İçindekiler
Efes antik kent, Türkiye’nin batı kıyısında yer alan ve İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Roma döneminden kalan tarihi bir Yunan kenti. Klasik Yunan döneminde İonya`nın 12 şehrinden biriymiş. Kuruluşu Cilalı Taş Devri M.Ö. 6000 yılına dayanır. 1 dakikalık kısa videomuz ile Efes’i keşfetmeye hazırmısın?
YouTube Kanalımıza Abone Olun9000 yıl süresn kesintisiz bir yerleşimin ev sahibi olmus Efes antik kent. (Helenistlik,Roma, Doğu Roma, beylikler ve Osmanlı dönemi izleri şehirde hala görünmekte)
Efes, aynı zamanda hristiyanlığın yayıldığı ilk yer olması sebebiyle bugün Hristiyanlar tarafından hac yeri olarak benimsenmiş.
Efes, tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları yaklaşık 8 kilometrelik geniş bir alana yayılır. Ayasuluk Tepesi, Artemision, Efes ve Selçuk olarak dört ana bölgededir.
- İyonlular İzmir ile Büyük Menderes ırmaklarının bulunduğu bölgeye yerleşmişler.
- Polis adı verilen şehir devletleri şeklinde yaşamışlar. En önemlileri İzmir, Foça, Efes, Milet’dir. Bu şehir devletleri; aralarında ticari rekabet bulunması ve hürriyetlerine düşkün olmaları nedeniyle siyasi birlik oluşturamamışlar ancak dini inanışlarının ortak olması sebebiyle kültür birliği sağlamışlar.
- Özgür düşünceye önem vermeleri ve dini baskının olmayışı İyonya’nın bir bilim merkezi haline gelmesinde ve yüksek bir medeniyetin doğmasında etkili olmuş.
Dönemin en varlıklı şehirlerinden biriymiş Efes. Görkemli tapınaklar, bölgenin en büyük kütüphanesi ve felsefe okulu varmış. Zamanında bir liman kenti olması ticaret, kültür ve sanatta hızla ilerlemelerini sağlamış. Antik Efes’de gezilecek yerler,
Liman yıllar içinde nehirlerin getirdiği alüvyonlarla dolarak denizden uzaklaşmış. Ticari gücünü yavaş yavaş yitirmeye başlayan şehir yaşanan büyük bir depremle ihtişamlı günlerini geride bırakmış. Efes, binlerce yıllık tarihinde çeşitli sebeplerden dolayı 4 kez yer değiştirmiş.
Efes’te yaşam Prehistorik dönemden başlayarak; Arkaik, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Aydınoğulları (Beylikler), Osmanlı ve modern dönemde kesintisiz olarak devam etmiştir.
Efsanelere göre;
MÖ 1000’li yıllarda, Atina kralı Kodros’un oğlu Androkios, yeni bir şehir kurma arzusuyla arkadaşlarıyla birlikte Ege’ye yelken açar. Androkios ve arkadaşları burada yeni bir şehir kurmak isterler ancak inanılışa göre bir yerin kent olabilmesi için tanrılar ve kahinlerin onayını almak gerekir.
Androkios, bir arkadaşını Delfi kentindeki kutsal tapınağa gönderir. Kahinler yeni kurulacak bu şehir için “Balık sıçrayacak, domuz kaçacak ve sen orada geleceği parlak bir kent kuracaksın” şeklinde kehanette bulunurlar. Bir gün Androkios ve arkadaşları koyda tuttukları balıkları kızartırken tavadaki yağ patlar, balık sıçrar ve balıklarla sıçrayan ateş çevredeki çalıları tutuşturur. Çalılar arasında saklanan domuz ise kaçmaya başlar. Androkios domuzun peşine düşerek onu öldürür ve efsane gerçekleşmiş olur. Böylelikle yüzyıllar boyunca doğu ve batının en önemli şehirlerinden biri olan Efes’in temelleri atılır.
M.Ö 1200 yılında Dorlar’ın istilasına uğrayan Yunanistan’daki Akalar, Anadolu’ya, Ege kıyılarına göç ederek İonya bölgesini oluşturup, yüksek bir uygarlık kurmuşlar. 12 şehir devleti kurmuşlar. İyon Medeniyeti’nin en önemli kültür merkezleri Milet ve Efes idi.
Bugün gezilen Efes, Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö 300 yıllarında kurulmuş. Helenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemini yaşayan Efes; Roma İmparatorluğuna bağlı Asya Eyaletinin başkenti ve en büyük liman kenti olarak 200 000 kişilik nüfusa sahipmiş.
Lysimakhos tarafından antik kentin yeri değiştirilerek, adeta yeniden kurulmuş. Yeni Kent, Bülbül Dağı ile Panayır Dağı arasına, Miletos’lu Mimar Hipodamos’un ‘’Izgara Planı’’ uygulanarak kurulmuş.
Lysimakhos halkı, Artemis Tapınağı çevresinden yeni kente taşınmaya ikna etmeye çalışmış. Kente taşınma işlemi gerçekleştikten sonra, yeni liman ve liman yolu yapılarak ticari hayatın sürmesi amaçlanmış.
Özellikle M.S. 2. yüzyılda İmparator Traian ve Hadrian dönemlerinde kent en ihtişamlı görünümüne kavuşmuş. Halk ve şehir zenginleşmiş. Kent, resmi binalar, anıtlar ve çok zengin dekorasyonlu evlerle donatılmış.
Dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis Tapınağı’nın evi olan Efes, tarihin ticaret merkezi, hatta dini olarak Hıristiyanlık’ın Hac merkezi olarak görülüyor.
Antik Efes’de gezilecek yerler ve görülmesi gerekenleri sizler için sıraladık.
Mermer Cadde ( Aşk evi ve Efes Tuvaletleri)
Antik Efes Tiyatrosu ve Celsus Kitaplığı arasında kalan Mermer Caddesi, yürümesi zevkli bir caddedir. Caddeden kitaplığa doğru ilerlerken, sağ tarafta koruma altına alınan bir ayak izi kalıbı bulunuyor.
Kütüphane tarafında, Aşk Evinin karşısında, Mermerli Yolun kenarında; yere kazılmış bir ayak izi ve kadın figürü yer almakta. Aşk Evinin yönünü gösteriyor bu figürler. Ayak izinin ve kadın figürünün yanında, bir taç, bir kalp çizimi var. 100 m ilerideki Aşk Evini işaret eden, bu antik reklam panosunun yorumu: “Kraliçeler kadar güzel olan benim aşkımı istiyorsanız kavşakta soldaki eve gelin!”, başka bir yoruma göre de: “parası olan ve aşk arayanlar yolun sonundaki güzeli görün” anlamlarına gelmekteymiş.
Kitabeden aşk evi olduğu anlaşılan yapı, M.S. 1.yy’da İmparator Trajan döneminde inşa edilmiş. Evin mozaiklerinde yılın 4 mevsimi tasvir edilmiş. Aşk Evi hemen arkasındaki Scolastika hamamı ile bağlantılıymış. Arkada tuvaletler ve Skolastika hamamı ile ortak bir yapı oluşturmakta. İki katlı bir yapı.
Üst kattaki odaların kızlara, alt kattaki odaların ise konuklara ait olduğu düşünülmekte. Aşk Evinin baş salonunu mozaik döşeli yemek odası oluşturuyormuş. Bu Aşk Evi Venüs (Aphrodite)’e adanmış. Salonda da bir Venüs heykeli bulunmaktaymış.
Bu Aşk Evi Pompei’dekilerle karşılaştırıldığında büyüklüğüyle dikkati çekmekte. Efsaneye göre evli olanların Ask evine gizlice girebilmesi için Celsus kütüphanesi ile Skolastika Hamamı’na gizli bir geçit yapılmış. Hatta Ask evinin sahibinin bu geçit için kütüphaneye hatırı sayılır para verdiği söylenir.
Bu ayak izi, Celsus Kitaplığı’nın karşısında bulunan ve aşk evi (genel ev)olarak adlandırılan mekâna yönlendirmek için yapılmış. Parası olan ve aşk isteyenleri yönlendiren bu tabela, tarihin ilk reklam panosu.
Efes Antik Kenti’nin tuvatleri de görülmeye değer. Eskiden kadın erkek karışık yanyana bir sohbet ortamında giderilirmiş tuvalet ihtiyacı. Bu tuvalet deliklerinin altından akan su, tuvaletleri nehre ya da denize götürürmüş. Tuvaleti yapan kişinin önündeki başka bir oluktan akan temiz su ile de ilgili yerlerini temizlerlermiş. Fotoğrafta gördüğünüz gibi insanlar yan yana, kadın-erkek karışık olarak küçük deliklere oturarak ihtiyaçlarını giderirlermiş. Tuvaletin arkasında bulunan hamamda kullanılan su bu kanallardan geçerek dışkıların taşınarak koku sorununu önlüyormuş.
Efsanalere göre soğuk havalarda zenginler tuvalete oturmadan önce, ısıtmaları için hizmetçilerini oturturmuş.
Celsus Kitaplığı
Kuretler Caddesi ile Mermer Caddesi’nin kesiştiği köşede yer alan Celsus Kitaplığı, MS 135 yılında, Asya Konsülü Julius Aguila tarafından, 70 yaşında ölen babası Celsus Polemans için inşa ettirilmiş.
Büyük bir olasılıkla oğul Aquila, öncelikle babasının vasiyetini yerine getirmek amacıyla kütüphane yerine mezar anıtı yaptırmak istemiş, mezar anıtı yapımı için izin alamadığı için kütüphane yaptırmak zorunda kalmış. Önce yapının merkezine babasının lahti (mezarını) yerleştirilmiş sonra inşaat devam etmiş. Yapının en ilgi çeken kısmı restore edilmiş olan iki katlı ve çok süslü cephesidir.
Ön cephenin iki katlı görünümüne karşın yapının içi üç katlı.Kitaplar (rulolar halindeki 14 bin el yazmaları) üst iki kattaki dolap nişlerinde saklanırmış. Bu nişlere önündeki ahşap balkonlardan ulaşılabilirmş.
Birçok ünlü kişi, Celsus Kitaplığı’ndaki yazıları okuyarak büyümüş, yetişmiş ve kendi alanlarında lider insanlar olmuşlar.
Bugün, Viyana Müzesi’nde sergilenen, fakat eskiden Celsus Kitaplığı’nın ön cephesinde yer alan dört kadın heykeli; Akıl, Kader, İlim ve Erdem öğelerini temsil ediyormuş. Bugun kütüphanenin girişinde bulunan 4 adet kadın heykeli Viyana müzesinde sergilenenlerin kopyası.
Döneminde yaşanan bir Goth saldırısı neticesinde alev alan kütüphanenin orta kısmı kitaplarla birlikte tamamen yanmış. Roma dönemi yapılarının en güzel eserlerinden biri olan Celsus Kitaplığı, parşömen üzerine yazılmış el yazmalı 14 bin kitaba sahipmiş ve bu kitaplar rulolar halinde, üç katlı olan yapının üst katlarında saklanıyormuş. Kitaplık, kütüphanenin yanısıra mezar anıtı olarak da kullanılmış.
Yamaç Evler
Bülbül Dağı’nın yamacında bulunan Yamaç Evler, Efes kentinin ileri gelenleri ve zenginlerinin yaşadıkları evlermiş. Her evin kendi avlusu ve alttan ısıtmalı sistemleri varmış.
Bundan 50 yıl önce 1962 yılında keşfedilen Romalıların şehir merkezi Efes Antik Kenti’nin tam merkezinde bulunan ve 4 bin metrekareye yayılmış alan Yamaç Evleri. Günümüze kadar şaşırtıcı biçimde korunarak gelmiş olması, Yamaç Evleri’nin en önemli ve özelliği.
Yamaç Evler; Helen ve Roma çağlarından kalma Efes kentinin merkezinde bulunuyor ve günümüzde burası, Kuretler Caddesi şeklinde adlandırılıyor. Cadde, iki yüksekçe tepenin arasına yerleşmiş. Roma döneminin varlıklı üst sınıf yaşantısını günümüze taşıyan ve eşsiz mimarlık eserleri olarak kabul edilen evler, cadde ile tepelerden birinin yamaçları arasında kurulmuş. Caddenin o çağdaki adının Embolos olduğu sanılıyor.
Tiberius(MS 1.yy) döneminde inşa edilmiş evler, büyük bir depremle yok olmuş 3. yüzyıla kadar kullanılmış. Evlerde, günümüzdeki merkezi ısıtma sistemine benzer bir uygulama gerçekleştirilmiş. Hamam benzeri merkezi ısıtma yerleri oluşturulmuş. Mutfak, kabul ve bazı yatak odalarındaki çeşmeler künklerle merkezi ısıtma merkezlerine bağlanmış.
Fritz Krinzinger 1940 doğumlu, Avusturyalı bir bilim adamı. 1998 yılından başlayarak da, Efes’teki kazının başkanlığını yürütüyor.
Krinzinger, evlerin serüvenini kısaca şöyle özetliyor; “Yamaç Evler, 1960’lı yıllardan başlayarak ortaya çıkartılmaya başlamış ve ilk kez, Yamaç Ev 1 adı verilen, çok parçalı bütün kazılmıştı. Burasının toplam alanı, yaklaşık 3.000 m2’ydi. Ortaya çıkarılan altı tane tek katlı ev, M.Ö. 1. yüzyılda inşa edilmiş ve arazinin yükseltisine uygun biçimdeki dört taraçaya yayılmıştı. Bu, en eski dönem evlerin üstünde daha sonraları yeniden inşa edilmiş bir peristil evin (ortası avlulu ev) kalıntıları çok iyi korunmuştu. Öyle ki, birkaç katlı olmasına rağmen, onarımı yeniden yapılabilmişti. Kazılardan elde edilen bilgilere göre, daha sonra Erken İmparatorluk döneminde bu yapı tarzı bırakılmış, ama, yerine 1.400 m2’lik bir alanı kaplayabilen gösterişli bir yapı inşa edilmişti.”
Bugün üzeri özel bir çatı ile kaplı olan bu evler disardan oldukca sade gorunseler de, icleri oldukca suslu ve iyi dekore edilmiştir. Duvar ve yerleri göz alıcı mozaik ve fresklerle süslenmiş.
Yamaç Evler’nin, onca depreme karşın ayakta kalıp iyi bir şekilde korunarak bugünlere gelebilmesi arkeologları bile şaşırtıyor. Bu özel alanın zarar görmemesi için yapılan cam yürüyüş yolları üzerinden gezebiliyorsunuz. Malzeme cam olduğu için altınızdaki katmanları da rahatça görebiliyorsunuz.
Evlerde mermer döşemeler, mozaik kaplamalar, karolar oldukça etkileyici. M.S. 3. Yüzyıl’da bir deprem geçirdiği anlaşılan evlerin yeniden onarıldığı ve yenilendiği tahmin ediliyor. Efes’li elitlerin günlük yaşamlarını yansıtan evlerin belediyeye misafir ağırlama ve günlük işlerinde kullanması için verildikleri de biliniyor.
Roma İmparatoru Agustus zamanında Asya eyaletinin başkenti olan Efes’te 200 binin üzerinde insan yaşadığı tahmin ediliyor.
Büyük Tiyatro
Efes Antik kentdeki, 25 bin kişilik oturma alanı ile dünyanın en büyük izleyici kapasitesine sahip Efes Tiyatrosu. Tiyatro MS 2. yüzyılda tamamlanmış. Helenistik döneme ait olan tiyatro, 41,65 metre uzunluğundaki ve 10,77 metre enindeki sahne binasıyla devasa boyutlardaymış. Tiyatro altyapısı olarak dağ yamacının kullanıldığı tarihi yapıda gladyatör dövüşleri yapılır, toplantılar düzenlenir ve tiyatro gösterileri sergilenirmiş.
Panayırdağ’ın batı yamacına kurulmuş olan Efes Antik Kenti Büyük Tiyatro, liman yönü olan batıya bakmakta. Böylece şehrin en büyük yapısı gemi ile gelen ziyaretçiler tarafından çok uzaktan görülebilmekteymiş. Helenistik dönemde yamacın doğal kaya yapısı altyapı olarak kullanılarak inşa edilmiş.
Liman Caddesi
Efes eskiden bir liman kentiymiş. Liman caddesinin önündeki düzlüğün olduğu alanda bir koy bulunuyormuş. Antik Çağ’lardan itibaren Küçük Menderes – ve Marnas Çayı‘nın sularıyla taşınan alüvyonlarla dolmuş Efes kentinin önü. Alüvyonlar yer ettikçe deniz uzaklaşmaya ve Efes’te ticaret gerilemeye, küçülmeye başlamış.
Liman Caddesi, diğer bir ismiyle Arcadiane, tiyatro ve çevresini limana bağlayan en önemli cadde. Eskiden 11 metre genişliğindeki ve 600 metre uzunluğundaki Liman Caddesi’nin diğer ucunda koy varmış. Tiyatro oyunları sergilenirken, izleyicilerin denizi de görmesi mümkünmüş. Kentin en uzun ve geniş caddesi olan Liman Caddesi’nde, sütunlar ile birlikte kentin ileri gelenlerinin heykelleri sergileniyormuş.
Agora
Mermer Caddesi’nin yan tarafındaki büyük harabe antik kentin Agora’sı. Buradaki agora sütunları tarihe dayanamamış ve yerle bir olmuş. Dönemin ticari pazar yeri ve toplanma alanı olan agora, antik limanın yanıbaşında, kare şeklinde ve çok hareketli bir yermiş.
Hadrianus Tapınağı
İmparator Hadrianus adına inşa ettirilen tapınak, Korinth düzenli ve frizlerinde Efes’in kuruluş efsanesi işlenmiş.
Antik çağlarda insanlar Mil Taşları ile yönlerini bulurlarmış. Helenistik dönemde bu taşlara “stadia (185 metre)”, Roma döneminde ise “milla passuum (bin adım)” denilirmiş. Taşların üzerine dönemin imparatorunun adı kazınır ve iyi görülebilmesi için kırmızıya boyanırmış. İmparator değiştiğinde (öldüğünde) adı silinerek, yeni imparatorun adı yazılırmış.
SkolastikaHamamı, girişi Kuretler Caddesi üzerinde bulunan 3 katlı bir yapı.
Hamamı önemli kılan iki özelliği var. Biri yoksullardan giriş ücreti alınmaması ve bu bize medeniyetin belki de en önemli unsuru sınıf ayrımıyla mücadele ettiklerini ve temizlik gibi en temel ihtiyaca herkesin ulaşmasını sağladıklarını gösteriyor.
Diğeri ise dönemine kıyasla ileri teknoloji kullanılması. Hamam sadece temizlenmek için değil aynı zamanda sosyalleşmek ve eğlenmek için de kullanılan bir mekan.
Kuretler Caddesi
Dikey ızgara planına uygun olarak yapılan Kuretler Caddesi, Celsus Kitaplığı’nın yanında bulunan Mermer Cadde ile başlar. 210 metre uzunluğundaki ve 6,80 – 10 metre genişliğindeki caddenin paralelindeki dükkanlarda sanatçılar ve lokantacılar satış yaparlarmış. Altından kanalizasyon geçen ve önceleri taşıt trafiğine açık olan cadde, inşa edilen Herakles Kapısı ile trafiğe kapatılmış.
Domitian Tapınağı
Odeon’dan Kuretler Caddesi girişine uzanan yol üzerinde bulunuyor.
Efesliler, İmparator Domitian’ın sağladığı olanaklara minnetlerini göstermek için bu tapınağı yapmışlar. Domitian Efes’te adına tapınak yapılan ilk imparator.
Tapınaktaki kült heykeli Hristiyanlığın kabul edilmesiyle tahrip edildiğinden baş ve kol bölümleri dışında günümüze ulaşan bir parçası ne yazık ki bulunmuyor.
Meryem Kilisesi, Liman Caddesi’nin kuzeyinde bulunuyor. Dünyada Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden biri.
Aynı zamanda Katolik mezhebinin doğduğu yer. Meryem, bu kilisede “Tanrı Annesi” olarak kabul edildiğinden Hristiyanlar için çok özel bir anlamı var.(III. Ekümenik Konsey)
Odeon
Döneminde kent meclisi toplantıları, tiyatro ve yarışmaları Odeon denilen yerlerde yapılırdı. Efes Antik Kentindeki Odeon, tiyatro biçimli 1400 kişilik bir alan. Günümüzde zaman zaman klasik müzik konserleri ve jazz festivallerine ev sahipliği yapıyor.