İçindekiler
Dünyanın en küçük ikinci devletine, Monako Prensliği’ne hoşgeldiniz! Prenslik dediysem, endişe etmeyin. Burayı ziyaret etmek için camdan prenses ayakkabılarına da beyaz bir ata da ihtiyacınız yok. Dünya’nın en küçük ilk ülkesi neresi derseniz; orası da Vatikan.
Monako Prensliği Cote d’Azur’un (Fransız Rivierası) ortasında, Nice ile İtalya’nın arasında muhteşem bir ülke. Nice ile arasında 15 km, İtalya ile arasında ise 8 km mesafe var. Burayı ziyaret etmek için çok sebep var aslında; Formula Grand Prix de bunların başında geliyor. Dünyada görebileceğiniz en lüks yatları Monako marinalarında görebilirsiniz. Aynı zamanda bol sıfırlı kazançlara sahip zenginlerin yaşadığı muhteşem evleri ve lüks kumarhaneleri de.
Son nüfus sayımına göre Monako nüfusu 38,300 kişi, ülkenin uzunluğu yaklaşık 3.350 metre. Topraklarının en geniş olduğu yerde ölçümü 1000 metre, en dar olduğu yerde de 245 metre. Ülke içerisindeki birçok semt, denize beton doldurularak yaratılmış. Fransızca’da Monako vatandaşlarına Monagesque deniyor, Monagesk diye de okunuyor.
1191 yılında Cenvizliler burayı ele geçirmeden önce, Fenikeliler, Yunanlılar, Kartacalılar ve Romalılar tarafından hüküm sürülmüş bu topraklarda. Cenevizlilerin himayesi 106 yıl sürmüş. 1297 yılında Grimaldi Ailesi Cenevizlileri yenip, Monako’yu onların elinden almış uzun sürecek olan Grimaldi saltanatını başlatmışlar. O gün bugündür de onların himayesinde yönetiliyor bu devlet. Grimaldi’ler 1524’den 1641’e kadar İspanya’nın koruması altındaymış. 1793 ve 1814 yılları arasında ise, Fransa hakimiyeti altında kalmışlar. Monako, bağımsızlığını 1861 yılında ilan etmiş. 1993’te de Birleşmiş Milletler’e katılmış.
Monako Gezilecek Yerler
Bir ucundan diğer ucuna, fark etmeden yürüyebileceğiniz bir ülke Monako Prensliği. Bakalım bu küçük ülkede, neler bekliyor bizi?
Öncelikle Monako’nun beş bölümden oluştuğunu hatırlayalım.
1- Saray, kale ve ünlü okyanus müzesinin olduğu Monako merkez 🙂
2- Nice tarafından gelirken şehrin hemen girişindeki, denizin doldurularak oluşturulduğu Fontvieille
3- Ünlü Herkül limanını çeviren La Condamine
4- Kumarhaneler ve ünlü kafelerin olduğu buluşma noktası Monte Carlo
5- Muhteşem bahçelerin bulunduğu Monoghetti
Monako’da bunları yapmadan dönmeyin!
- Eski bir kale olan Monako prenslik sarayını ziyaret etmeden
- Ünlü amerikalı oyuncu ve prensin eşi Grace Kelly’nin mezarında dua etmeden
- Kumarhanelerinde şansınız denemeden yada turist olarak gezmeden
- Monte Carlo meydanındaki cafelerde takılıp, havalı resimler çekmeden
- 4000 üzerinden deniz canlısının sergilendiği, deniz seviyesinden 90 metre yükseklikteki Deniz müzesini görmeden
- Sarkıt ve dikitlerle kaplı mağaranın bulunduğu Jardin Exotique’de dolaşmadan
- Formula 1 Monaco Grand Prix’sinde bir yarış izlemeden hatta bütçesiniz uygunsa bir Ferrari turu yapmadan
- Les Jardins Saint-Martin’de dolaşmadan ve prens Albert I’in anıt heykelinide selam vermeden
- Opera de Monte Carlo’da bir gösteri izlemeden
- Grace Kelly’nin Gül Bahçesi’nde dolaşmadan
- Monoka’nın en sevilen yeşil alanlardan Fontvieille Parkı’nda temiz hava almadan
- 7000 metrekarelik Zen bahçesini keşfetmeden
- Monako Prensi koleksiyonundaki sergilenen arabaları görmeden
- Prenslikteki tek halk plajı olan Larvotto Plajında güneşlenmeden
- Salle Garnier Opera binasında bir performans seyretmeden
- Antropoloji Müzesi’nideki 5 metre uzunluğunda, 3.3 metre yüksekliğinde ve 2.2 metre genişliğinde bir mamutu görmeden.
Prince’s Palace – Prenslik Sarayı ( Monako Kraliyet Sarayı)
Avrupa’daki diğer saraylar kadar heybetli olmasa da Monako’nun en gözde, en ilgi çekici turistik yapılarından biri saray. Kraliyet ailesi 1927 yılından bu yana, bu sarayda ikamet ediyor. Sanırım aile yazlık sarayı geçince saray ziyarete açık oluyormuş.
Rample de la Major merdivenlerinden çıkıp, saray meydanına ulaşıyorsunuz ve karşınızda tüm heybetiyle duruyor Kraliyet Sarayı. Yedi asırlık kesintisiz egemenliğin izini süren ihtişamı içinde barındıran bu sarayı gezmek, Rönesans’tan Napolyon dönemine kadar uzanan yüzyıllar boyunca bir yolculuk yapmak demek aslında.
Sarayın içerisinde, Kraliyet Ailesi’nin kullandığı eşyalar da sergileniyor aynı zamanda. Sarayın tüm asaleti içerisinde nöbet tutan askerlerin nöbet değişimini izlemek de inanılmaz keyifli bir seramoni.Her gün tam olarak saat 11.55’te, Palace Square yani saray meydanında geleneksel Muhafız Değişimi Ritüeli gerçekleşiyor ve binlerce kişi bu büyülü ritüeli izliyor. Saatlerinizi ayarlamayı unutmayın derim.
Sarayın önünde Monako için önemli Garibaldi ailesinden birinin heykeli ve çeşitli top figürleri var. Tabi belkide en güzeli muhteşem manzarası. Tam bir fotoğraf noktası burası.Harika Monako enstantaneleri yakalayabilirsiniz.
Tabi Monako’dan bahsedip Grace Kelly’den bahsetmemek olmaz.
Tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olarak kabul edilen Amerikalı oyuncu Grace Kelly kariyerinde iyi olduğu bir zamanda Monako prensi ile evlenmiş.Hatta Monako’nun bugünkü ününde Grace Kelly’nin çok payı olduğu söyleniyor. Maalesef trajik bir kaza ile hayata 52 yaşında veda etmiş.
Biraz sarayın tarihinden bahsedeyim.
Prenslik Sarayı aslında 1215’te inşa edilen Cenova Cumhuriyeti’nin batı sınır kalesiymiş. 13. yüzyılın sonu ve 14. yüzyılın başına denk gelen bir dönemde, Grimaldi ailesinin konutu olarak kullanılmış ki kendileri Monako üzerinde hükümdarlık kurmuşlar. 16. yüzyılın başına gelindiğinde, Monako lordları ana vatanlarından ayrılıyor ve bu olay sonrasında bağımsızlıkları Avrupa tarafından da tanınıyor. ( 1512 yılında Fransa Kralı, 1524 yılında da İmparator ve Papa tarafından ) Orta Çağ’dan kalan bu ikametgâh o dönemden sonra yavaş yavaş bir saray görünümüne bürünmeye başlamış. İtalyan Rönesans’ından da fazlaca etkinlenmiş mimari anlamda. Cour d’Honneur’un orijinal boyalı süslemeleri ve Devlet Daireleri kanadındaki bazı odalar bunun en güzel örneklerini teşkil ediyor.
Ziyaret saatleri:
2 Nisan Perşembe – 15 Ekim 2020 Perşembe, 10:00 – 18:00 (son giriş 17:30’da)
1 Temmuz – 31 Ağustos: 10:00 – 19:00 (son giriş 18:30)
Formula 1 Grand Prix hafta sonunda kapalı. Ziyaret Süresi: 30 dakika
Giriş Ücretleri:
Yetişkinler (18 yaş ve üstü): 10 €
6-17 yaş arası çocuklar ve öğrenciler: 5 €
Çocuklar (0-5 yaş): Ücretsiz giriş
Cathedrale de Monaco – Monako Katedrali-Saint Nicholas Katedrali
Monako Katedrali 1875 yılında, La Turbie kentinden getirilen beyaz taşlarla, Roma – Bizans tarzında inşa edilmiş. Eski Monako prenslerinin mezarlarına ev sahipliği yapıyor aynı zamanda.
Prenses Grace Kelly’nin mezarıda burada.İçerideki Carrara mermerinden yapılmış görkemli bir piskoposluk tahtı, bir sunak ve 1500 yılından kalma Louis Brea’nın bir tablosunu da göreceksiniz.
Saraya 5 dakikalık uzaklıkta yer alan katedrale 10 dakikanızı ayırmanız yeterli. Burası, Roma Katolik Başpiskoposluğu’nun katedrali. Ziyaretçilerden saygılı bir şekilde giyinmeleri rica ediliyor. Mini etek, mini şort giymemeli ve omuzlarınızı örtmelisiniz. Katedral ziyaret saatleri: Her gün, 09:00 – 18:00 arasında, ücretsiz.
Palais de justice de Monaco–Monako Adalet Sarayı
Monako katedralinin yakınında yer al eski adliye binası. 1930 yılında yapılan binanın mimarisi çok etkileyici. Çakıl taşları ve kabuklar içeren gözenekli taştan inşa edilmiş. İki ön merdiveni tam fotoğraflık.
Museum of Stamps and Coins – Pul ve Madeni Para Müzesi
Bu müze, Monako Prensliği’nin posta tarihine bir yolculuk yapmanızı sağlıyor. Nadir bulunan pul koleksiyonlarının yanı sıra, madeni paralar, 1885’teki ilk III. Charles pulundan günümüze kadar olan damga ve baskı sürecinde kullanılan bütün belgeler sergileniyor.
Biraz tarihten bahsedecek olursam; müze 1995 yılında Prens III. Rainier talimatıyla kurulmuş ve 1996 yılında ziyarete açılmış. Müze, her iki yılda bir düzenlenen Monacophil sergisine ev sahipliği de yapıyor ve bu sergiye dünyanın birçok yerinden çok prestijli filatelistler katılıyor. Filatelist dediğimiz arkadaşlar da; pul koleksiyoncuları. Yeri gelmişken; Monacophil web sitesi: https://www.monacophil.euMüzenin bir de hediyelik eşya dükkanı bulunuyor. Bu dükkanda madeni paralar, Monegasque pulları, kitaplar ve çeşitli hediyelik ürünler satılıyor.
Müze ziyaret saatleri:
1 Eylül – 30 Haziran 09.30-17.00
1 Temmuz – 30 Ağustos 09.30 – 18.00
1 Ocak ve 25 Aralık’ta kapalı.
Müze giriş ücretleri:
Yetişkinler için: 3 €
12-18 yaş arası çocuklar, emekliler ve öğrenciler için: 1,50 €
12 yaş altı çocuklar için ücretsiz
Naval Museum – Deniz Müzesi
Bu müze, denize aşık bir adamın bu deniz tutkusu sonrasında ortaya çıkmış. Profesör Claude Pallanca, daha çocuk yaşlardan itibaren denizi, yelkenlileri ve denize açılmayı hayal edermiş. Askerlik vazifesi sırasında diş hekimi olarak Jeanne d’Arc’a atanmış. Bu onun hayatındaki dönüm noktası olmuş zira burada deniz subayları ile çok yakın dostluklar kurmuş. Denize olan aşkı, hayranlığı ve tutkusu da daha fazla artmış tabi. Yıllar boyunca topladığı inanılmaz koleksiyonu, Prens III. Rainier sayesinde 1993 yılında bu müzeye dönüştürmüş. Bu müzede 1200’ün üzerinde gemi maketi, donanma ve denizcilik ile ilgili objeler mevcut. Ayrıca,Profesör Claude Pallanca son yıllarda, bu eşsiz koleksiyona İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma gemileri ve uçakları gösteren tablolar eklemiş. Bu müzeyi bu kadar özel yapan en önemli şey; antik çağlardan günümüze kadar tüm donanmalara adanmış uluslararası bir müze olması. Müzede en çok dikkatimi çeken şey; eski bir Mısır mezarında bulunan cenaze teknesi olmuştu. Ayrıca çeşitli dünyanın çeşitli ülkelerinden getirilen çok sayıda denizaltı ve İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir mayın gemisi de bulunuyor.
Müze ziyaret saatleri:
Her gün 10:00 – 18:00
1 Ocak ve 25 Aralık’ta kapalı.
Müze giriş ücretleri:
Yetişkinler için: 4 €
8-18 yaş arası çocuklar ve öğrenciler için: 2,50 €
8 yaş altı çocuklar için ücretsiz.
Monaco Grand Prix
Formula 1’in başlayışından(1950) bugüne yarışılan en eski pistlerden Monaco Grand Prix. Dar Monte Carlo caddelerinde yapılan yarış aslında çok riskliymiş. 37.000 seyirci kapasitesi olan pist dar sokakları, virajları ile en zorlu pistlerden. Yarış zamanları şehrin havası ayrı oluyormuş. Ben denk gelemedim. Giden arkadaşlarım zevkli ve farklı bir deneyim olduğunu söylüyor.
Fontvieille Park – Fontvieille Parkı
Bu park hem turistler hem de yerel halk tarafından en sevilen yerlerden biri, bilhassa çocuklu aileler için. Çam, selvi, zeytin gibi yemyeşil ağaçlarla bezeli ve oldukça başarılı bir peyzaja sahip. Aynı zamanda farklı topraklara ait egzotik bitkiler de ekilmiş park içerisinde. Parkın içinden geçen dolambaçlı yollar ve sanat eserleri, hem botanik hem de kültürel açıdan zengin bir alan yaratmış. Ayrıca keyifli çocuk oyun alanları da bulunuyor. Gölette gezen kazlar ve ördekler, çocukların oyalanması için büyük şans. Göletlerde başta sazan olmak üzere farklı türden balıklar da yaşıyor bu arada. Yürüyüşe çıkan bir ördek ailesine rastlarsanız sakın şaşırmayın!
Ziyaret saatleri;
Her gün 09:00 – 18:00 arasında ücretsiz olarak giriş yapabilirsiniz.
Parkın adresi: Avenue des Guelfes – 98000 Monaco
Princess Grace Rose Garden- Prenses Grace’in Gül Bahçesi
Prenses Grace’in Gül Bahçesi Fontvieille Parkı’nın içerisinde bulunuyor ancak tamamen ayrı bir alan burası. Prenses Grace, Prens III. Rainier’ın eşi. Bu park da Prens III. Rainier tarafından Prenses Grace anısına yapılmış. Prenses, Grace Kelly Amerikalı bir sinema ve tiyatro oyuncusu. 14 Eylül 1982 tarihinde geçirdiği bir trafik kazası sonucu 52 yaşında ölmüş ne yazık ki.
18 Haziran 1984’te çok büyük bir gül kolleksiyonu ile açılışı yapılmış. O dönemde 3000 m2’lik bir alanı kapsıyormuş ancak sonradan bu alan da genişletilmiş ve 5000 m’lik bir alana yayılmış. Gül bahçesinin girişleri ücretsiz. Bahçe, yedi ayrı temaya ayrılmış ve toplamda 315’ten fazla gül türünü barındırıyor. Bahçede interaktif bir alan da bulunuyor, buradaki QR kodları okuttuğunuzda, güller hakkında detaylı bir bilgilendirme alabiliyorsunuz.
Exotic Garden of Monaco and Observatory Cave – Monako Egzotik Bahçesi ve Gözlemevi Mağarası
Egzotik Bahçe, muhteşem Monako manzarasına karşı, olağanüstü bir vitrin adeta. Yaklaşık 15.000 m2’lik bir alana yayılmış durumda, büyüleyici bir bahçe burası. Bu bahçenin inşa edilmesine 1933 yılında başlanmış ve Monako’nun en güzel manzaralarından birini gören kayalara inşa edilmiş. Özellikle kaktüsleri ve skullentleri seviyorsanız, burayı mutlaka görmenizi öneririm. Bu bahçe aynı zamanda bir gözlem evi mağarası da içeriyor. Rasathane işlevi de görüyormuş aynı zamanda. Bir de yer altı mağarası göreceksiniz, Mağara bölgesinde tarih öncesi insanların varlığını kanıtlayan kemikler ve kalıntılar da bulunuyor.
Princess Grace Irish Library – Prenses Grace İrlanda Kütüphanesi
Monako Prensesi Grace Vakfı’nın himayesindeki Princess Grace İrlanda Kütüphanesi, Prensliğin en gizli kültürel hazinelerinden biri. Kütüphane, üyelerine kitaplardan ödünç alabilme ayrıcalığı da sunuyor, belirlenen sürede geri getirmek kaydıyla elbette. Ayrıca birçok önemli konuda başarılı referans eserler ve tarihi değere sahip öğelerden oluşan bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor.
Ziyaret saatleri:
Pazartesiden perşembeye 09:00 – 16:30
Cuma 09:00 – 15:30 saatleri arasında.
Cars collection of HSH the Prince of Monaco – Monako Prensi’nin Otomobil Koleksiyonu Sergisi
Bu serginin hikâyesi 1950’lerin sonlarında başlamış. Otomobil tutkunu Prens III. Rainier, eski model araçlar toplamaya başladıktan sonra garajı bu arabaları muhafaza etmek için küçük gelince, yıl 1993’te 5.000 m2’lik bir alanda bu sergi kurulmuş ve Prens III. Rainier bu kıymetli hazineyi halka açmaya karar vermiş. Bu serginin dünya üzerinde bir eşi yok, gerçekten. Rolls Royse, Delage, Ferrari, Maserati, Hispano Suiza, Lincoln, Lamborghini, Humber, Lexus ve Packard gibi çok seçkin markaların otomobilleri sergileniyor burada. Ayrıca Monako F1 ve Rallye de Monte-Carlo yarışlarının arabalarını da görebilirsiniz. Sergiyi gezerken aklınızda tek düşünce; ‘Şu arabalardan bir tanesi benim olsaydı.
Ziyaret Saatleri:
Her gün 10:00 – 18:00
Son giriş 17:30’da
25 Aralık’ta kapalı.
Giriş Ücretleri:
Yetişkinler: 8 €
6 ila 17 yaş arası çocuklar/öğrenciler: 4 €
6 yaş altı çocuklar ücretsiz.
Casino de Monte-Carlo- Monte Carlo ve Kumarhanesi
Monako kumarhanesiyle oldukça ünlü bir yer. Buraya vardığınızda ünlü mimar(Paris’in ünlü opera binasını yapan mimar) Charles Garnier’in bu nefes kesen şaheserini gördükten sonra, biraz izlemek isteyebilirsiniz. Kumarhane binası 1863 yılında inşa edilmiş ve 28 oniks sütunla çevrelenmiş. Bunun arkasında, kırmızı ve altınla dekore edilmiş bir İtalyan tiyatrosu olan Salle Garnier, Paris opera binasının gerçek bir minyatür kopyası olma özelliğini de taşıyor. Yüzyılı aşkın bir süredir sahnesi, prestijli konserler, uluslararası opera kreasyonları, ve olağanüstü baleler için kullanılıyormuş.
Casino de Monte-Carlo, 14:00’da açılıyor ve son masa kapanana kadar da açık kalıyor. Ayrıca yemyeşil ve oldukça büyük bir bahçesi de olan Monte Carlo Kumarhanesi, bahçesiyle de ünlü bir yer.
Casino de Monte-Carlo, Formula 1 Grand Prix dönemi hariç her gün,sadece 10:00-13:00 saatleri arasında ziyarete ve turlara açıktır, böylece oyuncular rahatsız olmadan bu muhteşem eseri gezebilirsiniz.
Giriş ücreti: 10 €
Ziyaret süresi: 40 dakika.
Yalnızca 18 yaş üzeri için giriş mümkün ve mutlaka kimlik belgesi gerekli.
Oşinogogrfi Müzesi
Binanın kendiside çok iddialı olan bu müze dünyanın en eski akvaryumlarından birine sahip. 4000 farklı deniz canlısı sergilenen müze oldukça etkileyci. Bizim çocuklar çok sevmişti. Ziyaret saatleri 10.00-16.00. Müze, pazartesi hariç haftanın 6 günü ziyarete açık.
Nouveau Musee National de Monaco ( NMNM ) – Yeni Ulusal Müze
Nouveau Musee National de Monaco, Monako Prensliği’nin mirasının sergilendiği bir müze ve iki lokasyonda ( Villa Paloma ve Villa Sauber ) düzenlenen geçici sergilerle çağdaş sanat eserlerini tanıtıyor. İlginç olan, her iki villanın da kendilerine has tarihçeleri.
Villa Paloma
Anlatılana göre, Amerikalı Edward N. Dickerson 1913 yılında, farklı kişilere ait altı arsayı birleştirmiş ve bir bahçe oluşturmuş. Ana arsa üzerinde bir köşk bulunduğu ve bu köşkün heykeltraş Eugene Roganne tarafından satıldığı söylentiler arasında. Bu villa Edward N. Dickerson tarafından isimlendirilmiş; ‘Villa Coquette.’ Villa 1925 yılında satılmış ve yeni sahibi oldukça zengin biri olan Robert W. Hudson’mış. Bay Hudson 1932’de evlendiğinde villanın ismi de Villa Paloma olmuş.
İşte böyle, Villa Paloma çok sayıda mülk sahibini gördükten sonra hükümetin kollarına bırakılmış ve şimdilerde müze olarak hizmet veriyor. Burası Monako’daki en şık ve aristokrat yapılardan biri.
Villa Sauber
Villa Sauber, Monako’daki son Belle Epoque villalarından biri. La Belle Epoque Türkçe adıyal ‘Güzel Dönem’ anlamına geliyor. 1871 – 1914 yılları arasındaki dönemi kapsıyor. Genellikle Fransız ve Avrupa tarihlerinde bahsi geçen bir dönem. Yapım tarihi hakkında net bir bilgi yok ancak 1900’lü yılların başında Blanc ailesine ait olduğu biliniyor.
1904 yılında Robert Sauber ( Ressam ) villayı satın almış ve villanın ismi Sauber oluvermiş. Sauber’ler 1914’te satıp 1925’te tekrar geri almışlar. 1930 yılında da artık iyice yaşlandıklarında, burayı Londra Polisi Mahkeme Fonlarına miras bırakmış, neden? Çünkü İngilizler. 1952 yılında Nora Mac Caw villayı fondan satın almış. Son olarak Monako devlet emlak şirketi almış ve devlet mülkü olarak kalmış. Sonrasını biliyorsunuz 🙂
Müze ziyaret saatleri:
Her gün 10:00 – 18:00
1 Ocak, 1 Mayıs, 19 Kasım, 25 Aralık ve Grand Prix boyunca kapalı.
Müze giriş ücretleri:
Yetişkinler için: 6 € ( Villa Panoma ve Villa Sauber )
Yetişkinler için kombine giriş: NMNM / Egzotik Bahçe / Tarih Öncesi Antropoloji Müzesi: 10 €
26 yaş altı, işsizler ve engelliler için ücretsiz.
Saint Charles Church – Aziz Charles Kilisesi
Aziz Charles kilisesi 16. yüzyıl İtalyan kardinal ve başpiskoposu Saint Charles Borromeo’ya adanmış bir kilise. 30 metre yüksekliğindeki çan kulesi ile, bir Roma Katolik kilisesi. 1879’da Prens III. Charles, Monte-Carlo’nun artan nüfusundan ötürü ihtiyaçları karşılayabilmek adına, yeni bir kilise inşa edilmesini istemiş. Kilisenin temel taşı 11 Kasım 1879’da Monaco Piskoposu Charles Theuret tarafından konulmuş ve 26 Mart 1883 yılında, Paskalya’da açılışı yapılmış. Açılışından 4 yıl sonra da, bölge kilisesi ilan edilmiş.
Sainte Devote Church – Sainte Devote Kilisesi (Aziz Devote Şapeli)
Bu kilise ile ilgili en çok ilgimi çeken şey, bir ritüel olmuştur. Sainte Devote Kilisesi 11. yüzyılda bir adak şapeli olarak inşa edilmiş. Prensiliğin ve prens ailesinin koruyucu azizine ( Aziz Devote ) adanmış. Kilisenin inşa edildiği bu alanda, 4. yüzyılda bir tekne karaya oturmuş. Şimdi, bu efsaneden bahsetmek istiyorum biraz; Aziz Devote efsaneye göre M.S. 283 yılında Mariana’da doğmuş ve kendini Tanrı hizmetlerine adamış. Aynı zamanda , senatör Eutychius’un ailesinin de bir üyesiymiş Aziz Devote . Diocletian zulmü sırasında, vali Barbarus bir filoyla Korsika’ya gelmiş ve senato evinde bir Hristiyan’ın barındığını öğrenince, oldukça sinirlenmiş. Devote ’da inancı yüzünden hapedilmiş ve çok fazla işkence görmüş. Yüzü ezilmiş, vücudu dikenlerin arasında sürüklenmiş. En sonunda bitap düşmüş ve taşlanarak şehit edilmiş. Ölümünden sonra vücudunun yakılması emredilmiş ancak o dönemki Hristiyanlar tarafından yakılmaktan kurtarılmış. Naaşı bir tekneye yerleştirilmiş ve o tekne, seyir halindeyken bir fırtınaya yakalanarak bugünkü şapelin olduğu yerde karaya oturmuş. İşte bu sebepten, Aziz Devote ’yu anmak için her yıl 26 Ocak’ta bu şapelin önünde, hava karardıktan sonra bir tekne yakılıyormuş.
Princess Antoinette Park – Princess Antoinette Parkı
Princess Antoinette Parkı, neredeyse yüz yıllık zeytin ağaçlarına ev sahipliği yapan keyifli bir park. 1000 m2’lik bir alana yayılmış durumda. Parkın en önemli özelliği, çocuklara öncelik verilmiş olması. Elbette yetişkinler için de çok keyifli bir alan ama hemen hemen bir çok şey, çocukların konforu düşünülerek hazırlanmış. Salıncaklar, kaydıraklar, farklı park oyuncakları olduğu gibi masa tenisi, badminton, voleybol alanları, bisiklet ve kaykay için ayrılmış özel alanlar gibi bir sürü alan mevcut. Parkta çocukların en çok ilgi gösterdiği yer mini çiftlik. Koyunlar, ördekler, keçiler, tavşanlar keyifle yaşıyor burada. Gördüğüm en bakımlı ve temiz çiftliklerden biriydi.
Ziyaret saatleri: Her gün 08:30 da giriş yapabiliyorsunuz, kapanış saatleri mevsime göre değişiyor.
The Japanese Garden – Japon Bahçesi
Burası bir Zen bahçesi. Peyzaj mimarı Yasuo Beppu tarafından Zen bahçelerinin tüm ilkeleri gözetilerek tasarlanmış. Yine Prens Rainier III’ün isteği üzerine yapılan bahçelerden biri. 1994 yılında ziyarete açılmış. Bu bahçeye adım attığınızda kendinizi Monako’da değil Japonya’da gibi hissedebilirsiniz çünkü tüm ayrıntılar kusursuz bir şekilde işlenmiş. Bir Zen bahçesinin tüm bileşenlerini görmeniz mümkün; şelale, gölet, adacıklar, bitkiler, fenerler, köprüler ve elbette çay evi. Japon Bahçesi, hem Monako’lu hem de Japon bahçıvanların işbirliği ile yapılmış. Japon bahçe kültürünün yanı sıra, Akdeniz dokunuşlarına da yer verilmiş ayrıca. Kullanılan bambu çitler, taş fenerler, çay evi ve kapılarda kullanılan ağaçlar ile fayanslar Japonya’dan getirilmiş. Bitkiler, çam, nar ve zeytin ağaçları ise Akdeniz’de yetiştirilmiş ancak onlara Japon görünümü verebilmek amacıyla 3 yıl boyunca Yasuo Beppu tarafından budanmış ve özenle bakılmış.
Japon Bahçesi ziyaret saatleri: Her gün 09:00’da açılıyor. Mevsime bağlı olarak 17:45 ya da 18:45’te kapanıyor. Girişler ücretsiz.
Zoological Gardens – Zoolojik Bahçeler ( Hayvanat Bahçesi )
Prens III. Rainier tarafından 1954 yılında kurulmuş bir bahçe burası. Yaklaşık 50 türü temsil eden yaklaşık 250 civarında hayvana ev sahipliği yapıyor. Birbirinden güzel egzotik kuşlar, sürüngenler, kaplumbağalar, su aygırları, vahşi hayvanlar ve çiftlik hayvanları var. En güzel yanı, burada yaşayan hayvanların hiç biri ticari bir amaç için satın alınmamış. Birçoğu gümrük tarafından el konulmuş ya da terk edilen hayvanlardan oluşuyor. Kalan kısmı ise buraya bağışlanmış. Monako Hayvanat Bahçeleri, dünyadaki son kraliyet hayvanat bahçelerinden biri olma özelliğini de taşıyor aynı zamanda. Parkın içinde çocuklar için bir oyun alanı da bulunuyor.
Ziyaret saatleri:
Her gün 10:00 – 12:00 ve 14:00 – 17:00 saatleri arasında (son giriş 11.15 ve 16.15’te).
Noel sabahı ve 1 Ocak’ta sadece 14:00 – 17:00 saatleri arasında
Giriş ücretleri:
Yetişkinler: 6 €
617 yaş arası çocuklar : 3 €
6 yaşından küçük çocuklar: ücretsiz
Museum of Prehistoric Anthropology – Tarih Öncesi Antropoloji Müzesi
Tarih Öncesi Antropoloji Müzesi, 1902’de Prens Albert I tarafından kurulmuş. Arkeolojik ve paleontolojik sergilerin çoğunluğu Monako Prensliği’ne ait. Ayrıca Fransa ve İtalya gibi komşu bölgelerden temin edilmiş.
Prens Albert müzenin yapımı emrini verdikten sonra aynı zamanda finansörlüğünü de yapmış. 1895 ve 1902 yılları arasında, Grimaldi Mağaraları’nda yapılan uzun kazılarda bulunan eserlerin tek bir çatı altında toplanmasıyla başlamış hikâye. 1902 yılında Prens Albert müze sergisi için Hükümet Konağı binasını seçmiş. Müze 58 yıl boyunca burada hizmet verdikten sonra, 1960 yılında Egzotik Bahçe’nin ortasındaki yeni binasına taşınmış. Müzede sergilenen koleksiyonlarda buzullar arası dönemler boyunca insanlığın geçirdiği hayranlık uyandırıcı evrime şahit oluyorsunuz.
2014 yılında müzeye getirilen bir mamut iskeleti, müzedeki en hayranlık uyandırıcı kalıntılardan. Bu iskelet bilimsel amaçlarla sergilenmek üzere özenle korunmuş, oldukça istisnai bir kalıntı. Lena Nehri’nin ( Sibirya ) 1000 km doğusunda yapılan kazırlarda bulunan çok sayıda iskelet kalıntısı toplanarak bir araya getirilmiş. Bulunan iskelet kalıntıları, metal bir platforma monte edilerek 5 metre uzunluğunda, 3.3 metre yüksekliğinde ve 2.2 metre genişliğinde bir mamut ortaya çıkarılmış
Müzenin ziyaret saatleri:
Kasım, Aralık ve Ocak: 09:00 – 17:00
Şubat, Mart, Nisan ve Ekim: 09:00 – 18:00
Mayıs-Eylül: 09:00 – 19:00 / 19 Kasım (Ulusal Tatil) ve 25 Aralık’ta kapalı.
Müze giriş ücretleri:
Yetişkinler için: 7,20 €
6-18 yaş arası çocuklar ve öğrenci kartına sahip öğrenciler için: 3,80 €
65 yaş üzeri için: 5,50 €
6 yaş altı çocuklar ücretsiz.
Giriş biletleri; Egzotik Bahçe, Gözlemevi Mağarası ve Tarih Öncesi Antropoloji Müzesi’ni kapsıyor.
Monako Plajları
Gelelim Monako seyahatinin en keyifli bölümlerden birine. Elbette güneş, kum ve masmavi Akdeniz suları. Monako plajları jet ski, rüzgâr sörfü, tüplü dalış ve şnorkelli dalış gibi bir çok su sporu için ideal. Seçeneklerinizden ilki; Larvotto Plajı. Avenue Princesse Grace’de bulunuyor ve iki koydan oluşan bir plaj burası. 400 metre civarında bir uzunluğa sahip. Burada çok sayıda kafe, restoran ve bir de plaj voleybolu alanı var. Bir diğer alternatifiniz; Crique des Pêcheurs. Burası çok daha küçük, özel ve sakin bir plaj. Çoğunlukla dalgalı sulara sahip, bu sebeple plaja girişler dönem dönem yasaklanabiliyor. Monako’da deniz suları birden derinleşebiliyor ve bazı plajlarda dalga olmasına rağmen güvenlik ya da can kurtaran olmuyor. Bu sebeple, kendi can güvenliğiniz için oldukça dikkatli olmanızda yarar var.
Monako’ya Nasıl Gidilir?
Monaco bir devlet hatta bir prenslik ama ne yazık ki bir havalimanı yok çünkü oldukça küçük bir ülke. Bir helikopter pisti var, sizin de bir helikopteriniz varsa eğer bunu düşünebilirsiniz. Daha normal yollardan ulaşmak isterseniz de, uçakla Nice’e gelmeniz yeterli. Nice havalimanı ve Monako arasındaki mesafe 30 km civarında. Havaalanından Monako’ya ulaşmak için de oldukça fazla alternatifiniz var. Araç kiralama ya da özel transfer seçenekleri olduğu gibi taksi, otobüs ve tren yolu ile de ulaşabilirsiniz. Nice havaalanından Monako’ya ulaşımda en ekonomik seçenek elbette otobüs. 40 dakikalık bir otobüs yolculuğunda sonra oradasınız. Tren yolu ile gelmek isterseniz, Nice havalimanından tren istasyonuna geçip ( 5 dk’lık bir mesafe) Monako trenine binebilirsiniz. Monako’ya düzenli tren seferleri mevcut. Nice tren istasyonu ve Monako arasındaki yolculuk süreniz 45 dk.
Monako’ya Ne Zaman Gidilir?
Monako seyahatinizi planlamak için doğru zaman, kesinlikle bu seyahatten beklentileriniz ile ilgili. Yüzmek, güneşlenmek, prenslik bronzluğu kazanmak istiyorsanız, elbette yaz aylarını seçmelisiniz. Bu dönemi seçiyorsanız da, en pahalı dönemde olmayı göze almalısınız. Bir de, beraberindeki kalabalığı zira birçok restoranda rezervasyonsuz yer bulmanız dahi mümkün olmayabiliyor. Formula Grand Prix’e meraklıysanız, o zaman bu seyahati Mayıs ayında gerçekleştirmelisiniz. İlkbahar ayları bu ülkenin en güzel zamanları aynı zamanda. Lüks yatlara ya da gurme lezzetlere meraklıysanız planlamanızı Eylül ayına yapın çünkü hem Monako Yat Show hem de Monako Gastronomi Festivali Eylül ayında düzenleniyor.
Monako İçerisinde Ulaşım Nasıl Sağlanıyor?
Şimdi, burası mini mini bir ülke deyince, nasıl olsa herhangi bir araca ihtiyaç olmaz, yürüyerek gezerim diye düşünmüş olabilirsiniz ama bu iş tam olarak öyle değil zira Monako küçük olduğu kadar, dev yokuşlarla örülü bir ülke. Panik olmayın çünkü bu ihtişamın içinde, burada yaşayanlar kan ter içinde yokuş çıkmıyorlar elbette. Ayrıca, oldukça kullanışlı da bir otobüs hatları var. Otobüs duraklarındaki makinelerden bilet aldıktan sonra bu bileti otobüsün içindeki bir başka makineye okutuyor, ondan sonra yerinize geçiyorsunuz. Toplam 6 otobüs hattı var ve her durakta otobüslerin güzergâhını gösteren panolar mevcut.
Monako’da Ne Yenir?
Barbajuan – Barbagian
Barbagian bir nevi mantı ya da puf böreği denebilir aslında. Pazı, pırasa, ricotta, sarımsak ve çeşitli taze otlar ile bir iç hazırlanıyor ve hamur bu iç ile doldurularak kızartılıyor. Bu yemek, Monako’da genellikle meze olarak servis ediliyor. Monégasque mutfağının ne klasik lezzetlerinden biridir.
Fougasse
Bu tatlı çörekler portakal çiçeği suyu ile tatlandırılıyor ve kuru üzüm, fındık, anason gibi malzemelerle süsleniyor. Yerel fırınlarda bulabilirsiniz.
Gnocchi
Esasında bir İtalyan lezzeti olmasına rağmen, Monako’daki restoran menülerinde de sıklıkla görebileceğiniz bir lezzet gnocchi. Ülkemizde bazı marketlerde bile paketli halini bulmanız mümkün. Ana malzeleri, patates, irmik, buğday unu, yumurta ve mısır unu. Patates ağırlıklı olan bu hamur ufak parçalara bölünüyor ve çatalla şekillendiriliyor. Asıl mühim olan, lezzetlendirilirken ilave edilenler. Bilhassa deniz mahsülleri ile hazırlandığında oldukça leziz ve doyurucu bir yemek haline geliyor. Arzuya göre peynir, midye, karides, ıspanak, sarımsak gibi malzemelerle de tatlandırılabiliyor.
Stocafi
Domates sosunda pişirilmiş morina balığına verilen ad. Aynı zamanda siyah zeytin ve sebzelerle tatlandırılıyor. Oldukça geleneksel bir lezzet.
Penne ile Daube de Boeuf – Sığır Yahnisi eşliğinde Penne Makarna
Geleneksel sığır yahnisi penne makarnanın üzerinde servis ediliyor. Makarna, yahninin suyu ile soslanıyor ve oldukça lezzetli bir yemek haline geliyor.
Le Vistamar deniz ürünleri açısından çok başarılı bir tercih olur. Sebze ve taze baharatlarla tatlandırılmış karidese hayran kalmıştık. Le Louis XV bir kadeh şarap içip geleneksel Fransız mutfağı yemeklerini denemek için ideal restoranlardan biri.
Unutmadan, Monégasque balı oldukça özel bir aromaya sahip bir bal. Prenslikte çok sayıda etli kaktüs bulunduğu için, aromasını onlardan aldığı söyleniyor. Ayrıca Fransız Rivierası’ndaki en eski zeytin ağacı da Monako’da bulunuyor ve Monégasque zeytini de oldukça meşhur bu kıyılarda.