan dönmemelisiniz. Datça geziniz esnasında bademi neredeyse merkezdeki her dükkândan ve yol üzerindeki köylülerden alabilirsiniz.
Bademi bu kadar meşhur olan bir yerde bademli olan her lezzet de meşhurdur. Bademli kurabiyeden tutun da bademli köfteye ve balığa kadar badem Datça’da her şeye yakıştırılır. Özellikle size tavsiyemiz bademli tavuk, bademli balık ve bademli kabağı mutlaka tatmanız olacaktır.
Datça’nın bir diğer meşhur lezzeti de karanfilli ekmek. Kulağa biraz değişik gelse de denemekten çekinmeyin çünkü tadı gerçekte harika. Bu ekmek yarı tam buğday unu yarı da beyaz un kullanılarak yapılıyor ve içerisine karanfil katılıyor.
Datça’ya geldiğinizde denemeden dönmemeniz gereken bir diğer lezzet de Datça Gazozu. Son zamanlarda sosyal medyada Datça fotoğrafları denildiğinde ilk akla gelen karelerden birisi olan Datça Gazozu, yerel gazoz severleri mest edecek cinsten.
Datça’nın yerel lezzetleri saymakla bitmiyor. Datça’ya geldiğinizde denemeniz gereken bir diğer lezzet de narpuz çayıdır. Narpuz bitkisi; Datça dağlarında yetişen bir tür yabani nane olarak bilinir ve bitki çayı olarak tüketilir. Bu lezzeti özellikle Eski Datça bölgesindeki kafelerde bulmanız mümkündür.
Datça’nın meşhur lezzetlerinden bir diğeri de keçi sütünden dondurmasıdır. Bu dondurmayı denemek için iki adres öneriliyor; birisi Tekin Usta diğeri ise Çınar Dondurma. Tercih sizinJ
Konaklama İçin Alternatif: Taş Evler
Datça bölgesi özellikle villa tipi evler konusunda oldukça fazla imkâna sahip bir yer. Böyle olunca da konaklama için size önerimiz kendinize ahşap ve taş evlerden birini kiralamanız olacaktır. Taş evler çok çeşitli, içerisinde sonsuzluk havuzlu olanları bile var. Özellikle kalabalık bir aile iseniz ya da arkadaş grubu olarak seyahat ediyorsanız bu şekilde maliyeti de düşürebilirsiniz.
Datça’da Dalış Yapın
Datça, her ne kadar Kaş kadar popüler bir dalış noktası olmasa da yine de dalış severler için güzel adreslerden birisidir. İlk kez dalış yapacaksanız eğitim alabileceğiniz okullar mevcut olduğu gibi eğer tecrübeniz varsa dalış yapabileceğiniz özel turlar ve tekne organizasyonları da mevcuttur.
Datça Şarabının Tadına Bakın
Datça’da yapılması gerekenler listesinde bir diğer aktivite de şarap evlerini gezmek ve burada güzel bir şarap tadımı yapmaktır. Datça; şarapçılık tarihi olarak eski zamanlara kadar dayanan deneyimi ile Türkiye’de şarapçılığın önemli adreslerinden birisidir. Son zamanlarda ülkemizde şarap turlarına ilginin artması ile birlikte Datça da Knidos Antik Kenti’nden beri süregelen 2000 yıllık şarapçılık kültürünü yeniden canlandırmıştır.
Eğer güzel bir akşamüzeri keyfi yapmak istiyorsanız en çok önerilen mekânlardan birisi Datça Vineyard’tır. Hem konumu hem de mekânın şirin bir değirmen şeklinde olması ve manzarasının güzelliği burayı tercih etme sebeplerinden birisidir.