İçindekiler
Yunan Adaları arasında parlayan yıldızlardan biri olan Mikonos, adeta karanlığın kraliçesi olarak gece hayatının merkezlerinden biri. Işıltılı atmosferi ve hareketli gece hayatı ile ünlü bu ada, tıpkı Santorini gibi Kiklad Adaları arasında yer alıyor. Kiklad, Yunanca’da “çember” anlamına gelen “Cyclos” kelimesinden türetilmiş ve bu adalar, Delos Adası etrafında dairesel bir düzen içinde sıralanmış. Kiklad Adaları, M.Ö. 3000 ile M.Ö. 1000 yılları arasında hüküm süren Kiklad Uygarlığı’nın izlerini de taşıyor.
Mikonos, ya da Türkçe adıyla Mukene (Yunanca: Μύκονος), granitten oluşmuş bir ada. 86 km² yüzölçümü ve 2011’de yapılan sayımlara göre 10.134 nüfusu ile küçük ama etkileyici bir yer. Ancak bu rakamlar zamanla değişebilir; adanın gerçek büyüklüğü 89 km². Mikonos’un dar sokaklarında dolaşırken, tarihi ve modern yaşamın harmanlandığı bu güzel adanın atmosferini hissedeceksiniz. Her köşe başında keşfedilecek yeni bir güzellik ve yaşanacak unutulmaz anılar sizi bekliyor.
Tarih sahnesine baktığımızda Venedikli’lerin yaklaşık 300 yıl bu adada hüküm sürdüğünü görüyoruz. Daha sonra Mikonos 1453’ten 1832’ye kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalmış.
Diğer Yunan Adaları’nda da olduğu gibi, Mikonos’un geleneksel mimarisini korumaya özen gösterilmiş. Burada evler genellikle 2-3 katlı ve bildiğiniz, klasik Yunan evleri duvarları beyaz, pencere çerçeveleri ve panjurları maviye boyalı. Esasında hem Yunan Adaları’nda hem de Ege’nin sahil kasabalarında evlerin beyaz olmasınının estetik görüntüsü dışında bir sebebi var, sıcaklık. Yaz mevsiminde 35-40 derecelere kadar yükseldiği için, taş evlerin güneşi iyice çekmesini engellemek adına beyaza boyamışlar. 1930’lu yıllara kadar böyle bir mecburiyet yokmuş, evlerin renklerinde farklılıklar olabiliyormuş ancak bu tarih itibariyle, evlerin beyaza boyanması yönünde bir mecburiyet getirilmiş. Estetik olarak da oldukça doğru bir karar verilmiş. Mavi renk de tahmin edeceğiniz üzere, denizi simgeliyor. Beyaz renk de dalgaların köpüğünü… Mikonos’un genel mimarisi de dışarıdan gelen tehlikelere ve doğal koşullara göre inşa edilmiş. Labirenti andıran dar sokakları hem rüzgâra karşı koruma hem de Orta Çağ’daki korsan saldırılarına bir önlem alabilmek amacıyla bu şekilde tasarlanmış.
Tarihe bakmışken mitolojiye bakmamak olmaz değil mi?
Herkül’ü bilirsiniz, Yunan mitolojisinde Herakles olarak geçer. Roma mitolojisindeki ismi ise Herkül’dür. Bizler genellikle Herkül olarak duyduğumuz için, Herkül diyelim. Zeus ile Miken kralının kızı Alkmene’nin oğludur. Zeus’u ve bitmek bilmeyen çapkınlıklarını mutlaka duymuşsunuzdur. Bu defa da, Teleboialılar üzerine sefer düzenleyen Amphitryon’un yokluğunda onun kılığına girerek, tıpkı kocasıymış gibi Alkmene ile birlikte olmuş. Bu birliktelikten de yarı tanrı Herkül doğmuş. Zeus’un karısı Hera bir zaman sonra bu durumdan haberdar olmuş tabi ve Herkül’e olan öfkesi asla dinmemiş. Herkül daha 8 aylık bir bebekken, kardeşi İphikles ile kundakta yatarken, yanına iki kocaman yılan göndermiş. İphikles ölümlü olduğu için korkmuş tabi ama Herkül yılanları yakaladığı gibi, boyunlarını sıkarak öldürmüş. Bu olaydan sonra da, herkes Herkül’ün gelecekte ne kadar güçlü olacağından bahsetmiş. Herkül hakkında anlatılacak çok şey var ama konumuz Mikonos, o sebeple işin özüne geliyorum. Herkül ve Poseidon bir araya gelip Zeus’a isyan eden devlerin canına okumuş, onları deyim yerindeyse taruma etmişler. Ölülerini de rahat bırakmamış, taşa çevirip Ege’ye atmışlar. Bu taşlar ne olmuş? Bir adaya dönüşmüş. Bu adaya da tanrı Apollon’un kıymetli torununun adı verilmiş; Mykon. Ondan sonra da olmuş bize Mikonos.
Ufak bir coğrafi ve tarihi bilgi de verdikten sonra, Mikonos’a ulaşım yollarına bir göz atalım.
Mikonos’da Bunları Yapmadan Dönmeyin!
- Renkli bir küp şekere benzeyen, mor begonvilli evleriyle şehir merkezini ( Hora’yı ) gezin. Sokaklarında bolca fotoğraf çekin.
- Bir Hollywood yıldızı gibi hazırlanın ve kendinizi Mikonos’un ışıltılı gece hayatına bırakın.
- Delos ve Renia adalarına günlük gezi turlarına katılın.
- Hora’nın hareketli ve ışıltılı anlarından sonra daha sakin Ano Mera kasabasını ziyaret edin.
- Mikonos’un yerel halkı ile de tanışabileceğiniz, mandıraları ve çiftlikleri ziyaret edin.
- Alefkantra’yı ( Little Venice’i ) ziyaret edin. Ege’nin en güzel günbatımı manzaralarından birini izleyin.
- Mikonos Arkeoloji Müzesi’ni görün.
- Yunanistan’ın en değerli ve popüler arkeolojik alanlarından biri olan Delos’u ziyaret edin.
- Panagia Panaportiani Kilisesi’ni ziyaret edin.
- Matogianni Caddesi’nde keyifli bir akşam yemeği yedikten sonra kendinizi gece hayatının kollarına bıkakın.
- Armenistis deniz fenerini ziyaret edin.
- Yunanistan’ın en ünlü gece kulübü Tropicana’ya gidin.
- Mikonos’un en popüler sanat galerilerinden biri olan Rarity Galeri’yi gezin.
- Little Venice ve Niochori semti arasındaki yel değirmenlerini ziyaret edin.
- Hem plajının hem de gece hayatının keyfini çıkaracağınız Paradise Beach’i ziyaret edin.
- Sessiz ve sakin bir plaj günü geçirmek için Psarou Beach’i ziyaret edin.
- Doğal parklarla çevrili olan Agisos Sostis plajına gidin.
- Hemen hemen her sokak satıcısında rahatlıkla bulabileceğiniz “windmill trinket” biblolarından alın.
- Adadaki farklı kayaçlardan toplanan doğal taşlardan yapılan Mikonos ev biblolarından alın.
- Mikonos’un dağlık bölgelerinden toplanan taşlarla yapılan takılardan almadan Mikonos’tan dönmeyin.
Mykonos (Mikonos)Gezilecek Yerler
Mykonos attığınız her adımı dolu dolu geçireceğiniz, oldukça fazla gezilecek noktaya sahip bir ada. Türkler turizm potansiyelinde ciddi bir yer tuttuğu için yolda geçerken dahi bir Türk’e rastlama olasılığınız çok yüksek. Ayrıca dünyanın bir çok ülkesinden de ziyaretçi alıyor. Buralar, ekonomik olarak yüksek bütçeli yerler. Eğer Mykonos ve Santorini gibi adaların gerçekte keyfini çıkarmak istiyorsanız, bütçenizi oldukça geniş tutmanız gerekecek.
Chora
Adanın hem limanı hem de merkezi olan Chora, yazının başında bahsettiğim Mikonos’un labirentli mimarisini en rahat hissedeceğiniz yerlerden. Feribot yolculuğu ile buraya geldiyseniz eğer, ayak basacağınız ilk kara parçası Chora. Ufak dükkanları, sanat galerileri, bembeyaz Yunan evleri, restoranlar, kafeler ve barları ile sizi sıcacık bir kucaklamayla sarıp sarmalayacak. Mykonos oldukça popüler ve hızlı gelişen bir ada olmasına rağmen, yeni yapılarda da klasik mimarinin korunmuş olması oldukça akıllı bir hareket. Chora sokaklarında lüks markaların şahane butiklerini görebilirsiniz. Bu butikler genellikle giriş kısmında konumlandırılmış, bunun tek bir sebebi var elbette. Cruise turları ile gelen turistlerin, yorulmadan alışveriş yapması. Chora’nın Kariye olarak anıldığını duyarsanız, bu sizi şaşırtmasın çünkü Türkçe’de bu şekilde anılıyor.
Chora ( Kariye ) Kalesi
Çoğu Yunan adası gibi Mykonos da geçmişte korsan saldırıları nedeniyle ciddi sorunlarla karşı karşıyaymış. Kariye Kalesi, yerel halka koruma sağlamak için panoramik deniz manzarası sunan bir tepe üzerine inşa edilmiş. 17. yüzyıla kadar Chora sakinleri kale bölgesinde yaşıyormuş. Maksimum güvenlik için inşa edilmiş 3-4 savunma kulesi ve güçlendirilmiş taş duvarlar sayesinde kendilerini güvende hissetmeleri şaşırtıcı bir durum değil aslında. Bugün Chora Kalesi, badanalı sokakları, dar sokakları ve görülmeye değer ilginç manzaraları ile Mykonos’da görülmesi gereken tarihi yerlerden biri.
Yel Değirmenleri
Chora’nın en batı ve yüksek noktasında yer alan yer değirmenleri Mykonos’un simgelerinden biri. 16. yüzyıldan beri hem de. Bilhassa 17. YY ve 19. YY’larda Mykonos’da buğday ve ekmek üretimi oldukça hacimliymiş. Mykonos Avrupa ve Asya arasındaki ticaret yolu üzerinden bulunduğundan, bu değirmenlerde öğütülen buğday yani un Avrupa’ya taşınmış. Mykonos sürekli olarak rüzgar alan açık bir alanda bulunduğu için, değirmenlerin işi çok da zor olmamış. 1. Dünya Savaşı’ndan sonraki teknolojik gelişmelerle, değirmenlerin üretimsel anlamda yüzüne bakılmamış olsa da varlıkları korunmuş ve turistik bir alan haline getirilmiş. Eğer Little Venice’i değirmenlerden önce gezdiyseniz, oraya bir de tepeden bakmak için harika bir seçenek. Merdivenlerden yukarı çıkarak değirmenlere rahatlıkla ulaşabilir ve gün batımının keyfini çıkarabilirsiniz.
Panagia Rodario Katolik Kilisesi
Bu kilise Alefkandra meydanında, yel değirmenlerine oldukça yakın. En büyük özelliği, Mikonos’taki tek Katolik kilisesi olması. Dolayısıyla adada kalıcı olarak yaşayan Katoliklere ve her yaz Mikonos’u ziyaret eden binlerce yabancı turiste hizmet veriyor. 1668’de inşa edilen kilise, girişin üzerindeki yazıtta da görebileceğiniz gibi, 1677’de piskopos Leandros Xanthakis tarafından restore edilmiş.
Kilisedeki kutsal tabletin üzerindeki simge, Meryem Ana ve bebek İsa’yı Aziz Domenicus ve Sienna’lı Aziz Catherine arasında gösteriyor. Bu ikona sonradan, 1715 yılında Venedik’ten Mikonos’a nakledilmiştir. Bölge halkında bir kadın olan Maroussa Vitali’nin bağışından sonra kilisenin zemini mermerle kaplanmış ve ikonun etrafına altın kaplama bir kemer konmuş. Ne yazık ki, 1 Mayıs 1991’de büyük bir yangında kilisenin bir kısmı tahrip olmuş ve Meryem Ana ikonası ciddi şekilde hasar görmüş ama Tinos’a nakledilerek onarılmıştır. Ekim 1997’de kilise tekrar ibadete açılmış. Günümüzde Mikonos Katolikleri için her Pazar akşamı ayinler düzenleniyor ve yine Noel ve Paskalya’da Kutsal Ayinler oluyor.
Little Venice – Küçük Venedik
Mykonos’un yaklaşık 300 yıl boyunca Venedik himayesinde kaldığından bahsetmiştim. Hâl böyle olunca, burada küçük bir Venedik barındırmamak olmazmış. Venedik deyince aklınıza gondol sefaları gelmesin elbette. Burası şehir merkezinin, Chora’nın en batı kısmında hemen denizin yanında bulunan bölge. Orta Çağ’dan kalma iki üç katlı tarihi evleri ile Mykonos’un en romantik bölgesi burası. Yanına bir de şahane gün batımı eklendiğinde, bu ünvanı sonuna kadar hak ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Eğer Yel Değirmenleri’nin yakınında iseniz, değirmenlerin yanındaki merdivenlerden inerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Burayı gün batımına yakın bir vakitte ziyaret etmenizi öneririm, akşam yemeğinden önce bir iki kadeh iştah açıcı, tatlı kokteyl için gün batımını izledikten sonra yemeğe geçiş yapabilirsiniz.
Panagia Paraportiani
Sevimli Panagia (Meryem Ana) Kilisesi Paraportiani, sadece Mikonos’ta değil, tüm dünyada en çok fotoğrafı çekilen kiliseler arasında yerini alıyor. Kastro mahallesinin girişinde, denizin hemen yanında görebilirsiniz. Paraportiani aslında giriş kapısının yanında durmak anlamına geliyormuş. Bu kilisenin özelliği, aslında birbiri üzerine veya yan yana inşa edilmiş beş küçük kiliseden oluşması. Agios Anargyros, Agios Sozon ve Agia Anastasia kiliseleri ile çevrili Agios Efstathios kilisesi bu kompleksin merkezi. Bu dört kilisenin üzerinde kubbeye benzeyen Meryem Ana Kilisesi yer alıyor. Beş kilise bir kerede değil, yüzyıllar boyunca kademeli olarak inşa edilmiş. En eski kilise, 14. yüzyılın sonlarında inşa edilen Agios Anargyros, diğer kiliseler 16. ve 17. yüzyılda inşa edilmiş, 1920’ye kadar tadilatlar yapılmış.
Eski Liman
Mykonos’un Eski Limanı, Küçük Venedik’in hemen arkasında yer alıyor. Limanın güney kısmı, merkezi konumu sayesinde birçok ziyaretçiyi kendine çektiği için 24 saat hayat dolu bir yer. Birçok mağaza, bar, restoran, otel ve adanın geleneksel balık pazarı da oldukça yakın. Eski liman aynı zamanda muhteşem bir manzaralar sunuyor, çünkü ünlü Kiklad gün batımlarından birini izlemek ve o altın görünümlü anın ardından pitoresk ( tablo gibi, tablo olmaya değer ) kasabanın bir anda nasıl da canlı bir gece hayatı merkezine dönüştüğünü izlemek için mükemmel bir yer. Eski Liman’da bulunan küçük bir kumsal, yüzmek için güzel bir noktayken, adanın tarihi mekanlarına ilgi duyanlar için Mikonos Arkeoloji Müzesi çok uzakta değil. Artık feribotların geliş ve gidişleri için kullanılmasa da, Eski Limanın kuzey kısmı, organize turlar ve gemi gezileri de dahil olmak üzere çok çeşitli aktiviteler sunuyor. Yakınlardaki plajları veya Delos gibi adaları ziyaret etmek ve masmavi Ege sularına daha yakından bakmak için Eski Liman’dan başlayarak bir yelken gezisine çıkmak çok özel ve keyifli bir plan olabilir.
Agios Nikolaos Kilisesi
Agios Nikolaos, 4. yüzyılda denizcilerin ve balıkçıların koruyucusu olan Aziz Nikolaos onuruna inşa edilmiş küçük bir Ortodoks Kilisesi. Eski Liman’da, denizin hemen yanında görebilirsiniz. Kilise Bizans sonrası döneme ait, Meryem Ana ve Havarilerin birkaç ikonu ile minimal bir iç mekana sahip. Eğer bir mum yakıp dileklerinizi dilemek isterseniz, Eski Liman’a gelmişken burayı da ziyaret edebilirsiniz. Kilisenin dışı, mavi kubbeli beyaz bir binadan oluştuğu için adanın geleneksel Yunan mimarisiyle oldukça uyumlu. Ayrıca kilisenin dışında, özellikle mekanı ziyaret eden ve ayrılmadan önce biraz dinlenmek isteyen yaşlılar için konulmuş banklar bulunuyor.
Panagia Tourliani Manastırı
Bu manastır Chora kasabasından 8 km uzakta, Ano Mera köyünde bulunuyor. 1542 yılında iki rahip tarafından inşa edilmiş. Manastır 1767 yılında restore edilmiş ve şimdiki adını Tourlos yakınlarında bulunan bir Meryem Ana ikonasından almış.
Manastırın mimarisi, beyaz badanalı dış cephesi ve renkli kubbesi ile oldukça etkileyicidir. Kilisenin dışındaki avluda güzel bir mermer çeşme bulunur. Kilisenin iç kısmında, Panagia Tourliani Manastırı’nda 1775 yılında Floransalı sanatçılar tarafından yapılmış etkileyici bir ahşap sunak göreceksiniz. Sunak üzerinde üzerinde havarilerin&azizlerin ikonaları ve Yeni Ahit’ten sahneler yer alıyor. Yeşil, kırmızı ve altın çiçeklerle süslenmiş. Bu kadar da değil elbette, asılan tütsülükler, ağızlarında Doğu etkisini gösteren kırmızı yumurtalı gümüş ejderhalarla süslenmiştir. Manastırda ayrıca ahşap oymalar, işlemeler, cübbeler, kutsal ikonalar ve manastırın ilk çanlarının bulunduğu küçük bir kilise müzesi de bulunuyor. Panagia Tourliani Manastırı’na gelmişken buranın güneydoğusunda, yaklaşık 1 km uzaklıkta, 12. yüzyılda inşa edilmiş ve görülmeye değer Paleokastro Manastırı’nı da görmelisiniz.
Paleokastro Manastırı
Adanın en yeşil noktalarından birinde, Mikonos’un ikinci köyü olan Ano Mera’ya yakın bir tepede bulunuyor bu manastır. Burası bir rahibe manastırı ve 18. yüzyıldan kalma. Tipik Kiklad mimarisi tarzında inşa edilmiş ve adını Paleokastro (Yunanca Eski Kale anlamına gelir) olarak da bilinen Gizi Kalesi’nin yakın kalıntılarından almış. Manastır, Mikonos’un iki antik kentinden birine yakın. Buradan hemen birkaç metre ötede güzel güvercinliği ile öne çıkan Aziz Vlasis’e adanmış bir kilise var. Deniz seviyesinden 3 m yüksekte yükselen dev bir granit kayadan oluşan tuhaf bir tarih öncesi mezar da görebilirsiniz.
Delos Adası
Antik Çağın mirası, Kutsal Adası Delos.Bu ada, antik Yunan tarihinde, özellikle siyasi ve manevi olarak çok önemli bir yere sahipmiş. Kiklad kompleksinin merkez üssü olarak büyük bir jeopolitik konumla kutsanmış.
İlk olarak MÖ 3. binyılda Karyalılar tarafından iskan edilen Delos, yaklaşık olarak MÖ 1.000’in başlarında eski Yunanlıların ibadet yeri haline gelmiş. Aynı zamanlarda Ege Adaları İttifakı’nın merkez üssü olarak ilan edilmiş ve Atinalıların kutsal adaya hükmetmeye çalışması neredeyse 6 yüzyıl geçtikten sonra olmuş. Delos sahip olduğu arkeolojik alanlar sebebiyle, yerleşimi olmayan bir ada. 1990’dan beri, Dünya Kültür Mirası listesinde yerini alıyor ve UNESCO tarafından korunuyor. Pazartesi günleri arkeolojik alanlar kapalı, bu sebeple haftanın kalan altı gününde Mykonos şehir merkezinden Delos’a turlar düzenleniyor. Bu tekne turlarına katılarak rehber eşliğinde doyurucu bir Delos gezisi yapabilirsiniz.
Burada yer alan çok sayıda antik buluntu, ayrıntılı tarzlarıyla kesinlikle her ziyaret edenin gözlerini kamaştırıyor. Hem dini hem de siyasi açıdan oldukça önemli bir geçmişe sahip olduğu için, çevresinde birçok Apollon tapınağına sahiptir.
Delos’ta ziyaret edebileceiniz başlıca anıtlardan bazıları:
• Kutsal Liman’ın yanında Hermaistler/Rekabetçiler Agorası
• Apollon tapınağındaki Delia Tapınağı (Büyük Tapınak)
• Minos Perilerine adanmış Minoa Çeşmesi
• Aslanlar Bulvarı
• Büyük amfi tiyatro
• Yabancı Tanrıların Kynthos Dağı Kutsal alanındaki İsis Tapınağı
• Daha eski bir tapınağın üzerine inşa edilmiş Hera Tapınağı
• Delos’taki özel evlerin harika bir örneği olan Dionysos konutu
Yunan mitolojisine göre Delos, fiziksel olarak bilinen dünyaya ait olmayan, Ege’de yüzen görünmez bir kayaymış. Titanis (dişi Titan) Leto, Zeus’un ikiz tanrıları Apollon (ışık, müzik ve saflık tanrısı) ve Artemis’e (vahşi hayvanlar, av ve iffet tanrıçası) hamileyken, karısı Hera karşı konulmaz bir engel oluşturmuş. Kıskançlıktan gözü kör olan Hera, Leto’yu çocuk doğurmasın diye tüm toprak yerlerden yasaklamış. Kaldı ki Hera kıskançlığı ile nam salmış bir tanrıça. Zeus daha sonra kardeşi Poseidon’a (okyanus tanrısı) Leto’nun hatırı için Delos’u bağlaması için yalvarmış. Titanlar daha sonra adanın tek palmiye ağacına tutunarak Artemis’i ve dokuz gün sonra Apollo’yu doğurmuş. Tanrı ortaya çıktığında Delos’un ışıkla parladığı ve her tarafında çiçekler açtığı söylenir. Hera Leto’yu bağışlamış ve hikaye sonunda tatlıya bağlanmış.
Pelikan Petros
Petros (Peter) adlı Pelikan, Mikonos adasının ayrılmaz bir parçasıdır ve haklı olarak adanın maskotu haline gelmiş. Şehrin birçok dar yolunda kendi telaşsız hızıyla yavaş yavaş dolaşan sevimli yaratıkla karşılaşabilirsiniz. Petros çocuklar için harika bir oyun arkadaşı aynı zamanda.
Esasında ilk Petros, bu büyüleyici adada otuz yıl geçirdikten sonra vefat ediyor, bir araba çarptıktan sonra. Bu ada halkı ve onu tanıyan turistler için çok üzücü bir olay. Petros öldükten sonra ada halkı onu yad etmek ve bu geleneği devam ettirmek istemiş, bu sebeple de adaya yeni bir pelikan getirilmiş ve Petros ismi verilmiş. İşin özü, Petros Mykonos’ta bir gelenek haline gelmiş. Hikâyenin başlangıcı ise, Mikonyalı bir balıkçının yaralı bir pelikanla karşılaşma anına dayanıyor. Balıkçı pelikanın rahatsızlığından o kadar etkilenmiş ki, ona bakmaya ve iyileştirmeye karar vermiş. Bu konuda da oldukça başarılı olmuş. İyileştikten sonra gücünü geri kazandığında onu özgür bırakmak istemiş ama Petros ona ve adaya o kadar alışmış ki, mevcut mekânını terk etmemiş. Mykonos’u evi bilmiş ve bahsettiğim araba kazasına kadar da orada yaşamış. Hikâyenin kalan kısmını zaten biliyorsunuz.
Mykonos Maritime Müzesi
Mykonos Ege Denizcilik Müzesi 1985 yılında kapılarını açmış ve Tria Pigadia (Üç Kuyu) semtinde Mykonos Kasabası’nda 19. yüzyıldan kalma geleneksel bir Kiklad binasında yer alıyor. Müzenin amacı, Yunan denizcilik geleneğinin tarihini sunmak ve incelemek.
Müzedeki sergiler arasında erken Minos döneminden 20. yüzyılın başına kadar olan gemi modelleri, tarihi nakliye belgeleri, nadir gravürler ve haritaların yanı sıra eski eşyalar ve aletler yer alıyor. Kütüphanesi 5.000 nadir kitaptan ve ilginç bir el yazması ve fotoğraf arşivinden oluşuyor. Müze bahçesinde, denizde kaybolan gemi enkazlarına ve denizcilere gönderme yapan Delos ve Mykonos adasından mermer buluntular da sergileniyor. Mykonos Ege Denizcilik Müzesi, Mikonostaki Armenistis Deniz Feneri (1890’da inşa edilmiş), yelkenli gemi Evangelistria (1940’ta inşa edilmiş) ve kablolu yat gemisi Thalis o Milesios (inşa edilmiştir) gibi canlı tarihi sergileri restore eden ilk Yunan müzesi olma özelliğini taşıyor.
Mykonos Folklor Müzesi
Bu müze şehir merkezinde Paraportiani’nin yakınında oldukça kolay ulaşılabilir bir konuma sahip. Müze adeta 19. yüzyıla ait eski eserlerin bir deposudur. 1958 yılında resmen halka açılmış. Müzede eski mobilyalar, eski aletler ve seramik eserler, tarihi fotoğraflar ve geleneksel müzik aletleri sergileniyor. Müzeyi gezdiğinizde nadir bulunan tekstil koleksiyonlarına, özel işlemeli eserlere, mutfak eşyaları ve seramik eserlere, eski mobilyalara ve denizcilik ekipmanlarına hayran kalacaksınız. Ayrıca çok güzel bir resim koleksiyonuyla da dikkat çekiyor. O kadar iyi korunmuş ki, hala kusursuz görünüyor ve ziyaretçilere 1821 Kurtuluş Savaşı’nı hatırlatıyor. 19. yüzyıldan kalma bir yatak odasının yanı sıra bir mutfak da var. 19. yüzyıldan kalma orta sınıf bir oturma odasına bir göz atmak istiyorsanız, uzağa bakmanıza gerek yok, burada hepsini görebilirsiniz. Geleneksel Mikonos gemilerinin zarif bir şekilde işlenmiş gravürlerine hayran kalmamak elde değil.
Lena’nın Evi
Burası sonradan müzeye dönüştürülmüş, 19. yüzyıldan kalma orta sınıf bir Mikonos evi. Eğer o dönemdeki iç mimariyi ve hayatı merak ediyorsanız, burayı gezmek sizi mutlu edecektir. Folklor Müzesi’nin bir kolu olan Lena’nın Evi,Tria Pigadia’da yer alıyor ve tipik bir iç mekan düzenlemesini temsil ediyor 19. yüzyılın otantik bir orta sınıf Mikonyalı konutu olarak ideal örnek. Tahmin edeceğiniz üzere adını evin son sahibinden alıyor; Lena Skrivanou. Bu villada geniş bir oturma odası, iki yatak odası, iki avlu ve bir güvercinlik bulunuyor. Görkemli baskılar içeren büyük çerçeveler, duvar halıları, ahşap oymalar, eski aynalar, boyalı levhalar gibi zengin antika mobilyaları ile ziyaretçiler arasında oldukça popüler.
Mykonos Tarım Müzesi
Bu müze de şehir merkezinde yer alıyor. Esasında bir açık hava müzesi gibi düşünebilirsiniz ancak sergilenen kalıntı ve eserlerin bir kısmı, 16. yüzyıldan kalma ve adanın Folklor Müzesi’ne ait olan Boni yel değirmeninde bulunuyor.
Tarım Müzesi aslında Folklor Müzesi’nin bir bölümü ve sanayileşmeden önceki yüzyıllarda geleneksel olarak kullanılan geniş bir tarım aletleri koleksiyonunun yanı sıra çiftlik ürünlerinin üretimi ile ilgili bazı eşyaları sergileniyor. Ana sergilerden bazıları geleneksel bir harman makinesi ve köy tarzı bir fırının yanı sıra bir şarap presi, bir su çarkı, bir taş su deposu ve bir güvercinlikten oluşuyor. Burada her yıl Eylül ayının ikinci Pazar günü üzüm hasadı şöleni de düzenleniyor. Mykonos Tarım Müzesi, sadece burada bulunan sergiler nedeniyle değil, aynı zamanda halen çalışır durumda olan otantik bir yel değirmeninin içini tanıma şansı verdiği için de ziyaretçiler arasında oldukça popüler bir yer. Yel değirmeni ayrıca değirmencinin evini ve iki küçük ikiz kiliseyi de içeriyor.
Belediye Kütüphanesi
Mykonos Belediye Kütüphanesi, Mavrogenis ailesine ait muhteşem eski bir konakta yer alıyor. Yapımı 1735 yılına tarihlenen oldukça güzel bir bina burası. Agia Kyriaki Meydanı’nda bulunan kitapların çoğu Yunanca olmasına rağmen, yaklaşık 6.000 cilt edebiyat, tarih ve daha birçok kategoriye ev sahipliği yapıyor. Kütüphanede gezerken sayısız fotoğrafa, Kiklad sikkelerine ve eski mühürleri göreceksiniz. Kitapların çoğu Mikonyalı tarihçi Ioannis Meletopoulos tarafından kendi kişisel kütüphanesinden bağışlanmış. Diğer kitaplar da halk tarafından, kendi kişisel kütüphanelerinden bağışlanmış. 1966 yılında Mykonos’a taşınan Amerikalı bir sanatçı olan John Ratekin de bazı kitaplarını buraya bağışlamış.. Şu an itibariyle, modernitenin gelişiyle birlikte belediye kütüphanesi ne yazık ki artık çalışmıyor ancak Mykonos’un geçmişinin sembolü olmaya devam ediyorlar. Müze olarak ziyarete açık.
Ano Mera Barajı Yapay Gölü
Mykonos’un kuzeydoğu tarafında ve Chora’dan 10 km uzaklıkta, Ano Mera Barajı’nın bir yapay gölü bulunuyor.
Ano Mera’nın yapay gölü, sadece bir su deposu değil aynı zamanda sonbahar aylarında burayı ziyaret eden göçmen kuşlar için de bir sığınak vazifesi görüyor. Eylül ayından Kasım ayına kadar göl çevresinde göçmen kuşların seyrine tanıklık edilebilir. Bu göçmen kuşlardan bazıları; ahır kırlangıçları, balıkçıllar ve Mykonos’ta oldukça sık bulunan bir şahin türü olan Eleonora şahinleri. Bölgedeki göçmen türlerin çeşitliliği nedeniyle Mykonos Belediyesi barajda kuş gözlem etkinliği düzenliyor. Her yaştan çok sayıda insan, sonbaharda geçici sığınak olarak yapay gölü seçen sevimli kuşları gözlemlemek için dürbünlerini getirerek bu etkinliğe katılıyor. Bu yapay gölü ziyaret etmenin yanı sıra, profesyonel binicilik eğitmenleri tarafından yakın çevrede düzenlenen binicilik turlarına da katılabilirsiniz. Buraya çok yakında bulunan ve kolay bir şekilde ulaşılabilen Fokos Plajı’nda göle yapılacak bir gezi, yüzme molasını birleştirilebilir.
Gyzi Kalesi
Kale Ano Mera köyünün yukarısındaki bir tepede, 13. yüzyıldan kalmadır ve ne yazık ki günümüze sadece bazı kalıntıları kalmış.. Ortaçağda Kiklad Adaları’nı yöneten asil bir Venedik ailesi olan Gyzi ailesinin egemenliği sırasında, adayı korsanlardan ve düşman saldırılarından korumak için inşa edilmiştir. Bu bölge aynı zamanda antik Mykonos kentinin kalıntılarına da ev sahipliği yapıyor ve tarih öncesi bir pazarın kalıntılarını, antik bir mezarlığı ve daha da eski bir duvar surlarının bazı kalıntılarını görme imkânı sağlıyor. Gizi Kalesi yakınında, 18. yüzyıldan kalma Kutsal Kurtarıcı kilisesini de görebilirsiniz. Bu tepe, adanın kuzey tarafının harika bir manzarasını da izleyebileceğiniz bir noktada bulunuyor.
Ftelia’nın Neolitik Yerleşimi
Ftelia bölgesindeki Neolitik yerleşim yaklaşık olarak MÖ 5. YY’a tarihlenmektedir. Yaklaşık yarım hektarlık bir alanı kaplayan Ftelia bölgesi, Mykonos Adası’nın kuzey kesiminde bulunuyor. Bölgede bulunan bir mezarın antik İlyada kahramanı Locrian Ajax’a ait olduğuna inanılıyor. Zaman zaman çalışmalara ara verilmiş olsa da, 2000 yılına kadar devam eden kazılarda çok değerli buluntular ortaya çıkmış. Şimdiye kadar tespit edilen ve bazıları doğal bozulma nedeniyle neredeyse yok olan dört yerleşim seviyesi bulunuyor ve antik yerleşim alanında.
Mykonos Plajları
Paradise Beach
Cennet Plajı Mykonos’ta bir cennet vadediyor hakikaten. Neden mi? Anlatacağım. Chora’ya 6 km uzaklıkta, Super Paradise ile Paraga Plajı arasında yer alıyor burası. Hippi döneminden beri Mykonos’un en ünlü noktalarından biri. Hem turistler hem de ada halkı için oldukça popüler. Geniş otoparkları, şezlong, şemsiye, duş, özel eşyalarınızı koymak için kiralayabileceğiniz kasaları ile oldukça konforlu. Ayrıca deniz keyfinize eşlik edecek Thai masajı da burayı popüler hale getiriyor. Günün sonunda masaj yatağına uzanmak ve denizin yorgunluğunu atmak muhteşem bir aktivite olmaz mıydı? Bu plajda dünyaca ünlü sahil barları da bulunuyor. Mykonos deyince ilk akla gelen barlar bunlar, Paradise, Tropicana ve Guapoloca. Bu plaj barları ve kulüpler sezonda oldukça ünlü dj’lere ev sahipliği yapıyor. Jet ski, su kayağı ve dalış merkezleri ile ünlü olmasının yanı sıra burayı popüler yapan bir diğer özelliği de nudistler. Kendilerine özel bir bölümleri var ve çıplak güneşlenmek sizi cezbediyorsa, burayı da notlarınıza ekleyebilirsiniz. Ayrıca, plajın hemen arkasında tamamen organize bir kamp alanı bulunuyor. Bunun yanında konaklamak için birçok villa, otel ya da daire alternatifi de mevcut. Ünlü Cavo Paradiso Club da burada bulunuyor; havuzu, restoranı ve sahil barı ile tepeden selamlıyor kıyıları. Paradise Beach geceleri sabaha kadar kumların ve kayaların üzerinde dans eden insanlarla devasa bir gece kulübüne dönüşüyor.
Super Paradise Beach
Paradise Beach’in hemen yanında bulunuyor ve buraya Platis Yialos’tan düzenli tekne seferleri düzenleniyor. Ayrıca yerel otobüslerle de rahatlıkla ulaşılabilirsiniz. Yunanistan’ın en güzel plajlarından biri olarak bilinmesinin yanı sıra bu plajın çok önemli bir özelliği daha var; dünyadaki en ünlü eşcinsel plajlarından biri olması. Altın kumları, kristal suları ile ünlü olmasının yanı sıra bu özelliği ile de dikkat çekiyor. Elbette yalnızca eşcinsellere ait değil, dileyen herkes burada vakit geçirebilir. Paradise Beach’e göre daha ufak ve daha az tesis bulunduğunu eklemekte de yarar var.
Paraga Beach
Bu plaj bir burunla ayrılan ve büyük bir plaj oluşturan iki kumlu plajın birleşimi aslında. Güney sahili daha sakinken, kuzey sahilinde daha fazla tesis, daha fazla müzik ve daha fazla hareket var. Nasıl bir gün geçirmek istediğinize göre kuzey ya da güney kanadını tercih edebilirsiniz. Yerel otobüslerle, tekne taksilerle ya da Platis Yialos’tan 15 dakikalık bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz.
Paraga’ya geldiyseniz, SantAnna’yı da görmenizi öneririm. Burası 2017 yılından bu yana Mykonos’ta birbirinden şık ve dolayısıyla lüks hizmetler sunan bir beach club. Biri özel plajında diğeri yüzme havuzunun yanında olmak üzere iki farklı barı var. Mutfağından çıkan şahane deniz ürünleri, mezeler, özel yemekler, atıştırmalıklar veya suşi ile size keyifli ve bir o kadar da lezzetli bir plaj günü yaşatabilir. Akdeniz ve Dünya Mutfağı tariflerine sahip bir restoranı da var. Çeşitli şampanyalar, şaraplar, alkollü içecekler ve kokteylleri ile de oldukça geniş bir içecek menüsü var.
SantAnna’da sunulan hizmetlerden biri de nargile. Bunun yanında sağlıklı yaşam uygulamaları ve özel kabinler de yer alıyor. Eğer, çok yoruldum biraz dinlenmek ve kendimi şımartmak istiyorum diyorsanız, masaj, manikür, pedikür gibi hizmetlerden birini seçebilirsiniz. Burada oldukça popüler müzik partileri düzenleniyor, helikopter transferi gibi VIP hizmetleri de mevcut. Mykonos’a gelip bol para harcamayı düşünüyorsanız, ideal yerlerden biri.
Psarou Beach
Burası Mykonos’un en sosyetik plajı diyebiliriz. Dünyanın her yerinden ünlüleri çekmesiyle ünlüdür. Mykonos’un güney kesiminde, şehir merkezine 5 km mesafede bulunuyor, Platy Gialos ve Ornos Köyü arasında ve yerel bir otobüsle kolayca ulaşılabilir. Mykonos’a gelmişken hadi bir de Psarou plajına gidelim deyip plaj çantanızı aldığınız gibi giderseniz, büyük hata yapmış olursunuz. O kadar yoğun bir trafiği var ki daha yaz aylarında girmeden önce uzun rezervasyon listesi yapılıyor. Bu hizmet de elbette ücretsiz değil, aksine oldukça yüksek rakamlar söz konusu. Benden söylemesi…
Elia Beach
Elia şehir merkezine 12 km mesafede bulunuyor. Mykonos’un en uzun kumsalına sahip olma ünvanını da taşıyor aynı zamanda. Burada bir plaja ya da yeme içme ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz herşey mevcut. Ayrıca su kayağı, rüzgar sörfü gibi su sporlarını da yapabilirsiniz Elia’da. Deniz taksi kullananlar için son durak burası, bu sebeple diğer plajlara göre daha az kalabalık. Daha sakin bir gün geçirmek isterseniz, burayı tercih edebilirsiniz. Yine sakin olmasından kaynaklı, nüdistlerin sıklıkla tercih ettiği bir plaj.
Lia Beach
Mykonos’un şehir merkezine 13 km mesafede bulunuyor. Elia’ya komşu. Burayı da teknelerin son duraklarından biri olarak düşünebilirsiniz. Egzotik suları sakin bir gün geçirmek isteyenler için ideal. Rengarenk şemsiyeleri, özel güneşlenme alanlarıyla oldukça keyifli. Plaj, dalış ve şnorkelli yüzme deneyimi için harika tercih. Yakınlarda iki restoran ve çeşitli atıştırmalıklar ve içecekler sunan bir plaj bar bulunmaktadır. Sahili çevreleyen tepeler çoğunlukla çıplak ve doğal manzarası ile insanlardan uzak, özgür bir gün geçirmeniz için ideal. Ayrıca bu bölgede çeşitli konaklama alternatifleri de bulabilirsiniz.
Bunlar Mykonos’un en ünlü ve tercih edilen plajları, bunların dışında ufaklı büyüklü bir çok plaj mevcut elbette. Bir ada haritası temin edip noktasal olarak diğer plajları da görebilirsiniz.
Mykonos’da Ne Yenir?
Mykonos Yunanistan’ın en belirgin mutfak sahnelerinden birine sahip. Burada çok farklı tarz ve mutfaklardan oluşan restoranlar bir arada bulunuyor ve bir tatiliniz boyunca tatmak isteyeceği en lezzetli yemekleri sunuyor, garanti verebilirim. Genel olarak Akdeniz, Yunan mutfağından oluşsa da beraberinde ve Asya, İtalyan ve Fransız yemeklerine kadar alternatifleri rahatlıkla bulabiliyorsunuz. Deniz kenarında romantik manzaralı fine-dining restoranlarından ve beyaz badanalı bir ara sokağa gizlenmiş geleneksel tavernalara, akşam yemeğiniz için seçim yaparken oldukça zorlanacaksınız.
Mykonos’un en iyileri arasındaki restoranları; Fokos tavernası, M-eating, Bakalo, Nice n’ easy, To Maereio, Kastro’s, Blue Myth, Kalita ve Nikolas tavernasıdır.
Bunların beraberinde sokak satıcılarından souvlaki ( Yunan Şiş Kebabı ) ve Gyros ( Döner ) alarak o öğünü geçiştirme seçeneğiniz de bulunuyor elbette. Hızlı ve lezzetli bir yemek istiyorsanız, fast food da seviyorsanız bu sizin için iyi bir seçenek olabilir.
Ayrıca bir şarapseverseniz, şarap tadımı burada yapılacak en iyi aktivitelerden biri. Mykonos iklimi üzüm bağları için ideal iklim. Bu sayede de oldukça kaliteli üzümler, dolayısıyla iyi şaraplar üretiliyor. Bu tadım için ziyaret edeceğiniz en ünlü yerlerden biri Vioma. Vioma’da bio-tarım ilkelerine dayanan bağ ekimini yakından görme şansınız da var. Buranın en ilginç yanı, şaraplara klasik müzik dinletiliyor olması. Evet, ziyaretçilere değil üretim ve bekleme esnasındaki şaraplara dinletiliyor. Kalitesini arttırmayı amaçlıyorlarmış bu ilginç yöntem ile. Buraya geldiyseniz sek şaraplardan Paraportiano ve tatlı şaraplardan Heliophilos’u denemenizi öneririm.
Son olarak, eğer bir film tutkunuysanız, güzel bir yaz akşamının keyfini yıldızların altında bir film izleyerek çıkarmanızı öneririm. Bunun için gitmeniz gereken yer cineManto. Adını Manto Mavrogenous’tan alıyor. Sinema genellikle mayıs ayının sonundan ekim ayının başlarına kadar açık ve günde iki gösterim oluyor. İyi gişe yapmış filmlerin yanında sevilen klasikleri ve yeni çıkan filmleri de gösteriyorlar. Bahçeye yerleştirdikleri sandalyelere oturabilir ya da çimenlere serilebilirsiniz. Ayrıca yeme-içme hizmeti sunan bir restoran barı da bulunuyor.
Mikonos’ta Bütçeye Göre Restoran Önerileri
Bütçe Dostu
- Souvlaki Grill
- Adres: Matogianni Street, Mykonos Town
- Özellikler: Yunan fast food’u olan souvlaki, gyros ve diğer mezeler sunuyor. Hem lezzetli hem de bütçe dostu seçenekler sunar.
- Kiki’s Tavern
- Adres: Agios Sostis Beach
- Özellikler: Deniz kenarında, sahil havasında samimi bir ortam. Yunan mutfağının klasik lezzetlerini, özellikle meşhur mangal yemeklerini uygun fiyatlarla deneyebilirsiniz.
- M-eating
- Adres: 16, Nik. Kalogera, Mykonos Town
- Özellikler: Akşam yemekleri için harika bir yer. Yunan ve Akdeniz mutfağından çeşitli seçenekler sunuyor ve fiyatlar oldukça makuldür.
Orta Seviye
- D’Angelo
- Adres: 21, K. Varnali, Mykonos Town
- Özellikler: İtalyan mutfağında geniş bir menüye sahip, özellikle pizzaları ve makarnaları ile ünlü. Orta fiyat aralığında kaliteli yemekler sunuyor.
- Remezzo
- Adres: 52, Mykonos Town
- Özellikler: Harika deniz manzarasına sahip bir teras restoranı. Deniz ürünleri ve yerel yemekler sunuyor, fiyatlar biraz daha yüksek olsa da, manzarası ve atmosferi buna değer.
- Ouzeri
- Adres: 11, Mykonos Town
- Özellikler: Geleneksel Yunan mezeleri ve deniz ürünleri sunuyor. Hem lezzetli hem de fiyatları uygun.
Lüks
- Nobu Mykonos
- Adres: Agios Ioannis, Mykonos
- Özellikler: Dünyaca ünlü Nobu zincirinin bir üyesi, Japon ve Peru mutfağından fırınlanmış lezzetler sunuyor. Lüks bir deneyim arayanlar için ideal.
- Scorpios
- Adres: Paraga Beach, Mykonos
- Özellikler: Şık bir ortamda modern Akdeniz mutfağı sunuyor. Deniz manzaralı terası ve yemekleri ile oldukça popüler.
Mikonos’ta Nerede Kalınır?
Mikonos’ta bütçeye uygun otel önerileri:
Ekonomik Seçenekler
- MyCocoon Hostel
- Adres: 3, M. Kalogera, Mykonos Town
- Özellikler: Modern ve şık bir hostel, hem yatakhanede hem de özel odalarda konaklama seçenekleri sunar. Merkezi konumu ile hem plaja hem de şehre kolay erişim sağlar.
- Hotel Erato
- Adres: 4, Agios Stefanos, Mykonos
- Özellikler: Temiz ve rahat odalar sunar. Şehir merkezine yakın, uygun fiyatlı bir seçenek. Ayrıca, otelin terası güzel bir deniz manzarasına sahiptir.
- Matogianni Hotel
- Adres: 14, Matogianni Street, Mykonos Town
- Özellikler: Merkezi bir konumda, basit ama konforlu odalar sunar. Mikonos’un kalbinde yer aldığı için mağazalara, restoranlara ve plajlara yürüyüş mesafesindedir.
Orta Seviye
- Hotel Tagoo
- Adres: Tagoo, Mykonos Town
- Özellikler: Güzel bir deniz manzarası, açık yüzme havuzu ve rahat odalar sunuyor. Şehir merkezine kısa bir yürüyüş mesafesinde ve iyi bir fiyat/performans oranına sahip.
- A Hotel Mykonos
- Adres: 2, Tagoo, Mykonos
- Özellikler: Modern ve konforlu odalar, açık yüzme havuzu ve güzel bir bahçe sunuyor. Merkezi konumu ile hem plajlara hem de şehre yakın bir konaklama sağlıyor.
- Riva Suites
- Adres: 2, Agios Ioannis, Mykonos
- Özellikler: Şirin ve rahat süitler, güzel bir bahçe ve yüzme havuzu bulunuyor. Denize yakın bir konumda, fiyatları oldukça makul.
Lüks ve Orta Üstü
- Elia Mykonos Resort
- Adres: Elia Beach, Mykonos
- Özellikler: Güzel bir plaj konumunda, şık ve konforlu odalar sunuyor. Hem deniz hem de dağ manzarası olan odaları ile iyi bir deneyim sağlıyor.
- Katikies Hotel
- Adres: Agios Ioannis, Mykonos
- Özellikler: Lüks ve konforlu bir konaklama sunar, güzel bir teras ve yüzme havuzu ile donatılmış. Orta seviyedeki bir bütçeye sahip olanlar için mükemmel bir seçenek olabilir.
Mikonos’a Nasıl Gidilir?
Mikonos konumu itibariyle hemen hemen Yunanistan ve Türkiye’nin tam ortasında yer alıyor ve ne yazık ki kapı vizesi ile girebileceğiniz adalardan biri değil. Mutlaka bir Schengen vizesine sahip olmalısınız. Eğer yeşil pasaportunuz varsa, vizesiz de giriş yapabilirsiniz.
Mikonos’a Feribot İle Nasıl Gidilir?
Yunan Adaları deyince akla gelen ilk ulaşım yöntemi elbette feribotlar. Bu pek hızlı bir yöntem değil çünkü normal şartlarda feribotlar bizdeki Ada vapuru misali adalara uğrayarak gidiyor ve bu da direkt sefer olmadığı için biraz zaman alıyor. Ziyaretçi trafiği yüksek olan sezonda, Atina’dan direkt seferler düzenleniyor.
Mikonos, Santorini’den 136 mil uzaklıkta bulunuyor, bu da feribot hızına göre 2-4.5 saat arasında bir yolculuk anlamına geliyor. Samos’tan 154 mil uzaklıkta ve bu 6.5 saatlik ir feribot yolculuğu anlamına geliyor. Atina’dan 174 mil (feribot hızına göre 3-5.5 saat), Kavala’dan ise 430 mil uzaklıkta (12 saat)
Atina’dan Mikonos’a geçmek isteyenler için, Pire Limanı’ndan feribot seferleri mevcut. Sezon kadar sık olmasa da, sezon dışında da bu seferler devam ediyor düzenli olarak. Anec Lines, Hellenic Seaways, Blue Star Ferries, Minoan Lines gibi feribot şirketlerinden birini seçip, bilet alarak Pire Limanı’ndan Mikonos’a yolculuk yapabilirsiniz. Bu yolculuk ortalama 5.5-6 saat sürüyor. Eğer hızlı seferleri tercih ederseniz de, Atina’dan Mikonos’a 2 saat 40 dakikada ulaşmak mümkün.
Aklınıza Türkiye’den direkt bir feribot seferi ile ulaşma fikri düşmüş olabilir ancak ne yazık ki Türkiye’den Mikonos’a direkt feribot seferi bulunmuyor. Eğer Türkiye’den feribot ile geçecekseniz, öncelikle İzmir Seferihisar’dan yapılan feribot seferleriyle Samos’a Karlovasi Limanı’na gelip sonra yine aynı limandan kalkan feribotla Mikonos’a geçebilirsiniz. Bu yapacağınız en hızlı, ekonomik ve pratik yolculuk olacaktır. Ayıca dönemsel olarak Sakız Adası‘ndan da seferler yapılıyor. Çeşme’den yarım saatlik bir yolculukla Sakız Adası’na gidip, ondan sonra da, Mikonos’a geçebilirsiniz. Sakız Adası – Mykonos arası feribot yolculuğu yaklaşık 6 saat sürüyor.
Yunan adaları feribot seferleri genellikle 2 ay öncesinden belli oluyor. Yaz sezonunda, resmi tatiller ve bayramlarda (Paskalya) yer bulmak oldukça zor oluyor. Bu sebeple, rezervasyon kısmını son ana bırakmamakta fayda var.
Mikonos’a Uçakla Nasıl Gidilir?
İstanbul Havalimanı’ndan Mykonos’a seferler bulmak mümkün. Bu uçak seferleri kış döneminde genellikle aktarmalı olarak gerçekleşiyor. Uçak yolculuğu bütçe olarak da biraz geniş olmayı gerektiriyor zira uçak biletleri oldukça pahalı. Alternatif olarak uçak ile Selanik ya da Atina’ya gelip oradan yine uçak ile Mykonos’a geçebilirsiniz. Bu biraz daha uzun ancak daha ekonomik bir yöntem olacaktır. Atina ve Selanik’ten Mykonos’a Aegean Airlines, Olympic Air, Sky Express, Volotea ve Ryan Air ile direkt uçabilirsiniz. Mykonos Havalimanı, Mykonos’un merkezine 4 km uzaklıkta. Havalimanından şehir merkezine belediye otobüsleri ( KTEL ) ya da taksi ile ulaşabilirsiniz. Bunun dışında araç ve motor kiralama seçenekleri de mevcut elbette.