İçindekiler
Karlovy Vary, diğer adıyla Carlsbad her mevsim bambaşka bir güzellikle kucaklıyor insanı.Buranın en önemli özelliği şifalı suları. Carlsbad zaten ‘Kralın banyosu’ anlamına geliyor. Karlovy Vary çek Cumhuriyeti’nin Bohemya bölgesinde bulunuyor, Almanya sınırına yakın. Bu şehrin keşfi de oldukça ilginç, biraz da hüzünlü bence. Çek Cumhuriyeti’nin o dönemdeki kralı IV. Karl bir av esnasında, suyan düşen bir geyik görüyor. Su öyle sıcak ki geyik bu suda haşlanıyor ne yazık ki. Böylece bölgenin sıcak ve şifalı suları keşfediliyor ve Karlovy Vary bir yerleşim bölgesine dönüşüveriyor.
Bu şehirden Atatürk de dahil olmak üzere, tarihe ismini kazımış bir çok isim geçmiş. Beethoven, Goethe, Karl Max, Freud, Rus Çarı Petro, Hitler bunlardan sadece birkaçı. Atatürk’ün ziyareti yaşadığı böbrek rahatsızlığı sebebiyle olmuş, 1918 yılında. Buranın şifalı suları o kadar methedilmiş ki, Atatürk de
Karlovy Vary’ye gelerek Carslbad Plaza’da kalmış ve şifa bulmuş.
Karlovy Vary’den bunları yapmadan dönmeyin!
- Karlovy Vary’nin meşhur kaplıcaları ve kolonadlarını mutlaka ziyaret edin.
- Moser cam müzesini gezin.
- Aziz Mary Magdalene Kilisesi’ni ziyaret edin.
- Dostluk Tepesi’ne çıkıp Dianaturm’a yani Diana Gözetleme Kulesi’ne gidin ve şehrin manzarasını izleyin. Buraya gelmişken, Grandhotel Pupp’ın arkasında yer alan 70 dönümlük Linhart Av Hayvanları Koruma Alanı’nı izlemeyi de unutmayın. Yaban domuzu, benekli alageyik ve büyük Dybowski’nin sika geyiğini doğal ortamında gözlemlemek için harika bir yer burası.
- Karlovy Vary’nin en ünlü alışveriş caddesi olan Stara Louka’yı gezin.
- Dvorakovy Sady parkını gezin ve birbirinden güzel ağaçların arasında yürümenin keyfini çıkarın.
- Karlovy Vary Tarihi Motosiklet Müzesi’ni gezin.
- Karlovy Vary Müzesi ve Sanat Galerisi’ni gezin.
- Bir spa şehri diyebileceğimiz Karlovy Vary’nin en güzel tesislerinden biri olan Neo-Barok Elizabeth Spa’da konaklayın ve kaplıca tesislerinin keyfini çıkarın.
- Güzelliği ve mimarisiyle insanı büyüleyen Aziz Peter ve Paul Ortodoks Kilisesi’ni ziyaret edin.
- Loket Kalesi’ne düzenlenen turlara katılın ve tarihte bir yolculuğa çıkın.
- Zamanını denk getirebilirseniz şayet Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’ne katılın.
- Karlovy Vary’ye özel ve burada üretilen Karlovarsky suchar ekmeklerinden deneyin.
- Karlovy Vary bölgesinde koyun sütünden üretilen geleneksel Çek peyniri Abertam’ı deneyin.
- Karlovarské Trojhránky deneyin, kağıt helva görünümlü bir Çek gofretidir kendisi.
Karlovy Vary’de Gezilecekk Yerler
Jan Becher Müzesi
Likör severlerin mutlaka görmesi gereken bir müze burası. Likör severler Becherovka deyince ne demek istediğimi anlayacaklar. Becherovka Karlovy Vary’nin en ünlü içkisi. Müze turunuz sırasında, likörün tarihi, üretimi veya depolanmasıyla ilgili temel bilgileri öğreneceksiniz. Ayrıca tarihi objeler ve kısa bir eğitici film de de sergileniyor. Tarihi Becherovka şişelerini ve Becher ailesine ait tarif kitaplarını, sergi ödüllerini, eski muhasebe kayıtlarını ve daha birçok eseri de görebiliyorsunuz.. Becherovka almak isterseniz müzeye bağlı yerel bir outlet mağazasından alabilirsiniz, öncesinde denemek isterseniz elbette müzenin barında içilebilirsiniz.
Bu tarihi bina “Steinberky” 1867 yılında Jan Becher tarafından inşa edilmiş ve 100 yılı aşkın bir süredir orijinal fabrika olarak hizmet vermiş. Ziyaret saatleri: Salı – Pazar 9.00 – 17.00
Giriş Ücretleri;
TEMEL TUR
4 ürün numunesini içerir (Becherovka Original, Lemond, KV14, Cordial)
Tur süresi: 45 dakika
Yetişkin 210 CZK
Öğrenci 150 CZK
Çocuk 60 CZK
UZATILMIŞ TUR
4 ürün numunesini içerir (Becherovka Original, Lemond, KV14, Cordial) + BETON kokteyl
Tur süresi: 50 dakika
Yetişkin 280 CZK
Öğrenci 220 CZK
Aile bileti (2+2) 560 CZK
EXCLUSIVE TUR
4 ürün numunesi (Becherovka Original, Lemond, KV14, Cordial), BETON kokteyl + Becher’s
57 kokteyl dahildir.
Becher’s 57 orijinal şişede Becherovka, Cordial ve KV14 karışımı
Tur süresi: 50 dakika
Yetişkin 380 CZK
Öğrenci 320 CZK
Balmumu Müzesi
Bu müze Saint Lucas Kilisesi’nde bulunuyor. Karlovy Vary’nin neo-gotik mücevheri deniyor Saint Lucas Kilisesi için. Orijinal vitray pencereler ve ahşap oymalı tonozlu tavan görülmeye değer gerçekten de. Balmumu müzesinde son 120 yılda yaşamış önemli kişilerin balmumu heykellerini göreceksiniz. Kraliyet ailesinin önde gelenleri, sanatçılar, sporcular, film yıldızları, politikacılar, askeri liderler, diktatörler.
Ziyaret saatleri: Hafta boyunca 11:00 – 18:00 Giriş ücreti; 150 CZK
Moser Karlsbad Cam Müzesi
Benim gibi cam sanatına meraklıysanız, burayı çok seveceksiniz. Moser Müzesi, cam işçiliğinin tarihine benzersiz bir bakış sunuyor gerçekten. Moser, kurşunsuz el yapımı lüks kristal üretimine odaklanan bir Çek şirketi aslında. Şirketin hikâyesi, 1857 yılında yetenekli bir oymacı ve iş adamı olan Ludwig Moser’ın kaplıca kenti Karlovy Vary’de bir gravür atölyesi ve mağazası açmasıyla başlamış. Moser kristali, eşsiz güzelliği, kalitesi, zamansız tasarımı ve markanın cam ustalarının kıymetli ustalığı sayesinde dünya çapında ün kazanmış. O kadar ki Moser markası, dünyanın lüks kristal konseptinin bir simgesi haline
gelmiş. Bir vazonun yapılması için, 40’tan fazla cam işçisinin gerektiğini öğrendiğimde inanılmaz şaşırmıştır.
Müzede yani Moser kristalinin yaratıldığı mekanda, el yapımı camın gerçek atmosferini, yapım sürecini ve inceliklerini görebiliyorsunuz. Yanmış ahşap kalıpların kokusunu aldığınızda markanın 160 yılı aşkın tarihi içinize çekiyorsunuz resmen. En eski eserlerden tutun da güncel koleksiyonlara kadar cam işlerini, satış galerisini ve müzeyi ziyaret edebiliyorsunuz.
Ziyaret saatleri: Pazartesi – Cumartesi 9:00 – 14:00 Önceden rezervasyon yapılması tavsiye
ediliyor.
Giriş ücreti: 300 CZK
Aile girişi: 650 CZK (2 yetişkin ve 2-3 çocuk) Rezervasyon için buraya email gönderebilirsiniz; muzeum@moser.com
Karlovy Vary Müzesi
Karlovy Vary bölgesinin hem tarihi ve ilginç yaban hayatı bu müzede sergileniyor. Karlovy Vary Müzesi’nin kuruluşu için ilk adımı ünlü balneolog ve tıp doktoru Josef Löschner atmış. Balneolog nedir dediğinizi duyar gibiyim, hemen bahsedeyim kısaca. Balneoloji banyo bilimi anlamına geliyor. Balneoloji bilimsel bir disiplin, özünde yer altı, su ve iklim kaynaklı doğal iyileştirici faktörlerin bilimi olarak da tanımlamak mümkün. Müze, bölge kütüphanesi ve arşivi ile birlikte bütüncül bir belediye kurumu olarak oluşturulmuş. Vatanseverler ve Karlovy Vary’deki koleksiyoncular sayesinde daha sonra tipik bölgesel el sanatlarını belgeleyen kapsamlı koleksiyonlar eklenmiş. Spa materyallari ve mineraller, özellikle çeşitli yerel aragonit formları, müzenin en eski ve değerli kolleksiyonları arasında. Bir spa müzesi deyince kulağa tuhaf geliyor tab ama yer altı suları bu kadar kıymetli bir bölgede, bunun olması çok da şaşırtıcı değil aslında.
Anlattıklarına göre göreceklerinizin hikâyesi eşsiz bir doğa olayı olan sprudel de ( doğal maden suyu ) başlıyor, kaplıcanın kuruluşuna ve kaplıca tedavisine doğru devam ediyor, Ardından, kaplıca kentinin vahşi yaşamı ve tarihi, en eski günlerden ünlü cevher madenciliği dönemine ve aynı derecede ünlü ve değer verdikleri kalay, cam ve porselen üretimi geleneklerine kadar uzanıyor. Serginin son kısmı dramatik 20. yüzyıla adanmış. En güzel yanı da sergilerin görsel ve işitsel unsurlarla desteklenmesi. Böylece daha interaktif oluyor ve keyif veriyor insana. Kısa film gösterileri, kayıtlar, dokunmatik ekranlar mevcut.
Karlovy Vary Müzesi’nde göreceklerinizi özetlemek gerekirse;
Uygulamalı sanat koleksiyonları (kalay, cam, porselen, mobilya)
Etnografik koleksiyonlar (mobilya, tekstil, alet ve ekipman)
Sanatsal ürünler, el sanatları (Karlovy Vary’den silah ustalarının ve aragonit kesicilerin eserleri)
Spa gelişimini belgeleyen koleksiyonlar
Bölgesel sanat koleksiyonu (grafik sanatı, resimler, heykeller, erken baskılar)
Arkeolojik koleksiyon
Doğal tarih koleksiyonları (botanik, zooloji, jeoloji ve mineraloji)
Ziyaret saatleri:
Ekim – Nisan ayları arasında çarşamba – pazar 10:00 – 17:00
Mayıs – Eylül ayları arasında salı – pazar 10:00 – 18:00
Giriş ücreti; 100 CZK
İndirimli giriş: 60 CZK ( 65 yaş üstü emekliler / 15 – 26 yaş arası öğrenciler / 6 – 15 yaş arası
çocuklar. 6 yaş altı çocuklar ücretsiz
Aile bileti: 240 CZK (1-2 yetişkin ve 15 yaşına kadar 1-4 çocuk)
Thun 1794
Karlovy Vary’nin cam ve likör kadar ünlü bir diğer ürünü de porselen. Thun 1921 yılında kurulan bir tesis. Porselen üretimi yapılıyor burada tahmin edeceğiniz gibi. Fabrikanın tüm üretim adımlarını görebileceğiniz ve porselenin hikâyesine interaktif bir şekilde dahil olacağınız bir tur düzenleniyor burada. İşletmenin kapasitesi yılda 3.5 – 4 bin ton civarındaymış. Tesis modern ve teknolojik cihazlarla donatılmış. Hem düz beyaz hem de boyanmış, desenli üretim yapılıyor.
Ziyaret saatleri:
Pazartesi – Cuma: 09:00 – 15:00
Cumartesi: 10:00 – 15:00 – sadece rezervasyon ile
Giriş ücretleri:
Bireysel girişte Porselen Hikayesi sergisi ücretsiz, Fabrika Turu 160 CZK Porselen Çocuk
Odası girişi 80 CZK
Öğrenci girişi Porselen Hikayesi sergisi ücretsiz, Fabrika Turu 60 CZK Porselen Çocuk
Odası girişi 80 CZK
Aile girişi ( 2 yetişkin, 2 çocuk ) Porselen Hikayesi sergisi ücretsiz, Fabrika Turu 360 CZK
Porselen Çocuk Odası girişi 80 CZK
Kelebek Evi
Karlovy Vary’de en sevdiğim yerlerden biri oldu burası. Benim gibi habitatı, yeşili ve kelebekleri seviyorsanız mutlaka ziyaret etmelisiniz. Dünyanın dört bir yanından örnekler taşıyan ve canlı, egzotik kelebeklerin bulunduğu tropik bir bahçe burası. Öyle güzel kelebekler var ki, insan bir tablo gibi karşısında durup dakikalarca izlemek istiyor. Tayland, Güney Amerika, Filipinler ya da Meksika’nın yağmur ormanlarından gelmiş çok çok güzel kelebekler var. 100 m2’lik bir alana sahip uçuş alanları var ve kelebeklerinin bazılarının kanat açıklığı 20 cm’e varıyor, insan hem şaşırıyor hem de hayran oluyor. Kelebeklerle aranızda hiçbir engel yok. Tüm güzelliklerine şahit olmanız ve onların yaşam konforunu
bozmamak için düşünülmüş organize bir yer burası. Şanslıysanız ve omzunuza bu güzelliklerden biri konduysa ki bu olabilen bir şey, bir fotoğraf çekme özgürlüğüne sahipsiniz. Bunun için bir yasak ya da ekstra ücretlendirme yok ancak elbette flaşı açık vehayvanları rahatsız edecek şekilde değil. Unutmadan, kuluçka bölümüne mutlaka uğrayın.
Bir kelebeğin kozadan kelebeğe dönüş hikayesine şahit olabilir, belki de hayattaki ilk uçuşunu görebilirsiniz. Uçuş alanının her tarafında kelebeklerin hayatından ilginç bilgiler veren bilgilendirme panoları bulunuyor ve resepsiyon alanında da sadece kelebek motifleriyle hazırlanmış hediyelik eşyalar satılıyor.
Ziyaret saatleri:
Kasım – Mart ayları arasında 10:00 – 17:00
Mayıs – Eylül ayları arasında 10:00 – 19:00
Nisan ve Ekim aylarında 10:00 – 18:00
Giriş ücretleri:
Yetişkinler 120 CZK
Çocuklar ( 15 yaşına kadar ) 70 CZK
Aile bileti (2 yetişkin + 3 çocuğa kadar) 300 CZK Online biletlerde %10 indirim uygulanıyor.
Hot Spring Colonnade – Karlovy Vary’nin 1. maden suyu kaynağı
Tepla Nehri’nin yukarısında, Divadelni namesti (Tiyatro Meydanı) civarında bir süs havuzu göreceksiniz. Yuvarlak ve oldukça büyük, ortasından su fışkırıyor. Bu sıradan bir süs havuzu değil işte, Karlovy Vary’nin maden suyu kaynağı ile tanışmaya hazır mısınız?
Hikaye Kaplıca’nın Saint Mary Magdalene Kilisesi’nin önündeki sızıntısı ile başlamış. 1774 yılında yakınlarına Barok Vridelni sal (Kaplıca Salonu) inşa edilmiş ve bu sayede maden suyunu direkt kaynağından içebiliyorsunuz buradaki çeşmelerden. Dr. David Becher’e göre, şifalı suları doğrudan kaynağından içmek oldukça önemliymiş. Kaplıca’yı çevreleyen alanın ilk tek tip mimari konsepti, 1826’da inşa edilen Empire Kaplıca Kolonatı olmuş. Daha sonra, 1878 ve 1879 yılları arasında Viyanalı mimarlar Ferdinand Fellner ve Hermann Helmer’in tasarımına göre yeniden inşa edilmiş. 1975 yılında ise yeni modern cam ve betonarme sütunlarla daha işlevsel ve görsel hale getirilmiş. Geçirdiği bunca yenilemeden, bu su kaynaklarına ne kadar önem verdiklerini de anlayabilirsiniz aslında. Kaplıcanın gayzeri
eşsiz bir doğa olayı gerçekten de, dakikada ortalama 2.000 litre maden suyu veriyormuş. Yüksek basınç sayesinde neredeyse 12 metre yüksekliğe fışkırıyor.
Saint Mary Magdalene Kilisesi
Aziz Magdalelen Kilisesi’nin mimarı Kilian Ignac Dientzenhofer, : 1733 ve 1736 Arası inşa edilmiş ve resmi açılışı 1737’de yapılmış. Bir mezarlıkla çevrili orijinal ortaçağ Gotik mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan, Saint Mary Magdalene Kilisesi, 14. yüzyılın ikinci yarısında Karlovy Vary’nin merkezinde, Kaplıca’nın yukarısındaki küçük bir tepede inşa edilmiş. 1518 yılında ise rönesans tarzında yeniden inşa edilmiş. 18. yüzyılın başlarında çıkan birkaç kötü yangından sonra kilise ne yazık ki kötü duruma gelmiş. Bu olaylar
sonrasında da yıkım kararı verilmiş ve aynı yere, yeni bir kilise inşa edilmiş. Yeni kilisenin temeli 27 Nisan 1733’te atılmış. İç kısımda, 18. yüzyıldan kalma zengin bir şekilde dekore edilmiş Barok tarzda bir sunak var ve gerçekten hayranlık uyandırıcı. Kiliseyi ziyaret ederken, yeraltında bulunan ve eski mezarlığın iskelet kalıntılarını barındıran orijinal gotik tarzdaki cenaze mezarlığını ziyaret etmeyi de unutmayın.
Saint Laurentius Şapeli
Şapel lokasyon olarak Karlovy Vary’nin merkezinin yukarısındaki Tylova Caddesi’nde bulunuyor ve mimarı bilinmiyor. Saint Laurentius’un barok tarzdaki niş şapeli, 18. yüzyılda, ilk olarak 1700’lerde yapıldığından söz edilen daha eski bir yapının yerine inşa edilmiş.
Genellikle 19. yüzyıl Karlovy Vary gravürlerinde tasvir edilmiş. Ünlü Alman şair ve yazar Johann Wolfgang von Goethe 1808’de Karlovy Vary’yi ziyareti sırasında burayı da ziyaret etmiş. Prizmatik şapelin dört yan nişindeki resimler görülmeye değer. Saint Laurentius Şapeli 1855’te Wilhelm Kandler tarafından restore edilmiş.
Meryem Ana Şapeli
Meryem Ana’nın orijinal Barok Şapeli, Sternberg Kontu ve eşinin 1700 yılında kaplıcada kaldıkları sırada onların emriyle inşa edilmiş. Hal böyle olunca da bu şapel, inşaatından bu yana kaplıca misafirleri arasında büyük ilgi görmüş. Ünlü Alman şair ve yazar Johann Wolfgang von Goethe 1808’de Karlovy Vary’yi ziyareti sırasında Saint Laurentius şapeli gibi burayı da ziyaret etmiş. Bu yapı çok popüler hale geldiğinden, yeniden inşası ve genişletilmesi için planlar daha 18. yüzyılda düşünülmüş. Bununla birlikte gotik tarzda gerçek yeniden inşası çok daha sonradan, yani 1885 ve 1886 yıllarında gerçekleştirilmiş.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, bir zamanlar popüler olan şapel unutulmuş ve giderek harap olmuş. Çürüyen şapel 1991 yılında kapsamlı bir yeniden inşa sürecinden geçmiş ve tekrar turistler için popüler hale getirilmiş.
Saint Peter & Paul Kilisesi
Karlovy Vary’nin güney eteklerindeki Marianskolazenska Caddesi’nde bulunuyor bu kilise. Kilisenin aslı sade ve kulesiz olarak, romanesk tarzda yapılmış. 1854 ve 1856 yılları arasında mimar Gustav Hein tarafından inşa edilmiş. Eski kasaba bira fabrikasının, yani günümüzdeki binasının arkasındaki arazi Kontes Schamburg-Lippe tarafından Katolik olmayan kaplıca misafirleri için bir ibadet yerinin yapılması amacıyla bağışlanmış. Böylece kilise yapılmış ve 1 Temmuz 1856’da kutsanmış. Kaplıca bölgesinin “Altın Çağı” sırasında, Anglikan ve Ortodoks Kiliseleri kendi ibadet yerlerini inşa etmişler ve bu kutsal yapı, Lutheran Kilisesi’nin mülkiyetine geçmiş. Yeni ana cephe ve kilise kulesi, 1864 ve 1865 yılları arasında gerçekleştirilen bir rekonstrüksiyon sırasında inşa edilmiş. Kilise, bugünkü görünümüne de 1893 ve 1894 yıllarında Leipzig’li mimar Jullius Zeissig’in gözetiminde gerçekleştirilen bir takım yenileme çalışmaları sonrasında kavuşmuş.
İç mekanda 1857’de Berlin’den C. Steffeck tarafından boyanmış Mesih’in Yükselişi resmini ve tabi yine bir
sunak göreceksiniz. Daha sonra, Jan Zizka ve Jan Hus’un kabartmaları var ilgi çeken detaylar arasında. Kilisenin iç mekanının öne çıkan en önemli özelliği Romanesk resimlerden oluşan muhteşem tavanı. Kilise 1946’dan beri Dr. Pavel Farský’nın Çekoslovak Hussite Kilisesi Cemaati’nin mülkiyetindeymiş. Eğer 08:00 – 18:00 saatleri arasında sessiz bir yalnızlık içinde düşünmek isteyenlerdenseniz, bu saatler arasında burayı ziyaret edebilir ve düşüncelerinizle başbaşa kalabilirsiniz.
Ortodoks Saint Peter & Paul Kilisesi
Burası, az önce bahsettiğim Saint Peter & Paul Kilisesi’nden farklı. Karlovy Vary merkezinin yukarısındaki Westend Bölgesi’ndeki Krále Jiriho (King George) Caddesi’nde bulunuyor. Mavi çatısını ve kubbelerini gördüğümde hayran olmuştum gerçekten. 1893 ve 1898 yılları arasında, Frantiskovy Lazne’den mimar Gustav Wiedermann’ın tasarımına göre, şehrin batı ucunda, o zamanlar yeni ortaya çıkan, seçkin yerleşim bölgesi Westend’de inşa edilmiş. Moskova yakınlarındaki Ostankino’da bulunan Bizans-eski Rus kilisesi tarzında inşa edilmiş. Kilisenin inşası için gerekli fonlar, zengin Sırp ve Rus müşteri ve soyluları arasında toplanmış. Bu yeni kilise yapıldıktan sonra Marianskolazenska Caddesi’ndeki kilise gözden düşmüş biraz. Bu yeni kilise oldukça zengin bir şekilde dekore edilmiş Bizans tarzına ve Yunan haçı şeklinde bir kat planı ile beş altın kaplama kubbeye sahip.
Kilise duvarları bol miktarda süs ve figürlü duvar resimleri ile süslenmiş. Kilisenin iç kısmına, ressam Tyurin’in azizlerin yağlıboya ikonları ile ahşap bir mayolika ikonostasis hakim. İkonostasis ilk olarak 1900 yılında Paris’teki Dünya Sergisi için Kuznetsovo’da yapılmış.
Diana Gözlem Kulesi
Bu gözlem kulesi 1914 yılında inşa edilmiş ve deniz seviyesinden 547 metre yukarıda bulunuyor. İki şekilde ulaşabilirsiniz, bunlardan biri orman yolundan yürümek bir diğer ise füniküler kullanmak. Tepenin zirvesine çıkan füniküler 1909 yılında inşa edilmiş ve bitişiğindeki gözetleme kulesi ile bir av köşkü bulunuyor. Bu yapılar, yerel inşaatçı Frantisek Fousek tarafından, mimar Anton Breinl’in tasarımına göre yine 1912-1914 yılları arasında inşa edilmiştir. Tuğla gözetleme kulesi modern bir elektrikli asansör ile donatılmış. Büyük açılış 27 Mayıs 1914’te gerçekleşmiş ve turistler için oldukça popüle hale gelmiş kısa zamanda. Gözlem kulesine, İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Hans Kudlich’in ve 1945’ten sonra kısa bir süre için Başkan Edvard Beneš’in adı verildi ancak bu isim yarışında sonra karar Diana olmuş. Kulede mis gibi orman havası eşliğinde yemek yemek isterseniz Diana restoranı tercih edebilirsiniz.
Toplam yükseklik: 40 metre
Gözetleme platformunun yüksekliği: 35 metre
Merdiven sayısı: 150 olarak ufak ek bilgileri de ileteyim.
Ziyaret saatleri:
Ocak Kapalı
Şubat, Mart, Kasım, Aralık 09:00 – 17:00
Nisan, Mayıs, Ekim 09:00 – 18:00
Haziran ve Eylül 9:00 – 19:00
Uluslararası Karlovy Vary Film Festivali
Karlovy Vary’deki Uluslararası Film Festivali, 1946’dan beri her yıl periyodik olarak düzenleniyor. Arada düzenlenmediği dönemler de olmuş çeşitli sebeplerden ötürü. Festival, en seçkin ve en iyi uluslararası festivaller arasında yer alıyor. Bu sebeple sinema meraklıları için Karlov Vary seyahatinin bir sebebi olarak gösterilebilir.
Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali , kuruluşundan bu yana tüm tarihi dönemlerden geçtiği gibi, tüm Çekoslovakya ve daha sonra Çek Cumhuriyeti’ni de kapsıyor. Komünist rejim bunu propagandasında kullanmış o dönemlerde. Düşüşünden sonra, festival de tehlikeye girmiş ve neredeyse tarihin uçurumundan itilmek üzereymiş. Karlovy Vary Şehri, Kültür Bakanlığı ve Grandhotel Pupp’ın yardımıyla tarihin tozlu sayfalarına gömülmekten kurtarılmış. Festival başkanı 1993’ten bu yana tanınmış Çek aktör Jiri Bartoska. Kendisi oldukça ünlü bir tiyatro ve sinema oyuncusu aynı zamanda. Program Direktörü ise Eva Zaoralova’dır. Bu iki ünlü isim mesleki deneyimlerini ve sinema aşklarını festivalin kalitesine de yansıtmış ve büyümesine ciddi katkıda bulunmuşlar. Karlovy Vary Film Festivali en az Hollywood festivalleri kadar ilgili görüyor aslında ünlüler tarafından ve her yıl beyazperdenin birçok önemli ismi festivale katılıyor. Robert de Niro, John Travolta, Milos Forman, Oliver Stone, Michael Douglas, Alan Alda, Steve Buscemi ve Salma Hayek. Bu isimler geçmiş yıllardaki ünlü konuklar listesinin sadece bir kısmı. Gerisini siz tahmin edin.Bu yıl, 1 Temmuz – 9 Temmuz tarihleri arasında Uluslararası Karlovy Vary Film Festivali’ni 56sı düzenlendi.
Karlovy Vary’ye Nasıl Gidilir?
Karlovy Vary’ye direkt uçuş yok ne yazık ki. Uçakla Prag’a gelmek en mantıklı yöntem olacaktır. Prag’dan otobüsle rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Prag Florenc otobüs terminalinden otobüse bindikten sonra, yaklaşık 2 saat 15 dakikalık bir yolculuğun ardından Karlovy Vary’de iniyorsunuz. Burada üzeri kapalı, otogar tarzında bir otobüs terminali yok, yol kenarında birkaç durak bir araya gelmiş ve minik bir terminal oluşturmuş. Bu ufak terminal tren garına yakın lakin şehir merkezine biraz uzak, bilhassa yürümek için. Taksi yada otobüs kullanarak şehir merkezine hızlıca ulaşabilirsiniz. Trenle ulaşmak isterseniz, direkt Prag’dan ya da Almanya’dan rahatlıkla gelebilirsiniz.
Karlovy Vary’ye Ne Zaman Gidilir?
Her zaman! Evet, dört mevsim bambaşka bir güzelliği var bu şehrin. Kışın yağmur altında romantizmin doruklarına çıkabilir, kar yağdığı zaman bir kartpostalın içindeymiş gibi hissedebilirsiniz. Üstelik kış aylarında, nehirlerden çıkan sıcak suyun buharını da görebiliyorsunuz, ilginç bir deneyim oluyor. Bilhassa sağlık turizmi yani şifalı sular için kış mevsimi daha keyifli bence. Bahar ve yaz ayları zaten geziler için güzel zamanlar.
Karlovy Vary’de Nerede Kalınır?
Esasında Karlovy Vary için bir gününüzü ayırmanız yeterli, eğer amacınız kaplıca tatili değilse. Böyle olunca da konaklamaya gerek olmuyor. Prag’a ya da Almanya’ya geçiş yapabilirsiniz. Tercihinizi konaklamaktan yana kullanırsanız, çeşitli otel ve pansiyonlar var elbette. Konaklama tercihi açısından önereceğim bölgeler, Horova, Moravska, Stara Louka ve Vitezna. Merkezi oldukları için bu bölgeler birçok açıdan avantajlı.
Karlovy Vary’de Ne Yenir?
Houbova Omacka
Geleneksel Çek yemeklerinden biri Houbova Omacka, bir nevi kremalı mantar sote aslında. Mantar bu mutfakta sıklıkla kullanılıyor. İçeriğinde mantar, krema, tereyağı, un, soğan, tuz ve baharat olarak kimyon ile karabiber var. Bir tür ekmek olan bir hamurla servis ediyorlar. Pilavla servis edildiği yerler de var.
Koprova Omacka
Yine soslu ve leziz yemeklerden biri Koprova Omacka. Süt, un, krema, tereyağ ve en önemlisi dereotu eklenerek bir sos hazırlanıyor. Bu sos ince ince dilimlenmiş sığır eti ile servis ediliyor.
Kapr
Bir nevi şnitzel gibi düşünebilirsiniz ancak kırmızı et ya da tavuk yerinde, Çek Cumhuriyeti tatlı sularından bol bol bulunan sazan balığından yapılıyor.
Kure Snadivkou
Bunun için de bir nevi tavuk dolması diyebiliriz. Pirinç, tütsülenmiş et, mantar, salam, dereotu, maydanoz, baharatlar gibi ürünler eklenerek içi doldurulan tavuklar fırında pişiyorlar. Sebze garnitürü ile servis ediliyor.
Plnene Bramborove Knedliky
Mantı ama patates mantısı ve lokal Çek mutfağının en sevilen lezzetlerinden biri bu. Patates ve irmikle bir hamur hazırlanıyor, bu hamurun için kırmızı soğan ve füme et ile hazırlanan bir iç ile dolduruluyor. Oldukça lezzetli bir yemek.
Zemlovka
Çek mutfağında çok fazla tatlı türü yok ancak olanlar arasında en meşhurlardan biri Zemlovka. Ekmek pudingi deniyor burada. Şeftali, kuru üzüm, kuru erik gibi meyvelerle servis ediliyor.
Kağıt helva
Evet, Karlov Vary’nin en meşhur yiyeceklerinden biri kağıt helva ve bu konuda oldukça iyiler. Burada yediğiniz kağıt helva arası dondurmayı başka bir yerde kolay kolay
bulamayacaksınız.