İçindekiler
Ege’nin incisi İzmir… Enerjisi ile kendisine hayran bırakan bu şehir aynı zamanda Türkiye’nin en çok sevilen ve ilgi gören şehirlerinden biri. Ülkenin nüfus bakımından en kalabalık üçüncü şehri olan ve aynı zamanda hem ekonomik hem de tarihi ve sosyo-kültürel açıdan önde gelen şehirlerin olan İzmir; son yıllarda özellikle yakın civardaki köyleri ve beldeleri ile tatil denildiğinde de ilk akla gelen yerlerden.
Çeşme, Alaçatı, Karaburun, Urla gibi köyleri ile yaz sezonunda ben de buradayım diyen İzmir; bunların yanı sıra uluslararası fuarları ve sakinlik arayanların da kendilerini bulacağı gizli rotaları ile dolu dolu bir yer. Hem muhteşem doğası hem de tertemiz plajları ve 8500 yıl öncesine dayanan tarihi ile ziyaretçilerine dolu dolu bir seyahat sunan İzmir; aynı zamanda bir liman kenti olduğu için hareketliliğini ve enerjisini hiç kaybetmiyor.
Eğer sizin de planlarınızda İzmir ve çevresi var ise o kadar gezilecek ve görülecek yer var ki; planlı ve nasıl bir tatil istediğinizi önceden belirlemeniz ilk şart; Deniz tatili mi arıyorsunuz yoksa gezilecek yerleri gezip İzmir’i karış karış keşfetmek mi istiyorsunuz? Bu güzel şehirde tarihi bir yolculuğa mı çıkmak istiyorsunuz yoksa yakın civardaki köyleri gezip metropolden uzak kalarak sakin bir tatil mi yapmak istiyorsunuz? Kafanız karışık ise ben sizin için İzmir’in gezilip görülmesi gereken yerlerinden tutun da nerede ne yiyebileceğinize ve hangi plajlarda yüzebileceğinize kadar detaylı bir rehber hazırlayarak kafanızdaki soru işaretlerini yok etmeyi kendimie hedef koydum. İzmir’in gezilecek yerleri nerelerdir? İzmir’e nasıl gidilir? İzmir’de ne yenir, İzmir’in ünlü sokak lezzetleri nelerdir? Gibi birçok sorunun cevabını sizin için bu rehberde birleştirdim.
Hazırsanız; İzmir’i keşfetmeye başlayalım mı?
İzmir Nerededir?
İzmir; Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde yer alan ve etrafı Aydın, Balıkesir, Manisa illeri ve Ege Denizi ve Ege Adaları ile çevrili olan ülkenin nüfus bakımından en büyük üçüncü şehridir. Yüz ölçümü olarak bakıldığında da ülkenin en büyük yirmi üçüncü ilidir. 2020 itibarıyla nüfusu 4.394.694 kişi olan İzmir; özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistlere de ev sahipliği yapmaktadır.
İzmir’e Nasıl Gidilir?
İzmir’e seyahatiniz kara yolu üzerinden olacaksa birçok farklı güzergâh üzerinden İzmir’e ulaşabilirsiniz. Çanakkale, Bolu, Ankara ve Bursa üzerinden İzmir’e ulaşabileceğiniz gibi; yeni yapılan köprüler ve geçişler sayesinde de süreyi oldukça kısa bir hale getirebilirsiniz.
İzmir’e hava yolu aracılığı ile ulaşım sağlayacaksanız Adnan Menderes Havalimanı’nı kullanmanız gerekecektir. Her yıl hem yurtiçinden hem de yurtdışından onlarca turisti ağırlayan bu havalimanı; İzmir merkeze yaklaşık 20 km uzaklıktadır. Havalimanına indikten sonra isterseniz özel araç kiralayabilir; isterseniz de havalimanının transfer araçlarından faydalanabilirsiniz. Eğer yaz tatili için geldiyseniz ve belirli bir tesise gidecekseniz tesis ile iletişim kurarak havalimanı transfer hizmetlerinden de faydalanabilirsiniz.
İzmir’in Tarihi
İzmir; her ne kadar deniz –kum- güneş ile birlikte anılsa da aslında tarihi çok eskilere dayanan ve kültürel anlamda oldukça zengin bir ilimiz. Çevresinde bulunan antik kentler, kültürel noktalar, tarihi çarşılar ve mahalleler ile keşfettikçe sizi şaşırtacak bir potansiyele sahip. Tarih boyunca birçok medeniyete de ev sahipliği yapan İzmir’in adının eski dönemlerde Smyrna olduğu bilinmekte. İzmir’in ilk dönem isminin Smyrna olmasında ise kentin kurulduğu yerin yakınında bulunan kutsal bir alanın etkili olduğu sanılmakta.
Antik Çağ
İzmir’in tarihine doğru bir yolculuğa çıkacak olursak; Antik Çağ’a kadar uzanmamız gerekmekte. MÖ 1050 yılı civarında Dorlar Yunanistan’ı istila ettiğinde; Dorlardan kaçan kavimler Anadolu’ya doğru geçerek burada yerleşimler kurmaya başlamış. Bu kavimlerden birisi olan ve Yunanistan’dan ayrılan Aioller, Edremit ve Çandarlı Körfezi civarına yerleşmiş; İyonlar ise bugünkü İzmir ve çevresine yerleşmiş.
Antik Çağ izlerine ilk olarak İzmir’in Bergama ilçesi sınırlarında bulunan Pergamon Antik Kenti’nde rastlıyoruz. Misya bölgesinin önemli merkezlerinden birisi olan bu antik kentin yanı sıra Kyme ve Pitane Antik Kentleri de İzmir il sınırları içerisinde yer almakta.
MÖ. 1000 yıllarından ise yine Dorların Yunanistan’ı işgalinden kaçan Akalar tarafından kurulan ve 12 bağımsız İyon şehir devletinden 7 tanesi günümüzde İzmir il sınırları içerisinde yer almakta. Bu şehir devletleri; Phokaia (Foça), Klazomenai, Erythrae, Teos, Kolophon, Lebedos, Ephesos (Efes)’tir.
Eski İzmir diyebileceğimiz Smyrna kenti; yüz ölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir yarım ada üzerinde kurulmuş. Ancak sonraki yıllarda Meles Çayı’nın getirdiği topraklar ile günümüzün Bornova ovası oluşmuş ve Smyrna kentinin kurulduğu yarım ada bir tepeye dönüşmüş. İzmir’deki Bayraklı/Tepekule Höyüğü ilk yerleşim yeri olarak tespit edilmiş ve yapılan son kazılar ile çevresindeki yerleşimlerin de MÖ 3000 yıllarına kadar gittiği keşfedilmiş. İzmir ve çevresinde yapılan bu kazılarda elde edilen bilgilere göre; Erken Tunç Çağında İzmir’e ilk yerleşenler; evlerini höyüğün en üst düzeyinde ve deniz seviyesinden yaklaşık olarak 3 ile 5 metre yukarıdaki kayalar üzerine oturtmuşlar.
2005 yılında yapılan kazılarda ise İzmir kentinin tarihinin MÖ 6500 yılına kadar uzandığı keşfedilmiş ve İzmir’deki ilk yerleşimin Neolitik Çağ’da Bornova Ovası’nda başladığını ortaya çıkarılmış.
Smyrna kenti 7. Yüzyıldan itibaren ise bir şehir devleti kimliğine kavuşmuş ve bin kişilik bir nüfus şehrin içerisinde yaşarken, kalan nüfus tarlaların, zeytin ağaçlarının, üzüm bağlarının, çömlekçi ve taş ustalarının bulunduğu civar köylerde yaşamış. Bu dönemlerde insanlar geçimlerini tarım ve balıkçılıktan sağlıyormuş.
Eski Smyrna Kenti; güçlü bir şekilde varlığını sürdürürken; o dönemden günümüze kalan en önemli eserlerden birisi de Athena Tapınağı’ydı. Smyrna artık küçük bir liman kasabası olmaktan çıkarak Akdeniz ticaretinde yer alan bir şehir merkezi halin gelmiş. İlerleyişini daha da sürdüren bu kent; Akdeniz’in önde gelen bir kültür ve ticaret merkezi olmuş.
Lidyalılar/Pers dönemi
Tarih boyunca birçok medeniyeti topraklarında ağırlayan Smyrna kenti; Ege Bölgesi için önemli uygarlıklardan birisi olan Lidyalıların da kısa sürede ilgisini çekmeyi başarmış. Hem kendi başkentlerine yakın oluşu hem de bir liman kenti olmasından dolayı Lidyalılar; MÖ 610-600 yıllarında şehri ele geçirmiş. Bu ele geçiriş sırasında şehrin bazı kısımları yakıp yıkılsa da; son dönemlerde bölgede yapılan kazılarda görüldüğü üzere Lidyalılar döneminde bu tahribatlar çabuk bir şekilde onarılmış. Ancak Lidyalıların bu egemenliği uzun sürmemiş ve Anadolu’nun da dışından gelen bir istila ile Eski Smyrna’nın tarihi bir kent merkezi olma durumu sona ermiş. Pers imparatoru Büyük Kiros Lidyalılar ile yaptığı ve kazandığı savaş sonrasında diğer Ege şehirleriyle birlikte Smyrna kentini de hâkimiyeti altına almış.
Milâttan önce 386 yılında Ispartalılar’la Persler arasında yapılan anlaşma sonrasında da Smyrna şehri Pers hâkimiyetinde kalmış. Sonrasındaki iki yüz yıl kadar süreçte de Smyrna kenti eski önemini ve işlevini yitirmiş.
Hellenistik dönem/Roma dönemi
M.Ö. 334 yılına geldiğimizde ise tarih sahnesine Büyük İskender çıkarak Persler’e karşı savaşmak üzere Anadolu’ya geçmiş. Ephesos’a kadar ilerleyen Büyük İskender, rivayet odur ki bugünün Kadifekale sınırları içerisindeyken gördüğü bir rüya üzerine burada yeni bir şehir kurulmasını tavsiye etmiş. Bunun üzerine bugünkü İzmir Kadifekale eteklerinde kurulmuş ve halk burada iskân etmeye başlamış.
Bu dönemde Smyrna gerek ticaret gerek kültür bakımından hayli ilerleyerek şehrin içerisine okullar, hastahaneler, hamamlar ve tiyatrolar yapılmış. Şehir bu dönemde bir kültür merkezi haline gelmiş.
M.Ö. 300lü yıllarda şehir el değiştirmiş ve Seleukoslar egemenliğine girmiş. Bu dönemde yarı bağımsız bir idareye kavuşan kent, Seleukos egemenliğine karşı Roma’dan yardım istemiş. Bu yardım teklifi Roma tarafından kabul edilince Seleukos hükümdarı diğer şehirlerle birlikte Smyrna kentinden de çekilmek zorunda kalmış.
Hristiyan dini için İzmir önemli şehirlerden biri. İncil’de sözü edilen Yedi Kiliseden bir tanesinin burada bulunuyor.
Orta Çağ Dönemi
395 yılına geldiğimizde ise Roma İmparatorluğu ikiye bölünmüş ve İzmir şehri “Bizans İmparatorluğu” olarak tanınan Doğu Roma İmparatorluğu’nun bir parçası haline gelmiş. Bu dönemde de başka uygarlıklar tarafından istilalar altında kalan Smyrna kenti; özellikle de Emevîler, Selçuklular, Haçlılar ve Cenevizlilerin yoğun saldırıları altında kalmış.
Bu saldırılar sonrasında şehir önce Emevîler tarafından 672 yılında istila edilmiş.
İzmir şehri için Türkler’in tarih sahnesine çıkışı ise 1081 yılında ilk Türk denizcisi Çaka Bey ile gerçekleşmiş. Ege Adaları ve Çanakkale Boğazı’na düzenlediği akınlarla Bizanslılara korku salan Çaka Bey öldükten sonra şehir yeniden Bizanslılar tarafından ele geçirilmiş. 1204 yılında ise şehir Rodos Şövalyeleri’nin eline geçmiş.yüzyıl sonlarındaTürkmen beyliklerinden Aydınoğulları İzmir şehrinin kontrolünü ele geçirmiş. Fakat1344 yılında Kıbrıs, Venedik, Cenova ve Rodos gemilerinden oluşan Haçlı donanması Aydınoğulları kuvvetlerini yenilgiye uğratarak İzmir’i ele geçirmişler.
İzmir için Osmanlı İmparatorluğu dönemi ise 1415 yılında başlamış. Rodos şövalyeleri ve Midilli prensi gibi Hristiyan tebaaların yardımıyla on günlük bir kuşatma sonrasında İzmir; Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altına girmiş. Bu tarihten itibaren 1919’da Yunanlılar tarafından yapılan işgale kadar İzmir şehri mutlak olarak Osmanlı hâkimiyetinde kalmış.
Osmanlı İmparatorluğu dönemi
İzmir şehri Osmanlılar’ın eline geçtikten sonra idari yapılanmadan kaynaklı sorunlar sebebi ile ancak 17. yüzyıldan itibaren büyük gelişme göstermeye başlamış. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1620 yılında yabancılara tanıdığı kapitülasyonlardan sonra imparatorluğun en önemli ticaret merkezlerinden biri hâline gelmiş. Tüm bu durumlar elbet ki şehrin nüfus yapısını da değiştirmeye başlamış. 16. yüzyıl kaynaklarına baktığımızda; İzmir’de on dokuz cami, on sekiz havra ve sadece bir Rum Ortodoks kilisesi bulunduğunu görmekteyiz.
O dönemin şartlarına göre artan ticaret hacmi daha güvenli ve hızlı olan demiryolu yapımını gerekli hale getirmiş. Bunun farkında olan ve İzmir’de yaşayan Robert Wilkin adlı bir İngiliz tüccarı da kendi ve dört ortağı adına İzmir-Aydın demiryolu için imtiyaz istemiş. Mayıs 1857’de İzmir’den Aydın’a Ottoman Railway Company adıyla bir şirket kurulmuş ve a 30 Ekim 1858 tarihinde hizmete girmiş. Bu hattın önemi ise Anadolu’daki ilk, Osmanlı İmparatorluğu sınırlarındaki ikinci demiryolu hattı olması.
Demiryolunun İzmir-Aydın arası ise 1866’da açılmış ve böylece İzmir, çevresindeki en verimli bölgelere demiryolu ile bağlanmış olmuş.
Osmanlı İmparatorluğu için I. Dünya Savaşı’ndaki yenilgiden sonra Sevr Antlaşması uyarınca İzmir şehri; 1919 tarihinde Yunan ordusu tarafından işgal edilmiş. Bu işgalin daha ilk zamanlarında ise önce gazeteci Hasan Tahsin tarafından Yunan müfrezelerine atılan “ilk kurşun” ve ardından Albay Fethi Bey ile silahsız askerlerinin şehrin tarihi kışlasında süngüyle öldürülmeleri hadiselerinin yaşanması üzerine İzmir şehri direnişin sembolü olmuş.
Yunan işgali 9 Eylül 1922 tarihinde Türk ordusunun İzmir’e girmesiyle ile sona ermiş.1923 yılında ise İzmir kenti adını yeni Türkiye’nin ekonomik sorunlarının tartışıldığı bir kongre olan İzmir İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yaparak duyurmuş. 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı ile birlikte yavaş yavaş yeniden inşa edilen şehir; bugün de Türkiye ihracatının yaklaşık yarısı kadarını elinde tutmaktadır.
İzmir gezilecek yerler
İzmir gibi büyük ve çevresinde bambaşka küçük kasabalarının ve popüler tatil rotalarının olduğu bir şehir için gezilecek yerler listesi yapmak demek aslında deveye hendek atlatmak kadar zor, bunu baştan kabul ediyorum. Burayı baştan aşağıya gezmek için en az bir aya ihtiyacınız olacağını bilin isterim. Ancak siz az zamanda çok işler yapmak istiyorsanız; bu rehber tam da size göre nokta atışı öneriler ve zaman kazandıracak pratik tavsiyeler ile oluşturuldu.
İzmir ve çevresini gezerken yapacağınız ilk iş bizce her yeri gezip göreyim mantığından uzaklaşıp gözünüze birkaç yer kestirmek ve rotanızı oluşturmaya oradan devam etmekten yana. Bunun için kendinize en çok nereleri görmek istediğinizi, nasıl bir tatil arayışında olduğunuzu ve deniz önceliğinizi sormanız ve buna göre bir plan yapmanız gerekiyor. Ama ne olursa olsun elbet ki İzmir’e gelmişken ilk iş İzmir’in merkezinde görülecek yerleri görmek ve sonrasında İzmir’in çevresindeki yerlerden devam etmek olacaktır diye düşündüğümüzden; İzmir gezilecek yerler yazımıza ilk olarak İzmir’in merkezinden başlamak istedik. İşte İzmir’e geldiğinizde görmeniz gereken yerler, yapmanız gereken İzmir’e özgü deneyimler ve daha fazlası… Hazırsanız, dolu dolu bir gezilecek yerler listesine başlıyoruz
İzmir Merkez’de Gezilecek Yerler
Konak Bölgesi
İzmir şehrinin merkezi neresidir deseler sanırım çoğu kişi aynı cevabı verir: Konak. Şehrin kalbi adeta burada atıyor desek yanılmış olmayız. Tarihi Kemeraltı, Alsancak, Basmane ve Konak Meydanı gibi İzmir merkezi oluşturan bölge tamamen burada yer alıyor. Burası için aynı zamanda İzmir’in kültür, sanat ve eğlence merkezi de diyebiliriz.
Peki, bu kadar geniş bir bölgeyi nasıl gezebiliriz derseniz; işte size Konak Bölgesi için özel olarak hazırladığımız gezilecek yerler listesi:
Kordon Boyu
İzmir demek Kordon demek. Eğer İzmir’e gittiyseniz Kordon’da yürümek ya da çimlere uzanıp keyif yapmak İzmir’e özel yapılacak en güzel aktiviteler listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Günü burada batırmak, çoğu İzmirli için her gün yaptıkları normal bir eylem olsa da; siz İzmir’i keşfetmeye geldiyseniz bunu mutlaka listenize eklemelisiniz.
Kordon boyu böyle keyifli bir ortamın yanı sıra birçok mekâna da ev sahipliği yapıyor. Balıkçısından, canlı müzik mekânlarına kadar çok sayıda yer sizin için güzel bir mola ya da akşam yemeği noktası olabilir.
Kültür Mahallesi
Burası Alsancak’ın yeni nesil mekânlarının bulunduğu ve son zamanların en popüler noktalarından birisi. Özellikle üçüncü dalga dediğimiz kahveciler, butik dükkanlar, konsept mağazalar kapılarını son zamanlarda hep Kültür Mahallesi’nde açıyor. Ayrıca buradaki restaurant ve pizzacılar da ayrı bir parantezi hak ediyor bizce. Yolunuz düşmüşken belki denemek istersiniz.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi
Burası Alsancak’ta trafiğe kapalı bir cadde ve ara sokakları oldukça keyifli bir bölge. Bu trafiğe kapalı cadde aynı zamanda İzmir’in gece hayatının da en hareketli noktalarından birisi. Bunun yanı sıra İzmir’e geldiğinizde mutlaka yapmanız gereken şeylerin ilki olan boyozlu kahvaltının bir numaralı adresi olan Alsancak Dostlar Fırını da Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde yer alıyor.
Sevgi Yolu
Birbirine yakın olan yerlerden devam ediyoruz ve yine trafiğe kapalı olan bir caddeyi listenize ekliyoruz. İki kenarı da palmiye ağaçları çevrili olan Sevgi Yolu; yürümesi en keyifli yollardan birisi olabilir. İrili ufaklı birçok takı tezgahı ve kitapçılar, yürüyüş yolu üzerinde size eşlik edecektir, özellikle ikinci el kitap severlerin çok seveceğine eminiz.
Pasaport Vapur İskelesi
Burası İzmir’in en eski yapılarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. 1867 ile 1886 yılları arasında yapılan ve Fransızların şehir planlama politikaları kapsamında ülkemize yaptıkları bu yapı; günümüzde neredeyse herkesin bildiği bir buluşma noktası olarak kullanılıyor. Eğer deniz yolu kullanarak körfezden karşıya geçmek isterseniz de vapura binmek için bu iskeleyi kullanmanız gerekecektir, bu da dip not olarak aklınızın bir köşesinde kalsın.
Cumhuriyet Meydanı
Burası Kordon dediğimiz alanın başlangıç noktasını oluşturan ve şehrin en önemli üç meydanından birisi. İzmir’in Taksim Meydanı da diyebileceğimiz Cumhuriyet Meydanı; genelde her saat hareketliliğin olduğu simge meydanlardan birisi.
Kültürpark
Burası İzmir’in ilk fuar ve rekreasyon alanıdır. İçerisinde yürüyüş parkurlarının, dev bir parkın, lunaparkın ve spor alanlarının bulunduğu Kültürpark; aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinliklerin yapıldığı büyük bir alandır. Ayrıca büyük bir yeşil alana sahip olduğundan festivaller kapsamında çoğu konser de burada yapılmaktadır.
Arkas Sanat Merkezi
Burası eskiden Fransız Fahri Konsolosluk binası olarak kullanılan bir bina iken; denize bakan bölümünün Arkas Holding tarafından kiralanması ve 2011 de Arkas Sanat Merkezi adıyla açılması üzerine bu ismi almış. Arkas Sanat Merkezi’nde köklü ailenin kendi koleksiyonlarını görebilir aynı zamanda dünyanın farklı müzelerinden sergilemek için getirmiş oldukları eserleri ve tabloları da ücretsiz bir şekilde gezebilirsiniz.
Ayrıca sanat merkezinin sahibi olan Lucien Arkas’ın kendi misafirlerini ağırlamak için düzenlediği bir odada Napolyon’un orijinal eşyaları ve Napolyon’a ait tabloları görmek mümkündür. Bu oda bazı sergilerde görücüye de açılmaktadır.
Alsancak Garı
Burası Anadolu’da ilk demiryolu hattının başlangıç noktası olması açısından tarih sahnesinde önemli bir yere sahip. Tarihi Alsancak Garı’nı gezerken geç dönem Osmanlı mimarisinin özelliklerini de görebilirsiniz.
İzmir TCDD Müzesi
Alsancak Garı’nın tam karşısında bulunan İzmir TCDD Müzesi; 1800’lü yılların başında İngiliz tüccarlar tarafından emtia deposu olarak kullanılıyormuş. Burası İzmir demiryolu tarihine dair birçok bilgiyi de bünyesinde barındıran; Alsancak Garı ile birlikte kolayca gezebileceğiniz bir noktada yer alıyor.
İzmir Neşe ve Karikatür Müzesi
Alsancak’ta yer alan eski bir köşkün restore edilerek Neşe ve Karikatür Müzesi’ne dönüştürülmesi ile ortaya çıkan bu yapı; 2013 yılında müze olarak ziyarete açılmış. Müzede Türk mizah sanatına dair eserlere yer verilmekte.
Atatürk Müze Evi
Atatürk Müze Evi, İzmir merkezde gezilebilecek en güzel ve eski yapılardan birisi. 1875-1880 yılları arasında konut olarak yaptırılmış olan ve Osmanlı ve Levanten mimarisinin karışımını görebileceğimiz bu yapı; 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun İzmir’e girmesi sonucunda sahibi tarafından terk edilmiş. O tarihten sonra devlet mülkiyetine geçen bu yapı o dönemde Türk ordusu tarafından karargâh olarak da kullanılmış.
1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi sırasında Mustafa Kemal Atatürk çalışmalarını burada yürütmüş; ardından bu bina Atatürk’e hediye edilmiş. O tarihten itibaren Atatürk İzmir’e her gelişinde konaklamak için bu evi kullanmış ve ölümünün ardından da ev müzeye çevrilmiş. Bu müzede Atatürk’ün kullandığı eşyaları görebilir, alt katında da etnografik eserleri inceleyebilirsiniz.
Konak Pier
Konak merkezde gezilecek en önemli ve merkezi yapılardan birisi olan Konak Pier nam-ı diğer Gümrük Binası, 1867-1950 yılları arasında Fransızlar’ın gemilerini bağlamaları için bir alan yaratmak için oluşturulmuş. Ardından burası doldurulmuş ve gümrük mallarını depolama alanı olarak kullanılmış. Rivayete göre bu yapının tasarımında Eyfel Kulesi’nin tasarımcısı Gustave Eiffel’in imzası varmış deniliyor ama elbet ki günümüzde bunu kanıtlayan herhangi bir belge bulunmamakta.
Gümrük Binası, 2003 yılında büyük bir restorasyon çalışmasından geçerek 2004 yılında AVM olarak hizmete açıldı ve şuanda kaliteli birçok restaurant bu binada hizmet veriyor.
İzmir Saat Kulesi
Konak Meydan’da bulunan ve İzmir’de geçen dizilerde ve filmlerde de sık sık görüntüsü kullanılan İzmir Saat Kulesi; İzmir’in simge yapılarından birisi. 1901 yılında Sadrazam Küçük Said Paşa tarafından yaptırılan ve yapımında kullanılan taşların trenle Denizli’den getirildiği İzmir Saat Kulesi’nin saati ise Alman İmparator II. Wilhelm tarafından hediye ediliyor.İzmir Saat Kulesi günümüzde kamusal bir alan haline gelerek neredeyse çoğu İzmirlinin aklına gelen ilk buluşma noktalarından birisi.
Aziz Polikarp Kilisesi
İzmir’in en eski Katolik kilisesi olan ve Hz. İsa’nın 12 Havarisinden biri olarak onun adına şehit olan Piskopos Polikarp adına yaptırılan Aziz Polikarp Kilisesi 1625 yılında inşa edilmiş.
Bet İsrael Sinagogu
Bet İsrael Sinagogu Burası İzmir’de yaşayan Musevi cemaatinin halen kullandığı ve nikâh törenlerini düzenlediği dini bir yapı. 1907 yılında ibadete açılan sinagog aynı zamanda İzmir’in en büyük sinagogu.
Tarihi Asansör
Tarihi Asansör; İzmir’in merkezi diyebileceğimiz Konak bölgesinin en popüler ve turistik noktalarından birisi. Bu asansör 40 metre yükseklikte buluna Halil Rıfat Paşa caddesine çıkmak için 1907 yılında Musevi işadamı Nesim Levi tarafından yaptırılmış. Bu asansör her ne kadar ulaşım amacı ile yapıldıysa da günümüzde hem İzmirlilerin hem de İzmir’i ziyarete gelenlerin en çok kullandığı keyif noktalarından birisi haline gelmiş.
Bu tarihi asansör özellikle gün batımını izlemek ya da panoramik İzmir manzarasına karşı bir şeyler yiyip içmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Üstelik asansörden aşağıya indiğinizde de sizi bambaşka bir dünya bekliyor. Aşağıya indiğinizde asansörün kapısı; sağlı sollu eski Rum evlerinin, cafelerin ve dükkânların sıralandığı Dario Moreno Sokağı’na açılıyor. Gezmesi çok keyifli bir sokak, bir kenara not edebilirsiniz.
Agora Ören Yeri
Burası MÖ. 3000’li yıllara kadar dayanan tarihi ve İzmir’e adını veren Smyrna Antik Kenti’nin kalıntılarına ev sahipliği yapan ören yeri. Böyle bir ören yerinin şehrin göbeğinde olmasına şaşırabilirsiniz ancak o zamandan bu yana İzmir şehrinin merkezinin değişmediğini de buradan anlayabilirsiniz. Şehir ilk olarak Bayraklı tarafından kurulmaya başlanmış ve ardından Konak Bölgesi’ni de içerisine alarak Kadifekale ’ye kadar genişlemiş.
Borsa Sarayı
1891 yılında kurulan İzmir Ticaret Borsası’nın binası; Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin esintilerini taşıyan heybetli yapısı ve sivri kemerleri ile görülmeyi hak ediyor.
Osmanlı Bankası Binası
Konak Bölgesi’nde görülmesi gereken yapılardan bir diğeri de Osmanlı Bankası’nın tarihi binası. Bu bina İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından tasarlanmış ve 1928’de Osmanlı Bankası şubesi olarak hizmete açılmış.
İzmir Arkeoloji Müzesi
İzmir’in çevresinde bulunan antik kentlerden çıkan eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesi; özellikle müze severlerin listesinde mutlaka olmalı.
İzmir Etnografya Müzesi
Burası Arkeoloji Müzesi ile aynı bahçe içerisinde yer aldığı için iki müzeyi de bir arada gezmek mantıklı olacaktır. Bina zaman içerisinde birçok farklı fonksiyonda kullanılsa da; 1987’de Etnografya Müzesi olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmış.
İzmir Resim ve Heykel Müzesi
Müze severlerin daha çok ilgisini çekeceğine inandığımız bu müze tavsiyeleri arasında bir diğeri de Resim ve Heykel Müzesi. Tanzimat Dönemi sanatçılarından Yeniler Grubu’na kadar birçok ünlü sanatçının eserini görebileceğiniz bu müzede; minyatür, çini işlemeciliği, ebru kursları da düzenleniyor.
Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi
Yine müzeler listesinden devam ederek 2004 yılında açılan oyuncak müzesini listeye ekliyoruz. Ünlü seramik sanatçısı Ümran Baradan’ın dünyanın çeşitli ülkelerinden topladığı oyuncaklardan oluşturduğu bu koleksiyon müzeye dönüştürülmüş ve ziyarete açılmış.
Kemeraltı Bölgesi
Kemeraltı Bölgesi İzmir’in kalbinin attığı bir başka duraklardan birisi. Burası; tarihi Roma Dönemine kadar giden İç Liman bölgesi ve Kemeraltı diye anılmakta. Tipik olarak benzetecek olursak İstanbul Eminönü havası var. Geleneksel bir çarşıdır ve aradığınız her şeyi bulmanız mümkün.
Kemeraltı Bölgesi’nin tarihi bir misyonu da var. İspanya’dan kovulan Seferad Yahudileri buraya gelerek yerleşmiştir. Özellikle yabancı turistlerin bu bölgeyi gezmeye gelme sebeplerinden birisi de budur.
Kemeraltı Çarşısı
Kemeraltı’na geldiğinizde ilk gezmeniz gereken yerlerden birisi de hiç şüphesiz Kemeraltı Çarşısı olacak. Dükkânlar, kahvehaneler, tarihi esnaf lokantaları, İzmir’in ünlü sokak lezzetlerini tadabileceğiniz geleneksel yerler, Osmanlı Dönemi’nden kalan camiler ve tarihi hanlar, eski kiliseler kısacası yok yok bir yer olan Kemeraltı Çarşısı; aynı zamanda en çok turist çeken noktalardan da birisi.
Kızlarağası Hanı
Kemeraltı denildiğinde akla alışveriş kadar tarihi hanları da gelmekte. O hanlardan birisi olan Kızlarağası Han; içerisinde antikacıların ve takı dükkânlarının olduğu, avlusunda ise közde kahve keyfi yapabileceğiniz büyük bir han. Genelde Kemeraltı gezilerinin mola yeri olan Kızlarağası Han; sizin de gezilecek yerler listenizde olmalı.
İsmi nereden geliyor diye soracak olursanız; III. Ahmet’in kızlarağası yardımcılığını yapan Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılan bu han; ismini de yaptıran kişinin görevinden almakta.
Salepçioğlu Cami
Kemeraltının en güzel camilerinden birisi olan ve 1907 yılında yaptırılan bu cami özellikle yeşil taşlarla kaplı dış cephesi ile dikkat çekmekte.
Tarihi Lokantaları
Kemeraltı, tarihi misyonu ve kalabalık alışveriş noktası olmasının yanında aynı zamanda gurmeler için de biçilmiş kaftan. İzmir’in en güzel esnaf lokantalarını bulabileceğiniz bir bölge olan Kemeraltı’nda babadan-oğula geçmiş bir esnaf lokantacılığı kültürü var. Eğer yolunuz düşerse siz de bu esnaf lokantalarından birisine mutlaka konuk olun.
Basmane
İzmir’in gezilecek yerlerini bölgelere ayırdığımız bu listemizde sıra geldi İzmir’de hüznün ve tarihin birleştiği bir bölgeye. Burası Kemeraltı’ndan sadece bir cadde ile ayrılan ve genellikle İzmir’in azınlık yerleşimlerinin olduğu, dini yapıları ile ünlü Basmane Bölgesi. Burası zamanında oldukça popüler ve özellikle azınlıkların da etkisi ile mimari ve kültürel olarak zengin bir bölge iken; zamanla atıl duruma gelerek aldığı göçler sonucunda yapısı tamamen değişmiş yerlerden birisi. Ancak ne olursa olsun tarihi mirası, kültürel zenginliği, dini yapıları ve eski binaları ile keşfedilmeyi sonuna kadar hak eden yerler arasında.
Basmane adının nereden geldiğine bakacak olursak bir zamanlar burada yaşayan Ermeniler matbaa kurarak basım işlerini bu bölgeden yürütmüşler. Adını bu basımhaneden alan Basmane İzmir’in göbeğinde olması ile konum olarak merkezi ancak buna rağmen turistleri geçtik İzmirlilerin bile nadire uğradığı yerler arasında. Eskiden İzmir’in gözde mahalleleri arasında yer alan ancak günümüzde misyonunu tamamen kaybederek İzmir’in dezavantajlı nüfusuna ev sahipliği yapan Basmane; göç kavramının en görünür hali olarak karşımıza çıkıyor.
Oysaki eskiden Basmane demek İzmir’in bazı ileri gelen ailelerinin evlerinin olduğu semt demekmiş. Burası birçok ünlü ismi ağırlamış. Zamanında Latife Hanım’ın aile konağı da buradaymış. O zamanlarda semtin en meşhur gazinoları, yaz eğlenceleri ve yaklaşık bir ay süren İzmir Fuarı Basmane’yi her an hareketli hale getiren etkinlikler arasındaymış. İzmir’e gelenler Basmane Garı’ında indikten sonra buradaki otellerden birisine yerleşirlermiş. Ancak zamanla hem İzmir Fuarı’nın kısalması hem de fuarın bir kısmının taşınması sonucunda Basmane hareketli günlerine veda etmek durumunda kalmış.
Basmane semtinin sosyal dokusunu tarih boyunca belirleyen en önemli şey hep göç olayı olmuş aslında. Önce İspanyol engizisyondan kaçan Yahudiler bu bölgeye gelerek yaklaşık 500 yıl burada kalmış ve ardından göç etmişler. 1920’li yıllarda ise Basmane semtindeki nüfusun büyük bir kısmını oluşturan Ermeniler ve Rumlar zorunlu göçe tabi tutulmuş.
Maalesef zamanla daha da atıl duruma gelen, tarihi binaları harap edilen, enkaz durumundaki yapıların yağmacıların eline geçmesi sonucunda semt neredeyse harabeye dönmüş bir görüntüye bürünmüş. Zamanla da hem ucuz olduğu hem de şehre tren yolu ile gelenlerin ilk durağı olduğu için Basmane; sosyal dokusu tamamen bozulan bir semt haline gelmiş. Özellikle son zamanlarda Afrika’dan ve Afganistan’dan gelen göçmenler, savaştan kaçan Suriyeliler semtte oldukça yoğun bir şekilde konumlanmış durumda.
Tarihi olarak bu kadar önemli ve gerek Osmanlı’dan kalma hanları ve hamamları gerekse de Ermeni, Rum ve Yahudilerden kalan tarihi ve kültürel mirası ile Basmane; aslında İzmir’in en ilgi çekici yerlerinden birisi olmaya aday. Ancak maalesef güvensizlik duygusu ve göç sonrasında oluşan farklılıklar bölgeyi ‘tehlikeli’ bir bölge olarak konumlandırmış durumda.
Peki, Basmane Bölgesi’nde nereler gezilmelidir diye soracak olursanız; ilk adımınız Oteller Sokağı diye anılan bölge olmalıdır. Bu sokak; 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın başlarında yapılmış, özellikle cumbalı, taş işlemeli, pastel tonlarda boyanmış tarihi evlerin ve kentin tanınmış ailelerinin yaptırdığı konakların restore edilmesi ile oluşturulmuş otellerin yer aldığı, görsel olarak oldukça güzel bir sokak.
Oteller Sokağı; özellikle Cumhuriyet yıllarında başka bir şehirden İzmir’e gelip Basmane Garı’nda inenlerin ilk durağı olurmuş. Buradaki otellerin isimleri eminim sizin de dikkatinizi çekecektir; hepsi il ve ilçe isimleri olarak isimlendirilmiş. Bunun sebebi de herkesin geldiği ilin otelinde konaklaması gibi bir geleneğin oluşmasıymış. Oteller Sokağı; eğer eski İzmir’i görmek ve sokaklarında kaybolmak istiyorsanız güzel bir başlangıç olur.
Basmane bölgesinde gezilecek bir diğer yer ise Basmane Tren Garı. 1876 yılında Fransız bir firma tarafından inşa edilen Basmane Garı, İzmir’in tarihi ve sosyal hayatında önemli noktalardan birisi. İzmir’e başka şehirlerden gelenlerin ilk olarak ayak bastığı Basmane Tren Garı; aynı zamanda bölgenin de kaderini belirlemiş.
Basmane Bölgesi; zamanında azınlık nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bir bölge olduğundan bu bölgede dini yapılar da oldukça fazla. Bunlardan birisi olan Aziz Vukolos Kilisesi; 19. yüzyılda Rum Ortodoksları tarafından yaptırılan ve Büyük İzmir Yangını sırasında zarar görmeyen tek Rum kilisesi. Kilise zamanla metruk bir binaya dönüşmüş sonrasında ise belediye tarafından 2009 yılında restore edilerek sergi salonu olarak kullanıma açılmış.
Basmane bölgesinin gezilecek yerlerinden birisi de yukarıda bahsettiğimiz Rum kilisesinin bahçesinde konumlanan İzmir Basın Müzesi. Burada ilk çıkan gazetelerin nüshalarını, eski fotoğraf makinelerini, daktilo, teleks ve baskı makineleri gibi basın aletlerini görmek mümkün.
Basmane bölgesindeki bir diğer gezilmesi gereken müze ise İzmir Radyo ve Demokrasi Müzesi. Bu müze Türkiye’nin ilk Radyo ve Demokrasi Müzesi olma özelliği taşıyor. Müzede; 1921 yılından günümüze kadar neredeyse her döneme ait radyoyu görmek mümkün. Müzedeki en dikkat çekici eserler arasında; Deniz Gezmiş’in mahkeme savunmasının radyo kaydı, Atatürk’ün 10. yıl meclis konuşması Kenan Evren’in darbe bildirgesi, Adnan Menderes’in Yassıada savunması gibi döneme damga vurmuş isimler ve olayların ses kayıtları yer almakta.
Basmane bölgesini gezerken eğer bir şeyler atıştırmak isterseniz adresiniz Tarihi Basmane Fırını olmalı. Eski adı ile Muzafferiyet-i Milliye; bugünkü adı ile Tarihi Basmane Fırını 1896’dan bu yana hizmet vermekte.
Ayrıca bu bölge İzmir’in en eski ve en köklü meyhane kültürünün de bulunduğu bir bölge. Özellikle 70 yıllık bir tarihi bulunan ve kendine has müdavimleri olan Hayyam Meyhanesi’nden ayrı bir parantezde bahsetmek gerek. 6-7 masalık bu mekân, tarihi dokusunu koruyarak günümüze kadar gelmeyi başarmış bir işletme. Yolunuz düşerse belki kısa bir mola verebilir, meyhanenin sahibi ile güzel bir sohbet yapabilirsiniz.
İzmir Enternasyonel Fuarı
İzmir’e eğer Eylül ayının ilk haftasında geliyorsanız şanlısınız demektir çünkü büyük bir şehir festivali sizi bekliyor. Geleneksel olarak her yıl Eylül ayının ilk haftası yapılan Enternasyonal Fuarı isim olarak kulağa sadece ticari bir fuar gibi gelse de aslında büyük bir şehir festivali şeklinde organize ediliyor. İlk olarak 1923 yılında Atatürk’ün yönlendirmesi sonucunda başlamış olan ve hem Türkiye ekonomisinin canlanması hem de dünyadaki diğer ekonomi ve kültürlerle buluşması için zamanla oldukça önemli bir fuar haline gelmiş.
Tabi ki bu fuarın bir de eğlence kısmı var. İzmir Enternasyonel Fuarı bünyesinde düzenlenen tiyatrolar, konserler, sergiler, sokak gösterileri ve caz geceleri ile birlikte bu fuar aslında tam bir festival havasında kutlanıyor. O yüzden tarih olarak denk gelirseniz bu festivali kaçırmanızı istemeyiz.
Karşıkaya
Gelelim İzmir’in bir başka gezilecek bölgesine: Karşıyaka. Burası aslında bir nevi İzmir’in Anadolu Yakası gibi. İzmir’in merkezi diyebileceğimiz Konak ilçesinin tam karşısında ve İzmir Körfezi’nin öteki ucunda bulunan Karşıyaka; tıpkı İstanbul’daki gibi vapur ile ulaşım sağlanan semtlerden birisi.
Peki, Karşıyaka’da gezilmesi gereken yerler nerelerdir diye soracak olursanız öncelikle Bostanlı Sahil’den bahsedebiliriz. Karşıyaka’nın sahil semtlerinden birisi olan Bostanlı’ya bir nevi karşının Alsancak semti diyebiliriz. Burada yapabileceğiniz en güzel şey ise kayalıklarda oturup gün batımının manzarasına tanık olmak.
Karşıyaka’ya geçerseniz diğer bir uğramanız gereken yer de Karşıyaka’nın çarşısı olmalıdır. Burada birbirinden güzel cafeler, kitapçılar, mağazalar ve restaurantlardan sıralanmış bir şekilde sizi beklemektedir. Gezmesi oldukça keyifli bir cadde olan bu cadde, Karşıyaka’ya geçerseniz listenizde olması gereken yerlerden birisi.
Karşıyaka’nın tarihi yapılarından birisi olan Latife Hanım Köşkü Ve Anı Evi de gezebileceğiniz bir diğer yerlerden. 1860’lı yıllarda yapılan ve Atatürk’ün annesi Zübeyde hanımın ömrünün son günlerini geçirdiği ve vefat ettiği köşk olan Latife Hanım Köşkü ve Anı Evi; restore edilerek anı evi olarak ziyarete açılmış.
İzmir Çevresinde Gezilecek Yerler
İzmir İli; merkezi ile olduğu kadar çevresi ile de ünlenen, hatta son zamanlarda çevresindeki köyler ve ilçeler ile yerli-yabancı çok sayıda turistin uğrak noktası haline gelen popüler bir destinasyon olunca gezilecek yerler listesine İzmir çevresi ile devam etmenin gerekli olduğunu düşündük. İşte İzmir çevresinde gezilmesi gereken yerler…
Çeşme & Alaçatı
İzmir çevresinde gezilecek yerler başlığına son zamanlarda ülkemizde en popüler tatil rotaları listesi yapsak ilk sıralarda yer alacağına kesinlikle emin olduğumuz bir ikili ile başlamak istiyoruz. Çeşme; yerli- yabancı çok sayıda turistin uğrak noktalarından birisi haline gelen, sadece Alaçatı’nın renkli ve fotojenik sokakları ya da rüzgar sörfü ile değil; çevresindeki köyler ile de ünlenen önemli noktalardan birisi. Tatilden beklentinizin ne olduğuna bağlı olarak Çeşme çevresinde aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Birbirinden güzel koyları, hareketli beach clubları, lezzeti tartışılmaz restoranları, marinası, sakinlik arayanlar için çevre köyleri ile yok yoktur Çeşme’de. Özellikle balık yemek için Ildır Köyü’nü, düz ve sıcak bir deniz için Ilıca bölgesini, gün batımı için Şifne’yi ve Türkiye’nin ilk “slow food” ünvanını alan köyü görmek için Germiyan Köyü’nü ziyaret etmenizi şiddetle öneririz.
Alaçatı ise ayrı bir parantezi hak edecek kadar ünlenen yerlerden birisi. Belki Çeşme’den bile daha ünlü ve sezonunda kalabalık olan Alaçatı; özellikle rüzgâr sörfü yapanların ilk tercihlerinden birisi olmakta. Butik otelleri, keyifli sokakları, beyaz ve mavi mimarisi, değirmenleri, kaliteli mekanları ve konsept beach clupları ile Alaçatı’da yok yok diyebiliriz.
Detaylı Çeşme gezi rehberime bu linkten ulaşabilirsiniz.
Urla
Gelelim İzmir’in son zamanlarda neredeyse Çeşme kadar ünlenen ilçelerinden birisine. Urla; İzmir’den Çeşme’ye giden yol üzerine kalan ve özellikle Rumlardan kalma taş konakları, sakin bir yer oluşu, kaliteli yeme-içme mekânları ve bağ rotası ile büyük şehirlerden İzmir’e göç edenlerin de en çok tercih ettiği yerlerden birisi olmuş durumda.
Eğer Urla’ya bir günden daha fazla zaman ayırma şansınız var ise size tavsiyemiz mutlaka Bağ Yolu’ndaki şaraphaneleri turlamanız yönünde olacaktır. Urla’nın en önemli geçim kaynaklarından birisi olan şarapçılık; tarih boyunca bu ilçeye farklı bir misyon katmış. Eğer siz de eski ve köklü bir tarihi olan bu bağ yolunu gezmek istiyorsanız elinizdeki harita ve yollardaki yönlendirmeleri takip ederek şarap üreticilerini kendi başınıza da gezebilirsiniz. Çoğu bağ evinde yemek de yiyebilir hatta konaklama da sağlayabilirsiniz.
Urla için küçük bir not daha; burası İzmir’in yükselen kitesurf noktası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ayrıca İzmir’in gastronomi noktalarından birisidir ve enginarı ile ünlüdür.
Detaylı Urla gezi rehberime bu linkten ulaşabilirsiniz.
Seferihisar & Sığacık
İzmir’in çevresindeki gezilecek yerler arasında en keyifli yerlerden birisi de Türkiye’nin ilk “yavaş şehri” olarak bilinen Sığacık kasabası. Seferihisar’a bağlı olan Sığacık; bir günde rahatlıkla gezebileceğiniz rotalardan birisi. Özelikle tahta panjurlu, cumbalı taş evlerle dolu sokaklarda gezmek ve yakınındaki Teos Antik Kenti’ni keşfetmek; hem deniz hem de tarihi bir arada bulmak isteyenler için harika bir alternatif. Ayrıca buradaki deniz restoranlarında da balığın ve deniz ürünlerinin tazesini bulabilir, güzel bir akşam geçirebilirsiniz.
Karaburun & Mordoğan
İzmir’in çevresindeki yerler arasında adını yakın zamanda duyurmaya başlayan ve özellikle Çeşme-Alaçatı gibi aşırı kalabalık noktalardan kaçanların gizli rotası haline gelen Karaburun tarafı; sakinlik ve huzur arıyorsanız sizi de fazlası ile mutlu edecek bir yer. Kalabalıktan izole bir şekilde doğal ve mavi bayraklı koylarda tatil yapabileceğiniz, lezzetli ve taze balık yiyebileceğiniz; tüm bunların yanında bir de dalış yapabileceğiniz bir yer arıyorsanız, Karaburun tarafı sizin için biçilmiş kaftan olacak.
Foça
İzmir’in en keyifli çevre ilçelerinden birisi olan ve adını fok balıklarından alan Foça; tam bir Ege kasabası aslında. Kendi kendine bir hali olan ve huzur/sakinlik arayışında olanların çok sevdiği Foça; tarihi ve arkeolojik mirası ile de keşfetmesi keyifli yerlerden birisi.
Efes Antik Kenti
İzmir’in çevresindeki görülecek yerler arasında bizce en önemlilerinden birisi hiç şüphesiz Selçuk İlçesi’nde yer alan Efes Antik Kenti. Burası UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ve Türkiye’nin en önemli antik kentlerinden birisi. M.Ö. 3.000 yıllarında kurulan ve medeniyet tarihine dair birçok izin yer aldığı Efes Antik Kenti özellikle Celsus Kitaplığı, Hadriyan Tapınağı, Skolastika Hamamı, Mermer Caddesi, Artemis Tapınağı ve amfi tiyatrosu ile oldukça büyük bir antik kenttir. Burası kurulduğu dönemin en zengin şehirlerinden birisidir ve aynı zamanda Meryem Ana Evi gibi Hristiyanlık için önemli olan hac merkezlerinden birisine de komşu.
Detaylı Efes antik kent gezi rehberime bu linkten ulaşabilirsiniz.
Şirince
İzmir’in çevresindeki köyler arasında belki de son zamanlarda adını sıkça duyduğunuz bir köy olan Şirince, vaktiniz varsa es geçmemeniz gereken yerlerden birisi. Burası Selçuk İlçesi’ne bağlı olan ve özellikle dar Arnavut kaldırımlı sokakları, Rumlardan kalma evleri, tarihi kiliseleri ve meyve şarapları ile ünlü. Şirince demek özellikle de şarap demek, gitmişken şarap tadımı yapabilir, birbirinden samimi ve yerel lezzetleri tadabileceğiniz mekânlarda bir şeyler yiyip içebilirsiniz.
Bergama & Pergamon Antik Kenti
İzmir’in keşfetmekle bitmeyen çevre ilçelerinden birisi olan Bergama özellikle Pergamon Antik Kenti ve tarihi mahalleleri, kendine has mimarisi, sakin ve yerel yaşam tarzını yansıtan köy hayatı ile size keyif veren yerlerden birisi olacak, bundan eminiz. Pergamon Antik Kenti için küçük bir dipnot; burası parşömenin icat edildiği ve dünyanın en dik amfi tiyatrosunun bulunduğu bir antik kent. Keşfetmeden dönmemelisiniz.
Antik Kentler
İzmir denildiğinde akla ilk gelenler elbet ki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Efes Antik Kenti ve Bergama Antik Kenti’dir. Ancak bunların haricinde, İzmir ve çevresinde irili ufaklı birçok antik kent olduğunu belirtmeden geçemeyiz. Eğer antik kent gezmeyi seviyorsanız bu liste sizin için;
Teos Antik Kenti
M.Ö. 1000 yıllarında Giritliler tarafından kurulan ve daha sonra İonialıların kenti.
Phokaia Antik Kenti
Foça’da kurulan ve 12 İonia kenti arasında en önemlilerinden olan antik kent.
Erythrai Antik Kenti
Tarihi Tunç Çağı’na kadar giden ve 2. derece sit alanı olan; Çeşme’nin Ildırı ilçesindeki antik kent.
Klazomenai Antik Kenti
MÖ. 4.000 yıllarında günümüzün Urla bölgesinde kurulan ve tarihi 12 İon kentinden birisi olan, zeytinciliği ile meşhur antik kent.
Lebedos Antik Kenti
MÖ 7. yüzyılda kurulmuş olan ve Menderes’te bulunan antik kent.
İzmir Plajları
Eğer ki tüm detayları ile dolu dolu bir İzmir rehberi oluşturmak istiyorsak elbet ki plajlara ayrı bir başlık açmamız gerekli diye düşündük. Eğer siz de İzmir ve çevresini öncelik olarak denizi için tercih edenlerdenseniz; koyları ve plajları detaylıca anlattığımız bu başlık sizin çok işinize yarayacak, baştan söyleyelim.
İşte; İzmir ve çevresinde denize girebileceğiniz en güzel koy ve plajların listesi:
Mimoza Koyu / Karaburun
İlk olarak rotamız Karaburun. Merkezde yer alan ve dalganın da rüzgârın da pek uğramadığı bu güzel koy; kalabalıklardan uzak sakin bir koy arayışında olanların ilk tercihlerinden birisi. Çakıllı bir plajı var ve çevresinde az sayıda da olsa tesis var.
Bodrum Koyu/ Karaburun
Karaburun tarafındaki koylar ile devam edecek olursak Karaburun’un en ünlü ve tesis olarak da en fazla koyu olan Bodrum Koyu’ndan bahsetmemiz gerekir. İşletmelerden şezlong şemsiye kiralayabilir, mavi bayraklı plajda tertemiz denizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Dolungaz Koyu/ Karaburun
Karaburun’da genellikle çadır ve kamp yapanların tercih ettiği diğer iki koya göre daha bakir bir koy olan Dolungaz Koyu; deniz olarak oldukça temiz. Etrafında işletme olmadığını söylemekte fayda var, hazırlıklı gitmeniz şart.
Ayıbalığı Koyu / Karaburun
Burasının turkuaz renkli suyu daha gördüğünüz anda sizi de mest edecek, bundan eminiz. Suyu biraz soğuk olsa da denizin rengi için kesinlikle tercih edilir. Koyda işletmeler mevcut, isterseniz şezlong şemsiye kiralayabilirsiniz.
Sazlıca Koyu / Foça
Rotamızı Foça’ya çeviriyoruz ve Foça’daki irili ufaklı birçok koydan en bilindik olanı ile listeye başlıyoruz. Sazlıca Koyu sadece günübirlik gelmek için bile ideal. İsteyenler kamp da yapabilir. Denizi ise tertemiz.
Yeni Foça Halk Plajı /Foça
Foça taraflarında denize girmek için en ideal yerlerden birisi olan Yeni Foça Halk Plajı; belediye tarafından işletiliyor. Plaj hem mavi bayraklı hem de oldukça uygun fiyatlar ile hizmet veriyor.
Akvaryum Koyu / Dikili
Dikili’nin kıyısında yer alan Kalem Adası ve Garip Adası’nın arasında kalan Akvaryum Koyu; sadece tekne kiralayarak ulaşabileceğiniz oldukça güzel koylardan birisi.
Fame Beach / Bademli
Elbet ki İzmir ve çevresi demek sadece halk plajı ya da bakir koylar demek değil. Eğer beach club tarzı yerleri seviyorsanız Bademli taraflarında bulunan Fame Beach oldukça popüler. Denizi oldukça güzel ancak sezonda çok kalabalık olduğunun altını çizmek gerekir.
Pissa Koyu / Dikili
Burası bir halk plajı olduğundan herhangi bir ücret ödemeden kullanabileceğiniz; denizi ve sahilinin temizliği ile sizi kendisine hayran bırakacak koylardan birisi. İşletme olmadığı için hazırlıklı gitmenizde fayda var.
Killik Koyu / Dikili
Burası turkuaz rengi denizi ile Bademli taraflarında görebileceğiniz en güzel koylardan birisi. Kayalarında doğal kil bulunduğunu da ekstra bir not olarak söylemek lazım. Koy özellikle kamp kurmak için oldukça ideal.
Zindancık Koyu / Dikili
Burası Killik Koyu ile yan yana ve denizin rengi ile insanı cezbedecek kadar güzel. Ayrıca tekne turlarının da uğrak yerlerinden birisi.
Ilıca Plajı / Çeşme
İzmir’in çevresinde denize girebileceğiniz en bilindik yerlerden birisi hiç şüphesiz Çeşme merkezine yakın olan Ilıca Plajı’dır. Burası ılıca kaynaklarının bulunduğu ve oldukça uzun sahili olan bir plaj. Aynı zamanda birçok işletme de mevcut. Deniz hem sığ hem de ılık olduğu için özellikle çocuklu aileler için çok uygun.
Aya Yorgi Koyu / Çeşme
Çeşme’nin en popüler koyu olan Aya Yorgi Koyu; sadece beach club tarzı işletmelerin olduğu bir koy. Eğer gündüz denize girmek akşamüzeri happy hour’da eğlenmek gece de bu eğlenceye devam etmek istiyorsanız burası sizin için doğru adres olacaktır.
Altınkum Plajı / Çeşme
Çeşme’nin güney bölgesinde kalan ve uzun bir sahil şeridi olan bu plaj; suyunun soğukluğu ile biliniyor. İsteyen için halk plajı isteyen için de beach club tarzı işletmeler var.
Alaçatı Çark Plajı / Alaçatı
Burası rüzgârlı bir koy olduğu için Çeşme’de rüzgâr sörfü yapılan yerlerden birisidir. Deniz dalgasız ve sığ olmasına karşın sörf için iyi rüzgâr alıyor. Yan tarafında sıra sıra sörf okulları mevcut, denemek isteyenler için ek bir bilgi olabilir.
Dalyan Kocakarı Plajı / Çeşme
Burası berrak denizi ve serin suyu ile pek bilinmeyen ama keşfedenin çok sevdiği koylardan birisi. İşletme olmadığı için hazırlıklı gitmeniz gerekiyor.
Boyalık Plajı / Çeşme
Çeşme’nin kuzeyinde yer alan ve diğer koylara göre nispeten daha sakin olan Boyalık Koyu, kumluk denizi ve uzun sahil şeridi ile çocuklu aileler için oldukça uygun yerlerden birisi.
Pırlanta Plajı / Çeşme
Burası birçok ünlü işletmenin yer aldığı aynı zamanda adı gibi pırlanta rengi kumlara sahip güzel bir plaj. Rüzgar sörfçülerinin de sıklıkla tercih ettiği Pırlanta Plajı, rüzgar alan bir koyda olduğu için özellikle rüzgarlı günlerde fazla dalgalı bir denize dönüşebiliyor.
Ovacık Plajı / Çeşme
Denizi oldukça sakin ve berrak bir plaj olan Ovacık Plajı’nda isterseniz halk plajı isterseniz de beach club tarzı işletmeler yer alıyor.
Demircili Koyu / Urla
Eğer yolunuzu Urla tarafına çevirebilirsiniz; hem tertemiz ve oldukça sakin koylara hem de beach club tarzı işletmelerden uzakta rahatça kullanabileceğiniz plajlara erişebilirsiniz. Bunlardan birisi olan Demircili Koyu; Urla merkeze yaklaşık 25 km mesafede yer alıyor ve plajda şezlong-şemsiye kiralayan birkaç işletme de mevcut.
Pamucak Plajı / Selçuk
Eğer yolunuz Selçuk tarafına düşerse ve orada denize girmek için güzel bir plaj arayışında iseniz size önerimiz Pamucak Plajı olacaktır. Çok fazla popüler olmadığının farkındayız ancak denizin rengi ve ortamın sakinliği ile gönlünüzü çeleceğinize de eminiz.
İzmir’de Ne Yenir ?
Gezdik, keşfettik, çevre ilçelerini ve köylerini tanıdık, tarihten bize miras kalan eserlerde zaman yolculuğuna çıktık. Hepsi iyi güzel ama İzmir’e gelmişken yerel lezzetlerin tadına da bakmayalım mı? Ege mutfağı denildiğinde akla gelen ilk şehir olan İzmir’de neredeyse yok yok diyelim ve İzmir gezi rehberinin belki de en can alıcı başlığına başlayalım. İşte ‘İzmir’de ne yenir’ sorusunun cevabı;
Boyoz
İzmir’de ne yenir listesinin ilk sırası bizce ‘boyoz’ ile başlamalı. Boyoz adı İspanyolcadan gelen ve İspanyolca’da küçük somun demek olan kelimeden türemiş. İzmir’e gelip yerel bir lezzet olma hikayesi ise İspanya’dan İzmir’e göç eden Yahudiler aracılığı ile olmuş.
Günümüzde İzmir’in en meşhur kahvaltı klasiği olan boyoz; İzmir’de neredeyse her fırında olsa da bu işin piri olanlar elbet ki ayrı. Boyoz denilince akla ilk gelen yer hiç şüphesiz Alsancak Dostlar Fırını. Burada boyozun birçok çeşidini de görebilir ve isterseniz deneyebilirsiniz.
Kumru
İzmir ve çevresinin en meşhur sokak lezzetlerinden birisi hiç şüphesiz kumrudur. Zamanla sadece İzmir’in değil tüm ülkenin fast food dükkanlarına giren kumru; en güzel anavatanında yapılıyor desek yanılmış olmayız. İçinde en basit hali ile salam, sucuk, peynir ve domates isteğe göre ketçap ve mayonez olan kumruyu nerede yemeliyiz diye soracak olursanız hiç şüphesiz Konak’ta bulunan Kardeşler Büfe’yi listenin başına koyabiliriz. Bunun haricinde Karşıyaka’da bulunan Kumrucu Ömür de kumru denildiğinde akla ilk gelen yerlerden birisi. Alaçatı ve Çeşme’de bulunan Kumrucu Hikmet’i de bu listeye dahil etmeliyiz.
Söğüş
İzmir’de sakatat denildiğinde akan sular durur. Zira İzmir mutfağında her ne kadar otlar, zeytinyağlılar var olsa da sakatatın yeri ayrıdır. İşte bu sakatatlar arasında en meşhuru olan söğüş; bütün parçalar halinde kaynatılan beyin demektir. Eğer sakatat yemeyi seviyorsanız söğüşü mutlaka denemelisiniz. Peki, en güzel söğüş nerede yenir diye soracak olursanız genelde en çok tavsiye edilen yer Söğüşçü Cimbom’dur.
Kahvaltı Kumrusu ve Gevrek
Gelelim İzmir mutfağının bir diğer kendine has lezzetine. Kahvaltı kumrusu; susamlı kumru ekmeğine hazırlanan ve içerisine İzmir tulumu, domates, biber konan; neredeyse her sokak başında bulabileceğiniz basit ama oldukça lezzetli bir kahvaltıdır.
İzmir denildiğinde akla gelen diğer lezzetlerden birisi de gevrektir. İzmirliler bilindiği gibi simite gevrek derler ve bilindik simitlere göre daha çıtır çıtır ve ince görüntüsü vardır. Eğer gevreği en güzel yerden almak istiyorsanız en çok tavsiye edilen yerin Konak’ta bulunan Tarihi Zeynel Ergin Gevrek Fırını olduğunu söyleyebiliriz.
Sübye
İzmir mutfağının bir diğer farklı isimli lezzeti de sübyedir. Geleneksel bir içecek olan sübye; yine Yahudiler tarafından İzmir mutfağına kazandırılan bir lezzettir. Bu içecek kurutulmuş kavun çekirdeklerinin toz haline getirilmesi ve ardından su ve şekerle kaynatılıp süzülmesi sonucunda ortaya çıkıyor.
Midye Dolma
Midye dolma elbet ki her yerde var olan bir lezzet ancak İzmir’de Kordon boyunca gezen seyyar satıcılardan yediğiniz midye dolmanın tadı eminim ki size de bir başka gelecek. Özellikle biranızı ve midye dolmalarınızı alıp günü Kordon’da batırmak size de kendinizi bir an İzmirli gibi hissettirebilir.
Kokoreç
İzmir mutfağı denildiğinde akla deniz ürünleri ve bol zeytinyağlı yemekler geliyor evet ama buranın mutfağının ciddi bir sakatat lezzet önceliği de var. İşte o lezzetlerden birisi olan kokoreç elbet ki çoğu yerde meşhur ancak İzmir seyahatinizde de yemeden dönmemeniz gerekenlerden.
Zeytinyağlı Yemekler ve Esnaf Lokantaları
Genel olarak Ege mutfağının en önemli lezzetleri hiç şüphesiz zeytinyağlı yemekler ve mezelerdir. Birbirinden farklı taze otlar ve mis gibi zeytinyağı ile yapılan yemekler ve mezeler insanda yedikçe yediren bir his uyandırır.
İzmir’de bir de esnaf lokantası kültürü vardır ki bu kültür uzun yıllar öncesine dayanır ve genelde bu lokanta sahipleri kuşaktan kuşağa devam eden bir geleneğe sahiptir. İzmir seyahatinizde eğer esnaf lokantası tercih etmek istiyorsanız size önerilerimiz; Esnaf Lokantası Mahmut Usta, Bizim Mutfak Ege Yemekleri, Bizim Lokanta ve Abbas’ın Yeri dir.
Ot Yemekleri
İzmir’de neredeyse her restaurantta, her balık lokantasında ve meyhanede ot yemekleri bulmanız mümkündür. Bu ot yemekleri zamanında Girit ve Rumların İzmir mutfağına kazandırdığı lezzetler olarak günümüze kadar popülerliğini sürdürmüş. Özellikle ebegümeci, turpotu, kabak çiçeği dolması, radika, deniz börülcesi, şevketi bostan, hardal otu, kuzukulağı, semizotu… Hepsi birbirinden lezzetli mezelere ve yemeklere dönüşüyor.
Enginar
Gelelim İzmir mutfağının en önemli lezzetlerinden birisi olan ve İzmir’in Urla kasabası ile özdeşleşmiş enginara. Özellikle enginar dolması yine Giritliler tarafından İzmir mutfağına kazandırılan ve yemeden mutlaka dönmemeniz gereken lezzetlerin başında geliyor.
İzmir Lokması
İzmir ve çevresinde lokma döktürmek diye bir tabir vardır ve mutlaka lokma döktürülen sokak araçlarına denk gelmişsinizdir. Un, maya, su ve tuz ile hazırlanan hamurun, sıvı yağda kızartılması ile yapılan lokmanın üzeri ise istenilen şekilde süslenir.
İzmir Pişisi
İzmir’de her ne kadar kahvaltının yıldızı boyoz olsa da en az boyoz kadar meşhur bir şey daha var: pişi. İzmir pişisi Balkanlar mutfağının İzmir mutfağına bir armağanı ve neredeyse kahvaltı veren tüm mekânlarda var.
Çığırtma
Genel olarak Ege Bölgesi’ne ait olan ve sebzelerin kızartılması ile yapılan çığırtma; bol sarımsaklı, domatesli ve oldukça lezzetli bir yemek.
Damla Sakızlı Tatlılar
Sakız ağacı Rumların İzmir mutfağına hediye ettiği en güzel lezzetlerden birisi. Bu durum İzmir’i de etkileyerek neredeyse her pastane ve fırında damla sakızlı bir şeyler bulduracak.
Bonus: Urla Şarapları
İzmir’e geldiğinizde mutlaka denemeniz gereken lezzetlerde birisi de şaraptır. Bu konuda ise en başarılı ve popüler yer kesinlikle Urla’dır.