Hindistan, bir ülke olarak birlik ve bütünlük içinde olmaktan çok, değişik ırk, kültür ve dinlerin bir arada yaşamaya çalıştığı mozayik bir görüntü içindedir. Hindistan’da güçlü bir devlet, önemli bir medeniyet ve bir millet anlayışı oluşmamıştır.
YouTube Kanalımıza Abone OlunM.Ö. 2000 yıllarında Himalayaları aşarak gelen Aryalılar, Hindistan’da asırlarca sürecek bir hayat tarzının temelini attılar. Daha sonraları Maurya İmparatorluğu Hindistan’a hakim oldu. Bu imparatorluğun yıkılmasından sonra hakim olan Guptaların ülkedeki hakimiyetine Hun saldırıları son verdi. Bundan sonrası, ülkede kurulan prenslikler dönemi ve aralarında yaptıkları savaşlarla geçti. “Racalık” adı verilen küçük prenslikler tarafından yönetilmiştir.
Tarihî özellikleri yanında Hindistan’ı önemli kılan bir başka etken de Hinduizm ve Budizm gibi iki büyük dinin bu topraklarda doğarak gelişmiş olmasıdır.
Kast sistemi (Dünyanın en katı sınıf farklılığı), Brahmanlar (din adamları), Kişatriyalar (asiller), Vaysiyalar (esnaf, tüccar, çiftçi), Südralar (köylüler, işçiler; paryalar [köleler]). Kast, meslekleri babadan oğula geçen ve aynı geleneklere bağlı bulunan çeşitli sosyal sınıflardan oluşan bir sistemdir. Kast sisteminin dışında kalanlar da paryaları meydana getirmiştir.
Farklı toplulukların Brahmanizm dinine girememesi nedeniyle bu din Hindistan’da fazla yayılamamıştır. Hinduizm ve Brahmanizm’den başka Hindistan’da Taoizm, Konfüçyüsçülük, Manihaizm dinleri varlık göstermiştir.