Aztekler İspanyolların gelmesinden önce Meksika’da büyük bir medeniyet geliştiren bir kavimmiş.
Aztekler, bugün Meksika’nun bulunduğu volkanik Texcoco gölünde bir adaya en büyük şehirleri Tenochtitlan’ı MS. 1325 yılında kurmuşlar. Askeriye, tarım ve tapınak inşasında kendilerini geliştirmişler ve büyük alanları ele geçirmişler. Diğer uygarlıklara göre genç olmalarına ve İnkalar kadar gelişmiş olmamalarına rağmen 365 gün takvimini ve hiyeroglif yazıyı kullanmışlar. İspanyolların işgaliyle 1521 yılında yıkılmışlar.
Aztekler gerçekten Kuzey Amerika yerlileri arasında her alanda en büyük ilerlemeleri kaydeden bir kavimmiş. Toprakları bugünkü Guatemala’dan başlayarak kuzeye doğru uzarmış. Aztekler ilk defa bu bölgeye yayıldıkları zaman Toltekler, Mayalar, Zapotekler gibi kavimlerin kültürlerini almışlar. Başkent Tenochtitlan 1325 yılında kurulduğu zaman şehrin nüfusu birkaç bin kişiyi geçmiyormuş. 1519’da ise nüfusu yüzbini bulmuş. Bu iki yüz yıla yakın zaman içinde Aztek medeniyeti günden güne gelişmiş.
İspanyol denizcisi Cortez, 1519’da Mexico Vadisi’ne geldiği zaman burada muazzam bir şehir görmüş. Büyük tapınaklarla, beyaz saraylarla süslü bu şehir Aztekler’in başkenti Tenochtitlan’mış. Şehrin mimarisi ve büyüklüğü Aztekler’in ileri bir medeniyete ulaştıklarını gösteriyormuş.
Aztekler’in, medeniyetlerini geliştirdikleri bu bölgeye kuzeyden geldikleri düşünülmekte. Yazılı kaynaklardan anlaşıldığına göre başlangıçta verimli topraklar arayan göçebe bir kavimlermiş. Meksika Vadisi’ne geldikleri zaman buranın yerlileriyle savaşmışlar.
Aztek hükümdarlarının en önemlisi I. Montezuma’dır. 1440’tan itibaren hükümdarlığı ele alan I. Montezuma devletin sınırlarını genişletmiş, memleketin topraklarını su baskınlarından koruyacak büyük bir bent yaptırmış.
Aztekler, İspanyol denizci Hernando Cortez’i ilk gördüklerinde kendi beyaz tanrıları Ouetzalcoati sanmışlar. Onların geleneğine göre bu tanrı günün birinde geri döneceğini söyleyerek, yüzlerce yıl önce denize açılıp gitmişti. II. Montezuma da başta olmak üzere, bütün Aztekler Hernando Cortez’i, beyaz tanrı sanarak ona zengin hediyeler vermişler. Gerçeği anladıkları zaman da iş işten geçmiş olmuş.
Aztekler’in esirlerini öldürme adeti İspanyolları çok korkuttuğundan, tapınaklarının yıkılmasına sebep olmuş.
Aztekler doğanın türlü kuvvetlerini canlandıran çeşitli tanrılara taparlarmış. Yapılan çeşitli dini törenlerin en büyük özelliklerinden biri insanların kurban edilmesiymiş. Hayat insanın sahip olduğu şeylerin en değerlisi olduğundan, Aztekler tanrılara hediye edilecek şeyin ancak hayat olabileceğine inanıyorlarmış.
Aztek devleti büyüyüp geliştikçe kurban edilen insanların sayısı da artmış. Tenochtitlan’daki büyük tapınağın açılış töreninde tanrılara 20.000 esir kurban edilmiş. Rahipler sıra ile esirlerin karnını yarar, kalplerini çıkarırlarmış. Aztekler’in bazen kurbanların etini yedikleri de olurmuş. Çünkü onlardaki faziletlerin böylece kendilerine geçeceğine inanırlarmış. Aztek savaşçıları, bu dini inanış yüzünden, savaşta düşmanlarını öldürmekten çok esir etmeye çalışırlarmış. İspanyollar’a yenilmelerinin başta gelen sebeplerinden biri de buymuş.
Aztekler’in çoğu çiftçilikle uğraşırmış. Mimarlık ve heykeltıraşlık da Aztekler’in en büyük başarılar gösterdikleri güzel sanat dalları olmuş. Aztekler, Mayalar’dan öğrendikleri bilgilere dayanarak, çok doğru sonuçlar veren bir güneş takvimi geliştirmişler.
Aztekler’in bir çeşit hiyeroglif yazıları varmış. Rakamları tespit etmeye yarayacak işaretler de kullanıyorlarmış, bu sayede tarihi olayları, bayram günlerini kaydedebiliyorlardı. Tıpta da son derece ileriylermiş.