İçindekiler
Kaş deyince sizin de içiniz sıcacık oluyor mu? Antalya ülkemizin özellikle tatil için en keyifli şehirlerinden biri biliyorsunuz ama Kaş-Kalkan bu bölgede bambaşka bir dünya. Doğa ve tarihin bu kadar birbirine yakıştığı yer azdır dünyada. Çok büyük tesislerin olmadığı, butik otel ve harika evlerin kiralanabildiği samimi bir tatil rotası Kaş. Demre’den Kalkan’a doğru anlatmaya başlıyorum.:)
Antalya gezinize Türkiye’nin Maldiveleri Suluada ve Olimpos çevresi ile devam etmek istersiniz. Adrasan detaylı gezi rehberi burada:)
Kaş’da Bunları Yapmadan Dönmeyin!
- Kekova batık antik şehirleri tekne ile keşfe çıkın.
- Deniz içindeki Likya kaya mezarları ile resim çektirin.
- Kaş çarşıdaki Kral mezarını selamlayın.
- Kaleköy’ün tepesinden denizi seyre dalın.
- Antalya’lı Noel babanın Demre’deki kilisesini ziyaret edin.
- Devasa kayalıkların ortasındaki turkuaz Kaputaş plajında yüzmeseniz de mutlaka görün.
- Caretta caretta’ların en önemli üreme alanı Patara’nın 13 km uzunluğundaki kumsalın keyfini çıkarın.
- Biraz da göğü kucaklamak isterseniz mutlaka yamaç paraşütü yapın. Bu manzarayı bulmak kolay değil.
- Dalmayı denemeden dönmeyin.
- Antik kentlere misafirliğe gidin.
Kaş Gezilecek Yerler
Demre ( Myra ) Antik Kenti
Myra Antik Kenti Myra ovası üzerine kurulmuş bir kent. Likya dönemine ait önemli kaya mezarlarına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Roma döneminden kalan tiyatro ve Bizans döneminden kalan Noel Baba ( Aziz Nikolaos ) Kilisesi buranın ünlüleri. Özellikle Noel baba kilisesi en çok merak edileni.
Kaya mezarlarını oldukça yakın gördüğünüz antik kentde gördüklerinizden etiklenmemek mümkün değil. Ölümden sonraki yaşama olan inançları nedeni ile ev gibi yaptıkları mezaları çok etkileyeci.
Kaya mezarlarını her gördüğümde kafamda deli sorular oluşur. Neden bu kadar zor yerlere bu kadar zahmetli yapılar inşa etmişler. İnandıkları şey ne kadar farklı olabilir vs gibi bir sürü soru ile uğraşır dururum.
Genel bilgilere baktığımız zaman kaya mezarlarının daha çok statüsü yüksek kişiler için oyulması kolay kayalara yapıldığını görürüz. Sıradan halkta bu tarz mezarlara gömülürmüş ama daha basit ve daha az eşya ile. Genelikle tek odalı ve daha az eşya olurmuş. Ölen kişi asilzade yada zengin ise iki veya üç odalı, çeşitli mücevherler ile gömülürlermiş. Kimi zaman eşleri yada atları ile gömülenler bile olurmuş.
Burada ki amaç ölümden sonraki hayatta da aynı statüde yaşayacaklarına inanmalarıymış. Arkeologlar mezar içlerinden çıkan eşyalardan ölülerin statülerini anlıyormuş. Tabi eğer çalınmadılar ise. Bu arada mezar hırsızlığı sadece günümüzde değil antik dönemde de olurmuş. O yüzden bir süre sonra mezarların daha gizli yapılmasına karar vermişler. Hatırlayın Mısır’daki piramitler bile bir süre sonra yer altına yapılmaya başlanmış mezar hırsızlar kolay bulamasın diye.
Eski Türkler’de böyle bir adet varmış. Ölen atalarının ruhları huzur içinde uyusun diye mezar yerlerini gizlemeye özen göstermişler.
Gelelim Demre’ye 🙂 O dönemde Likya birliğinin güçlü bir şehriymiş Myra.Limanıda olduğu için ticaret hacmide yüksekmiş. Tiyatro hiç bozulmamış gibi.
Demre Noel Baba Kilisesi – Saint Nicholas(Aziz Nikolas)
Kaya mezarlarına, Likya dilindeki yazıtlara ve sikkelere bakıldığında Demre kentinin yani Myra’nın MÖ 5. YY’a dayanan bir geçmişi olduğu söyleniyor.
Eğer bir kış günü yolunuz Kaş’a düşerse, 6 Aralık’ta Myra’yı ziyaret etmelisiniz. Her yıl düzenlenen Noel Baba etkinliklerini görmek isteyeceksiniz. Neden derseniz çünkü noel babanın yani Saint Nicholas’ın (Aziz Nikolas), M.Ö 4. yy’da Patara’da doğduğuna inanılıyor.
Myra Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik; yılbaşında evlere bacadan girerek çocuklara armağan dağıttığına inanılan ‘Noel Baba’nın, yaşamış, gerçek bir kişi olduğunu belirterek, “Orijinali Antalyalı, Demreli olan St. Nikholaos’tur. Antalya’da doğmuş, büyümüş ve ölmüştür. Mezarı da Antalya’dadır” demiş.
Aziz Nikolaos’ın saygın dini kişiliği, öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamış, başta eski Rusya olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinin en popüler azizi olmuş.
Avrupa’nın kuzey ülkelerinde çocuklara hediye dağıtan Noel Baba geleneği Aziz Nikolaos’dan etkilenerek bugünlere gelmiş.
Zaman içinde Ortodoks Hristiyanların hacı olduğu bir merkeze dönüşmüş kilisesi. 1087’de İtalyan tüccarlar, mezarından kemiklerini alıp, Bari’ye götürmüşler. Dünyanın birçok ülkesinde bine yakın St. Nikholaos kilisesi kuruluymuş.
Aziz herkese yardım eder, yardımları gözükmesin ve karşı taraf utanmasın diye hediyelerini camdan yada bacadan atarmış. Armağan verici özelliğinden dolayı bugün, yılbaşında anlatılan modern hikayelerde bacadan gelip çocuklara armağan dağıtan aziz haline gelmesi, aslında onun bu özelliğinden kaynaklanıyormuş.
Bizim topraklarda doğmuş bir aziz, sonrasında hikayelerle zenginleştirilerek pazarlamanın önemli bir aracı olmuş.
Kilise etkileyici mutlaka ziyaret edilmeli.
Vaktiniz varsa Andriake limanı ve likya müzesini listeniz ekleyebilirsiniz. Tarih ve arkeolojiye meraklılar sevecektir.
Kaleköy / Simena Antik Kenti
Kaş’a gelmişken Kaleköy’ü de mutlaka görmelisiniz. Burası sadece denizden ulaşılabilen küçük ve sakin bir köy. Coğrafi olarak bir yarımada olsa da, dik bir keçi yolu dışında ulaşım olmadığı için tekne ile gidiliyor. Dolayısıyla köydeki kadınların neredeyse hepsi kaptan.
Köyün yerel halkı Bizans ve Likya döneminden kalma tarihi bölgede yaşıyor. Simena(Kaleköy) Likya birliğinin en küçük üyesiymiş. Denizden yaklaşırken tepedeki kale ve suyun içindeki likya lahidi ile muazzam bir giriş yapıyorsunuz bölgeye. Kaleye doğru tırmandığınız zaman ise harika bir manzara sizi bekliyor olacak.
Sakin, doğanın içinde ve huzurlu zaman geçirmek isterseniz burayı mutlaka görmenizi öneririm. Yeme-içme ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz birkaç restaurant da bulunuyor burada. Özellikle tüm gününüzü ayırmak istemezseniz tekne turuna çıktığınızda burada verecekleri mola da köyü gezmeniz için yeterli olacaktır.
Kekova Adası /Batık Şehir
Kekova Adası 4,5 km2 lik yüzölçümü ile küçük ve kayalık bir ada. Kekova; Üçağız (Theimiusa) ve Kale (Simena) köylerinin karşısında uzanan 8 km.uzunluğunda ince uzun bir adacık:)
Ada üzerinde şu anda yerleşim bulunmuyor. Geçmiş zamanlarda daha çok denizcilerin sığınak yeri, gemi inşaat yeri olarak kullanılmış. Ada da dalmak yüzmek yasak. Hatta teknelere durmuyor yavaşça adanın etrafında tekne ile gezebiliyorsunuz.
Kaş’dan kalkan günübirlik tur tekneleri ile 2 saate, Üçağız’dan kalkan teknelerle 10 dakikada adaya ulaşabiliyorsunuz. Teknelerin bazılarında küçük bir pencere vasıtası ile batık şehri seyredebiliyorsunuz. Beklentiniz yüksek olmasın ufak bir pencere. Adanın etrafında tekne ile dolaşırken sular altında kalan tarihi kalıntıların hepsi birbirinden güzel. Kalıntıların çoğu deprem nedeni ile sular altında kalmış.
Sabah tekneyle yola çıktığınızda ilk durağınız İnönü Koyu oluyor. Bu koyda hem bir mağara hem de kanyon var. Denizin keyfini çıkardıktan sonra bir sonraki durağınız; Akvaryum Koyu. Adından da anlaşılacağı üzere su altı güzellikleri ve deniz canlıları açısından muhteşem bir koy. O yüzden şnorkelinizi yanınıza almanızda yarar var. Sıradaki durak Tersane Koyu ancak öncesinde bir öğle yemeği molası veriyorsunuz. Tersane Koyu’nda depremlerden dolayı sular altında kalmış kalıntılar mevcut. Bir sonraki durak Batıkşehir ancak burada teknelerin park etmesi yasak.
Kaş Merkez – Uzun Çarşı & Kral Mezarı
Burayı ilk gördüğünüzde Alaçatı ya da Bodrum’un çarşılarına benzetebilirsiniz ancak bir farkı var, bu iki çarşı çok daha nezih ve sakin. Biraz da salaş.
Uzun Çarşı’da el emeği ürünler satan dükkan ve tezgahlar mevcut. Aynı zamanda küçük butik oteller, restaurantlar ve cafeler de var. Buradan Kaş’tan hatırasını taşımak istediğiniz hediyelik eşyalar da alabilirsiniz.
Cumbalı ahşap evleri ve Arnavut kaldırımlarıyla ara sokaklarda kaybolmanın keyfini çıkarabilirsiniz. Rengarenk giysiler ve aksesuarlar satan dükkanları seyretmek bile çok keyifli oluyor. Çarşıyı gezerken karşınıza birden bir lahit çıkacak. Bu lahit Kral Mezarı olarak biliniyor. İlk gördüğümde uzun uzun bakmıştım. Burada yatan Kral bizi görse ne düşünür acaba dedim 🙂
Buraya attığınız ilk adımı Kaş’ın başlangıç noktası sayabilirsiniz.Bu lahit MÖ. 4. YY’dan kalma. Kaş, Likya yolunun durak noktalarından biri biliyorsunuz, bu mezar da Likyalıların ruhun ölümsüzlüğüne olan inanışlarının bir simgesi. Tek bir bloktan oluşuyor ve gerçekten de süslemeleriyle krallara layık bir eser. Bloğun altında 8 satırdan oluşan Likçe bir kitabe var Ayrıca hüzünlü görüntüsüyle bir kadın figürü, bir erkek figürü, bir asa ve bir kadın figürü daha bulunuyor. Üst kısmında da iki adet aslan figürü görüyoruz.
Uyuyan Dev; Efsaneleri seversiniz değil mi? İşte burası da Kaş’taki en büyük efsanelerden biri. Kaş’ı çevreleyen dağın adeta uyuyan bir dev silüetine benzemesinden dolayı bu ismi vermişler. Efsane diyorsak bunun geçmişinde elbette bir aşk hikayesi de olmalı.
Hikâyeye göre; balıkçılık yapan Prometeus ve sevgilisi birbirlerine çok aşıkmış. Olimpos tanrılarından biri Prometeus’a kızıp onu sevgilisinden ayırmış ve kızı Meis Adası’na hapsetmiş. Balıkçı Prometeus pes etmemiş ve kayığıyla Meis’e gidip sevgilisini kurtarmış. Kararına direnen Prometheus’a sinirlenen tanrı sevgilileri dağa çevirmiş. Birini Meis’te, birini de Kaş’ta. O günden beri birbirlerine bakarak kavuşacakları günü bekledikleri söylenirmiş. İçinde aşk barındıran her efsane görülmeye değer elbette. Uyuyan Dev’e gün batımına doğru gitmeniz çok daha iyi olur. Böylece şahane Kaş manzarasını gün batımı eşliğinde izleyebilirsiniz.
Seyrek Çakıl Plajı
Burası Kaputaş Plajı’nın komşusu. Konforlu bir deniz günü planlıyorsanız çok doğru yer olmayabilir çünkü bir işletme ya da duş imkanı yok. Daha çok yolunuz oradan geçerken sıcaktan bunalıp, serin sularında yüzüp yolunuza devam edebileceğiniz bir plaj.
Küçük Çakıl Plajı
Aslında buraya plaj demek biraz tuhaf geliyor bana çünkü neredeyse ortada bir plaj yok. Kocaman kocaman kayaların üzerine yerleştirilmiş platformlarında üzerinde şezlonglar var. Daracık bir bölümden suya ulaşıyor ve denize giriyorsunuz. Popüler olma sebebi ise merkezde olması ve suyun tertemiz oluşu. Ayrıca yavaş yavaş derinleştiği için de ilgi gören plajlardan biri. Parti havasında yüksek müzikli bir yer arıyorsanız, burası size göre.
Büyük Çakıl Plajı
Eğer arabanız yoksa ve Kaş Merkez’e yakın bir yerde denize girmek istiyorsanız burası tam size göre. Küçük Çakıl’a komşu ( Yaklaşık 500 m ) Renkli çakıl taşlarının üzerinde serilmiş masmavi suların keyfini çıkarmaya bakın. Merkezden 10-15 dakika yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Güneye inmek isteyen ancak Ruslar gibi sıcak deniz takıntısı olmayanlara doğanın bir lütfu niteliğinde bir plaj Büyük Çakıl. Bunun nedeni ise denizin içinde bir soğuk su kaynağının bulunması. Kaş’a bağlı olan Büyük Çakıl adının hakkını veren çakıllara sahip. Dolayısıyla yanınıza mutlaka şu çirkin deniz ayakkabılarından almanız gerekiyor. Plaja giriş doğal olarak ücretsiz.
Büyük Çakıl Plajı, Kaş merkeze yaklaşık 17 km. Çılgınlar gibi yürümek istiyorsanız yürüyebileceğiniz bir rota ancak araçla gidip sonrasında plajın sahilinde gezmek ve etrafındaki yeşilin içinde kaybolmak enerjinizi harcamak için daha iyi bir seçenek. Büyük Çakıl Plajı’nda uygun denilebilecek fiyatlara yiyecek içecek almanız da mümkün. Ayrıca plajda ücretsiz şemsiye ve şezlong hizmeti de var. Çadır kampı yapmanın önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Plaj görece küçük bir plaj etrafında ağaçlık alanlar var, Antalya sıcağını göz önüne aldığımızda doğrudan plajın ortasına çadır kurmaktansa ağaçlık alanlara saklanmak biraz daha tercih edilesi olabilir.
Liman Ağzı Plajı
Burası Kaş’ın ulaşımı en zor plajı. Bu sebeple de bakir kalabilmiş ender yerlerden. Buraya ulaşmak için iki seçeneğiniz var; dolmuş tekneleri kullanabilir ya da zorlu patikayı aşarak yürüyerek varabilirsiniz. Eğer gidecek olursanız şnorkelinizi yanınıza almayı unutmayın çünkü su altında inanılmaz güzellikler sizi bekliyor olacak. Limanağzı aynı zamanda bir yerleşim yeri olduğu için yeme-içme açısından da çok alternatife sahip.
Türkiye’nin ve dünyanın en güzel plajlarından biri olan Patara Plajı, yaklaşık 18 kilometre uzunluğa sahip. Plajın günlük giriş ücreti 24 TL.
Asmaaltı Plajı
Kaş Merkez’de limanın hemen yanında bulunuyor bu plaj. Merkez’de denize girilecek en yakın nokta bu yüzden oldukça kalabalık oluyor. Fiyatları Kaş ortalamasında seyrediyor.
Hidayetin Koyu
Eskiden burada mis gibi zeytin ağaçlarının altında denize girerdik. Gözleme yapan teyzelerden aldığımız yemekle karnımızı doyurur bu muhteşem koyun keyfini çıkarırdık. Şimdilerde ise kötü bir işletme tarafından işletilen ama güzelliğini koruyan bir koy halinde. Girişi, otoparkı ücretli. Çarşaf gibi, rüzgarsız bir denizi var. Çocuklu aileler için ideal yer.
Kaş Belediye Plajı
Hidayetin Koyu’na gelmeden belediyeye ait halk plajına da gidebilirsiniz. Belediye burayı birçok özel işletmeden daha iyi idare ediyor. Oldukça temiz, bakımlı ve geniş bir plaj. Kaş Merkez’den kalkan minibüslerle rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Otoparkı ve kafeteryası da var.
Akçagerme Plajı
Eğer çocuklu bir aile iseniz burası sakin denizi ve su parkı ile sizin için ideal plaj olabilir. Merkeze çok yakın ve şirin bir koy. İşletmesi Turizm Meslek Lisesi’ne ait, bu yüzden de fiyatları oldukça makul. Buna paralel olarak da hizmet biraz amatör ama sizi üzecek ya da tatil keyfinizi kaçıracak kadar değil.
İnceboğaz
Kaş Merkez’den Çukurbağ’a doğru giderken yarımadanın bir hayli inceldiği bir yer. Bir yanınız Bucak Koyu’na diğer yanına açık denize bakar. Kaş’taki diğer plajlara göre daha ılık bir suyu var.
Bu kadar güzel plajdan, su altı zenginliklerinden ve caretta carettalardan bahsettikten sonra dalış yapmamak olmaz. Tüplü dalış için çeşitli rotalar mevcut ancak eğer bröveniz yoksa, yalnızca misafir dalışı yapabilirsiniz. Vaktiniz varsa 1* bröve almak için Kaş’taki dalış okullarını ziyaret edebilir ve kurslara katılabilirsiniz.
Çukurbağ Yarımadası
Kaş Merkez’e araçla 10 dk. Buradaki otellerin en önemli özelliği geniş ve izole plajlarının olması. Kaş’ın kalabalığına girmeden deniz keyfi yapmak isteyenler için doğru seçim. Bu bölgede kiralık villalar da mevcut.
Antiphellos Kenti ve Antik Tiyatrosu
Likya dilinde Habessa veya Habesos olarak anılan Antiphellos, Likya bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biri. MÖ. 6. YY’dan beri var olan kent aynı zamanda Phellos kentinin de limanıymış. Kaş’ta yer alan antik kentin kalıntıları, beldenin batı ve doğusunda uzanan yarımada boyunca da devam ediyor. Yarımadanın başladığı bölümde ve Meis Ada’sına bakan yüzünde Helenistik sur kalıntılarını görmek mümkün. Surların limana baktığı yerde bir kilise bulunuyor ve bu kilise günümüzde camiye dönüştürülmüş durumda. Antiphellos Antik Tiyatro’su tapınağa göre daha güzel korunmuş durumda. Oturma bölümü dört dikey merdivenle üç bölüme ayrılmış. Antiphellos tiyatrosunun içerisinde bir ana kaya üzerine yapılmış 24 kadın kabartmasının yer aldığı bir mezar odası da bulunuyor. Tiyatronun en üst kısmına çıktığınızda şahane Meis adası ve Kaş manzarasını izleyebilirsiniz. Burası fotoğraf çekmek ve dış dünyadan biraz uzaklaşmak için harika bir yer.
Kaş’ta Yamaç Paraşütü
Denize doyduktan sonra biraz da göğü kucaklamak isterseniz mutlaka yamaç paraşütü yapmayı denemelisiniz. Biraz adrenalinin kimseye zararı olmaz değil mi? Üstelik Kaş yamaç paraşütü konusunda ülkemizin sayılı yamaç paraşütü yerlerinden biri. Bu harika deneyimi yaşamak için öncelikle minibüs kullanmanız gerekiyor. Genellikle Asas Dağı ya da Kırdavlı Tepesi tercih ediliyor. Minibüsle 9 km’lik bir yolu aştıktan sonra önce ilk eğitiminizi alıyorsunuz. Daha sonra özel paraşüt giysilerini giyip kendinizi eğitmen pilotunuzun eşliğinde gökten denize bırakıyorsunuz. Eğer o anların fotoğraf ve videolarını da almak isterseniz, çekim için ekstra bir ücret ödeyerek satın alabilirsiniz. Bunu kayıt aşamasında talep etmeniz yeterli.
Kaputaş Plajı
Dünya üzerindeki en muhteşem yerlerden biri dersem, iddialı olmaz sanırım. Devasa kayalıkların ortasından aşağıya inen bir yarık düşünün, işte Kaputaş. Kaş merkeze 7 km mesafede bulunuyor burası. Özel araçla da gidebilirsiniz, merkezden dolmuşa da binebilirsiniz. Park yeri sıkıntısı olduğu için özel araçla gitmeniz pek rahat olmaz. Eğer illa ki kendi arabamla gideceğim diyorsanız, çok erken saatte gelerek park yeri bulmaya çalışabilirsiniz. Burası bir kanyon ağzı ve plaja inmek için bir hayli merdiven inmeniz gerekecek. Çıkışını da göz önünde bulundurarak, çok fazla eşya yüklenmemenizi öneririm. Plajda belediyeye ait bir kafe var, yeme içme ihtiyaçlarınızı orada karşılayabilirsiniz. Ayrıca şezlong,şemsiye, duş ve WC de bulunuyor. Deniz altında kaynayan ve dağlardan gelen sular, denizi muhteşem turkuaz rengine dönüştürüyor. Serin bir suya sahip olan Kaputaş’ın kum ve çakıl karışımı bir plajı bulunmakta. Karayolundan 187 basamak inilerek plaja ulaşılır.Kaputaş konusunda bilmeniz gereken en önemli şey dalgalı suları. Bu yüzden iyi yüzme bilmiyorsanız, dikkatli olmanızda yarar var çünkü dalga sizi bir yerden alıp başka bir yere atabiliyor. Özellikle çocuklar için uygun bir deniz olmadığını söylemem gerek. Plajı ve denizi minik çakıllardan oluşuyor, kum değil.
Kalkan
Heredot’un ‘Dünyada yıldızlara en yakın yer’ sözünü duymuş muydunuz? İşte o sözün sahibi olan yer Kalkan. Kaş’a kadar gelmişken, görmeniz gereken yerlerden biri. Kalkan ve Dalaman havalimanı arası mesafe 120 km, Kaş ile arasındaki mesafe ise yaklaşık 25 km ( 30 dk. ) Mayıs ve Eylül ayları arasında rahatlıkla gidebilirsiniz. Tıpkı Kaş’taki gibi Kalkan’da da tekne turlarına katılabilirsiniz. Kaş ve Kalkan’ı birbirinden ayırmak çok da doğru değil aslında zira sakin ve biraz daha üst düzey bir konaklama için Kalkan’ı seçenler eğer kaldıkları işletmenin plajını ya da villanın havuzunu kullanmayacaklarsa, Kaş’ın plajlarını tercih ediyorlar. Kalkan’da parasailing, su kayağı, ringo vejet ski gibi su sporlarını yapabilirsiniz. Patara Plajı da esasında Kalkan sınırlarında yer alıyor.
Bölge nüfusunun %80’nini İngilizler oluşturuyor, üstelik kendilerine ait villalarda yaşıyorlar. Dolayısıyla hem gündüz hem de gece hayatında İngiliz esintisini hissedebiliyorsunuz. Barlar sokağı Kaş’a göre çok daha sakin. Kalkan’da sakin bir gece geçirmek ve yemek yemek isterseniz en rahat bulabileceğiniz şey deniz mahsülleri. Buranın mutfağı neredeyse tamamen deniz mahsüllerinden oluşuyor. Balık köftesi, balık çorbası, ahtapot ızgara ya da ahtapot salatası gibi lezzetleri deneyebilirsiniz. Kahvaltı için de farklı alternatifleriniz mevcut. Mekânların en güzel özelliği bir çoğunun doğa ile iç içe olması.
İslamlar Köyü
Kalkan’ın tepe kısmında yer alan bir köy burası da. Kalkan Merkez’e araçla 10 dk mesafede. Genellikle kiralık villaların olduğu bir bölge. Kiraladığınız villaya gitmeden önce aşağıdaki marketten ihtiyaçlarınızı karşılayıp izole bir tatil geçirebilirsiniz. Köy hakkında anlatılan eski bir cadı köyü olduğu efsanelerini de dinlemeyi unutmayın.
Patara Plajı
Tatil ve deniz anlayışınız kum plajı kapsıyorsa 13 km uzunluğundaki Patara plajı tam size göre bir yer. Bir diğer özelliği de kalabalığı çünkü Patara Plajı halka açık bir plaj ve sezonda en kalabalık olan yerlerden biri. Caretta caretta’ların en önemli üreme alanlarından biri. Bu sebeple eğer burayı ziyaret edecekseniz oldukça dikkatli olmanız gerekiyor. Kendi şemsiyenizi götürdüyseniz onu bir kenara koyun ve kuma saplamayın, kumları eşelemeyin. Böylece kumun altındaki yuvalara zarar vermemiş olursunuz. Hava kararmadan önce plajı terk ederseniz, onlara büyük bir iyilik yapmış olursunuz.
Doğal şekilde oluşan kum tepeleri ayrı doğal bir güzellik Patara’da. Özellikle gün batımı kum tepelerinin üzerinde ayrı bir güzel oluyor.Nesilleri tükenmekte olan caretta caretta’larında en önemli üreme alanlarından biri Patara Plajı. 15 Mayıs-15 Eylül tarihleri arasında, 08:00-19:00 arasında ziyaretçiler, 19:00-08:00 arasında ise caretta carettalar kullanabiliyor plajı.
Yumurtlamak haricinde karaya hiç çıkmayan caretta caretta’lar, oksijeni havadan almasına rağmen uzun süre su altında kalabiliyorlar. Yumurtalarını gece kumsallarda açtıkları çukurlara gömüyorlar. Bir kerede 100 yumurta bırakabiliyorlar. 2 aylık kuluçka döneminden sonra gece vakti yumurtadan çıkarak denize ulaşıyor yavrular. Maalesef her bin yumurtadan sadece üç tanesi yetişkin olabiliyormuş.
Yumurtadan çıkın yavru kaplumbağlar denizden yansıyan doğal ışıkla yönlerini buluyor. Etrafta başka ışık olduğu zaman maalesef deniz ulaşamayıp hayatlarını kaybediyorlar.
Boyları 115 ile 150 santim , ağırlıkları ise 70 ile 90 kg ( Daha büyükleri de var tabi) arasında değişiyor Caretta Carettaların. Ömürleri yaklaşık olarak 50-60 yıl.
Adana’nın Yumurtalık ilçesi ve Belek, Anamur, Köyceğiz, Dalyan sahili en önemli yumurtalama bölgesi. Denizkaplumbağaları yumurtadan çıktıkları kumsalları 20 yıl sonrada bulabiliyormuş. Hatta doğdukları yere yumurta bırakırlarmış diye okumuştum.
Patara Antik Kent
Patara Antik Kenti; Likya’nın en eski ve en önemli şehirlerinden biri.2020 yılının Patara yılı ilan edilmesiyle Patara daha fazla gündemde olmaya başladı.
Patara Antik Kenti, Ksanthos Vadisi’nde denize açılabilen tek yer olması nedeniyle tarih boyunca çok önemli olmuş.
Patara, antik dönemde Likya Birliği’nin üç oy hakkına sahip altı kentinden biri ve belki de en önemlisi. Likya birliğinin toplantıları kentte bulunan birliğin meclis binasında yapılırmış.
Patara kazıları 1988 yılından beri kazıları sürdürülüyor ve bu kazılarda hem arkeolojik hem de tarihsel değere sahip bir çok kalıntı ortaya çıkarılıyor. Likya Birliği’nin oy hakkına sahip 16 şehrinden biri Patara, Büyük İskender tabi buralarıda kuşatmış.
MÖ 13. YY’dan kalma Hitit metinlerinde Patara’nın adı Patar olarak geçiyormuş. Şehrin tarihinin ne kadar eskiye gittiğini gösteren arkeolojik buluntular da mevcut elbette; Tepecik Akropolü’ndeki kazılarda bulunan seramik parçaları Orta Tunç Çağı ( MÖ 2000 – MÖ 1750) özelliklerini içeriyorken, yine aynı akropolün doğu yamacında ortaya çıkan taş bir baltanın Demir Çağı’na (M.Ö. 500 M.Ö 332 ) ait olduğu söyleniyor.
Patara’nın Likya’nın önder şehri haline gelmesi MÖ 3 YY’da Ptolemais egemenliğine girmesiyle başlıyor. MÖ 2 YY’ın başında Seleukos Krallığı tarafından kontrol edilmeye başlanan Patara, artık Likya’nın başkenti gibi muamele görmeye başlamış.
MÖ 167/168 yıllarında da Likya Birliği’nin başkenti olur. Patara Roma egemenliğine geçtikten sonra da önemini korumuş. Roma Valilikeri’nin kanuni işlerinin görüldüğü bir merkez olmasının yanı sıra Roma’nın doğu eyaletleri ile bağlantı kurduğu bir deniz üssü olarak da tarihteki yerini korumuş. Aynı zamanda Anadolu’dan Roma’ya gönderilen tahılların saklandığı ve depolandığı bir liman görevini yapmış.
Patara aynı zamanda Apollun’un önemli bir kehanet merkezi olarak da ün yapmış. Bizans hükümdarlığı başladığında da yine önemini muhafaza etmiş ve Hristiyanlar için de önemli bir merkez haline gelmiş. Bu önem elbette ki Aziz Nikolas’tan geliyor. Patara Ortaçağ boyunca önemini sürdürmüş ve Türklerin gelişiyle de önemli bir merkez olarak günümüze kadar gelmiş.
400 metre genişliği ve 1600 metre derinliğindeki Patara limanı zamanla kumla dolunca liman önemini yitirmiş. Hatta zamanla kentin kalıntılarının büyük bölümü kumlar altında kalmış.
Patara’daki en görkemli eserlerden biri şüphesiz Roma Zafer Takı. (Metius Modestus). Tak MS 1. yüzyıl sonlarında yaptırılmış. Bizans bazilikası ve tiyatro tepenin yamacına doğru. Tiyatronun olduğu tepede büyük bir sarnıç ile bir anıt mezar bulunmakta. Eski liman şu anda sulak alan durumunda.
Dünyanın ayakta kalan en eski demokratik meclis binasıda burada. Birlik içinde yer alan bütün kentler, temsilci seçip gonderirlermiş Patara’daki meclise. TBMM üstlenmiş bu meclisin restorasyonunu.
Tarihte bilinen ilk demokratik birliği kurmuş Likyalılar, Bu “birlik” anayasası antik dünyada tek. ABD kurulurken dahi ilham kaynağı olmuş. Patara’da bulunan Likya Meclisi, dünyanın bilinen en eski meclislerinden biri. Ve hatta bu meclisin kadın başkanı bile varmış.
MS. 54 yılında Roma İmparatoru Neron tarafından yaptırılan deniz feneride diğer ünü eser. Neron’un prestij projesi olduğu düşünülen deniz fenerinin üzerinde, Patara’nın valisine hitaben, ‘Likya halkını 8 yıl boyunca hiç rüşvet almadan, hakça yönettiğiniz için ve şehrimizi güzel yapılarla süslediğiniz için teşekkür ederiz’ yazısı yer alıyor.1481 yılındaki depremde yıkıldığı düşünülüyor. Orijinal yapım tekniklerine bağlı kalınarak fener retore ediliyor. 2021 yılında tamamlanması öngörülüyor.
Zafer Takı, eski hamamları 10.000 kişilik tiyatrosu, dünyada ayakta kalan en eski deniz feneri ile Akdeniz’in en önemli üç limanların dan biri Patara,.. Noel Baba olarak bilinen Saint Nicholas’ın da doğduğu yer olarak bilinir aynı zamanda..
Xanthos Antik Kenti
Burası Kaş’a yaklaşık 50 km mesafede bulunuyor ve ulaşımı biraz zahmetli ama göreceğiniz eserler buna değecek. Tarihe baktığımızda Pers kumandanı Harpagos, MÖ 545-546 yıllarında Xanthos antik kentini kuşattığını görüyoruz. Şehirde yaşayan halk kahramanca savaşsa da ne yazık ki çaresiz kalmış ve kadınlarla çocukları öldürüp şehri ateşe verdikten sonra harap bir halde Harpagos’a bırakmışlar. Bu felaketi atlatan Xanthos MÖ 475–450 yılları arasında bu kez de yangın felaketi ile karşılaşmış. Xanthos antik kentinin iki akropolü de sur duvarları ile çevrili ve bu duvarlar değişik örgü sistemlerine sahip. Xanthos, Likya uygarlığının özgünlüğü ve kazılarda elde edilen buluntuların önemi sayesinde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dâhil edilmiş.
Tlos Antik Kenti
Tlos antik kentinin Likya dilindeki ismi Tlava. Kentin tarihine baktığımızda yazıtlar ve sikkeler bize MÖ. 5 YY’dan kalma olduğunu gösteriyor. Buradaki antik tiyatronun oturma kademeleri oldukça sağlam kalsa da süslü sahne binası harap olmuş durumda. Likya yazıtına sahip Izraza anıtı ve Roma döneminden kalma bir kule de görülmeye değer.
Kaş‘a Nasıl Gidilir?
Eğer otobüs yolculuğunu seçecekseniz özellikle sezonda çok sık sefer bulabilirsiniz. İstanbul – Kaş arası yaklaşık 13 saatlik bir yolculuk. İzmir-Kaş arası 6 saat, Ankara-Kaş arası ise 8 saat.
Uzun bir otobüs yolculuğunda gönlüm yok, ben bir an evvel varayım diyorsanız eğer uçak seyahatini de değerlendirebilirsiniz. Antalya Havaalanı ya da Dalaman (Muğla) Havaalanı’na iniş yapabilirsiniz. Dalaman’dan Kaş’a yaklaşık 2.5 saatlik bir araç yolculuğundan sonra ulaşabiliyorsunuz. Her iki havalimanında da minibüs ve shuttler’lar mevcut. Antalya havalimanı Kaş arası da 3,5 saat sürüyor.
Otobüs ya da uçak yerine özel aracınızla gitmeyi tercih ederseniz ki bu çok keyifli bir yolculuk olabilir, o zaman da yaklaşık 10 saatlik bir yolculuk sonrasında Kaş’a varabilirsiniz. Aradaki mesafe 857 km.
Ankara’dan Kaş’a gelecekseniz mesafeniz 647 km, yaklaşık 8.5 saat.
Bursa’dan Kaş’a gelecekseniz mesafeniz 690 km,yaklaşık 9 saat
İzmir’den Kaş’a gelecekseniz mesafeniz 437 km, yaklaşık 5.5 saat
Çanakkale’den Kaş’a gelecekseniz mesafeniz 744 km, yaklaşık 9.5 saat
Vaktiniz varsa tatilinize Fethiye, Kemer, Alanya gibi beldeleri de ekleyebilir ve noktayı Kaş’ta koyabilirsiniz.
Fethiye’den Kaş’a yaklaşık 2 saat ( 126 km )
Kemer’den Kaş’a yaklaşık 2.5 saat ( 147 km )
Antalya’dan Kaş’a yaklaşık 3.5 saat ( 192 km )
Alanya’dan Kaş’a yaklaşık 5 saat ( 323 km ) sürüyor.
Kaş Konaklama Önerileri
Eğer Kaş Merkez’de konaklayacaksanız burada tercih edebileceğiniz pansiyon ve butik oteller mevcut. Genellikle gece hayatına rahat geçiş yapmak isteyenlerin seçtiği bir konaklama bölgesi.
Çukurbağ Köyü; Kaş Merkez’e özel araçla 15 dakika mesafede, Kaş’ın tepelerinde yer alıyor. Doğa içinde, sakin bir konaklama tercih edenler için uygun.
Kaş’da Ne Yenir?
Kaş yeme-içme açısından oldukça zengin bir bölge. Tavuk döner satan büfeleri de bulabilirsiniz, kebapçıları da, Fransız restaurantlarını da. Oraya kadar gitmişken oğlak çevirmenin tadına mutlaka bakmalısınız. Bunun için yapmanız gereken tek şey Kaş Merkez’de 15 dakika mesafede kurulan Kekik Çiftliği’ne uğramak. Giderken yanınızda içkinizi götürebilirsiniz. Kuzinede pişmiş oğlak etinin keyfini çıkarırken getirdiğiniz içkiyi de tüketebiliyorsunuz. Buranın en güzel yanı dört mevsim servis veriyor olması.
Bir akşam üzeri Kaş meyhanelerinde rakınızı içerken güneşi batırmalı ve hatta Meis’e küçük bir kaçamak yaparak Uzo’nun tadına varmalısınız. Unutmadan, yanık dondurma! Kaş’ın en meşhur lezzetlerinden biri olan yanık dondurmayı denemeden sakın geri dönmeyin. Ona yanıksı dondurma da diyorlar. Keçi sütünden yapılan efsane bir lezzet. Sırrı, pişirme esnasında sütün yakılmasından geliyormuş. Bu da ona karamelize bir tat veriyor ki… Yanık dondurmayı bulmak çok kolay. Kaş’ın en ünlü pastanelerinden biri olan Nur Pastanesi’ne gidebilirsiniz. Burası Merkez’deki Bankalar Caddesi üzerinde.
Dondurmamı alıp biraz yürüyeyim derseniz de meydandaki seyyar dondurmacıları ziyaret edebilirsiniz. Dondurma dediğin şey yaz tatilinin en keyifli ayrıntılarından. Arada değişiklik yapmak isterseniz de, tava dondurmasını denemenizi öneririm. Son yıllarda oldukça popüler biliyorsunuz; dondurmayı soğuk bir sac üzerinde istediğiniz meyve ve malzemelerle karıştırıp adeta yeniden yapıyorlar. Üstelik hazırlanmasını izlemek de bir o kadar keyifli.
Kaş kültür sanat festivali programına buradan ulaşabilirsiniz. Belki denk gelirsiniz.