Çayönü Tepesi, insanlık tarihinin en önemli aşamalarından birine ışık tutuyor. Bölgenin en önemli özelliği avcı – toplayıcı toplulukların yerleşik hayata geçişini yaşandığı yer olmasıdır.
Çayönü‘den ilk yerleşim M.Ö. 10200 yıllarında olmuştur ve bölgede M.Ö. 4200’lü yıllara kadar yaşanmıştır. 6000 yıl boyunca birbirinden farklı mimari tasarımlarda binalar bulunmuştur (yuvarlak planlı kulübeler, ızgara plan, taş döşemeli vs ) Çayönü kazılarında günümüze kadar gelen taş temelli kerpiç binaların ilk örneklerine rastlanmıştır.
Yerleşmenin ilk dönemlerinde daha çok domuz, geyik, yabani koyun ve keçi avlanmış olmasına rağmen Çayönü kazılarında MÖ 8500 yıllarından kalma buğday ve baklagillere rastlanmıştır. M.Ö. 6000’lere gelindiğinde Çayönü‘nde yaşayan herkes kendi yiyeceğini tarımdan elde edebiliyordu.
Ergani bakır yataklarının dünyanın en eski maden ocakları olması nedeniyle, Çayönü İnsanı, dünyanın başlıca yerlerinden 2 bin yıl önce bakırı işleyerek alet yapmayı başarmıştır. 6 evreli bir gelişim gösteren ve 50 yapı katıyla temsil edilen Neolitik dönem, dal ve kamışlardan yapılan basit yuvarlak kulübeden taş temelli kerpiç yapılara, avcı bir topluluktan, çiftliğe dayalı bir geçiş sürecini bütün ayrıntıları ile görülebilmektedir.
Büyük bir kült yapısı, dünyanın en eski mozaik döşemesi, içinde dikili taşların bulunduğu önemli bir yerleşim merkezi. M.Ö. 6 bin yıllarında ilk kez kilden çanak çömlek yapımı, tarım ve hayvancılığa dayalı, gerçek köy yaşantısının ’Gelişkin köy evresi’ olarak adlandırılabiliyor.
En ilginçlerinden biri ’Kafataslı’ yapı olarak bilinen Izgara planlı yapıların sonu ile kanatlı yapılar dönemine yaklaşık olarak M.Ö. 7 bin yıllarına tarihlenen ölü kültü ile ilgili olan yapıdır.
Çayönü 1963 yılında keşfedilmiştir. İlk kazılar Dr. Halet Çambel ve Prof Dr. Robert J. Braidwood tarafından başlatılmıştır.