Balat’da deniz kenarında tamamen demirden yapılan Demir kilise (Sveti Stefan Kilisesi) yedi yıllık restorasyonun ardından yeniden ibadete açıldı. (Ocak 2017)
19 yy da Bulgarlar kendi dillerinde ayin yapacakları bağımsız bir kilise istemişler. Çünkü o zamana kadar Rum Patrikhanesine bağlı olup ayrı bir cemaat olarak tanınmıyorlarmış.Ve ayin sırasında kullanılan dilden (Rumca) hiçbir şey anlamazlarmış. Rum Patrikhanesi Bulgarlar’ın bu isteğine karşı çıkmış. Çünkü kendisine bağlı bir cemaati kaybetmek istememiş siyasal anlamda da zayıflamamak için.
1850 yılında Bulgarlar Osmanlıdan ilk izni koparırlar. Padişah talebi kabul etmiş ve ilk olarak Haliç kıyısında küçük ahşap bir kilise yapılmış.
Bulgar’lar Rum Patriğini dini önder olarak kabul etmeyeceklerini deklare etmişler. Rum patriği de olanlar karşısında 1872’de Bulgarları aforoz etmiş.
Zaman içinde ahşap kilise harabeye dönmüş. Bu kez daha büyük bir kilise yapılması gündeme gelmiş ve bulunduğu zeminin zayıf olması nedeniyle betonarme yerine demir iskelet tercih edilmiş.
İnşası 1,5 yıl sürer kilisenin. Kıyıda bulunmasından dolayı zeminde bir problemin çıkması durumunda kilisenin sökülüp başka bir yere inşa edilmesi için demirden yapıldığı söylenir.
Gotik mimari özellikleri taşıyan kilise, 1871 yılında Viyana’da yapılmış ve parçalar halinde Tuna Nehri üzerinden gemilerle getirtilmiş İstanbul’a
Aynı yıllarda Paris’te Eyfel Kulesi de demirden yapılmıştır. Demirin mimaride kullanıldığı çağdı ve belkide demir modern olmanın, çağı yakalamanın bir ifadesiydi.