Şanlıurfa’nın uçsuz bucaksız ovasında, zaman adeta duruyor… Ve tam o anda karşıdan, külah şeklinde sıralanmış o tuhaf ama sevimli evler beliriyor: Harran Kümbet Evleri! Bu evler yaz sıcağında buz gibi, kışınsa sıcacık. Yani doğanın en tatlı numarası gibi! İçeri girdiğinizde hemen fark ediyorsunuz: ne klima var, ne soba… ama ortam mis gibi serin ya da sıcacık. Şimdiye kadar yapılmış en sade, en zeki mimari çözümlerden biri!Ama bitmedi… İşin asıl şaşırtıcı kısmı şu:
🏛️ Biraz da Avrupa’dan Esintiler: Trulli Evleri ve Vergi Hilesi 😄

Tarihçiler, Harran evlerinin mimari kardeşlerinin ta İtalya’ya kadar uzandığını söylüyor. Etrüskler, Anadolu’dan göç edip Avrupa’ya giden ilk medeniyetlerden biri. Gittikleri yerlerde de mimarilerini yanlarında götürmüşler. Özellikle İtalya’nın güneyindeki Trulli Evleri, Harran evlerine oldukça benziyor.
Neden mi konik çatı? İşin içinde biraz vergi oyunu var! 😄
O dönemde İtalya’da izinsiz yerleşimlere ağır vergiler getirilmiş. Sistem şöyleymiş: “Çatısız ve harçsız yapılar ev sayılmazmış.” Eee, halk da çözümü bulmuş: harç koymadan üst üste dizilmiş küçük taşlarla çatısı sökülebilen konik evler yapmışlar. Vergi memurları geldiğinde, köylüler çatıyı hop diye söküyor, “Bakın ev değil, taş yığını!” diyormuş. Sonuç: sıfır vergi, maksimum zeka!
Ne yazık ki bizim Harran evleri zamana biraz yenik düşmüş gibi. Ama Trulli Evleri, restore edilerek adeta küllerinden doğuyor.

Kümbet Evlerini Ev Sahibinden Dinleyelim
Ben gittiğimde gezdiğim evler tertemiz ve çok bakımlıydı. Güler yüzlü bir ev sahibi, ücretsiz rehberlik yaptı. İstersen içeri girip evleri keşfedebiliyor, bol bol fotoğraf da çekebiliyorsun. Hatta ev sahibin “şuradan çek daha güzel çıkar” diye öneri bile veriyor! 📷Ve o kadar bilgiliydi ki… sadece evleri anlatmadı, bir de bize unutulmaya yüz tutmuş bir hikâye anlattı: Höllük Toprağı.
Höllük Toprağı: Eski Zamanın Bebek Bakımı Sırrı!
Eskiden, özellikle Urfa gibi kışları soğuk geçen yerlerde bebek bezinin yerini alan doğal bir yöntemmiş. Höllük, kil ağırlıklı, suyu çok iyi emen bir toprak türüymüş. Öyle sıradan bir toprak da değil; belli yerlerden, birkaç metre derinden çıkarılır, evlere getirilip elenir, kurutulur, sonra da saklanırmış. Kullanılacağı zaman kavrulurmuş ki bebek hem sıcak kalsın hem de pişik olmasın.
“Eledim eledim höllük eledim, aynalı beşikte bebek beledim…”
İşte bu türkü, o toprakla büyüyen nesillerin duygusunu anlatıyor.
Bebek altına yaptığı halde poposu kuru kalıyor, üşümüyor, pişik de olmuyor. Yani tamamen doğayla uyumlu, organik bebek bakımı. 🤗
Eğer bir gün yolun Harran’a düşerse, sadece fotoğraf çekmekle kalma. O evlerin içine gir, taş duvarlarına dokun, hikâyelerini dinle. Belki sen de bir höllük toprağının sessizce fısıldadığı eski bir masalı duyarsın…
