Hitit devletinin başkenti olan Hattuşa’da (Boğazköy) en erken yerleşme Kalkolitik dönemden kalma.Çorum, binlerce yıldır üst üste birçok medeniyete beşiklik etmiş. Şehrin etrafında farklı uygarlıkların izlerini görmek mümkün. Bölge maden yatakları bakımından da zengin olduğundan tarih öncesi dönemde de tercih sebebi olmuş.
Çorum’da Büyük Güllücek, Boğazköy, Alacahöyük, Eskiyapar, Kayapınar, Kuşsaray’da yapılan kazılarda Kalkolitik dönem izleri görülmüş.
Çorum ilinin antik dönemde en parlak dönemi Tunç çağıymış. (MÖ 3000-1200) Erken Tunç çağında yaşamış olan Hattiler Anadolu’nun ismi bilinen en eski yerli kavmi. Hatti ülkesi küçük beyliklerden oluşmaktaymış.
YouTube Kanalımıza Abone OlunHititler, Hattilerin devamı gibi düşünülse de yapılan kazılar sonucunda iki farklı halk olduğu kanıtlanmış. İleri bir uygarlık seviyesine gelmişler fakat Hitit’lere yenilmişler. Aslında bu dönemde buralarda olan diğer kavimler ve uygarlıklar gibi hepsi Hitit’lere bağlanmış.(MÖ 1650-146).
Hint-Avrupalı bir kavim olan Hititler’in, MÖ 3000’li yılların sonunda, 2000’li yılların başında küçük gruplar halinde Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya girdikleri en kabul gören tezlerden. Diğer bir tez Çanakkale Boğazı’ndan, bir başkası ise, Karadeniz’den geldikleri varsayımı. Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri’ni egemenlikleri altına almışlar.
Mısır, Babil ve Mitanni gibi Eski Doğu’nun büyük güçlerinden biri olan Hititler, yaklaşık MÖ. 1200 yıllarına kadar Anadolu’nun büyük bir kısmına ve zaman zaman da Kuzey Suriye’ye hükmetmişler.
Bu İmparatorluğun başkenti Hattuşa, Çorum’un 80 kilometre güneybatısında, Boğazkale ilçesinde. Hattuşa’nın en büyük ve en etkileyici kutsal mekanı, şehrin dışında yer alan, yüksek kayalar arasına saklanmış Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı.
Tapınak ’ta 90’dan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürünü yaratıklar kaya yüzeyine işlenmiş. Yazılıkaya “Yeni yıl şenlikleri evi” olarak tanımlanabilir.
Hitit kült (dini tören) metinlerine göre yeni yıl ve ilkbahar törenlerinde bir araya gelen tüm tanrılar “fırtına tanrısı’nın evi’nde” toplanırmış. Bu şenlikte kentin diğer tüm tapınaklarından tanrı heykellerinin törensel bir alayla Yazılıkaya’ ya taşınmış olabileceği düşünülüyor.
Kayaya işlenmiş kabartma figürlerin özel bir düzen içinde. Mezopotamya uygarlığı ile doğrudan ilişki kurmuşlar. Bu durum ileri uygarlık olan Mezopotamya’daki gelişmelerin Anadolu’ya taşınmasında önemli rol oynamış.
Mısır Firavunu II. Ramses ve Hitit’ler arasında çıkan Kadeş savaşı sonucunda yapılan Kadeş Anlaşması tarihin en eski yazılı anlaşması olarak bilinmekte. (MÖ 1269) Bu durum iki devletinde yazıyı kullandıklarının göstergesi. Bu antlaşmada Hitit kraliçesinin de imzası yer almış. Bu durum Hititlerde kraliçenin devlet işlerinde söz sahibi olduğunu göstermekte.
Hitit krallığı ilk dönemlerde küçük beyliklerin birleşmesinden oluşan feodal bir devletmiş. Yeni krallık döneminde feodal beylikler kaldırılmış, yerlerine valiler gönderilmiş. Hititlerde kral başkomutan, baş yargıç ve başrahipmiş. Hitit kralı bütün güçleri tek elinde toplayarak merkezi otoritesini güçlendirmiş.
Kralın yanında Pankuş Meclisi de yönetimde söz sahibmiş.Kralın yanında bir meclisin bulunması Meşruti bir yönetimin bir kanıtı.Krallık babadan oğlu geçiyormuş. Kraldan sonra devlet yönetiminde en yetkili kişi Tavananna denilen kraliçeymiş.
Çok tanrılı bir inanışları varmış. Her şehrin bir tanrısı vardı. Komşu ülkelerinde tanrılarına taparlarmış. Bu dönemde Anadolu’ya Bin Tanrı İli denirmiş.
Hitit hukuk sistemi Sümer kanunlarından etkilenerek hazırlanmış.Sümerlerde olduğu gibi Hititlerde de mülkiyet hakkı güvence altına alınmış.
Hititler aile hukukuna ve ceza hukukuna büyük önem vermişler, yaptıkları medeni kanunla evliliği resmi sözleşme haline getirmişler.
En ağır suç devlete başkaldırmakmış ve ölümle cezalandırılıyormuş. Hititlerde devlete isyan edenlere ölüm cezası verilmesi, devletin bütünlüğünü korumaya önem verdiklerini gösterir.Hititlerde toplum sınıflara ayrılmış.
Sosyal tabakanın en altında yer alan kölelerin mülkiyet hakları varmış. Bedel ödeyerek hürler sınıfına geçebiliyorlarmış. Hitit ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanıyormuş. Anadolu’da tımar sistemini ilk Hititler uygulamışlar.
Çivi yazısını kullanmışlar.Hititler her yılın önemli olaylarını kaydederek tarih yazıcılığına katkıda bulunmuşlar. Anal adı verilen yıllıklara Hitit krallarının başları kadar yenilgileri de yazılmış. Olaylar tanrılara hesap verme inancıyla yazıldığı için doğru olarak kaleme alınmış.
Hitit İmparatorluğu yaklaşık MÖ 1200 tarihlerinde yıkılmış. Hititlerden sonra bu bölgede Frigler yönetimi ele geçirmiş. Frigler yıllık tutmadıklarından bugüne kadar kalmış olan yazılı belge çok az maalesef. Frigler MÖ 690’da Kimmerler tarafından yıkılmış.
Friglerden sonra, Çorum, Tokat, Amasya, Yozgat, Sivas, Nevşehir, Kayseri, Malatya illeri o dönem Pers hâkimiyetindeki Kapadokya sınırları içinde yer almış. Persliler, MÖ 6. yüzyıldan Darius III’ ün İskender’e yenilmesine kadar geçen 250 yıl süresince Kapadokya’ya Pers kültürünün ve dininin etkileri görülmekte.
İskender’in Pers imparatorluğuna son vermesi ile yeni bir dönem başlamış. Kapadokyalılar İskender’in hâkimiyetini kabul etmemiş, Pers soylularından birini kral yapmış.
Roma devleti, MÖ 133 yılında ölen Bergama Kralının vasiyeti üzerine topraklarını Roma’ya bırakmış. Roma böylece Anadolu’ya ilk adımını atmış MS 74 yılında ölen Bitinya Kralıda topraklarını Roma’ya bırakmış.
Roma imapartoru Agustus, Roma topraklarına bağlı eyaletleri Senato ve İmparatorluk eyaletleri olmak üzere ikiye ayırmış. Stratejik önemi olan yerler İmparatora bağlı iken, tehlikeden uzak, yerler senatoya bağlanmış. MÖ 25 yılında Agustus Anadolu’da kendisine bağlı Galatya eyaletini kurmuş.
Hititlerin önemli bir kült ve sanat merkezi olan Alacahöyük ‘te 1935 yılında başlayan Alacahöyük kazılarında 4 uygarlık açığa çıkartılmış. Çorum’un 45 km güneybatısında yer alan Alacahöyük’ü gezerken karşılaşılan anıtsal kapılar ve taş temeller Hitit İmparatorluk Çağı’na (MÖ 1450-1200) tarihlenmekte.
Orta Anadolu’da MÖ yaklaşık 1750 yıllarına kadar süren Hatti Dönemi, Hititlerin Anadolu’ya gelip bir krallık kurmalarıyla son bulmuş. Ancak, Hatti kültürünün izleri Hitit Uygarlığı içinde de devam etmiş.
Alacahöyük’te 4 kültür katı ve 14 yapı katı tespit edilmiş.Hitit mimarlığına ve sanatına ışık tutan Alacahöyük’ün en önemli buluntuları kraliyet mezarları. Eski Tunç Çağı’na tarihlenen mezarlarda, süs eşyaları, güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri gibi süs eşyaları bulunmuş.
Bu mezarlardan çıkarılan güneş kursları yanlış bir algılama ile “Hitit güneş kursları” olarak bilinmekte. Aslında Hatti Çağına aittir bu güneş kursları.
Kimi zaman üremeyi simgelemek için kuş ve ağaç, barışı simgelemek içinse geyik figürü kullanılmış. Güneş kurslarının bir kısmının o dönemin kutsal hayvanları sayılan geyik ve boğa heykelcikleri ile bezenmiş olmaları bu kursların kültsel bir işlevi olduğunun işareti. Bazılarının üstünde ses çıkarması için sallanan objelerde bulunmakta. Bu standartlar/güneş kursları başta Ankara Üniversitesi olmak üzere, birçok kuruluşun simgesi haline gelmiş.
Genellikle tunçtan yapılan günes kursları eskiden astrologlar tarafından yıldızların birbirlerine göre konumlarını belirlemekte kullanıldığı, daha sonra bu amaçla başka araçlar geliştirilince törensel bir nesneye dönüştüğü sanılmakta. Ortadoğu uygarlıklarında hükümdarlığın simgesi olan “alem”lerin atası kabul edilmekte.
Alacahöyük’te 3300 Yıllık Gizli Geçitte bulunmuş. Anadolu’nun bilinen en eski sulama barajıda Alacahöyük’de (MÖ 1249)
Haluk Bilginer, Sanem Çelik gibi birçok tiyatrocunun rol aldığı Hititler belgeselini seyrederek Anadolu’nun eski sahiplerini daha yakından tanıyabilirsiniz.
YouTube Kanalımıza Abone Olun