İçindekiler
Antik Yunan medeniyetin hem de tüm dünya edebiyatının en önemli ilk beş şairinden biri Homeros. İzmir’de doğmuş. Yaşamı hakkında çok az bilgi bulunur. Homeros’un gözlerinin görmediği ve yaşlı bir şair olduğu, uzun yıllar Ege adalarında yaşadığı diğer söylentiler arasındadır.
İlyada ve Odysseia Destanları’nın yaratıcısı veya derleyicisidir. Pek çok kaynak her iki destanın arasında uslup yönünden çok büyük farkın olduğunu kabul etmekte. Azda olsa en her iki destanı ayrı kişilerin yazmış olabileceklerine dair görüşlerde vardır.
İlyada (İllias), ilkçağdan kalma tek metindir. 24 bölümde, yaklaşık 16 bin dize uzunluğundadır. Kuşatması on yıl süren Truva Savaşı’nın 51 günlük son olaylarını anlatır. Eser; sık sık geriye dönüş ve yinelemelerle, Tanrılar ve insanlar dünyası arasında geçmektedir.
Truva savaşı
Yunan mitolojisinde, Truya’lı Paris’in Sparta Kralı Menelaus (Menelaos)’un karısı Helen’i kaçırması sonucunda Yunanlıların (Akaların) Anadolu’daki Truva kentine saldırmasını konu alan savaştır. Aslında asıl sebep bu değildir. Zengin ticaret yollarına hakim olan Truva kentini
Truva antik kenti döneminde çok önemli bir şehirmiş. Efsaneler şehridir aslında. Kaz dağları yazımda bu efsanelerden detaylı bahsettim.
10 yıl süren savaşında sonunda bıkan Aka’lar geri çekiliyormuş numarası yapıp hediye tahta at ile şehri son anda fethetmeyi başarmışlar.
Odysseus’un önerisiyle bir tahta at yapmışlar ve içine savaşçılar yerleştirdikten sonra, gemilerine binerek gitmiş gibi yapmışlar. Truvalılar hediye edilen bu tahta atı hiç düşünmeden kentin surlarından içeri almışlar. Ve gece olunca attan çıkan Yunanlılar kentin kapılarını açarak diğer arkadaşlarını da içeri almışlar ve kenti yerle bir etmişler.
İlyada’nın yetenekli bir yazarın derlediği destanlar bütünü olduğunu ileri sürenlerde vardır.
Yaklaşık olarak MÖ 8. yüzyılda yazılan 24 bölümlük İlyada destanı altılı ölçüyle yazılmıştır.
Homeros ve İlyada destanı
Kral Agamemnon, Truva Savaşı sırasında Akhalar’ın başkomutanıymış. Kralın en yiğit ve başına buyruk savaşçısı olan Aşil, kimseye boyun eğmeden, kendi bildiğince hareket edermiş. Aşil’in savaşta kaçırdığı Briseis adında Truvalı bir kız yüzünden Aşil ile Agamemnon arasında anlaşmazlık çıkmış. Tutsağı olan bir kızı babasına geri vermeye razı olan Agamemnon, onun yerine Aşil’in sevdiği Briseis’i istiyormuş. Agamemnon’a boyun eğmek zorunda kalan Aşil, kızı ona vermiş. Ne var ki, hırsını alamayarak savaştan çekilmiş.
İki ordu arasında savaş yeniden başlarken, Paris’in kardeşi Hektor, savaşın Paris’in Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helen’i kaçırması olduğunu ileri sürerek Paris ile Menelaos arasında dövüşle çözümlenmesini önermiş. Bu dövüşte tam Paris yenilecekken, annesi olan tanrıça Afrodit onu son anda kaçırarak kurtarmış. Böylece ordular arasında bir kez daha savaş başlamış.
Aşil savaşa katılmama kararında diretiyormuş; Truvalı Paris ise yenilginin acısını dindirmeye çalışıyormuş. Truvalılar Akhalar’dan biraz daha güçlü durumdaymış. Cesareti kırılan Agamemnon, Aşil’in savaşa dönmesini sağlamaya karar vermiş. Aralarındaki anlaşmazlığı gidermek amacıyla ona bir mektup gönderdiyse de Aşil onun isteğini reddetmiş.
Aşil’in çok sevdiği dostu Patroklos olağanüstü bir cesaretle Truvalılar’ın, gemilerini tümünü yakmasını engellemiş. Bunun üzerine Aşil kendi zırhını Potroklos’a vererek onun bu zırhla savaşa katılmasını önermiş. Patroklos savaş heyecanıyla onların peşine düşmüş ve Hektor, insanların yazgısını belirleyen tanrıların yardımıyla, onu öldürmüş. Truvalılar zaferin coşkusuyla Patroklos’un zırhını kentte dolaştırmışlar.
Patroklos’un ölümünden çok acı duyan Aşil, bunun hesabını Truvalılar’a ödetmeye and içmiş. Onu avutmak için gelen annesi Thetis, Aşil’e yeni bir zırh armağan etmiş ve öcünü almasına yardım edeceğine söz vermiş. Bu amansız savaşa bütün tanrılar karışmış. Aşil çok sayıda düşmanını öldürdükten sonra sonunda, Truva surlarının dibinde Hektor’la karşı karşıya gelmiş. Bu son vuruşmada Hektor yenilerek öldürülmüş. Aşil, Hektor’un ölüsünü arkasında sürükleyerek, arabasıyla Truva’nın çevresinde üç kez dolaşmış.
İntikamını alan Aşil, savaşın çıkmasına sebep olan, Helen’i kaçıran Paris’in attığı zehirli bir okla topuğundan vurulmuş. Tek zayıf noktasından aldığı yara, ölümüne sebep olmuş.
Tendona bu efsaneden esinlenilerek Aşil tendonu ismi verilmiş. ( Tanrıça Thetis Akhilleus’un ölümsüz olması için bebekken onu topuğundan tutup Hades ırmağı Styks’de yıkamış. Ancak topukları suya değmediği için yara alan tek yer topuğu olarak kalmış ve nitekim topuğundan aldığı yara öldürücü olmuş. (Aşil tendonu ismi de bu efsaneden gelir)
Homeros ve Odessa destanı
Odysseia destanı Truva’nın düşmesinden 10 yıl sonra Odysseus’un evine dönünceye kadar yaşadığı maceralarını anlatan epik bir destan. Bu destandaki olaylar Truva Destanındaki olayları izleyecek bir şekilde anlatılmış.